TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI > TÜRK KÜLTÜR ve MEDENİYETİ

TÜRKÇEYE NASIL KIYDIK?

<< < (11/11)

[Hun Türk]:
İslâm dini ile malesef Arap kültürünü miletimiz karıştırıyor. Arap'ın saçma sapan kültürü sanki dinimizde yer alıyormuşcasına benimsemekte, benimsemeyenleri ya da tepki gösterenleri de nerdeyse dinden çıkmakla suçlamakta.
Sırf Arapça kökenli dini nitelikte diye yüzlerce ad türedi son zamanlarda.

Bunun İngilizce ya da başka dilde versiyonuda mevcut.
Bizlerde de hatalar çok. El ya da ağız alışkanlığı ile özellikle Arapça/Farsça kökenli sözcükleri fazlaca kullanıyoruz.
Cam balkon firması önce adını Türkçe koyuyor iş yok; sonrasında yabancı bir sözcük grubu ile değiştiriyor işler açılıyor.
Millet nezdinde olayı anlatmamız gerekli. Bu anlatım devlet politikası olarak programlanmalı. Üç beş dernekle olmuyor.

Oktay Sinanoğlu çok uğraştı ama tek başına olmuyor.

Milli politikalardan uzak yönetim şekli olacak gibi değil.

Ekonomik politikamız bile ortada yok. Cebimizde ki 10 kuruş yarın 1 kuruş kadar değeri olmuyor gün geçtikçe.

Adil ÖZTÜRK:
MEVAŞİ

Eski dönemde merkezden, küçük bir ilçede ki Kaymakamlığa bir yazı gelir. "İlçenizdeki mevaşi sayısını acil bildirin."
Kaymakam "mevaşi" ne demek anlamaz etrafındakilere sorar. Kimi ağaç der kimi aşevi ama tatminkâr bir açıklama yapan olmaz. Kelime Arapça olduğu için Müftüye sormaya karar verirler ve sorarlar.
Müftü "Mevaşi devletten maaş alan kişi demektir ilçede ne kadar devletten maaşlı varsa onun sayısını soruyorlar" der. Bunun üstüne başta Kaymakam olmak üzere rütbe ve kıdem sırasına göre tüm devlet çalışanlarını yazıp gönderirler. Aradan zaman geçer orada çalışanlardan birinin aklına gelir Türkçenin en güvenilir sözlüğü olan "Kamus-i Türki"ye, mevaşi nin ne anlama geldiğine bakar. Bir de ne görsün??
Mevaşi; "Geviş getiren hayvanlar" demekmiş.

Gülmece gibi bir durum ama olaya gerçek boyutundan bakıldığında, gülmece değil de kahredici bir gerçek vardır.
(670-740) yıllarında Türk yurtlarını talan eden Arap ordularının İslam dinini kabul ettirme dayatması ile başlayan Türk dili ve Türk kimliği katliamı 1400 yıl boyunca güzel Türkçemizi Arapça, Farsça Kelimelerle bozmaya çalışılması ve Türk kimliğinin aşağılanması ile devam etti.
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk imdada yetişti de modern ve laik Türkiye Cumhuriyetinin ana dili Türkçe oldu bu sayede Türkçenin katledilmesinin önüne geçildi.
Bizler de; "Kamus-i Türki", ‘’Divanü Lügatit Türk’’ gibi kaynak eserlerimizi güncelleyerek güzel Türkçemizi koruyalım.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!..
Ne Mutlu Türküm Diyene!..

Adil ÖZTÜRK

Üçoklu Börü Kam:
Kültür ve tarih erozyona dair, acıklı bir anı.

Anadolu' da bir çok Türk mezar taşlarının üzerinde Osmanlıca - Arapça yazı olmadığı için, bunlar Türk değildir diyerek, sökülüp kırılmış veya duvar yapılmıştır.
Bunu en son Denizli'de yaşadım.
Buldukları eski Türkçe yazılı kaya taşlarını, Arapça yazı görmedikleri için, Bunlar; Rum'dur, Grek'dir, Yunan'dır, Ermeni'dir diye söküp atmışlar.

Söküp attıkları o taşların üzerinde Türklerin Orhun Yazıtları vardı.

Servet Somuncuoğlu'na; rahmet ve saygıyla...

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!

Dedelerinin mezar taşını okuyamayan Türkler mi, yoksa; sahte Osmanlıcı, Arap aşığı, kripto Türk düşmanları mı?

