Türkçü Turancı Otağ
TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI => TÜRK KÜLTÜR ve MEDENİYETİ => Konuyu başlatan: Böri - 14 Ekim 2011
-
Ana Altayca > Ana Türkçe (Proto-Türkçe) > Eski Türkçe (Göktürkçe) > Türkçe
ses değişmeleri:
"R" (Ana Altayca ve Ana Türkçe) > "Z" (Türkçe) [ r > rs > z]
"L" (Ana Altayça ve Ana Türkçe) > "Ş" (Türkçe) [l > lç > ş]
TÜRKÇE < ANA TÜRKÇE
deniz < tengiz (Eski Türkçe) < tengir
ayaz < anar
azı (dişi) < arıg
azmak < ar-
baykuş < bayk, baykara
baş < balç
varmak < bar-
büyük < bedük
beniz < bengir
bezmek < ber-
pişmek < bilç-
bıyık < bıdık
boy < bod
boya < bodo-
boğaz < bogur
boş < bol
boz (=kahverengi, gri) < bor
bozmak < bor-
böbrek < bögrek
böğürmek < böngre-
boynuz < buyngur
buzağı < buragu
boru < burgu
bucak < buçgak
buz < bur
çavuş < çabul
çıyan < çadban
çiçek < çeçek
çekirge < çekürtge
çizmek < çir-
dış < taş < dal
dazlak < dar
deve < debe
deşmek < del-
taş < dial
dişi < dili
dizmek < dir-
diş < dil
diz < dir
doymak < dod-
domuz < tonguz (Eski Türkçe) < dongur
döşemek < döle-
tuz < dur
düşmek < dül-
düşünmek < dülün-
düz < dür
düş (rüya) < dül
ev < eb
ördek < ebürdek
evren (yılan anlamında) < ebren
iyi < edgü
ekşi < eklçi
eşek < elgek
işitmek < elit-
ezmek < er-
iri < erig
av < ab
avuç < abuç
avurt < aburt
ece < eçey
ayak < adak
ayır- < adır-
ağız < agır
aksa- < agsa-
alt < al
aba (baba anlamında) < apa
ayıl- < ad
Ay (gökyüzündeki) < An
anla- < angla-
ad < at
ada < atag
bayrak < badrak
balta < baltu
batak < batgak
bacı < baça
böyle < bedle
ben < be
beyin < beyngi
pek < bek
ben, benek < beng
parmak < biarngak
bin (1000) < bing
büyü < bögü
böcek < bögçek
boynuz < buyngur
bula- < bulga-
boğa < buka
pire < bürge
bitmek < büt-
çiğne- < çayna-
çevir- < çebir-
çene < çenge
çağ < çiak
çivi < çib
cibin (sinek) < çıpın
çocuk < çoçka
takmak < dak-
darı < darıg
dağ < dag
taban < dapan
tadmak < dat-
devir- < debir-
değer < deg
değmek < deg-
değil < degül
ter < der
derin < dering
-
TÜRKÇE < ANA TÜRKÇE
deli < delbü
daha < dakı
dinle- < dıngla-
tırnak < dırngak
tin (ruh) < dın
dolamak < dolga-
don (soğuk) < dong
dudak < dotak
dünür < düngür
dip < düp
düdük < dütük
evir- < ebir-
eyer < ednger
iki (2) < ekki
ele- < elge-
emekle- < emgek-
enik < enük
en < eng
ense < engse
erik < erük
eski < eskü
ekmek < etmek
inmek < en-
geber- < gebre-
kemir- < gemür-
kendi < gentü
gerek < gerge
gerçek < gertü
geri < gerü
gece < geçe
gönül < göyngil
güve < güne
acı < iaçıg
aşmak < ial-
ağaç < ıgaç
yağmur < yag-
yalan < yala
yay < ya
yala- < yalga-
iğren- < yigren-
ince < yingçe
ılık < yılıg
ip < yip
yün < yung
kalın < kalıng
kanat < kaynat
kayık < kayguk
kağnı < kang
eş < el
geniz < gengir
gövde < gebde
gezmek < ger-
güreş < gerül
giz < gir
göğüs < gökür
göz < gör (not: zaten "görmek" diyoruz!)
