Son İletiler

Sayfa: 1 2 3 4 5 6 [7] 8 9 10
61
GÜNCEL / Ynt: LGBT MESELESİ
« Son İleti Gönderen: Üçoklu Börü Kam 12 Ekim 2024 »
Yani Türkçe konuşmayacağız diyoesun.
 ve benim keyifime uyan kişiler konuşacak diyorsun.
Burayı gerçwktwn Türkçe konuşan Türk töresine uygun davranmaya çalışan bir forum sanmıştım.

Asıl iğrendiğim konu Turania 25 nam kafirin yazdıklarını da silmiş olman.

Böyle devam et  derim forumunda sana üstün altın başarılar dilerim.
Hani çin kulları kağanlar ve tiginler vardı ya o misal gördüm
 ben bir daha buraya yazarsam Türk değilim

Edepli ve ahlaklı konuşma ve yazmayı ögütlemek, niye Türkçeyi kısıtlamak oluyor ki?
Kişi; annesiyle, kızkardeşiyle ailenin ve hatta toplumun herhangi bir ferdiyle konuşurken, sırf Türkçe diye, alenen söylenmesi edep dışı sayılan ve kişinin yüzünü kızartan sözcükleri kullanır mı?
Türk töresinin şaheserlerinin hangisinde, kaba tabirler var?
Hangi Türk büyüğü topluma karşı, alel umum sinkaflı ve genel ahlâki değerlere uymayan konuşmalar yapmış?

Ne diyordu, Türk'ün konuşan dili ve suskunluğunun vicdani sesi, Yunus?

Gezdim Halep ile Şam'ı
Eyledim ilim talep.
Meğer ilim bir hiçmiş,
İllâ edep, illâ edep!

Girdim ilim meclisine,
Eyledim kıldım talep.
Dediler ilim geride,
İllâ edep, illâ edep.


Kirli bardaktan temiz su içilmez demiş, büyükler.
HunTürk otağı, aynı zamanda, Gökbörü Türkçüler Derneğinin, resmi, yayın organıdır.
Bu ilke ve sorumluluk çerçevesinde kalmak kaydıyla,  Türklüğün millî ve mânevi mukaddesatını zedelemeden, dileyen dilediği gibi yazar; görüş, düşünce ve fikirlerini beyan eder.
Milletimize, tarihe ve kutlu değerlere karşı olan sorumluluk bilinciyle davranmak zorundayız.
Buranın bütün hakları, Türk Milletinindir.
Kimsenin kişisel egolarının tatmin yeri de değildir.

Turania25 kardeşimiz yıllardır bu Otağda yazar ve adeta nöbet tutar gibi her uygun zamanını burada çevrimiiçi olarak değerlendirir. Bu zamana dek ahlâka mugayir hiç bir ifadesi olmadı.
Kendisiyle ilgili kullandığınız sözler de sizin edep ve terbiye seviyenizi gösteriyor.
Bir fikir ayrılığı veya yorumlama farkı nedeniyle o sözler sarfedilir mi?
Ayıp, hem de çok ayıp.

Son söz:
Ne eğri ok doğru hedefe varır, ne de pis bardaktan temiz su içilir.
Dış temizlik kadar; fikrimiz de, vicdanımız da, dilimiz de, içimiz de, temiz olacaktır.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
62
GÜNCEL / Ynt: LGBT MESELESİ
« Son İleti Gönderen: Üçoklu Börü Kam 11 Ekim 2024 »

LBGT Türk töresine ve Kuran ahlakına aykırı eğitimden doğan bir husus.
Tercih meselesi değildir.
Ruh hastalığı ne tercihtir ne de doğuştan gelmektedir.
Bunlar için diyeceğim alışmış kudurmuştan beterdir.

Sayın KulTigin,
Takdir ederdinizki burayı; genç, yaşlı, kadın, erkek binlerce kişi izliyor.
Kullandığımız kelimeler hem kendi lisanımızın temizliği ve hem de takipçilere karşı saygi gereği ahlak ve edep çerçevesinde olmalıdır.
Bu nedenle iletinizinde yer alan kaba ve galiz ifadeleri sildim.
Otağımızı, yirmi beş yıldır, Türk ahlakına uygun bir anlayışla yaşattık.
Bundan sonrada, bu prensibimizden, taviz vermeyeceğiz.
Anlayışla karşılaşacağınız umar, sağlık ve esenlikler dilerim.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
63
GÜNCEL / Ynt: LGBT MESELESİ
« Son İleti Gönderen: KulTigin 10 Ekim 2024 »

