Türkçü Turancı Otağ
GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: motun yabgu - 14 Mayıs 2008
-
Güneydoğu'da kuraklık alarm veriyor
A.A.
Güneydoğu'da kuraklık alarm veriyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde önemli ölçüde tarımsal kuraklık olduğunu belirterek, bölgenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerektiğini söyledi.
Bayraktar, Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla TZOB genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, çiftçilerin sorunlarını ve taleplerini dile getirdi.
Çiftçilerin bu yıl da kuraklıktan zarar gördüğünü ifade eden Bayraktar, TZOB'un tahminine göre 2007 yılında kuraklığın tarıma verdiği zararın 5 milyar YTL'ye ulaştığını, tarımda yüzde 7,3 oranında küçülme meydana geldiğini anlattı.
Bayraktar, bu yıl ise Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan verilerin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde önemli ölçüde tarımsal kuraklık olduğunu gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Kuraklığın il bazındaki etkilerini tespit etmek amacıyla ziraat odalarımızla gerçekleştirilen bir çalışma sonucunda Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Hakkari, Muş, Siirt, Şırnak, Gaziantep, Elazığ illerinde buğday, arpada zarar oranlarının yüzde 90'ı, kırmızı mercimekte yüzde 60'ı bulduğu belirtilmektedir.”
Ey adina kurban oldugum, Türk´ün ulu büyük Tanrisi,sen nelere kadirsin! Kuruyun serefsizler,size tek bir damla su dahi haram olsun.TTK
-
Hafta sonu Sabah gazetesinde, yazar Erdal Şafak, bu konu üzerine bir makale yayımladı. Kuraklığın uzun yıllar sürebileceğini ama daha önemlisi olarak güneydoğudan, batıya doğru milyonlarca kişinin göç edebileceğini yazdı. Oh demeden önce, bu göç dalgasına karşı hazırlanmalıyız diye düşünüyorum. İlk aklıma gelen vize sistemi, ancak bunu iktidardan beklemek saflık olur kanımca. Acaba valilik makamının böyle bir yetkisi var mı?
Saygılarımla
-
Syn Mete Saltuk ,
Bu kuraklığın bir diğer tehlikeli boyutuda bu göç olacaktır.
Haberleri yakından takip edenler bilirler , batıda nerede kötü bir haber varsa yüzde 90'nının altından göç eden asalaklar çıkıyor. Üstüne üstlük utanmadan Devletimizi suçluyorlar.
Haberlerde bir tinerci şöyle söylüyordu ; " Yatacak yer mi verdiler sanki , mecburen dışarda yatıyorum , buradada tiner çekiyoruz işte..." Sanki onları oraya zorla Devlet getirmiş gibi...!
Bir kere bunları ülkeden sürmek gibi bir durum malesefki günümüz dünyasında çokta gerçekçi bir çözüm yolu olamaz..! O yüzden bunlarla beraber yaşamayı göze alarak , gerçekçi çözüm yolları bulunmalı. Her şeyden önce batıya göç konusu çözülmeli. Bunun için şöyle bir çözüm bulunabilir ;
Bunlar genelde hayvancılıkla uğraşan kişiler. Hayvan alabilmeleri için düşük faizli (gerekirse sıfır faizle) kredi verilebilir. Büyük şehirlerde bu işi yapamayacakları için mecburen oldukları bölgede kalacaklardır. En azından göç oranı ciddi boyutta azalmış olacaktır...
Asıl konu başlığına gelirsek... G. Doğuda yaşanacak kuraklık ister istemez tüm yurdu etkiler. Özellikle tarım ürünleri yönünden ülke ekonomik sıkıntıya düşecektir.
Saygılarımla...
-
Değerli yörükefe kardeşim;
Hayvancılık, ab.den gelen teşvik fonları sayesinde İç Anadolu bölgesinde bitme noktasına gelmiş durumda. Zaten, hayvancılık sektörü ağırlıklı olarak, bu hayvanların elinde. Kendi milletimize ab.den gelen fonlarla hayvancılığı bıraktırıp, k.rtlere yapsınlar diye teşvik vermek kabul edersinizki saçmalık olur.
Önemli olan bunların Güneydoğu'dan çıkışını önlemek. Sonrasında, ağababaları olan ab. nasıl olsa bir bahane bulup, bunların belediyelerine fon ayırıyor. Sularınada bir çare bulsun. Bırakalım biraz da onlar baksınlar kürtlere.
