TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI > TÜRK - TURAN DÜNYASI

KAZAKİSTAN'DA NELER OLUYOR?

<< < (2/3) > >>

Egenin Efesi:



Çok üzgünüm!
Gerçekten böyle olmamalıydı.
Ne olursa olsun Kazakistan’ın bağımsızlığı ve sorunlarını kendi içerisinde çözebilme iradesi her türlü talebin üzerindeydi ve öyle kalmalıydı.
Ve dahası, Türk Dünyası için de artık tarihi bir kırılma anındayız.
Galaksimizin lideri, dünyayı beşten büyük olarak tanımlayan, aksakal diye inali, binaliyi atayan zatı muhterem neyler ola?
Ahkam kesen yancılar, payandacılar ortalıkta yok!
Yine olan Türk Milletine olacak.
Tam da Turan'a dair ümitlerimiz yeşermeye başlamıştı ki felek Mustafa'ya yar olmadı.

Gökbörü'nün izinde Tanrı Türk'ü Korusun!

Fatih:

Türklük ve milliyetçiliğimizin düşmanı bir iktidar bizi son yıllarda Turan hikayeleriyle aldattı.
Bunlara inanan saftirik milliyetçilerde oldu.
Şimdi tam fırsatıdır;
Beş ülkenin yetkilisi, beş kişi bir çay içti diye Turan gerçekleşti şeklinde ucuz propaganda ile algı yaratanlar, derhal Türk devletleri teşkilatı olarak Kazakistan'a beşyüzbin asker, uçak filoları, iha, siha vs. ne ile övünüp numara çektilerse, bütün bunlarla Kazakistan'a çıkartma yaparak, Turanı kurtarsınlar.
Hadi bakalım.
Libya da ihvancı arap hükümetine yardım gönderip şehitlere sebep olmak yeterli değildir.
Kazakistana da bekliyoruz.
Lafla peynir gemisi yürümüyor!

Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.

Yüzbaşı Sançar:
Rusya Kazakistan üzerinden Türk Dünyasına "Türk Devletleri Teşkilâtı"na karşı mesajını veriyor...

Ukrayna ile başlayıp Belarus ile devam eden müdahale Kazakistan'a ulaştı.

Kazakistan 2'nci Belarus olma yolunda.

Bundan sonra Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan Rus nefesini daha yakın hissedecektir.

Türk Dünyasını zor günler bekliyor.
Türk Devletleri kendi iç meselelerini bir an önce halledip, güçlü bir Türk Birliği oluşturmazlarsa, hepsini aynı tehlikenin ( Rusya) beklediğini bilmeleri lazım.

Ruslar, tapulu arazimin üstüne kimseye gecekondu yaptırmam anlayışında.
Sanki SSBC nin mirasın peşindeler...

Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun!