LBGT Türk töresine ve Kuran ahlakına aykırı eğitimden doğan bir husus.
Tercih meselesi değildir.
Ruh hastalığı ne tercihtir ne de doğuştan gelmektedir.
Bunlar için diyeceğim alışmış kudurmuştan beterdir.
64
TÜRK KÜLTÜR ve MEDENİYETİ / Ynt: TÜRKÇEYE NASIL KIYDIK?
« Son İleti Gönderen: KulTigin 09 Ekim 2024 »
Benim diyeceğim:
Türkçe konuşmak için önce Türkçe bilmek lazımdır. Bakıyoruz Türk Dil Kurumu'na
Türkçe'de Kurum diye bir kelime yok.
O uydurdukları kelimelere bakıyoruz
Ömrünü Fransızca kitaplara adamış tipler, Fransızca düşünce yapısıyla götlerinden kelimeler uydurmuşlar.
Yapım ekleri uydurmuşlar
Tedeka'nın bin senedir kulladığımız arapça kelimeleri kaldırıp ölü ilan edip yerine Latin dillerinden kelimeleri dayatmasına ise Arapça düşmanlığı propagandası ile Türkçüleri de alet etmişler.
Götten uydurdukları tüm kelimelerin Türkçe karşılığı vardı.
Ama bakın Tdk'nin bastığı tüm kitaplara
Kuran tercümeleri daha yeni basılmaya başlandı.
Saltukname, Danişmendname gibi Türk hikayeleri hiç basılmadı.
Saltuknamenin, 1980li yıllarının başında yapılmış bir Türk harflerine aktarma çalışması vardır.
Özel kitapların hiç birini basmadılar.
O meşhur Türk düşmanı olduğu halde güzelim Türkçesi
 meşhur olan Naima tarihi dahi üç beş sene önce bir tarihçinin şahsi gayretiyle Türk harflerine aktarıldı.
Evliya Çelebi seyahatnamesi ise yirmi sene önce bir iki  kerelik Yky baskısı ile yetinildi.
Demek istediğim şu:
Kelimelere Türkçe karşılık var ise o kelimeler zaten eskiden yazılmış Türkçe kitaplarda vardır.
Bu yüzden o kitapların hepsini Türk harflerine aktarmak zorundaydılar. Ama bunu yapmak yerine götlerinden kelimeler, yapım ekleri, fiil kipleri uydurdular.
Konu Mustafa Kemal'in söylediği isnad edilen sözler ise
Mustafa Kemal'in meclis tutanağı altına alınmamış, kendisi tarafından yazılıp basılmamış sözlerin çoğunun yalan olduğunu biliyorum.
Onun adına sözlü talimatlar yağdıran yalancılara dair tarihi kitaplarda, o çağı anlatan hatıralarda çok hikaye var.
En basitinden alakasız gelecek bir durumu yazayım:
Vatandaş için medeni bilgiler kitabında Atatüek'ün yazdığı iddia edilen hatta ortaya sahte el yazısı notlar koyulan sayfaları hatırlayalım:
Düşünsenize bir münevver var binlerce kitap okumuş ve o günlerin klişe boş sloganlarını çocuksu, saf ve kadınsı bir şekilde mi yazardı?
Adamın Türkçesi zaten Nutuk'da kullandığı Türkçe.
Kimse çıkıp da Afet İnan Mustafa Kemal'in evlatlıklarından olabilir, ancak onun isnadıyla ve verdiği kağıtlarla hareket etmek yerine o yazıları el yazısı uzmanlarına inceletelim, o kağıtların üretim tarihi için ilmi tetkik yapalım Tübitak bu işe baksın diye dava açmamış.
Afet inan'ın iddialarına göre Ulus Gazetesinde mahlas kullanarak  Gümeş dilcilerin salak saçma etimolojsini uygulayan makalelerin sahibi de Mustafa Kemal miş.
Ancak benim gördüğüm 1937-1938 seneleri için yazdığı Meclis Açılış konuşmalarında TDK'ye bir sürü tabirler ortaya çıkardınız daha çok çalışın diye fırça attığıdır.
Zaten Atatürk zamanında herkes o arapça kökenli kelimeleri anlıyordu. Tüm gazetelerde o kelimelerin hepsi kullanılıyordu. Atatürk eğer öztürkçeci olsaydı ve tüm kelimeleri atıp yenibir Türkçe uyduralım deseydi kendi yazdığı kitapların Türkçesine kendisi müdahale etmez miydi?
Keşke o Türk Dil Kurumu iyi niyetli ve ilmi olsaydı da Türkçe'nin tüm tarihi evrakını bir araya getirip Türk harfleriyle de basma gayretinde olsaydı. Yani vazifesini gerçekten yerine getirmiş olsaydı.
Bu olmadığı için lisanımızdaki Arap köklü kelimelere Türkçe karşılık bulmaları zaten imkansızdı. Yerine gavurca karşılıklar getirdiler. Mektep kelimesinin dahi halen Türkçe karşılığını yazamadılar ne dediler Fransızca ekol okul olsun hem büyük sesli uyumuna uyuyor.
Medrese üniversite olsun.
Hoca, eğitici karşılığı ise öğretmek kelimesinden alıp sahte yapım ekiyle öğretmen olsun
Aynı süpermen,sıpaydırmen gibi
Önce nereden başlamak gerekiyorsa oradan başlamalıydılar.
Bunun yanında bir Türkçü tarihine bigane kalmamak zorundadır yani o arapça köklü kelimeleri de iyi bilip osmanlı zamanında yazılmış kitapları okuyup anlamakzorundadır. Lisanını bilmeyen tarihini hiç bilemez.
Lisan bilgisi olmayan eski gazeteleri dahi okuyamaz. Atatürk  çağı gazetelerini okuyup anlayabilecek kapasitede Türkçü bile az çıkıyor. Ve asıl tehlike bu budur şu şudur diye dayatan ruhban kesimi
Akedemilerde profosörlük yapan saygın isimli teşkilatlara başkanlık, liderlik yapmış kişilerin her zaman doğru söylemediklerine yukarda Türk Tarih Kurumu'nun ilk başkanı  Afet İnan'ın adını ve yaptığı işlere iki misal gösterip durumu da anlatmış oldum.
   
