Türkçü Turancı Otağ

GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Duyurular => Konuyu başlatan: TANRIKUT - 03 Mart 2012

Başlık: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: TANRIKUT - 03 Mart 2012
         Yüce Türk Milletinin Yiğit evlatları; Türkçüler ve damarındaki kanın bilincinde olan Türk evlatları, Ülkemizin içine düşürüldüğü çetrefil durum ortadadır, Siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının  durumu malumdur. Türk bu çetrefil durum içinde kurtuluş yolu aramaktadır, kurtuluşta hiç şüphesiz damarlarımızda dolaşan Asil Türk kanında gizlidir..

       İşte bu asil kanın bilinci ile, Başbuğumuz Atatürk, Yolbaşçımız Nihal Atsız, diyen bilinçli Türkçüler tarafından GÖKBÖRÜ TURANCI DÜŞÜNCE ve EĞİTİM DERNEĞİ kurulmuştur, merkezi Ankara’da ilk şubesi İstanbulda olan Gökbörü Derneği Türkiye’de ki tek resmi Türkçü dernektir.  Gökbörü Türkçüler Derneği Türk Milletinden aldığı güç ile,  Türkçü duruşun resmi tek adresidir, Türkiye Cumhuriyetinin çekirdeği olan Türkçü fikriyatın emanetçisi, Cumhuriyetin Asli kurucu unsuru olan Türklüğün temsilcisidir..

          Gökbörü Türkçüler Derneği, Siyaset yapmaz, Türklüğe ihanet eden siyasi partileri uyarır ve günü geldiği vakit hakettikleri cezayı verir..

          Gökbörü Türkçüler Derneği, sivil toplum kuruluşları veya kişiler ile uğraşmaz, Türk devletine ihanet edenleri tespit eder günü geldiği vakit hak ettikleri cezayı verir.

          Gökbörü Türkçüler Derneği; Türkçülük Meşalesinin Taşıyıcısı ve Türkçülük İdealinin günümüzdeki tek resmi kuruluşudur...

          Türkçüyüm diyen ve damarlarında taşıdıkları soylu kanın bilincinde olan Asil Türk evlatlarına çağrımız şudur ki;

 Münferit veya çeşitli grupların adı altında,

          Sanal ve sosyal ortamlar’da Türkçü, Atatürkçü, Atsızcı vs propagandalar yapmak yerine hali hazırda var olan GÖKBÖRÜ TURANCI DÜŞÜNCE ve EĞİTİM DERNEĞİ çatısı altında faaliyet göstermenin, teşkilat kimliği ve bilinci ile hareket etmenin Türkçü Fikriyat ve Milli Duruş için daha hayırlı olacağı inancındayız..  GÖKBÖRÜ TURANCI DÜŞÜNCE ve EĞİTİM DERNEĞİ olarak bizim gibi düşünen asil Türk evlatlarını, saflarımıza bekliyoruz...

           Ulu Tanrı Asil Türk Milletini Korusun

Sedat HAMZA
GÖKBÖRÜ TURANCI DÜŞÜNCE ve EĞİTİM DERNEĞİ
 ANKARA İL (KURUCU) BAŞKANI
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Fatih - 03 Mart 2012
Türk'üm demenin suç sayıldığı bir dönemde gerçek kimliklerini ortaya koyarak Türkçülük Ülküsünü ete-kemiğe büründürüp Türkçülük bayrağını kaldıran Bozkurt yürekleri diz vurup selamlıyorum.
Gökbörü Türkçüler Derneğini kurulduğu günden beri izliyor ve alkışlıyorum. Üzerime düşen her ne görev olursa olsun hazırolda bekleyen bir çeri olduğumun bilinmesini dilerim.
             Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.


Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 04 Mart 2012
Türk'üm demenin suç sayıldığı bir dönemde gerçek kimliklerini ortaya koyarak Türkçülük Ülküsünü ete-kemiğe büründürüp Türkçülük bayrağını kaldıran Bozkurt yürekleri diz vurup selamlıyorum.
Gökbörü Türkçüler Derneğini kurulduğu günden beri izliyor ve alkışlıyorum. Üzerime düşen her ne görev olursa olsun hazırolda bekleyen bir çeri olduğumun bilinmesi dilerim.
             Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.
Sayın Hocam,
İçtenlikle yazdığınız duygu ve heyecan dolu satırlarınız için sağolun.
Gökbörü Türkçüler Derneğinin kurulduğu ilk gün; olabildiğince çok kişi ve yerleşim birimine ulaşarak yaygın ve örgün bir teşkilatlanmayı gerçekleştirmek amacında olduğumuzu belirtmiştik.
Bu uğurda oldukça ciddi mesafe katettiğimizi söyleyebiliriz.
Teşkilatlanma çalışmalarında kalıcılık esas olduğundan geçici heveslerle işe dahil olup bir süre sonra ya yorulan ya da usanan arkadaşları da tanımış olduk.
Maalesef gerçek teşkilatlar sanaldaki gibi olmuyor.
Külfeti ağır. Daha da önemlisi sorumluluğu var.
Ve hepsinden de önemlisi kalıcılık gerektiriyor.
Kimseye bir şey vaat edemiyoruz!
Zaten verecek bir şeyimiz de yok!
Bu işe katılan kişilerin sahip olacakları tek şey:
Atsız Atamızın;

Hakanların dikilmeli Altay'da tuğları,
Varsın cihanda olmayagörsün mezârımız.


dizelerinde ifadesini bulan bir özveriyle Türk milletine hiç bir karşılık beklemeden hizmet etmek onurudur!!!

Türkçülük Ülküsü bu onura talip olan Türk yüreklerle ancak yürüyebilmektedir.

Bu bilinçle bu zamana dek teşkilatlarımıza maddi ve manevi katkı yapan bütün Gökbörüleri ayrı ayrı kutlarım.
Sağolsunlar, varolsunlar!

TTK.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: TANRIKUT - 04 Mart 2012
Genel Başkanımıza katılıyorum, aradaki çürük elmaları ve çıfıtları seçmiş olduk, birçok konuda tecrübe edindik, daha yolumuz uzun ve çetin, Tanrının izni ile Gökbayrağı, kutlu Tanrı Dağlarına kadar yükselteceğiz...
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Tien San - 04 Mart 2012
 Gök Börü Türkçü Turanci hareketin kurulusu yüce milletimize hayirli ugurlu ve kutlu olsun. Kurucu baskanlarimiz ve emegi gecen Bozkurt kardeslerimiz sagolsun varolsunlar .

Eski bir Hun Türk otagi üyesi olarak , Türklügünün degerini üstünlügünü bilen ve bu degerleri irkinin hizmetine sunmak istiyen Bozkurt kardeslerimizle tanismak istiyoruz . Aralarinda ahbap cavus Türkcülügü yapanlar, sanal kaganliklar ilan edip bol keseden Türklük payesi dagitan, Türkcü özentilerini de takip ediyoruz . Havanda su dögmekten vaz gecip teskilatimiza katilip samimiyetlerini göstersinler .

Gök Börü Türkçüler teskilatinin ikinci Kuvai milliye olarak benimsiyen herkesi kutlu otagimizda ve derneklerimizde bekliyoruz.

                                    Tanri Türk´ü Korusun .
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Egenin Efesi - 04 Mart 2012
Hocaefendiciliğin, cemaatçiliğin, tarikatçılığın tek geçerli akçe olduğu, AKP yalamalığının en büyük prim yaptığı ve bütün bunların üstüne Türklüğün aşağılanma ve suçlanma sebebi sayıldığı bir dönemde Türkçülük bayrağını kaldırmak, ancak, mangal yürekli babayiğitlerin karıdır.
Daha önceden faaliyet göstermiş Türkçü yapılanmalarda gücümün yettiğince yer almak şerefine ulaşmıştım. Aynı şekilde Gökbörülerin, bulunduğum bölgede girişecekleri dernekleşme çalışmaları içerisinde de yer almaya ve maddi ve manevi her türlü katkıyı yapmaya hazırım.
Nihal Atsız'ın dediği gibi: Milletler fedakar evlatlarının çokluğu nispetinde yükselir. Bu işler fedakarlık istiyor. Lafla olacak olsa peynir gemileri yakıt almadan ordan oraya dünyayı dolaşırdı. Lafla olmuyor. İcraat gerek. Elini taşın altına koymak ve cebine atmak gerek.
Fedakarlık yapamayan insan ağzıyla kuş tutuğunu söylese benim için önemi yoktur. Davalar sonucu ne olursa olsun her şeye katlanmayı ve kaybetmeyi göze alabilecek yürekli insanlar eliyle ayağa kalkar ve yürür.
Eskiden salon sosyalistliği diye bir laf vardı, şimdide sanal kağanlar ve kağanlıklar bol bol var.
Facebook, tiwtter gibi sosyal paylaşım yerlerinde sayılamayacak kadar milliyetçi grup var. Bu gurupların binlerce üyesi var. Aynı şekilde bir sürü sanal Türkçü site var. Bunlarında bir sürü üyesi, yazanı, çizeni var. Ama iş gerçek hayatta yanyana gelip örgütlenmeye, dünya dolusu düşmanın karşısına Türkçülük davası sahipsiz değildir diyerek dikilmeye gelince ortalıkta kimseler yok.
Bütün bunları gözümün önüne getirdiğimde Gökbörü Derneğinin ne denli önemli bir kuruluş olduğunu ve bu kuruluşu var edip, yaşatma mücadelesi verenlerin ne kadar fedakar ve dava samimiyetine sahip olduklarını daha iyi anlıyorum.
Allah hepsinden razı olsun. Umudumuzu yeşerttiler.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Uluglardan - 04 Mart 2012
Atsız diyor ki;

