TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI > TÜRK - TURAN DÜNYASI

BAHTİYAR VAHAPZADE

<< < (3/5) > >>

Çağrıbey:
Yaşadığı ve eserlerinin büyük bölümünü verdiği dönem, milliyet ve vatan kavramlarının zaafa uğratıldığı bir dönemdir. Bu sebeple önerdiği insanı şekillendirmek üzere en eksiltilmiş parçadan başlar işe. Vatanperverlik, vatandaşlık. Bu insan öncelikle parçalanmış Azerbaycan’ın millî tekevvününün hazırlayıcısı olacaktır. İnsanın hâkim hasleti vatanperverliğidir. O, insanın en yakını ile dahi açıkça konuşamadığı, takip edildiği bir ülkede yaşamaktadır. Pek çok günahsız insan vatanından sürülmüş ve değerleri alçaltılmıştır. Bu sebeple akidesi vatan, Tanrı, Hak olarak tarif ettiği azatlık ve halk sevgisidir. Sanatkâr dahi sanatkârlığından önce vatandaştır. Dahileri dahilik seviyesine yükselten de bu histir. İnsan vatanını sevmekle cemiyet karşısındaki borcunu bulur ve çeşitli yollarla öder. İnsanî duyguların en mukaddesi en yücesi vatan sevgisidir. Şâir en büyük gaye olarak nitelendirdiği vatanla ilgili duygularını bir şiirinde şöyle dile getirir:

“Sonsuz heyecanla danışır bugün
Anri Janna-d-Arkın igidliğinden
O deyir!Dünyada her insan üçün
En büyük amaldır halg, bir de veten
O deyir! Vetenin şerefi, şanı
Şerefi şanıdır her vetendaşın
Bu büyük amalla yaşamayanı,
Düşmen bil olsa da doğma gardaşın…”24

24 B. Vahapzâde, İnsan ve Zaman, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1964, s. 108-181

Çağrıbey:
Teklif ettiği insanın sahip olması gereken bir başka özellik, bir meslek ve âmâl fikrine bilincine sahip olmaktır. İnsan bir gaye uğruna çalışmalı, manen büyümeli, yükselmelidir. Bu noktada insan yaşamak âmâlini ve gayesini bulur. Vahapzade için gayesiz yaşamak ölümden korkuludur. Onun insan için belirlediği gaye, başkalarının saadeti adına vatanın, halkın ve umum insanlığın adına çalışmaktır. Bir meslek icra etmek, sağlıklı toplumun temel dinamiklerindendir. Felsefe bu olguyu meslek ahlâkı, ödev ahlâkı olarak karşılar.Bu ahlâk binlerce özel ahlâktan biridir ve toplumsal sapmalar için bir çıkış, bir kurtuluş noktasıdır. Maksatsız hayatı, bir gemiye benzeten şair bunu bir şiirinde şöyle dile getirir:

“Gaye kimi için hayat yolu
Kimi için tapmacadır
Bu dünyayı derk eden için
Hayattan da yücedir”

“Maksatsız yaşayan insanın boş yere yaşadığını" söyleyen şâir, yüreğin bir arzu için çırpınması gerekyiğini söyler.
 Maksatsız hayat yelkensiz gemidir onun için.

“Yaşamak yanmagdır, yanasın gerek
He’yatın me’nası yalnız ondadır
Şam eğer yanmırsa yaşamır demek
Onun da heyatı yanmagındadır.”25

Gaye ismini taşıyan bir başka şiirinde kendi gayesini anlatır.

Gaye
İrademin ağasıyam
Egidemin kölesiyem
Egidemin yolunda da ölesiyem
Neçin nece yaşamağı o ögredib,
Heyatımı me’na ile nakışladı.
Meni mene tanıttırıb,
Meni böyük bir vetene bağışladı.
Gaye ki var, Kimi üçün-heyat yolu, Kimi üçün-tapmacadır.
Bu dünyanı derkedençün
Heyattan da ucadır.
Başım üste dalgalanan
O bayrağın kölgesinde
Ölüm bele hoşdur mene.
Ömrüm günüm gurban ola
Ölümü de heyat geder
Mene güzel gösterene.26

25 B. Vahapzâde, Derin Gatlara Işıg, Yazıcı, Bakü 1986, s. 262
26 B. Vahapzâde, Açılan Seherlere Selam, Yazıcı, Bakü 1979, s. 5

Çağrıbey:
Vahapzade, gayenin yanına akideyi ekler.
Hayatı manalı kılan insanı insan yapan akidesidir ve bu akidenin kaynağı da vatan, millet, bayrak gibi mukaddeslerdir diyen şâir kendi meslek amaline Azerbaycan’ın mukaddes toprağı adını verir. O, meslek ve amal fikirlerini insanların fıtratını, cevherini ölçmek için mihenk taşı ve ölçü olarak kabul eder.
Ortaklaşa ruhun en etkili silahlarından biri ödev, meslek ahlâkı ve sorumluluktur.
Çünkü bu, bencil bene yüklenen en önemli değerdir.