65
Merhaba, bazı cümleler hakkında yazmak istedim

Alıntı
Okumuşlar kolay mankurtlaştırılabilirken halk aynı kolaylıkla ve kısa zamanda mankurtlaştırılamaz.
Kültür kodları halkı kendi değerleriyle ayakta tutarken, aydın ya da yöneticiler gerek arayış içinde olmaları, yeni değerlere kontrolsüz biçimde açık olmaları ve bireysel çıkarlarını toplumsal çıkarların önünde tutmaları onları mankurtlaştırma sürecine sokar ya da bu süreci hızlandırır.
Bu isnad için yazacağım basit:
Kişinin ne okuduğu daha önemli.
Eğer  Mankurt diye tabir edilen Türkler, müslüman Türklerin yazdıklarını okusalardı Türk kalırlardı.
Bunun yanında insan okuduğunu zekası, bilgisi ile tenkid edip daha iyiye, doğruya ermek için çaba göstermez ise elbette cahil kalır.
1990lar-2000lerin başlarında kitap okumak solcu işi görülür, okuyanlar hep solcu olarak görülürdü.
Maalesef kitap okuyan insanların yüzde doksanı açıkça moskova sevdalı kendilerini sosyalist, komünist sanan solculardı.
Sanan diyorum çünkü daha komünizmi, sosyalizmi Sovyet odaklı, sovyet rusya eğitimli kişilerin kitaplarından okuyup sovyet rejimini sosyalizm sanıyolardı. Halkların ve Milletlerin kardeşliği ülkemize  bölücülüğü böyle yerleşti.
Kitap okuyanların arkadaş ortamları tabiatıyla sol ortamlar olmaya mahkumdu.
Hamd olsun artık solda olmayan müellifler çoğaldı.

Soracağım soru basit:
1940-90 arasında kaç tane Türkçü yazar vardı?
Ve müelliflerin kitapları kitapçılar hep solcu olduklarından kitapevlerinde satılmıyordu.
Satılıyor muyudu? Hayır.

Ve şu anda dahi kitapevlerine giderseniz Türkçülükle, islamla ilgili kitapların ancak raf ücreti ödenebilirse kitapçılara girebildiğini görürsünüz
Mesela İzmir'de dini kitap evleri dışında Kuran satan kitapçı yok. Dr kitapevlerinde ise zaten tarikatlerin ve astroloji dininin bölümü var

Kitap okuyan mankurtlaşmaya yatkındır demek kitap okursan Türklükten çıkabilirsin, cahil insanlar ise Türk kalacaktır yani Türkler cahil kalmalıdır demektir.