''Türkçü, alçak gönüllü olmaya mecburdur. Çünkü, kendini ileri sürmek, yaptığının karşılığını beklemek veya takdir olunmak içindir. Halbuki takdir beklemek bir bencilliktir. Türkçü, milletine bir hizmet yaparken, bunu, beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar ve yapacağı en büyük hizmetin bile, adı sanki bilinmeden ölüp mezarsız yatan şehitlerin hizmeti yanında pek küçük kalacağını bilir.''

Takdir beklemeden, benmerkezcilik duygusunda uzak, öncelikleri arasında ilk sırada olması gereken mefkuresi için emek verenlere, elini taş altına atanlara ne mutlu.

Türkçülerin dönem itibariyle tek catı altında birleşmesi zaruridir.Bu birleşmeden yana tavır koymayanlar '' Türkçüyüm '' deme hakkına sahip değildir.Birleşmenin önünde ki en büyük engel olan benmerkezcilikten vazgecilmesi gerekir.

Bu birleşme hali hazırda var olan Gökbörü Turancılar derneginde mi gerceklesir( mantıklısı budur) bilemem ama bu dagınıklıktan kurtulmak gerekmektedir.

Buna istinaden bir merakımı da dillendirmek isterim;

Gökbörü'lerin , eskiden oldugu gibi son günlerde de yazılı ve görsel basında adından sıkca söz ettiren kendilerini '' Genc Atsızlar'' diye adlendiren grup ile iletişimi mevcut mudur?
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 04 Mart 2012
Buna istinaden bir merakımı da dillendirmek isterim;

Gökbörü'lerin , eskiden oldugu gibi son günlerde de yazılı ve görsel basında adından sıkca söz ettiren kendilerini '' Genc Atsızlar'' diye adlendiren grup ile iletişimi mevcut mudur?

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim Sayın Uluglardan Kandaşım,
Genç Atsızlar olarak bilinen arkadaşların içerisinden tanıdıklarımız var. Bu arkadaşların Bursa merkezli olanlarıyla-ki Genç Atsızlar Bursa merkezlidir- görüştük.
Sağolsunlar, kendileri Ankara'da Gökbörü Genel Merkezini ziyarete geldiler. Konuştuk, halleştik, konuk ettik.
Genç Atsızcılar kimliğiyle görüşüp tanıştığımız genç arkadaşlar bizde gayet olumlu ve Türkçülüğe dair samimi gayretler içerisinde olduklarına dair intibalar bıraktılar.
Bizim için Türkçülük uğrunda bir taşı bir taşın üstüne koyan herkes başımızın tacıdır.

Sağlık ve esenlikle kalınız.