Güneş < Kün (Eski Türkçe) < Gün(el)
güzel < gürel
güz (sonbahar) < gür
aşmak < ial-
inek < ingek
iş < ilç
iz < ir
yavaş < yabal
yaymak < yad-
yağız < yagır
yapış- < yapılç
yaprak < yapurgak
yazmak < yar-
yaş < yal
yeşil < yaşıl (Eski Türkçe) < yalıl
yaz (mevsim) < yar
yemiş < yemilç
ince < yingçge
yorgan < yogurgan
yıldız < yultuz (Eski Türkçe) < yuldur
yumurta < yumurtka < umutki (Ana Altay) > "umukta" (Tunguz dili)
yüzmek < yür-
yüz (100) < yür
yüz (surat) < yür
üzüm < yürüm
kaygı < kadgu
kaşuk < kaluk
kamu < kamug
kaz- < kar- (ayrıca "karmak" bugün de kullanılıyor.)
kaz (kuş) < kar
kemik < kemük
kelebek < kepelek
kaş < kal
kişi < kili
kış < kıl
kızak < kıragu
kurbağa < kır-baka
kız < kır
kova < kobga
koymak < kod-
kopuz < kopur
kuzu < korı
kuyu < kud
kuş < kul
kımız < kumır
kuzey < kuz < kur
kuduz, kudurmak < kutur-
ova < oba
uyanmak < od-
oturmak < olur-
omuz < omur
otuz (30) < otur
öğle < öd
öküz < ökür
ön < öng
özge < örge
sakız < sakır
semiz < semir (not: "semirmek" biçiminde bugün de kullanıyoruz.)
sezmek < ser-
sarı < siarıg
şiş < şil
solucan < sıbulgan
sırça < sırıçga
sırık < sıruk
soğuk < sogık
söz < sör
süzmek < sür-
tavşan < tabışgan (Eski Türkçe) < tabılgan
tezek < terek
toz < tor
tükür- < tüpkür-
yuva < uya
ulu < ulug
vurmak < ur-
uzun < urın
üşümek < üli-
üz- (kırmak anlamında) < ür-
-
Ana Türkçe, Asya Hunlarının (Xiongnu) dilidir. Öz dilimizdir. Ne yazık ki "yazılı kanıtı yoktur"! Yukarıdaki listedeki sözcükler Rus bilimadamları tarafından yeniden kurulmuştur. Ses değişiklikleri kurallarına göre sözcükler yeniden oluşturulmuştur.
Amacım Ana Türkçe'ye dikkat çekmek olduğu için listede ayrıca sözcüklerin Eski Türkçede (Göktürk / Köktürk Dili) aldığı şekilleri göstermedim.
Yorumlarınızı bekliyorum...
-
Yorumlarınızı bekliyorum...
Öncelikle Türk Diline karşı göstermiş olduğunuz duyarlılık için sağolun!
Konuyla ilgili yorumlarımı en kısa sürede bu başlık altına ekleyeceğim.
Bu arada, Gökbörülerin Otağı Huntürk'e hoşgeldiniz.
Sağlık ve esenlik dileklerimle...
TTK.
-
Teşekkür ederim.
Bu arada Türk Uygarlığı'na gerçekten hayranlık ve saygı duyan Rus bilimadamları olduğu gibi, "Türk halklarını nasıl yönetebiliriz?" düşüncesini taşıyan ve sırf bu yüzden Türk Uygarlığı ile ilgilenen bilimadamları (!?) da vardır. Bunlar Rus istihbaratıyla içli dışlı kimselerdir. Onların çalışmaları da belki bilimseldir ama samimi ve iyi niyetli değildir. Bu konuyu belirtmek istedim.
-
The Tower of Babel (Babil Kulesi), Rus bilimadamları tarafından oluşturulmuş bir sitedir.
http://starling.rinet.ru/maps/maps.php?lan=en (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3N0YXJsaW5nLnJpbmV0LnJ1L21hcHMvbWFwcy5waHA/bGFuPWVu)
Dünyadaki bütün dillerin birbiri ile akrabalık derecesini araştıran bir sitedir. Gösterdiğim sayfada dil ailelerine ait haritalar bulunmaktadır. Aşağıda "Eurasia" (Avrasya) bölümünde "The Altaic Family" (Altay Dil Ailesi) tıklandığında, karşımıza Altay Dil Ailesi haritası çıkar. Haritada Türk, Moğol, Tunguz, Japon ve Kore Dillerinin akraba olduğu belirtilmektedir. Haritanın altında "Turkic etymology" (Türkçenin Etimolojisi) ve ardından "query" ("sor" anlamında ama burada "seç" anlamında olmalı...) tıklanırsa Türk Lehçelerini gösteren yeni bir sayfa çıkacaktır. Bu sayfada lehçelerin tamamı yeşil renkli onay işareti ile seçili bir durumdadır. Ancak biz "Proto-Turkic" (Ana Türkçe), "Meaning" (anlamı), "Turkish" (Türkiye Türkçesi)'i seçersek (daha doğrusu hepsi seçili olduğu için bunlar haricinde diğerlerini tıklatıp, sadece bunları yeşil olarak seçili bırakırsak, benim Ana Türkçe ile ilgili olarak verdiğim listenin bir benzerini elde ederiz.) Bundan sonra atılacak adım Search 'ü tıklamaktır.