Vahapzade, şiirlerinde insana kendisi aracılığı ile düşünmesini, ahlâklı olmasını, iç hesaplaşmayı gerçekleştirmesini söyler. Felsefeye yakınlığı, şiirlerinde yer yer felsefî tahliller yapmasına zemin hazırlamıştır. Özellikle insanı ve zamanı konu alan şiirlerinde felsefî bir derinlik dikkatleri çeker. Filozofu bir terim olarak alırsak-varlık üzerine orijinal ve sistemli görüşleri olan kişi- O, bir filozof değildir daha çok bir ahlâkçı gibi durur.
Şiirlerinde teklif ettiği insan, kendi kültürü ile şekillenmiş bir değerler dizgesinin de taşıyıcısıdır.27 Şâir felsefî derinliği olan şiirlerini, "Gelimli Gidimli Dünya Son Ucu Ölümlü Dünya" kitabında toplayıp yayınlamıştır.28

27 Bkz. 23. dipnot
28 B. Vahapzâde, Sadelikte Böyüklük, Yazıcı, Bakü 1978, s.335-336

Çağrıbey:
Vahapzade, özünü derk ettikten sonra dahilî çekişmeler içinde olgunlaşır. Onun deyimi ile özüne nezaret onda erken yaşlarda başlamıştır. Bunu şiirindeki insana da tavsiye eder. Çünkü iç çekişme insanın kendisini tanımasını sağlar. Şair insanı kendisine başkalarının gözü ile bakınca daha güzel göreceğini, hata ve kusurlarını fark ederek onlarla mücadele edeceğini, özünü görmekle kendi olacağını söyler.
“Görseydim öz özümü
Onda men men olurdum” diyen şair, İtiraf şiiri ile piyeslerinde bu konuyu işler.
Bozulmuş insan için arındırıcı olarak başvurduğu kavramlardan biri de sevgi, aşk, muhabbettir. O, aşkın kendisine aşıktır. Onun için aşkın iki farklı cinsin hissettikleri şeklinde ki tanımı, insanın en büyük hissini sınırlandırmak, basite indirgemektir.Aşk insanın en mukaddes hissidir. İnsan muhabbetle yaşar. Hayatın manasının kavrayabilmek için sevgi şarttır. Sevgi taşıyan insan sürünerek yaşamakla asıl yaşamayı birbirinden ayırır. Gerçek yaşamı sorgular. Bulunan cevap ise:
Bir güzellik uğruna mübarezedir.

Fuzûlî tesiriyle işlediği bu temi:

“İndi men anlayıram eşg imiş her ne varsa
Beli kimin gelbini eşk ateşi yaharsa
Dünyayı derk eyleyer eşk bir amal imiş
Senin mene verdiğin elm ü geyl ü gal imiş.29

Şeb-i Hicrân poemasında Leyla’nın ağzından anlatır. Aşkı insan varlığının mahiyeti, hilkatin mayası sayar. İnsanın en âli keyfiyeti olan muhabbet, insanın en güzel sıfatlarını açığa çıkarır, insanı temizler, yüceltir. Muhabbetsizlik ölümle eşdeğerdir. Sevginin güzellik aşkından doğduğunu söyleyen şâir, Güzellik aşkının, hayat aşkının dünyayı güzelleştireceğini söyler.30

29 B. Vahapzâde, Şeb-i Hicran, Azerbaycan Uşag ve Gençler Edeb. Neşriyatı, Bakü 1971, s. 101-102
30 B. Vahapzâde, Bir Ürekte Dört Fesil, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1966, s. 131

Çağrıbey:
Vahapzade'ye göre:
"Sosyal ve bireysel ahlâkın deformasyona uğradığı bir zeminde en etkili, en ciddî arındırıcılardan biri de din ve inanç olgusudur."
Malum sosyal ve siyasal şartlar içinde yetişen Vahapzade’nin, yine aynı şartlar içinde bulunan insana ilk şiirlerinde bunu sunamadığı görülür.
Şiirlerinde dini bazen vatan yerine kullanır. Vatanı en büyük din olarak kabul eder. Bu anlamda kendisi de şiirlerindeki insan da bir çıkmaz içindedir. Dini bir yerde insanların uyutulduğu bir ninni ve laylaya benzetir. İnsan kutsayarak insanın çabalarının en büyük güç olduğunu söyler.

Bu düşüncesini aşağıdaki şiirinde şöyle dile getirir:

Allah deye deye min il, milyon il,
Dikildi insanın gözü göylere.
Evvelce heyalı gezdi semayı,
Hele gitmese de özü göylere.
Yazdı zekâsının tentenesini
İnsan ayağının izi göylere
Deme Allah'ımız zehmetimizmiş,
Ucalttı topragdan bizi göylere.31

31 Bahtiyar Vahapzâde, İnsan ve Zaman, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1964, s. 19

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git