Gönderen Konu: UNUTULAN BALKAN TÜRKLERİ  (Okunma sayısı 2785 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
UNUTULAN BALKAN TÜRKLERİ
« : 15 Mart 2007 »
Sancak Türkleri     

       Eski Yugoslavya sınırları içerisinde, bugün kuzeyinde Bosna-Hersek, doğusunda Sırbistan, güneyinde Kosova, batısında Karadağ ile çevrili olan 8687 km2 büyüklüğünde bir vilayet olan Sancak, XV.nci yüzyılda Osmanlı hakimiyetine girerek Türkler'in yerleşmesine sahne olmuştu.
     
  Daha sonra 1877-78 savaşı ile Avusturya- Macaristan imparatorluğuna geçici olarak verilen Sancak vilayetinde Türkler, XIX .ncu yüzyılda Rusya 'nın teşvikleri ile Sırbistan ve Karadağ'ın soykırımına uğramışlardır. İşkence, etnik ayrımcılık ve göçe zorlama sonucu Sancak Türkleri Türkiye'ye göçe başlamıştır.

       1980 yıllarında TİTO'nun ölümüyle dağılma sürecine giren Yugoslavya, 1991 yılında parçalanınca Sancak vilayetinde Sırp ve Karadağ zulmü ile Türk kıyımı tekrar başlamıştır.

Bugün 350.000 müslümanın yaşadığı ve Türk-Osmanlı karakterini yansıtmakta olan vilayette Sırp-Karadağ ve Bosna-Hersek arasındaki mücadeleye karşı Türk ve müslümanlar "Sancak Milli Müslüman Meclisi"ni kurarak haklarını korumaya çalışmaktadırlar.

       Ancak Sırp ve Karadağ vahşeti Sancak'ta bir türlü son bulmamaktadır. Bunların tek ve öncelikli gayesi Türkleri korkutmak, yıldırmak, öldürmek ve göçe zorlamaktır. Bütün bunlara rağmen Sancak Türkleri vatan topraklarında yaşamak, üzere mücadeleye devam etmeye karar vermişlerdir. Atalarının kanıyla sulanmış topraklarım Sırp süngüsü korkusu ile terk etmeye niyeti olmadığını da devamlı açıklamaktadırlar.


Kosova Türkleri    
 

       1375 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nca feth edilen Kosova'ya Osmanlı geleneklerine uygun olarak Türkler yerleştirilmeye başlanmıştır. 1877-78 harbinden sonra Osmanlı'nın bölgedeki etkinliğinin azalması ile birlikte Türkler azınlık durumuna düşmeye başladılar.
Balkas savaşları sonucu elden çıkan bölgedeki Türkler, krallık ve komünist Yugoslavya döneminde üç büyük göç ve katliama uğradı. 1930 yıllarında toprağı kamulaştırma reformu altında Türkler'in ellerinden arazileri zorla alınarak Sırplar'a verildi ve göçe itildi. İkincisi ise 1956-60 yılları arasında gerçekleştirilerek Türkler'den silah toplama kampanyası adı altında büyük eziyetlere başladı ve bunun sonucu ikinci göç meydana geldi.
     
  Sırplar tarafından yapılan bu iki baskı ve zulümden sonra, 1968-1990 yıllan arasında Türkler, Arnavutlar tarafından asimile politikasını uygulamalarına maruz kaldılar. Yugoslavya 'nın parçalanması ile bölgede başlayan Arnavut-Sırp çekişmesi sonucu yıllardır özerk bölge statüsüne sahip olan Kosova'nın Sırplar tarafından kendilerine bağlanması sonucunu açtı.

Bütün bunlara rağmen Kosova'da kalan resmi istatistiklere göre 12 bin, gerçekte 20-25 bin Türk, oradaki Türk kültürünü yaşatmayı başardılar. Özellikle Priştine ve Dragasta çoğunluk olan Türkler bugün kültür demekleri ve siyasî partileri ile Türk varlığım Sırp ve Arnavutlar'a karşı yaşatma savaşına devam etmektedirler.

