Gönderen Konu: AB DOSYASI  (Okunma sayısı 2467 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
AB DOSYASI
« : 21 Eylül 2006 »
AB'den Yeni Talepler

*Şemdinli yargı bağımsızlığına uygun yürütülmeli
* Ordu sadece askeri konularda açıklama yapmalı
*Limanlar Rumlara açılmalı
*Reformlar yavaşladı, hızlanmalı

Avrupa Birliği Komisyonu'nun haziran ayındaki Ortaklık Konseyi için hazırladığı 'Ortak Tutum Belgesi'nde Şemdinli davasından, ordunun siyasetteki rolünü, refomların yavaşlamasından, limanların Kıbrıs Rum kesimine açılmasına kadar yeni talepler yer alıyor.

Avrupa Birliği Komisyonu'nun haziran ayındaki Ortaklık Konseyi için hazırladığı 'Ortak Tutum Belgesi'nde Şemdinli olaylarıyla ilgili yargı sürecinin, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ilkeleri çerçevesinde yürütülmesinin beklendiği vurgulandı.

Belgede Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün 2006 yılı içinde eksiksiz bir şekilde uygulanmaması durumunda müzakere sürecinin olumsuz etkilenebileceği uyarısı da yapılıyor.

12-13 Haziran'da Lüksemburg'da yapılacak Ortaklık Konseyi Toplantısı'nın öncesinde kaleme alınan belgede Türkiye'ye yönelik uyarılar yer alıyor.

Bu uyarılar arasındaki en dikkat çekicilerinden biri Şemdinli olaylarıyla ilgili.

Uyarılar şöyle sıralanıyor:

- Şemdinli olaylarına ilişkin yargı süreci hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ilkeleri çerçevesinde yürütülmeli.

- Gümrük Birliği Ek Protokolü 2006 yılı içinde Rum gemilerine yönelik kısıtlamaları da kaldıracak şekilde uygulanmazsa müzakere süreci olumsuz etkilenir.

- Ordudan gelen açıklamalar sadece askeri konularda olmalı ve  hükümetin yetkisi ile yapılmalı. 

- Milli güvenlik stratejisi sivil otoritenin denetiminde belirlenmeli ve savunma harcamaları Meclis'e tabi olmalı.

- Belge ayrıca, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin ifade özgürlüğüne kısıtlamalar getirecek şekilde yorumlandığı eleştirisine yer veriyor.

- Namus cinayetlerine yönelik yasal düzenlemeler ile Meclis Töre Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun raporundan ise övgüyle sözediliyor.

- Danıştay'a düzenlenen saldırı ve Ege Denizi üzerinde Türk ve Yunan F16'larının çarpışması olaylarının belgede yer alıp almayacağı belirsizliğini koruyor.
 
Ek Protokol, Türkiye'nin bütün limanlarını Rumlara açmasını öngörüyor.
 
EK PROTOKOL
 
Türkiye, Gümrük Birliği'nin Kıbrıs Rum yönetimi dahil AB'ye yeni katılan 10 üyeye de uyarlanması için Ankara Anlaşması'nın Ek Protokolü'nü 29 temmuzda imzalamıştı.
 
Ancak Türkiye, aynı zamanda bir de deklarasyon yayımlayarak, imzanın Kıbrıs Rum kesimini tanıma anlamına gelmediğini ilan etmişti.
Altı maddeden oluşan 'Türkiye'nin Kıbrıs ile İlgili Deklarasyonu' adlı metin şöyle:
 
1. Türkiye, Kıbrıs sorununa siyasi bir çözüm bulunması yönündeki kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu yöndeki tutumunu da açıkça ortaya koymuştur. Bu doğrultuda Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin iki kesimli yeni bir ortaklık devleti kurulmasını hedefleyen kapsamlı çözüme ulaşma yönündeki çabalarını desteklemeyi sürdürecektir. Adil ve kalıcı bir çözüm, bölgede barışa, istikrara ve uyumlu ilişkilerin tesisine önemli bir katkıda bulunacaktır.
 
2. İş bu protokolde atıfta bulunulan 'Kıbrıs Cumhuriyeti', 1960'ta kurulan asıl ortaklık devleti değildir.
 
3. Türkiye bu nedenle, Kıbrıs Rum makamlarının, hali hazırda olduğu gibi, Kıbrıs'ta sadece ara bölgenin güneyinde otorite, denetim ve yetki icra ettiği ve Kıbrıs Türk halkını temsil etmediği şeklindeki tutumunu sürdürecek ve anılan makamların tasarruflarını buna göre muameleye tabi tutacaktır.
 
4. Türkiye bu protokolün imzalanması, onaylanması ve uygulanmasının, protokolde atıfta bulunulan 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin herhangi bir biçimde tanınması anlamına gelmediğini ve Türkiye'nin 1960 Garanti, İttifak ve Kuruluş anlaşmalarından kaynaklanan hak ve mükellefiyetlerini haleldar etmediğini beyan eder.
 