Ben tersini yazıyorum:
Türkler yeterince kitap okumadıklarından ve okuyanlara düşmanlık güden tarikatlerin bu tür sözlerine kandıklarından düşünceleri hep yalancıların güdümünde kaldı ve okuyup güzel konuşan kişilerin yalanlarına inanıp milli kimliğini kaybetme yoluna girdi.

Alıntı
Batılılar Amerika’yı işgal ettiklerinde (keşif değil, işgal!) onlar gibi silahlanmamış ve daha da önemlisi aç gözlü, barbar davranışlara sahip olmayan yerli halkı sistemli biçimde katletmişlerdi

Kızılderililer, Avrupa istilasından önce de Abd varken de kendi aralarında savaşıp birbirlerini katletmiş halklar topluluğudur.
Bu yüzden nüfusları azdı.
Güney Amerikalıların ise tanrılarına kurban olarak insanları öldürme töresini bir iki değil onbinlerce öldürme töresini de hepimiz biliyoruz.
Ama ispanyollar Güney Amerikada katliamı gerçekten yaptı.
Elbette savaşlarda katliam yapılır. İsrail'in çocuk ve kadınları öldürerek Arapların bir sonraki nesilinin savaşma imkanını ortadan kaldırma maksadını görüyoruz.

Alıntı
Bir dönem boyunca “çocuk kitapları nasıl olmalı ki, hem çocuklara okuma yazmayı sevdirebilelim, hem de okuyanlar üretken iyi birer insan/yurttaş olarak yetişsin” sorusuna yanıt arıyoruz. ....

Hikâye şöyle: Anne tavşan yavru tavşanla ormandaki evlerinde mutlu bir şekilde yaşardı.

Hayvanları konuşturup hikayeleri hayvanlara anlattırmak yaşatmak Avrupa töresidir. Türklerde insanlar hikayelerin kahramanlarıdır. Açın divanı lügati Türkü, eski mesnevileri, hatta Selçuklu zamanında yazılmış olan Saltukname, Danişmendname gibi Türk hikayelerini insanlar konuşuyor.
 