Kurtkaya:
KAZAKİSTAN OLAYLARI HAKKINDA

Kazakistan’da iki günden beri yaşanan karmaşanın ve bu karmaşadaki anlaşılmazlığın perde arkası Rusya Federasyonunun Ermeni asıllı Dışişleri Bakanı  Sergey LAVROV tarafından bugün yapılan açıklama ile aydınlandı.
Bakınız Lavrov bu konuda ne diyor; “Kazakistan’ın Latin alfabesine geçmesi ve Türk Milliyetçiliğini sistematik olarak desteklemesi sonucunda ortaya çıkan bu olaylar, dar görüşlü milliyetçiliği geliştirmeyi ve Rusya ile işbirliğini itibarsızlaştırmayı amaçlayan dış desteğin sonucudur”
Yani bu diplomatik beyanı sade ifadesiyle açıklayacak olursak; “Zaman içerisinde giderek bizimle işbirliğinden uzaklaştınız. Türk milliyetçiliği fikrini savunarak Türkiye’ye ve Türk Birliğine yöneldiniz ve kril alfabesini terk edip Latin alfabesine geçerek de bunu tescillediniz. Kazakistan’ın başına gelenler işte bunun sonucudur çünkü biz buna göz yumamazdık” diyor.
Yani alenen bu işi Rusya’nın tezgahladığını itiraf ediyor ve bir anlamda da meydan okuyor.
Nitekim ülkenin adı KAZAKİSTAN  olduğu için Türkiye’ye yansıyan haberlerde hep Kazakların ayaklanmasından bahsediliyor ama bölgeden bize ulaşan haberler, bu eylemlerin başlatılması ve kabartılması sürecinde ağırlıklı olarak Rusların yer aldığını gösteriyor.
Sorulması gereken can alıcı soru şudur; Lavrov’un ifade ettiği bu yaramazlıkları yapan kimdir?
Ülkenin bugünkü Cumhurbaşkanı ve hükümeti mi?
Yoksa 30 yıldan beri ülke yönetimine egemen olan Nursultan NAZARBAYEV mi?
Bu soruya verilecek doğru cevabın “NURSULTAN NAZARBAYEV” olduğunu herkes biliyor.
Dolayısıyla bu ayaklanma doğrudan Nursultan NAZARBAYEV’e karşı ve onu etkisizleştirmek amacıyla yapıldı.
Bölgeden aldığım güvenilir bilgilere göre olayların gelişmesi şöyledir;
İlk ayaklanma Mangıstau Oblastının (eyaletinin) Aktav Şehrine bağlı Janaözen avdanında (kasabasında) yılbaşından önce başlıyor. Sebep ise otomobillerde kullanılan gaz fiyatına yapılan zamlar.
Çünkü bu ilçe ülkenin en yoksul ilçelerinden biri ve otomobillerde gaz kullanımı burada çok yaygın.
Bu arada son zam ile 120 Tenge yapılmadan önce gaz fiyatının bize yansıtıldığı gibi 60 Tenge değil 80-90 Tenge arasında olduğunu ve bu ayaklanma üzerine hükümetin duruma müdahale ederek gaz fiyatını 60 Tengenin bile altına (50 Tengeye) indirdiğini belirtelim.
Yine ikinci bir not olarak bu yöre halkının yoğunlukla Küçük Cüze mensup olduğunu da vurgulayalım.
(Kazaklarda ne yazık ki Büyük Cüz, Orta Cüz ve Küçük Cüz adlarıyla 3 ayrı cüze mensubiyet gibi bir toplumsal zafiyet tarihin derinliklerinden beri vardır)
İlk ayaklanmayı başlatan Janaözen halkı Gaz fiyatının düşülmesinden sonra sükunetle evlerine dönüyor ama bu kıvılcımı aleve döndürmekte usta olan bir mekanizma ayaklanmayı çevre illere ve Almatı’ya kaydırıyor ve işi yağmacılığa dönüştürerek başıboş cahil toplulukları olayın içine çekiyor.
Buna benzer bir kalkışma aynı ilçede bundan tam 10 yıl önce (bağımsızlığın 20. Yıl kutlamaları sırasında) 2011 yılında da denenmiş ama hükümet güçlerinin erken müdahalesi ile olayların büyümesi engellenmişti.
Ama ne hikmetse bu defa hükümet güçleri olayların yayılıp büyümesine engel olmadıkları gibi bunun üstüne bir de Rusya’nın kontrolü altındaki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü güçlerini ülkeye davet etti.
Tüm bunlardan çıkarılması mümkün olan tek sonuç şudur; Rusya, Nursultan NAZARBAYEV’in bölgedeki “Türklüğü ve Türk Birliğini önceleyen” gücünü kırıp, onu etkisiz hale getirmek ve böylece Kazakistan’da yeni bir düzen oluşturmak istedi ve mevcut yönetim de buna yardımcı oldu.
Kazakistan’da yaşananların başka türlü okunma imkanı yoktur.
Bu noktada konunun tarihi köklerine dair kritik bir bilgi daha vermeliyim; Rusların Kazakistan bozkırlarını 1723 yılından başlayan tarihteki ilk istilası da bu bölgedeki Küçük Cüz beylerini ikna edip yanlarına çekmeleri sonucunda gerçekleşmişti.
Tüm bu yaşananlar vesilesiyle bizim de kendimize sormamız gereken sorular var; Türkiye’yi yönetenler neredeler? Bu konuda ne düşünüyorlar? Niçin hiç kimseden ses çıkmıyor?
Hani daha dün Türk Devletleri Teşkilatı Kurulmuştu?
Bu teşkilatın güçlü bir üyesi olmak, Kazakistan’a sahip çıkmayı Suriye’ye sahip çıkmaktan daha yasal kılmıyor mu?
Yoksa sizin de istediğiniz şey Kazakistan’a Türkiye’nin değil Rusya’nın sahip çıkması mıdır?