TTK.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 04 Mart 2012
Daha önceden faaliyet göstermiş Türkçü yapılanmalarda gücümün yettiğince yer almak şerefine ulaşmıştım. Aynı şekilde Gökbörülerin, bulunduğum bölgede girişecekleri dernekleşme çalışmaları içerisinde de yer alamaya ve maddi ve manevi her türlü katkıyı yapmaya hazırım.
Sağolun kandaşım. Sizi, rahmetli Bülent Kardeşimizle birlikte, öteden beri tanıyoruz.
İlk etapta teşkilat kurma sorunu olan yerlerde-yeterli insan, maddi kaynak vb.- temsilcilikler oluşturmaktayız. Dernek tüzügümüz buna müsait. Sizin bölgede de, eğer dernek şubesi açmak sorunuyla karşılaşırsak, senin başkanlığında üç kişiden oluşan bir temsilcilik oluştururuz ki bu da resmi bir yapılanmadır. Temsilcilik içinde yetki belgesi düzenlenmekte ve temsilci olarak belirlenen kişiler genel merkez tarafından, temsilcilik açılacak yerin en büyük mülki amirine resmi yoldan bildirilmektedir.
İlk etapta oluşturulan temsilcilik zaman içerisinde kadroyu genişletip şartları olgunlaştırırsa, genel yönetim kurulunun kararıyla, temsilciliği şubeye çeviririz.
Şimdilik bazı yerlerde temsilcilikler oluşturmak daha akıllıca gözüküyor.
Malum şube açmak ve bu şubeleri ayakta tutmak çok ciddi külfet gerektiriyor. Bazen acele etmek, kalıcılık açısından, olumsuzluklara neden oluyor.
Ayrıca yeterli insan kaynağının oluşturulamadığı yerlerde alelacele şube açıp oralardaki üç-beş arkadaşı maddi olarak yıpratmak istemiyoruz.

Bütün bunları gözümün önüne getirdiğimde Gökbörü Derneğinin ne denli önemli bir kuruluş olduğunu ve bu kuruluşu var edip, yaşatma mücadelesi verenlerin ne kadar fedakar ve dava samimiyetine sahip olduklarını daha iyi anlıyorum.

İçtenlik dolu ifadeleriniz için teşekkür ederim. Bizim nazarımızda sizler de aynı derecede fedakar ve samimi kişilersiniz.
Sağolun, varolun!

Sağlık ve esenlikle kalınız.

TTK.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Almıla - 04 Mart 2012
TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR

        Sanal ve sosyal ortamlar’da Türkçü, Atatürkçü, Atsızcı vs propagandalar yapmak yerine hali hazırda var olan GÖKBÖRÜ TURANCI DÜŞÜNCE ve EĞİTİM DERNEĞİ çatısı altında faaliyet göstermenin, teşkilat kimliği ve bilinci ile hareket etmenin Türkçü Fikriyat ve Milli Duruş için daha hayırlı olacağı inancındayız..  GÖKBÖRÜ TURANCI DÜŞÜNCE ve EĞİTİM DERNEĞİ olarak bizim gibi düşünen asil Türk evlatlarını, saflarımıza bekliyoruz...

İçimden geçenleri Sayın Ankara İl Başkanımız Sedat Ağabey ifade etmişler. Kendilerine teşekkür ederim.
Ben de son söz olarak diyorum ki:
TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR.
Ve,
BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU!
TTKvY.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: AĞASAR - 05 Mart 2012
Türkçü, herşeyden önce sistemli çalışarak yarınlara neler verebileceği ve bırakabileceğininin gayretinde olduğu kadar Türkçüdür... Buna hep inandım, aynı inancı taşıdığına inandığım ve inancımı yitirmediğim bu Teşkilatın bu yüzden vazgeçmemek, dönmemek üzere bir mensubu oldum...

Türkçülük; Şahsi egoların tatmin edileceği bir fikir değildir...

Türkçülük; Türklüğün değerleri üzerinden nemalanma gayreti ile reklam aracı değildir...

Türkçülük; Saman alevi gibi parlayıp daha sonra tek bir damlanın hışmıyla sönmeye meyilli bir hareket hiç değildir...
Ki dünya üzerinde varolan bütün hareketler, sosyolojinin değişmez bir parçası olarak varlığını yaşatacak bir kurum ihtiyacı hissetmiştir...
Bu hareketler siyasi bir yapı, dernek, vakıf vs türü araçlarla kitlelerle direk temas halinde olarak eylem, etkinlik, seminer türü çalışmalarla fikriyatlarını insanlara sunmak için zemin yaratmak zorundadır...

Gökbörü Türk Milleti'nin mantık, akıl ve fikir buhranı yaşadığı bir zamanda hiçbir lekeli geçmişi olmayan tertemiz gönüllü neferler eliyle Türklüğe hizmet etmek için kurulmuştur...

Şimdi; Bu tertemiz neferlerin yanında şereflice Türklüğe hizmet etme zamanıdır...
Yahut, bir baltaya sap olmadan yitip gitme zamanıdır...

Tanrı'nın esenliği Gökbörü'nün üstüne rahmetin yağmurları gibi yağsın!..
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Afşin - 05 Mart 2012
Ula dursun, bir aydir kimi "götürüyorum" söylesem inanmazsın!..
Ben çok güldüm, ama sırf gülünçlük olsun diye yazılmadığını biliyorum. Anlayana çok şey anlatıyor.