KulTigin:
Benim diyeceğim:
Türkçe konuşmak için önce Türkçe bilmek lazımdır. Bakıyoruz Türk Dil Kurumu'na
Türkçe'de Kurum diye bir kelime yok.
O uydurdukları kelimelere bakıyoruz
Ömrünü Fransızca kitaplara adamış tipler, Fransızca düşünce yapısıyla götlerinden kelimeler uydurmuşlar.
Yapım ekleri uydurmuşlar
Tedeka'nın bin senedir kulladığımız arapça kelimeleri kaldırıp ölü ilan edip yerine Latin dillerinden kelimeleri dayatmasına ise Arapça düşmanlığı propagandası ile Türkçüleri de alet etmişler.
Götten uydurdukları tüm kelimelerin Türkçe karşılığı vardı.
Ama bakın Tdk'nin bastığı tüm kitaplara
Kuran tercümeleri daha yeni basılmaya başlandı.
Saltukname, Danişmendname gibi Türk hikayeleri hiç basılmadı.
Saltuknamenin, 1980li yıllarının başında yapılmış bir Türk harflerine aktarma çalışması vardır.
Özel kitapların hiç birini basmadılar.
O meşhur Türk düşmanı olduğu halde güzelim Türkçesi
 meşhur olan Naima tarihi dahi üç beş sene önce bir tarihçinin şahsi gayretiyle Türk harflerine aktarıldı.
Evliya Çelebi seyahatnamesi ise yirmi sene önce bir iki  kerelik Yky baskısı ile yetinildi.
Demek istediğim şu:
Kelimelere Türkçe karşılık var ise o kelimeler zaten eskiden yazılmış Türkçe kitaplarda vardır.
Bu yüzden o kitapların hepsini Türk harflerine aktarmak zorundaydılar. Ama bunu yapmak yerine götlerinden kelimeler, yapım ekleri, fiil kipleri uydurdular.
Konu Mustafa Kemal'in söylediği isnad edilen sözler ise
Mustafa Kemal'in meclis tutanağı altına alınmamış, kendisi tarafından yazılıp basılmamış sözlerin çoğunun yalan olduğunu biliyorum.
Onun adına sözlü talimatlar yağdıran yalancılara dair tarihi kitaplarda, o çağı anlatan hatıralarda çok hikaye var.
En basitinden alakasız gelecek bir durumu yazayım:
Vatandaş için medeni bilgiler kitabında Atatüek'ün yazdığı iddia edilen hatta ortaya sahte el yazısı notlar koyulan sayfaları hatırlayalım:
Düşünsenize bir münevver var binlerce kitap okumuş ve o günlerin klişe boş sloganlarını çocuksu, saf ve kadınsı bir şekilde mi yazardı?
Adamın Türkçesi zaten Nutuk'da kullandığı Türkçe.
Kimse çıkıp da Afet İnan Mustafa Kemal'in evlatlıklarından olabilir, ancak onun isnadıyla ve verdiği kağıtlarla hareket etmek yerine o yazıları el yazısı uzmanlarına inceletelim, o kağıtların üretim tarihi için ilmi tetkik yapalım Tübitak bu işe baksın diye dava açmamış.
Afet inan'ın iddialarına göre Ulus Gazetesinde mahlas kullanarak  Gümeş dilcilerin salak saçma etimolojsini uygulayan makalelerin sahibi de Mustafa Kemal miş.
Ancak benim gördüğüm 1937-1938 seneleri için yazdığı Meclis Açılış konuşmalarında TDK'ye bir sürü tabirler ortaya çıkardınız daha çok çalışın diye fırça attığıdır.
Zaten Atatürk zamanında herkes o arapça kökenli kelimeleri anlıyordu. Tüm gazetelerde o kelimelerin hepsi kullanılıyordu. Atatürk eğer öztürkçeci olsaydı ve tüm kelimeleri atıp yenibir Türkçe uyduralım deseydi kendi yazdığı kitapların Türkçesine kendisi müdahale etmez miydi?
Keşke o Türk Dil Kurumu iyi niyetli ve ilmi olsaydı da Türkçe'nin tüm tarihi evrakını bir araya getirip Türk harfleriyle de basma gayretinde olsaydı. Yani vazifesini gerçekten yerine getirmiş olsaydı.
Bu olmadığı için lisanımızdaki Arap köklü kelimelere Türkçe karşılık bulmaları zaten imkansızdı. Yerine gavurca karşılıklar getirdiler. Mektep kelimesinin dahi halen Türkçe karşılığını yazamadılar ne dediler Fransızca ekol okul olsun hem büyük sesli uyumuna uyuyor.
Medrese üniversite olsun.
Hoca, eğitici karşılığı ise öğretmek kelimesinden alıp sahte yapım ekiyle öğretmen olsun
Aynı süpermen,sıpaydırmen gibi
Önce nereden başlamak gerekiyorsa oradan başlamalıydılar.
Bunun yanında bir Türkçü tarihine bigane kalmamak zorundadır yani o arapça köklü kelimeleri de iyi bilip osmanlı zamanında yazılmış kitapları okuyup anlamakzorundadır. Lisanını bilmeyen tarihini hiç bilemez.
Lisan bilgisi olmayan eski gazeteleri dahi okuyamaz. Atatürk  çağı gazetelerini okuyup anlayabilecek kapasitede Türkçü bile az çıkıyor. Ve asıl tehlike bu budur şu şudur diye dayatan ruhban kesimi
Akedemilerde profosörlük yapan saygın isimli teşkilatlara başkanlık, liderlik yapmış kişilerin her zaman doğru söylemediklerine yukarda Türk Tarih Kurumu'nun ilk başkanı  Afet İnan'ın adını ve yaptığı işlere iki misal gösterip durumu da anlatmış oldum.
   

Navigasyon

[0] Mesajlar

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git