Saygılarımla
-
Haklısınız Syn Mete Saltuk,
Yalnız İç Anadoluda , destek fonları hayvancılığı bitirmek için değil , tarıma teşvik etmek içindir. Çünkü sizinde bildiğiniz üzere İç Anadolu bölgemiz tarım yönünden zengin bir bölge olmasına karşın , ekonomik sorunlar yüzünden (kota uygulaması vd.) tarımı yavaş yavaş bırakmaya başlamıştı. Halbuki doğu bölgelerimiz genelde dağlık , bu yüzden en uygun geçim kaynağı hayvancılık. Zaten bu insansıların anladıkları tek konuda hayvancılık. Bunu göz önünde bulundurarak böyle bir öneride bulundum.
Sizinde söylediğiniz gibi , bir şekilde göçlerin önüne geçilmeli..! Hayvancılığı teşvik ederek yada başka bir yöntemle. Nasıl olduğu önemli değil , sonuç önemli.
Saygılarımla...
-
yörükefe kardeşim;
işin kötüsü yine fonlar ve iktidarın sayesinde tarımda bitiyor. Yıllık 2 milyon tonla dünyanın en büyük buğday üreticisi, kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyken şu an bir çok tarım ürününü ithal ediyoruz. Sürülmeyen tarlalarımız yarın çorak bölgeler olacak. 10 sene sonra, ab. fonları kestiği vakit, o topraklar tarıma elverişsiz durumda olacak. Çiftçimiz bunu düşünmeden, çalışmadan aldığı parayla tabiri caizse yan gelip yatıyor. Lafın özü; tembelleşelim diye üste para alıyoruz. İşte tam da bu noktada Ulu Önder'in bir cümlesini yazmak istiyorum: "TEK BİR ŞEYE İHTİYACIMIZ VAR; ÇALIŞKAN OLMAK"
Saygılarımla
-
Batiya göcmü? saka yapiyorsunuz herhalde! Kerkük yumurtalik petrol boru hattindan,seffaf arindirilmis lagim suyu sebekesi baglasak nasil olur? Bizim lagimlardan akan suyumuz,krtlerin kokusundan daha kötü degildir her halde.Bu isin sakasi yok arkadas,onu bunu bilmem,tek bildigim bir sey varsa,krtlere ölüm TTK
-
yörükefe kardeşim;
işin kötüsü yine fonlar ve iktidarın sayesinde tarımda bitiyor. Yıllık 2 milyon tonla dünyanın en büyük buğday üreticisi, kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyken şu an bir çok tarım ürününü ithal ediyoruz. Sürülmeyen tarlalarımız yarın çorak bölgeler olacak. 10 sene sonra, ab. fonları kestiği vakit, o topraklar tarıma elverişsiz durumda olacak. Çiftçimiz bunu düşünmeden, çalışmadan aldığı parayla tabiri caizse yan gelip yatıyor. Lafın özü; tembelleşelim diye üste para alıyoruz. İşte tam da bu noktada Ulu Önder'in bir cümlesini yazmak istiyorum: "TEK BİR ŞEYE İHTİYACIMIZ VAR; ÇALIŞKAN OLMAK"
Saygılarımla
İşte buna söyleyecek bir lafım yok. Çok haklısın.
Saygılarımla
-
Batiya göcmü? saka yapiyorsunuz herhalde! Kerkük yumurtalik petrol boru hattindan,seffaf arindirilmis lagim suyu sebekesi baglasak nasil olur? Bizim lagimlardan akan suyumuz,krtlerin kokusundan daha kötü degildir her halde.Bu isin sakasi yok arkadas,onu bunu bilmem,tek bildigim bir sey varsa,krtlere ölüm TTK
Bu konuda en az senin kadar tedirginim. Daha fazla göç demek yüzeysel olarak daha fazla sorun , daha fazla güvensiz sokaklar demektir. Yalnız şuda göz ardı edilmemeli ki kuraklığın sonu , bölgedeki insansıların ekonomik yönden zor durumda kalmaları ve bu yüzden göç etmeleri anlamına gelir. Tabi bu söylediklerimiz bir önlem alınmazsa olabilecek senaryolardan.
Saygılarımla...
-
Hükümetin tarım politikası belli, tarımı yok etmek.Bunun da etkilerini artık çok sık duyuyoruz,çiftçilerin aşırı tepkileri basında yer almaya başladı.Sanayi toplumu diye tarımı yok ettler.İsrail o çölde damla sulama yöntemi ile avrupanın domates ihtiyacını karşılıyor,ülkemizede bizlerin deyim ile dölsüz tohum satıyor,oluşan sebzeden aldığınız tohum çimlenmiyor,yerli tohum kullanmanız yasaklanıyor,mazot zaten altın olmuş.Buna rağmen biz TÜRK çiftçileri çalışıp,üretip kazanmaya çalışıyoruz.