Türkçülük; Şahsi egoların tatmin edileceği bir fikir değildir...
Türkçülük; Türklüğün değerleri üzerinden nemalanma gayreti ile reklam aracı değildir...
Türkçülük; Saman alevi gibi parlayıp daha sonra tek bir damlanın hışmıyla sönmeye meyilli bir hareket hiç değildir...
Türkçülüğün kısa ve öz tarifi gibi olmuş. Varolasın AĞASAR kandaşım. Ağzına sağlık.
Ben demeyi terkedemeyen adamdan hiç bir davaya hayır gelmez. Bütün davalar biz diyebilen fedakar insanların omuzlarında yükselir. İstikrarlı olmak da şart.
Gökbörü Dernegini gurur duyarak, gıptayla izliyorum. İnşallah her şey Türk milletinin hayrına olur.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Kurtkaya - 05 Mart 2012
Türklüğün hor ve hakir görüldüğü şu zamanda kendilerini ortaya atıp bu uğurda gelecek her çile ve bela başımız üstüne diyebilen Türk çocuklarını alkışlıyorum.
Gökbörü Türkçüler Teşkilatı kuruluş gayesi doğrultusunda hiç yanlış yapmadan, ilkelerinden kıl kadar bile sapmadan Türklüğün davasının davacısı olma görevini hakkıyla yerine getirmektedir.
El ve gönül birliği yapıp bu kutsal yapıya hayat verenleri saygıyla selamlarım.
              Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun.
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: TANRIKUT - 06 Mart 2012
TÜRKÇÜ GEÇİNEN BEYİNSİZLER YAZIDAN RAHATSIZ OLMUŞLAR Kİ SOSYAL PAYLAŞIM SAYFALARINDA GÖKBÖRÜ ALEYHİNDE YORUMLAR YAPIYORLAR... İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR DİYEREKTEN YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ... TTK
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Çağrıbey - 06 Mart 2012
Alıntı
TÜRKÇÜ GEÇİNEN BEYİNSİZLER YAZIDAN RAHATSIZ OLMUŞLAR Kİ SOSYAL PAYLAŞIM SAYFALARINDA GÖKBÖRÜ ALEYHİNDE YORUMLAR YAPIYORLAR... İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR DİYEREKTEN YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ... TTK
Kurt'a kurt diyebilmek için ardından kırk tane itin ürümesi gerekir.
Malum ürümelere rağmen kervan yolundan geri durmaz.
Atalarımız:
"İt ürür kervan yürür"
diye bu zamanları hesap ederek demişler.

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey

Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Tien San - 06 Mart 2012
TÜRKÇÜ GEÇİNEN BEYİNSİZLER YAZIDAN RAHATSIZ OLMUŞLAR Kİ SOSYAL PAYLAŞIM SAYFALARINDA GÖKBÖRÜ ALEYHİNDE YORUMLAR YAPIYORLAR... İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR DİYEREKTEN YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ... TTK


Yazidan rahatsizlik duyanlarin eger üc kurusluk serefleri hasiyetleri varsa gelsinler yüce Otagimiza üye olup sikayetlerini buradan dile getirsinler.
Sanal forumlarinda ,sosyal paylasim sitelerinde aleyhimize yapilan her hareketi kayit altina aliyoruz . Vakti zamani geldiginde sarfedilen ileri geri sözlerin hesabini soracagimizdan kimsenin süphesi olmasin . GÖK GIRSIN KIZIL CIKSIN : T.T.K.
                         
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: Borokhul Noyan - 06 Mart 2012
 Gökbörü Derneği, mayası ve özü itibari ile yalnızca Türk Milleti'nin tertemiz evlatlarına dayanan bir harekettir. Faaliyetleri ve diğer etkinlikleri ile apaçık ortadadırlar.

 Bu teşkilat, Sanalda adı-sanı, kimliği ve soyu belirsiz kişilerin iftiralarıyla yıkılacak bir kurum değildir.
 