Feyzullah BUDAK'tan alıntıdır.

Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.

Çağrıbey:
Atatürk, komünizme neden geçmedi?
Rusçu, Çinci, Maocu, Leninci, Marksçılar, Atatürk’ü önce suçladılar; komünizme geçmediği için.
Sonra Perinçek grubu, “Kemalist devrimi tamamlayalım” diyerek yürüdü; komünizme doğru.
Atatürk’ü, komünizme götüremeyince komünizmi, Atatürk’ün hedefi gibi gösterdiler.
Atatürk neden geçmedi; komünizme?
Bunun yanıtını da 90 sonrasında anlayabildik. SSCB ve diğer Demirperde ülkeleri dağıldıktan sonra.
Peki ne oldu SSCB vb. dağıldıktan sonra?
Kamunun malları, Karunlara yani küresel sermayenin sahiplerine peşkeş edildi.
Kimdi bu Karunlar?
Dünyadaki ülkelerin kanını emip iliğini sömürüp sermaye sahibi olanlar. “Devletin malı deniz yemeyen domuz” lafını üreten; yaşadıkları her devlette vergi, askerlik vb. görevlerden kaçınarak sermaye biriktirenler.  Ve Dünya üzerindeki kamu mallarının kendilerine devredilmesini “vatanseverlik” gibi anlatıp milliyetçileri kandıranlar. “Devleti küçültelim” propagandası yaparak Karunları büyütenler. 
Bu Karunlar, o komünist ülkelerdeki kamu mallarına kondular. Daha önemlisi de bu komünistlerin yerleştikleri yerlerin özellikle de Türk coğrafyası olmasıydı. İlginç değil mi? Türkleri normalde açık açık savaşarak “Ben, seni öldürüp taşını toprağını, vatanını, yurdunu, fabrikanı, kurumlarını elinden alacağım” diyerek yenemezsin. Ve elinden o değerlerini alamazsın.
Komünistler nasıl aldılar?
“Eğitim, hastane, ulaşım vb. bedava olacak. Para, mal sahibi olmak için sermaye sahiplerine köle olmayacaksın.
Her şey devletin olacak. Herkes eşit yararlanacak” dediler.
Söyleme bakınca güzel görünüyor.
O sayede Türklerin topraklarına kondular.
Sonra da o toprakları ve o topraklardaki kurumları, fabrikaları ve diğer üretim araçlarını, Karunlara devrettiler.
Şimdi ne oluyor?
Türklerin elinde kalmış olan diğer toprakları, kamu kurumlarını ve üretim araçlarını Türklerden alıp Karunlara devretmenin yollarını arıyorlar.
Bunun için de “şirket sosyalizmi” yoluna gidiyorlar.
Artık Devlet de sahip olamayacak o araçlara.
Hepsine Karunlar sahip olacak ve Siyonizm’in istediği “İstanbul başkentli Siyonist tek Dünya devleti” adım adım uygulanacak.
Türklere biçilen rol nedir?
Soros’un deyimi ile Mehmetçik kanı! 
Kazakistan, Türkiye, Çin vs. Dünya üzerindeki bütün olayların perde arkasında bu vardır; Kamunun mallarını Karunlara peşkeş etmek… 

Türk Dışişleri Bakanı, görünürde Mevlut Çavuşoğlu iken fiiliyatta Perinçek yönetimine verilmiş durumda.
Uygurlara ağlarken bir gün kendimiz, o durumda uyanacağız.

Ne Mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla...
Çağrıbey.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git