Diğer hususlarda ise son derece haklısınız. Ve Her Türk'ün okuyup ibret alması gereken, üzerinde düşünüp hıfzetmesi gereken cümleler, paragraflar yazmışsınız.
66
GÜNCEL / Ynt: SOYSUZLUK VE NAMUSSUZLUKTA SINIR TANIMAYAN ÇUKURLAR!
« Son İleti Gönderen: KulTigin 09 Ekim 2024 »
Atatürk'ün ailesine iftiralar yağdırmalarının basit bir sebebi var.
4. Mehmed ve sonrası Osmanlı ailesini sevenler için kalp kırıcı bir gerçek var.
En basit iddiayı da ortadan kaldırmak için
devşirme kanunun kalkmış olduğu 2. Mahmud sonrasını düşünelim
Osmanlı padişahlarının cariyeleri nereden temin ediliyordu?
Ve o cariyeler Gürcü, Ermeni, Helen kızlarıydı.
Köle pazarları da yok
Nereden temin ediyorlardı? Osmanlı çağında halkın hepsi bilir ama yazılı metinlerde açıkça söyleyemezlerdi.
Keranelerden satın alıyolardı. Başka nereden satın alacaklardı?
Evlenme vaadiyle satın alacak olsalar Nusayrilerden başlık parası karşılığı satın alırlardı.
Zaten padişahların cariye adı verilen karılarını nasıl rahatça boşadıklarını, kendi çalışanlarına yani bürokratlara evledirdik sözüyle hediye ettiklerini tarih kitapları yazıyor.
Bu gerçeği bastırmak ve intikam almak için Mustafa Kemal'in ailesi hakkıda iftira doku isnadlarını yazıyoar inanmayın propagandası yapmak için
Namuslu müslüman bir kadın olan Zübeyde Hanım'a o tür iftiraları ettiler.
İnsanlar islam değil Küfürü siddenin Kuran'a aylırı yalanları öğretildiğinden Kuran bilenlerin  sahte olduğunu rahatça gördüğü o  akılsızca saçma hadislerin dinine kim inanır ki?
Düşünsenize Allah ne dediyse Muhammed yalanlamış ve tarikatler ne diyoar Allah'ın kuranını bu sahte hadislere göre okuyacaksınzı zaten Kuran okumak da gereksiz hadisleri okuyun siyer okuyun gerçek din avamın anlayacağı lisan ile Küfürü siddede yazılmaktadır
67
Merhaba, yazmak zorunda hissettim:
Türkçe'de -sel, -sal eki yoktur. Kumsıl kelimesini yarım yamalak okuma bilen birisi Kumsal diye okumuş ve latinceyi de andırdığından götünden  -sel diye ek uydurmuş.
Zaten bu kadar yaygınlaşmasında Türkçe'yi de dejenere etmek için çalışan Fetö casuslarının peyi büyük.
Tarikatlara Siyasi islam diye bakmak ise islam düşmanlıklarını aşikar yapan moskof casusları ile başladı Nurcu destekli  hristiyan gazeteciler ve onlarla çok haşır neşir olanlar sayesinde töre haline geldi.
Tarikatlar müslüman değil ki.
Allah tefrikleri Kuran'da lanetlemiş ve bir başka surede onların mescidlerine mescidi dırar demiş. Zaten dinde ruhbanlık olmadığı gibi zikir halkası diye de anılan Hu çekme ayini ve o ruhban şeyh törenleri mesela cuma hutbeleri dahi İslamda yoktur.
Peygamber, resul'den farklı bir kelime.
Peygamber kelimesi Farsçadan geçtiği gibi manası Tanrıdan gelen ilhamla konuştuğuna yazdığına kişi manasına geliyor.
Allah'ın peygamber göndermediğini elçi gönderdiğini hatırlayalım. Galatı meşhur olarak peygamber kelimesini elçi manasında kullandığımızı düşünüyoruz ancak
 Tarikatlere göre Kuran'a ek olarak islamın temel kaynaklarından sayılan Kütüb-ü Sidde ve Taberi ve benzeri eski arap tarih kitaplarında Muhammed Allah'ın elçisinden çok, duyanları güldüren saçma gelecek tarzlarda mucizeler gösteren, Kuran'a aykırı hükümleri din olarak veren kişidir. Bu yüzden tarikatlar asla ve asla Kuran'a göre islamı anlatmazlar Hadislerle islamı anlatırlar. Türkiye'de insanların Kuran tercümesi değil siyer ve hadis okuma nedeni yine o tarikatlerin propagandasıdır.
Geylaniclere göre Abdülkadir Geylani bir peygamberdir. Zaten kendi yazdığı kitaplarda bu hususu belirmiştir
Nurculara göre Bedüzzaman Said'i kürsi Peygamberdir ve Allah'ın kendine o sözleri yazdırdığını yazmıştır
Fetullah Gülen'de peygamberliğini ilan etmiş birisidir. Kitaplarında peygamberliğini kelimeyi yazmadan açıkça anlatır. ve bildiğiniz gibi Muhammed'in ona baristalık,çaycılık yaptığını iddia etmiştir
Hristiyanlara ve Tarikatlere göre peygamberler yukarıda yazdığım gibi ilham ile yazan kişilerdir yani yetenekli güzel yazan tüm herkes aynı zamanda peygamberdir.
Yukarıda yazdığım gibi peygamber kelimesi yüzlerce sene önce tamamıyla dini maksatla  Türkçe'ye alınmış.
Ama Allah peygamber göndermez sadece elçi gönderir.
 siyasi islamcılar, Allah'ın bir sonraki gönderceği ve kesinlikle nebi olmayacak elçisiyle nasıl konuşacaklar merak ediyorum
Düşünsenize elçi çıkıp kainatın hakimi Allah beni gönderdi Dünya'daki kendisine karşı yürütülen isyanı bastırmamı emretti dediğinde ne dicekler?
Şefaat ya resulallah, hadi helalleşelim resulallah.
Konu uzun ve yazmakla bitecek bir husus değil maalesef.
Ancak demek istediğim çaşıtların ayartmalarına, bizi sahtekar yollarına uydurma gayretlerine karşı tetikte olmalıyız. Evet ben de TDk'nin yaydığı sahte kelimeleri, Türkçesi var iken ve arap kökenli olan bin senedir kitaplarınıda varken onları öldürmek için Türkçe'ye soktukları sahte ve veya aşık oldukları Avrupa dilleri kelimeleri çok kullanıyorum. 
68
SORU-CEVAP / Ynt: Melez olmam
« Son İleti Gönderen: KulTigin 08 Ekim 2024 »
Bilge Kağan Kül Tigin ve Tonyukuk abidelerini de tekrar okursak aklımızda olduğu ve bildiğimiz gibi Türkçe konuşan kavimlere üst kimlik olarak isimlerini miras bırakan Kağanlığın ismi GökTürk devletidir. Şaiyalar olsa dahi lisanımız Türkçe'nin ırk olarak Türk isminin yazı dilinde bilinen atasıdır.
Yani o çağda Türkçe konuşan kabilelerin ortak bir devlet kurmadıklarını bazen  birbirleriyle savaştığını hatta elimizde avrupanın tarih kitaplarından kalan bilgilere göre mesela Avrupa Hunları'nın, Peçeneklerin de kendi aralarında savaşarak  iç savaşlar yaşadığını biliyoruz.
Buz çağından sonra on bin sene Turan'da yaşamış bu kabilelerin zaman içinde saç, göz, ten rengi, boy ve  envai  ırsi niteliklerinin avrupalıların tabiriyle bu gün Irk olarak ayırtıldığını düşünürsek Kızıl saçlı beyaz tenli Kırgızlar ile Sarı saçlı beyaz tenli Peçenekler, tunç tenli orta asya Türkleri hepsi aynı aileden ve aynı soyun çocukları ancak önce ingilzlerin sonra  Rusların empoze ettiği kelimelerle söylersek: Farklı ırktan insanlar.
Türk olarak bu milletler zaten KökTürk kağanın hükmüyle yaşamış aynı dili konuşan ecdadın nesilleri.
Konu yugoslavya ise zaten o bölgelerde yaşayan eski sırp/ makedonlar ile macar, bulgar, peçenek, hun Türklerinin  evlatları.
Ama  halk liderlerinin politik kararları ile hristiyanlığa geçtikten sonra papazların empoze ettiiği sırpça konuşmaya dönmüşler. Zaten sırplar,bulgarlar, makedonlar  arasındaki lisan farkı Türkiye Türkçesi ile Azeribaycan Türkçesi kadar.
Sen Türk müsün sorusuna cevap çok basit: Çinlilerin Türkere akıttıkları kin ve nefretle yazmış olduğu bir kitapta okuduğuma göre Tonyukuk çinli idi ve Türkler tarafına geçip Türk olmayı seçmiş büyük bir komutandı.
69
Türk Dili, Türk Milletinin; kalbidir, zihnidir.