Türkçülük; Şahsi egoların tatmin edileceği bir fikir değildir...
Türkçülük; Türklüğün değerleri üzerinden nemalanma gayreti ile reklam aracı değildir...
Türkçülük; Saman alevi gibi parlayıp daha sonra tek bir damlanın hışmıyla sönmeye meyilli bir hareket hiç değildir... Ki dünya üzerinde varolan bütün hareketler, sosyolojinin değişmez bir parçası olarak varlığını yaşatacak bir kurum ihtiyacı hissetmiştir... Bu hareketler siyasi bir yapı, dernek, vakıf vs türü araçlarla kitlelerle direk temas halinde olarak eylem, etkinlik, seminer türü çalışmalarla fikriyatlarını insanlara sunmak için zemin yaratmak zorundadır... Gökbörü Türk Milleti'nin mantık, akıl ve fikir buhranı yaşadığı bir zamanda hiçbir lekeli geçmişi olmayan tertemiz gönüllü neferler eliyle Türklüğe hizmet etmek için kurulmuştur...

Şimdi; Bu tertemiz neferlerin yanında şereflice Türklüğe hizmet etme zamanıdır... Yahut, bir baltaya sap olmadan yitip gitme zamanıdır...

Tanrı'nın esenliği Gökbörü'nün üstüne rahmetin yağmurları gibi yağsın!..

 Alas ! Alas ! Alas!

 ULU TANRI, YÜCE TÜRK BUDUNUNU YARLIGASIN !

 
Başlık: Ynt: TÜRKÇÜ DURUŞUN ADRESİ GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİDİR
Gönderen: İL TEGİN - 06 Mart 2012
BOZDOĞANLA SARI YILAN
Hüseyin Nihal ATSIZ

 Sarı yılan, kavurucu yaz güneşinin altında çöreklenmiş, dinleniyordu. Üzerinde yattığı kaya, güneşin bütün sıcaklığını emiyor ve bu sıcaklığı sarı yılanın derisine geçiriyordu. Bulutsuz, rüzgarsız, gürültüsüz bir yerde uzanmak onun en özlediği şeydi. Burada kendisini rahatsız edecek hiçbir şey yoktu. Karnı tok olduktan, çevrede düşman bulunmadıktan sonra bahtıyar olmamak için sebep var mıydı?

 Yılan keyif sürerken çok yükseklerde uçan bozdoğanın keskin gözleri onu seçti. Yıldırım gibi hızla süzülerek aşağıya doğru saldırdı. Herşeye rağmen uzakları kollamakta olan sarı yılan da bu tehlikeli saldırışı görmüş ve birkaç adım ilerideki kaya kovuğuna sığınacak kadar vakit bulabilmişti.

 Bozdoğan kovuğun önüne gelince öfkeli öfkeli güldü:

 - Kancık, dedi meydana çıkıp döğüşeceğine deliğe kaçmaktan utanmıyor musun?

 Sarı yılan yerinden emin olduğu için alaydan çekinmedi:

 -  Ne diye döğüşeyim? Burada rahat rahat oturmak varken neden tatlı canımı eziyet sokayım? Döğüş budalaların işidir!

 Bozdoğanın kızıl gözlerinde şimşekler çaktı. Gagasını, sarı yılanın sığınmış olduğu deliğin ağzına vurarak cevap verdi:

 -  Sen de bütün korkaklar gibi düğüşe budalalık diyorsun. Çünkü mayan kancıklıkla yoğrulmuştur. Yerde sürünmeye alışıksın. Düşmanlarını gizlice zehirlersin. Kuvvetlilerle çarpışmak için yüreğin yoktur. Yalnız menfaat için kıpırdarsın. Şeref için savaşmanın ne olduğunu bilmezsin.

 Bu sözler üzerine sarı yılan bir kahkaha koyuverdi:

 - Haydi  oradan budala! Senin şeref dediğin şey karın doyurur mu? Şeref diye döğüşüp günün birinde geberirsin. Şerefler senin olsun. Ben halimden memnunum!

 Bozdoğan döğüşemediği için hırçınlaşıyordu. Kanat çırpıp kovuğun ağzına hızla çarptıktan sonra haykırdı.

 - Alçak, namuslu isen, ersen çık da sana dünyayı göstereyim. Deliklere sığınmakla kurtulacağını mı zannediyorsun. Senin gibi deliklere kovuklara sığınan, yerin altına giren nice korkaklar gördüm ki sonunda geberip parçalanmaktan yakalarını sıyıramadılar.