 
Romanya'da Yaşayan Türkler   
 

      Nüfus: 120.000
      Bulundukları başlıca şehirler: Köstence, Mecidiye, Tulça, Kılıraş, Oltena, İbrail, Galats, Bükreş
      Bölgedeki Türk toplulukları: Rumeli Türkleri, Tatar Türkleri
   
Romanya coğrafyasında Türkler çok eskilere dayanmaktadır. Eski Türk kavimleri olan Oğurlar (Uzlar), Peçenekler, Kıpçaklar ve sonra daha birçok Türk boyları Karadeniz Kuzeyinden gelip Romanya'ya yerleşmişlerdir.

      XIIl-XIV'üncü yüzyıllarında Altın Ordu ve sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren bölgeye birçok Türk gelip yerleşmiştir. Yediyüz yıla yakın süren Osmanlı hakimiyet dönemi 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonucu yapılan Berlin anlaşması ile bitmiş, bağımsız hale gelen Romanya Osmanlı İmparatorluğu'ndan kopunca Romanya'da yaşayan Türkler de anavatandan kopmuşlardır.

     Bugün nüfusları 95 bin civarında olan Türkler, özellikle Tuna Nehri ile Karadeniz arasında kalan Dobruca bölgesinde çoğunlukla yaşamaktadırlar. Anadolu'dan göç eden Türkler, Kırım Türkleri (Tatarlar), Nogay Türkleri ile Gagauz Türkleri olan bu topluluklar Romenler'le iyi ilişkiler içerisinde iç içe ve barış içerisinde yaşamaktadırlar. Bugün Romanya'da Türk ve Tatar diye ikiye ayrılmış olan Türk toplumunu tek bir federasyon halinde birleştirme çabaları sonuç vermeye başlamış ve sağlam bir temele oturmak üzeredir.

     Çavuşesku Sonrası Romanya'daki Azınlıklar

     23 milyonluk nüfusu ve 237.000 km2lik yözölçümüyle Balkanların önemli bir ülkesi olan Romanya, 1989 Aralık ayındaki halk ayaklanmasından sonra, gerek siyasi gerekse ekonomik alanda girdiği darboğazlardan çıkmanın çabası içindedir. Eski Sosyalistlerden umduğunu bulamayan ama demokrasiye olan inançlarını yitirmeyen Romenler, geçtiğimiz yılın sonunda iktidara liberalleri getirdiler. Bunların, halkın beklentisine ne derece cevap vereceğini ise zaman gösterecektir. Yarım asırlık bir komünizm döneminden sonra dış dünyaya açılmaya çalışan Romanya, bir yandan da Rus tehditi karşısında Nato'ya girmeye çalışmaktadır.

     Ülkenin kuzeyinde yer alan ve çekilmesi Ruslar tarafından durdurulan 14. Ordu, iki ülke arasında önemli bir problem olarak gündemdeki yerini korumaktadır.Romanya'nın nüfusunun %10'unu azınlıklar teşkil etmektedir. Bunların en büyüğünü 1.620.198 kişiyle Macarlar oluşturur. Diğerleri ise sırasıyla Romanlar (Çingeneler 409.723), Almanlar (119.000), Ruslar, Ukraynalılar, Türkler ve Leh, Çek, Yunan gibi küçük azınlıklardır. Romenler'in ileri derecede bir özerklik isteyen Macarlar dışında, azınlıklarla ilgili bir problemi yoktur. Bu sorun da iki ülke arasında imzalanan (16.09.1996) bir antlaşmayla şimdilik dondurulmuştur.

     Romanya, azınlıklara tanınan haklar bakımından son derece ileri durumdadır. Bunda, 1989 Aralık ayındaki ayaklanmada Macarlar'ın oynadıkları rolün etkisi gözardı edilmemelidir. Romen anayasasının 6. Maddesiyle milli azınlıklara dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma hakkı tanınmış; kanunlar çerçevsinde kendi dillerini ve dinlerini öğrenebilmeleri, ana dilleriyle eğitim yapabilmeleri serbest bırakılmıştır. Buna karşılık Türk azınlığın, kendilerine tanınan hakları kullanma konusunda durumu hiç de iç açıcı değildir.