-
Bu kuraklığı bahane edip; Türk Köylüsüne ait toprakları, kürtlere peşkeş çekebilirler. Çünkü Türk Köylerinde geçim derdi yüzünden, doğru düzgün nüfus kalmıyor. Özellikle genç nüfus hep şehirde, köylerde sadece ilkokul çağındaki birkaç çocuk ile 50 yaşın üstündeki insanlarımız yaşıyor.
Böylece bereketli tarım bölgelerimizide(nasıl enerji kaynağı olan yerleri yabancılara babalar gibi sattılarsa) kürtlere de yok pahasına vereceklerdir. Hatta arazileri eken biçen yok diye
(uyguladıkları ekonomik ve tarım politikaları sayesinde), direk devletleştirip, parasız da dağıtabilirler.
-
Değerli kardeşlerim;
Kısa bir süre önce Atsız Ata ve görüşleri hakkında araştırma yaparken, sizleri tanıma imkanı buldum ve şu an da burda fikirlerimi sizlerle paylaştığım için de mutluyum. Konumuza bakarsak aslında olay koltuk sevdalılarına geliyor. Öncesi şimdisi her gelen konuşmayı bildi, dediğini bilemedi. GAP' ı işleme koydular ama 10 verdiler ise 9 u kürtlere gitti, toğrağım için yapılacakları kürt şerefsizlerine yaptılar köpekleri ve el altından çakalları desteklediler. GAP adı altında kürtlere para yedirdiler. Sonrası malum gelinen nokta ortada.
-
Kandaşlar..
Bakınız,aranızda köy kökenli olan ve sürekli köye gidip gelenler,mutlaka vardır..
Ben bunlardan birisiyim,memleketime gittiğim sıralarda,sürekli köyde oluyorum ki,tarla toprakla uğraşmam gerekiyor.
Köylülüler,mutlaka bilecektir.
Benim köyümde,ben küçükken,köyün ortasından geçen köy deresinden,biz balık tutardık..Büyükler,bir insanın kolu kadar balıkları vururlardı tüfekle..Suyu,baktığınızda dibini gösteriyordu..
Şimdi,aynı köy deresinde,bırakın balık yaşamasını,su bile akmıyor..
Ne kadar tavukaneci varsa,hepsi pisliğini,atığını içine attı.Köy deresinde,şu anda su akmıyor,katı bir tortu birikmiş durumda ve bu tortu tavuk pisliği..
Bu derenin aktığı yerse,Manyas Kuş Cenneti Gölü..
Gölde,yine biz küçükken nerden baksanız,15-20 çeşit balık yaşardı.Şimdi,sadece İsrail Sazanı dedikleri,İsrail'den genetiğiyle oynanmış balıklar yaşayabiliyor.
Marmara Denizi keza böyle,Bağfaş,ne kadar atığı varsa Bandırma Körfezine boşaltıyor ve denizde balık kalmadı.
Ayrıca,köylülerimiz,malesef çok cahil..
Kimse,toplanalım,sesimizi yükseltelim demiyor..Önüne gelen,biraz para bulunca,evinin önüne sondajı patlatıyor,çekiyor ordan yer altı suyunu,bilinçsizce sulama yapıyor.Artık,bu yeraltı sularından nemalanan dereler kurudu..Bilinçsizce sulama yapılıyor..
İşin,göç kısmını hiç hesaba katmadan şunu diyebilirim ki,Marmara Bölgesi,Ege Bölgesi,Akdeniz Bölgesi...vs ülkemizin 4 bir yanının,Güneydoğu'dan farkı kalmıyor..
Merak etmeyiniz,susuzluk ve su problemi,her tarafta mevcuttur..
Dünya'nın ortalama yağış alan yerlerinden birisi olan Anadolu coğrafyası,bu düzensiz sulama politikasıyla kurumaya yüz tutacak..Malesef ki,durum bu..
Hollanda'da,bir damla su boşa akıtılmıyor,bilenler bilir..Yel değirmenlerinden,sulama projelerine,arıtmalardan,kanalizasyon sistemlerine kadar,adamlar 200 yıllık su ihtiyaçlarını kntrol altına almışlar..Güneş enerjisini değerlendiriyorlar..
Gevur yapıyorda,biz yapamaz mıyız diye düşünüyor insan..Çorak Ankara toprağında,bir çiftlik kurarar Güller yetiştiren,'tohum yetişmez' denilen yeri cennetten bir parça yapan Başbuğ'u düşünüyorum da,biz gevurdan iyiyken neden bu durumlara düştük diye hayıflanıyorum..
Ne diyeyim,durum budur..
Esenlikler..