 Sarı yılan bu meydan okumalara soğuk ıslıklarla gülerek karşılık veriyordu. Bozdoğan kızgınlıktan delirmiş gibiydi. Kovuğun ağzına saldırarak kanat ve gaga vuruşlarıyla deliği açmaya çabalıyordu. Her vuruşta kayanın küçük bir parçasını kırıyordu. Yılanı birden bire korku aldı. Böyle giderse bir müddet sonra delik büyüyecek ve bozdoğan kendisini parçalayacaktı. İşin şakaya gelir tarafı kalmadığını anlayınca ciddileşti:

 -Azizim, dedi, sen boşuna üzülüyorsun. Buraya girdiğim için sen beni korkak sanma. İstersen seninle kuvvet deneşelim. Mesela ilk önce şu dağın tepesine dek yarışalım!

 Bu sözler o kadar umulmadık sözlerdi ki bozdoğanın şaşkınlıktan kanatları düştü. Gözleri öfke yerine hayretle açılarak:

 - “Yarışalım mı?” Sen mi benimle yarışacaksın? Sen nasıl yarışırsın?” diye sordu. Sarı yılan güldü:

 - Evet, seninle yarışacağım. Şu dağın tepesine hangimiz daha önce varacağız bakalım? Nasıl? Razı mısın?

 Yarışı kaybettiği takdirde sarı yılan bazı tavizler de vermek üzere idi. Fakat bozdoğan bu meydan okumadan o kadar sıkılmıştı ki, her şeyi unuttu. Göğe doğru yükselerek yarışmanın verdiği coşkunlukla:

 - Haydi çık, dedi, sana dokunmayacağım. Sen dağın tepesine çıkıncaya kadar ben oraya kaç defa çıkıp ineceğimi hesaplamak istiyorum.

 Sarı yılan, bozdoğanın sözünün eri olduğunu biliyordu. Kovuktan sürünerek çıktı. Yan yana durdular. Yılan bir, iki, üç diye saydı ve daha üç demeden önce bütün hızıyla ileri atıldı. Bozdoğan da göğe doğru ok gibi fırladı.

 Hava sıcak olduğu için sarı yılan yorulmadan, sağa  sola kıvrılmadan ilerliyordu. Bozdoğan ise dövüş durumunu almış olduğu halde yükseliyordu.

 Birkaç yüz adım ilerideki ağaçlıkta yuva kurmuş olan kargalar bir bozdoğanın orada olduğunu görünce yavrularını korumak üzere toplanıp saldırdılar. Bozdoğan yoluna devam etseydi kargalar kendisine yetişemezlerdi. Fakat, o kendisiyle çarpışmak isteyen düşmanları ihmal edemezdi. Geriye döndü ve karga sürüsüne daldı. Birkaç dakika vuruştular. Gaga, pençe ve kanat vuruşlarıyla birkaçını devirdi. Ötekiler kaçtılar. Keyifli keyifli dönerek yeniden yükselmeye başladı.

 Bozdoğan kargalarla savaşırken sarı yılan dağa doğru sürünerek çıkıyordu. Yolda uyuyan bir kirpi görüp sessizce yanaşarak onu sokmuş, sonra yine tırmanmaya başlamıştı. Tam bu sırada yükseklerde uçan aksungur onu seçmiş ve yıldırım gibi tepesine inmişti. Bu sefer sığınacak yer de yoktu. Kurnazlıkla kendisini kurtarabilirse kurtaracaktı. Aksungur tepesine inerken bağırdı:

 - Aman! Aksungur kardeş! Ben de sana yardıma geliyordum. Bozdoğan seninle döğüşmeye geliyor. Sana bu haberi yetiştirmek için ne kadar yoruldum.

 Aksungur cevap vermedi. Bozdoğanı görmüştü. Yılanı bırakarak ona döndü. Bozdoğan da şerefli düşmanını görünce yarışı bırakmış, onun üzerine atılmıştı.

 Ah, döğüşmek bahtiyarlığı! İki denk düşman şiddetle vuruyorlardı. Havada kısa kavisler çiziyorlar, sonra şiddetle birbirine doğru fırlayarak sert kanat ve pençe vuruşları yapıyorlar, gagalarıyla birbirlerinin kanat tüylerini yolarak uçuş kabiliyetlerini azaltmaya çalışıyorlardı. Yılan bir an döğüşe baktı. Bunun uzun süreceğini anlayarak dayanılmaz bir hırsa kapıldı ve olanca hızıyla dağa  tırmanmaya başladı.