5. Türkiye, işbu protokole taraf olmasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile mevcut ilişkilerini değiştirmeyeceğini teyit eder.
 
6. Kapsamlı bir çözüm bulununcaya değin, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin tutumu değişmeyecektir. Türkiye, Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm sonucunda oluşacak yeni ortaklık devleti ile ilişkiler tesis etmeye hazır olduğunu beyan eder.

AB yine ikiyüzlülüğünü gösterdi

Bir yandan PKK/Kongra-Gel'i terör örgütü olarak tanımlıyor, bir yandan hiçbir devletin yapmadığı şekilde terör örgütünü muhatap alarak silah bırak diyor. Bu taktiğin, AKP'nin taktiğine şaşırtıcı derecede benzer olması çok düşündürücü!..

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde, bugün imzaya açılan bir bildiride PKK/Kongra-Gel’e "derhal silah bırak" çağrısı yapıldı.

AKPM’deki Türk heyetinin girişimiyle imzaya açılan yazılı bildiride, PKK/Kongra-Gel’in son zamanlarda Türkiye’de yeniden insanların hayatına mal olan terör faaliyetlerine başladığı not edilerek, örgütten "derhal ve koşulsuz biçimde terör eylemlerini durdurması ve silah bırakması" isteniyor.

"Her türlü politik talep ve amaca demokratik yollardan başvurulması gerektiği" görüşünün de yer aldığı bildiride, terörizmin demokratik kurumlar ve uluslararası güvenlik için en önemli tehditlerden biri olduğu vurgulanıyor ve hiçbir şekilde meşru kılınamayacağı belirtiliyor.

Hafta içinde resmen yayımlanması beklenen bildiriye şu ana kadar aralarında Yunanistan, Ermenistan, Rusya ve diğer Avrupa ülkelerinden 100’ü aşkın parlamenter imza attı.

Bildiri, hafta içinde AKPM genel kurulunda okunarak resmen tutataklara geçmiş olacak.

"GÜNEYDOĞU OLAYLARI PKK’NIN TAHRİKİ SONUCU"

Bu arada genel kurul toplantıları öncesinde düzenlenen basın toplantısında, Güneydoğu’daki olaylar gündeme geldi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Rene Van Der Linden, "Güneydoğu Anadolu’daki olayların arkasında PKK’nın olduğunu düşünüyoruz. PKK terör örgütüdür ve Avrupa Birliği’nin kara listesindedir. PKK terörünü kınıyoruz" dedi.
 
İsveç'ten Türk Bayrağına Yasak

Danimarka'dan sonra İsveç de gerçek yüzünü göstermeye başladı. Bu sene İsveç'te yapılan 23 Nisan kutlamalarında Türk bayrağına yasak geldiği bildirildi. Bu yıl Türk Gençlik Federasyonu organizasyonuyla İsveç'in başkenti Stockholm'deki Sergel Meydanı'nda yapılan 23 Nisan kutlamalarında meydana Türk bayrağı astırımadı

İsveç, 23 Nisan kutlamalarında Sergel Meydanı'na Türk Bayrağı astırmadı.

Aynı İsveç, aynı meydanda PKK bayrağı açana izin vermişti.
Her fırsatta terör örgütü PKK'ya kol kanat geren İsveç, 23 Nisan'da Türk bayrağı asılmasını yasakladı.

PKK bayrağı serbest

Oysa İsveç Türkiye düşmanı kanlı teröristlerin gösteri meydanı. Teröristler İsveç sokaklarında cirit atıyorlar. Bundan birkaç hafta önce Halepçe katliamı ve Güneydoğu'da yaşanan olayları protesto eden bir grup, Sergel Meydanı'nda sözde Kürdistan bayrakları açmış; SDP Partisi milletvekili adaylarından biri, sözde Kürdistan bayrağı ile gösteri yapmıştı. 

Terörist Koruyucusu Belçika!

Açıklanan raporda, Fehriye ve DHKP-C arasında gizli uzlaşma yapıldığı ve bunun da devlet sırrı olduğu utanmadan açıklandı

Belçika’da terörist Fehriye Erdal’ın firarıyla ilgili olarak bağımsız komitelerin ortak raporu açıklandı. Raporda, Erdal’ın avukatları ve DHKP-C arasında ‘gizli uzlaşma’ olduğu, bu metnin devlet sırrı olduğu belirtiliyor.
     
Belçika’da Özdemir Sabancı suikastı faili Fehriye Erdal’ın firarıyla ilgili, bağımsız komitelerin ortak raporu özet olarak resmen basına ve kamuoyuna açıklandı.
     
Raporda Belçika eski içişleri bakanıyla, Erdal’ın avukatları ve DHKP-C arasında ‘gizli uzlaşma’ olduğu vurgulanıyor. Bu uzlaşma metninin iki komiteye de verilmediği, devlet sırrından söz edildiği belirtiliyor.
     