Gâzi Başbuğ ATATÜRK

26 Eylül 1932

Türk Aydınlanmasının en önemli kilometre taşlarından olan Türk Dil Kurultayının 92. Yılı ve Türk Dil Bayramı; Altay Dağlarından, Macaristan'a kadar, bütün Türk Budunu'na; uğurlu, kutlu ve beñgü olsun!

Bizlere bu utku ve Kut'u armağan eden, Gâzi Başbuğ ATATÜRK ve Türk Aydınlanmasının öncü kahramanlarına; rahmet, minnet ve saygıylar olsun!

Türk demek, Türkçe demektir!

Ağzımızda, anamızın ak sütü gibi, helâl ve temiz, Türkçe olsun!

TÜRKÇE KONUŞ!
TÜRK'ÇE DÜŞÜN!
TÜRK'ÇE YAŞA!


Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
70
Ey Türk Kadını!

Bu gün; aşağılanmadan, kırbaçlanmadan, hapsedilmeden, taşlanarak öldürülmeden; hür, onurlu, başı dik, alnı açık, üretken ve toplumunun; eşit, kendi ayakları üzerinde duran, güçlü, aydın ve seçme ve seçilme hakkına sahip bir bireyi olarak yaşıyorsan bunu;
Ey kahraman Türk kadını!
Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın!

Diyerek,
Dünyadaki her şeyi kadının eseri
Olarak gören; Türklüğün bilge oğlu, Gâzi Başbuğ ATATÜRK'e borçlusun.

Sakın bu gerçeği unutma ve seni erkeğin; mutfak ve yatak işçisi olarak gören, aşağılık, Ortadoğu zihniyetinin yerli uzantılarına kanma!

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana.
Saygılarımla.
Çağrıbey.
Sayfa: 1 2 3 4 5 6 [7] 8 9 10