 Döğüş sarı yılanın düşündüğü gibi uzun sürdü. Bozdoğan kanadından ve göğsünden yaralandı. Fakat aksunguru yenerek düşürmeyi başarmıştı. Keskin gözleriyle dağa bakarak yılanın kendisini geçmiş olduğunu görünce hızlanmak istedi. Gerçi yaralı olduğu için eskisi gibi uçamıyordu, fakat ne de olsa sürünerek çıkan yılan tepeye varıncaya kadar on defa oraya çıkıp inebilirdi. Bir iki kanat çırpışından sonra sarı yılana yetişti ve onu geçerken:

 -“Kargalarla ve aksungurla dövüştüğüm için bu kadar geciktim. Yoksa şimdiye kadar iki defa inip çıkmıştım” diye seslendi. Yılan nefes nefese cevap verdi:

 - Yalnız sen mi dövüştün? Ben de yolda kirpi ile dövüşüp onu hakladım.

Yükselmekte olan bozdoğan bu sözleri duymamıştı bile. Dağın tepesine varmıştı. Fakat orda yuva kurmuş olan kara kartal bir yabancının geldiğini görünce dışarı fırladı ve bozdoğanı önledi. Bozdoğan zaferle sarhoştu. Kendisinden güçsüz olanları, kendisiyle denk olanı yenmişti. Şimdi kendisinden güçlü olanla çarpışacaktı. Tanrım!.. Bu dövüşte, hiçbir karşılık beklemeden ün ve şan için yapılan bu çarpışmada ne büyük tat vardı! Bozdoğan yüksünmeden savaşı kabul etti. Yaralı olduğu halde kartalın saldırışına bir saldırışla karşılık verdi.

Havada pek sert kanat sesleri işitiliyordu. Bu kuvvetli kanatların yaptığı rüzgâr dağın doruğunda esen rüzgârla eşitti. Sarı yılan kızışmış olduğu halde yukarılara doğru çıktıkça havanın serinlediğini duyuyordu. Rüzgâr nerdeyse kendisini aşağıya sürükleyecekti. İçinden bir an:

– “Bu kartallar, sungurlar, doğanlar bu yükseklerde nasıl yaşıyorlar” diye düşündü. Bunların yaşayışı çetin bir boğuşmadan ibaretti. Keskin göz, güçlü kanat, yırtıcı pençe gerekti. Bir zayıflık anı buradaki yaratıkları yok edebilirdi.

Yılan göğsünü şişirdi. Gururlandı. İşte dağın doruğuna yaklaşmıştı. Başının üstünde dövüşen iki yırtıcıya baktı. Nasıl kıyasıya dövüşüyorlardı. Bunların zehiri yoktu. Kaçmayı düşünmüyorlardı. Hile yapmıyorlardı. Gerileyişi bile hız almak içindi. Birbirlerine saldırışları, vuruşları, hatta bakışları sarı yılanın o kadar hoşuna gitti ki her şeyi, hatta yerde sürünmek için yaratılmış olduğunu bile unuttu ve tıpkı onlar gibi uçarak dövüşe karışmak için bu gücü ve hızı ile havaya zıpladı.

Heyhat!… Yerden ancak bir karış yükselebilmiş ve bütün ağırlığı ile yine toprağa çarpmıştı. Bir an üzülür gibi oldu. Sonra bütün felsefi kurnazlığını toplayarak şöyle düşündü:

– Uçup dövüşüp nolacak? İşte şimdi biri ölecek. Yarın da ötekine başka biri öldürecek. Daima heyecan, daima tehlike neden? B,en kendi dünyamda pek rahat yaşıyorum. Düşmanımı gizlice zehirler, Öldürürüm. Maksat yükselmekte ise dağa kadar yükseldim ve poz doğanı geçtim.

Hakikaten, sarı yılan dağın tam tepesindeki kayanın üstüne kadar çıkmıştı. Bu sırada kara kartalla boz doğanın dövüşü bitmek üzere idi. Kara kartal kavgayı kazanmıştı. Boz doğa; bir kanadı kırılmış, bir gözü kapanmış, her yeri kan içinde kalmıştı. Yavaş yavaş düşüyordu.

Sarı yılan memnundu. Bir zafer haykırışı ona bağırdı:

– Yarışı kazandım. Senden önce buraya geldim. Senden yüksekteyim.

Boz doğan acı acı gülerek cevap verdi:

– Sürünerek çıkmak yükselmek demek değildir. Sen yukarılara doğru çıksan bile yine alçaksın. Ben aşağıya düşerken bile yükseğim. Sen yılan gibi yükseldin. Ben doğan gibi düşüyorum.