Bağımsız iki komitenin hazırladığı raporun özetine göre, komite üyeleri, polis ve istihbarat servisinden konuya ilişkin ’tüm bilgi ve dosyaları alamadılar’, bazı görevlilerin de ifadelerine başvurmalarına olanak tanınmadı.
     
Raporda adalet ve içişleri bakanları ağır şekilde eleştiriliyor.
     
Erdal’ın tutuklanmasının iki bakanın iddialarının aksine, yasal olarak mümkün olduğu belirtiliyor.
     
İstihbarat birimlerinin hükümeti, Erdal’ın firar edeceği konusunda defalarca uyardığının kanıtlandığını bildiren rapor Belçika Parlamentosu’nda tartışıldı.
     
Hükümeti yalancılıkla suçlayan muhalefet içişleri ve adalet bakanlarının istifasını istedi. Konuya ilişkin tartışmalar, önümüzdeki günlerde, Belçika Federal Meclis ve Senato’da devam edecek.
     
Sabancı suikasti faili Fehriye Erdal ve terör örgütü DHKP-C üyesi 10 sanığı Belçika’da işledikleri suçlardan dolayı yargılayan Bruges Ceza Mahkemesi, 28 şubatta aldığı kararla Fehriye Erdal’a dört yıl hapis cezası vermişti.
     
Mahkeme Erdal’ın Brüksel’de barındırıldığı, adresi gizli tutulan evden alınarak tutuklanmasını kararlaştırdı. Ancak Erdal, ’gözaltında tutulduğu’ varsayılan adreste bulunamamıştı.
     
Belçika polisinin ve istihbarat birimlerinin Adalet Bakanlığı’nın emriyle, teröristi kaldığı adreste 24 saat izlediği varsayılıyordu.
     
Belçika’nın Batı Flaman Başsavcısı Jean-Mari Berkens de, olaydan bir gün sonra yaptığı açıklamada Fehriye Erdal’ın kaçtığını resmen teyit etmişti.
     
Fehriye Erdal’ı DHKP-C örgütü sözcülerinden Musa Asoğlu’nun kaçırdığı ortaya çıkmıştı.

AB'ye Göre Terör Kürtlerin Hak Arayışı!..

Avrupa Birliği (AB) Konsey Başkanı Wolfgang Schüssel, AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, Avrupa Parlementosu Başkanı Joseph Borelle ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderilmek üzere bir mektubu imzaya açtı. Mektupta, "Avrupa parlamenterleri olarak, -aramızdan çoğu Türiye'nin Avrupa Birliği'ne adaylık müzakerelerin başlaması için oy kullandı- mevcut durumda Diyarbakır'da yaşanan olaylar ve Türk otoritelerinin Türkiye'nin güneydoğusunda krizdeki sorumlulukları bizi özellikle şok etti. En az 12 milyon olan Türkiye Kürtlerinin, kendi kültürel, sosyal ve politik haklarına ilişkin belirleyici hiçbir temel hakklarını kullanamaması ve tersine Ankara hükümetinin halk kimliğini tanımayı reddetmesi kabul edilemez" denilerek şöyle devam edildi:

 "Kürt sorununa askeri çözüm olmayacağını ve bölgede kendisini dayadan sorunlara müzakereli ve şiddetsiz politik bir çözüm arayışının gerekliliğini doğruluyoruz. Bilinmeli ki, bizim için, Türkiye’de Kürt nüfusuna temel haklarının tanınması ve kullanımının sağlanması Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin ilk şartıdır.
     AB-Türkiye müzakerelerinin açılması tarihine ilişkin karar sırasında, Komisyon ve Konsey Ankara tarafından insan hakları ve demokratik ilkelerin ağır bir şekilde ihlal edilmesi durumunda görüşmelerin askıya alınacağının altını çizdi. Birlik bu çerçevede, eğer Türk ordusu Kürt nüfusunun haklarını önemsemeksizin tek taraflı olarak aktivitelerine devam ederse inisiyatif almak zorundadır.
     Ankara hükümeti, aynı zamanda Türk ordusu yerel temsilcileri ve Devlet otoritelerinin Diyarbakır’da ve çevresindeki bölgelerde sivil halkı ölümle tehdit ederek görevi kötüye kullanmasından dolayı kınıyoruz. Sükunetin gelmesi ve politik diyalog sürecinin açılması amacıyla çatışma içinde yer alan tüm tarafları askeri aktivitelerini acil ve şartız bir şekilde askıya almaya çağırıyoruz.

SİYASİ İNİSİYATİF
     Sonuç olarak Avrupa Birliği Başkanlığı ve Komisyon’dan Ankara hükümeti ve Kürtler arasında açık yapıcı ve politik bir diyalog olması için siyasi insiyatif almasını istiyoruz."






“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.