Yeni açılan sayfanın sol tarafında Ana Türkçe, ortada İngilizce anlamı ve en sağda günümüz Türkçesi yer almaktadır. Ancak Ruslar, bu sitede Türkçeyi biraz garip bir biçimde yazmışlardır. Bunun nedeni diğer Türk lehçelerini de aynı işaret diliyle yazmalarıdır. Örneğin "y" sesi için j sesini kullanmışlardır. "ç", "ş", "c", "ğ" seslerini de değişik yazmışlardır ancak bunlar kolaylıkla anlaşılabilir. "ı" sesi için i harfinin üstüne yatay bir çizgi çekmişlerdir.
Ana Türkçe, Hunların dilidir. Her ne kadar bu listedeki sözcükler ses değişimi kurallarına göre bilimadamları tarafından oluşturulmuş ve yazılı kanıtı olmayan sözcükler olsada, site bilimseldir ve varılan sonuç muazzamdır! Hun Dili böyle bir dildi bunu diyebiliriz. (Ben, Türk Dili uzmanı değilim ama çocukluğumdan beri Göktürk Dili ile ilgili ne varsa okumuşumdur. Ses değişmelerini iyi biliyorum. Göktürk öncesi dil aynen böyle bir dil olmalıdır. Bir amatör olarak bunu diyebilirim.) Ayrıca Osman Nedim Tuna da Sumer ve Türk dillerini karşılaştırırken, ses değişiklikleri kanunlarını yazarak Ana Türkçenin aynen buna benzer bir dil olması gerektiğini göstermiştir.
Bu siteyi hazırlayan Sergei Starostin 2005 yılında vefat etmiştir. (Nasıl biri olduğunu bilmiyorum açıkçası... Ancak Altay Dil Ailesi'nin varlığına ve Ural Dil Ailesi ile akraba olduğuna inanıyordu.) Sitenin kullanımını belki uzun uzun anlattım ama önemli bir sitedir. Diğer Türk lehçeleri ve diğer diller de bu sitenin yardımı sayesinde incelenebilir. The Altaic Family'den sonra Altaic etymology yazan yerde query tıklanırsa ve Search'e basılırsa Ana Altayca, Nostratik*, Türkçe, Moğolca, Tunguzca, Korece ve Japonca ortak sözcüklere ulaşılabilir.
* Nostratik: Bazı bilimadamlarına göre Ana Altayca, Hint-Avrupa, Ural, Hami-Sami, Gürcü ve Dravid Dil aileleri birbirleriyle akrabadır! (Bu akrabalık mağara devrine dek geri gidiyor...) Çünkü birbirlerine benzeyen (ortak) sözcükler vardır. Eğer yine Eurasia bölümünde The Nostratic Family tıklanırsa ve Nostratic etymology'nin query'si seçilirse bütün bu dil aileleri bile birbirleriyle karşılaştırılabilir! -Bu sitede istenirse Kamboç, Vietnam, Tibet, Gürcü, Eskimo dilleri bile incelebilir!-
____________________________________
not: Eskimo dilini bilmiyorum ama İngilizce sayesinde Eskimo dilindeki sözcüklerin karşılıklarına ulaşabiliyorum. Aklımda kalan örneği vermek istiyorum: Eskimo dilinde ata = "ata, baba" anlamındadır. Ve yine Eskimo dilinde ana = "ana, anne" anlamındadır!!! Bu Eskimoların, Orta Asya'dan göç ettiklerinin en açık delilidir. Batılı bilimadamları bu gerçekleri gizlemektedir! Eskimo Dili ve Türkçe arasında çok sayıda ortak sözcük vardır.
Eskimolar Türktü! :-)
-
The Tower of Babel (Babil Kulesi), Rus bilimadamları tarafından oluşturulmuş bir sitedir.
http://starling.rinet.ru/maps/maps.php?lan=en (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3N0YXJsaW5nLnJpbmV0LnJ1L21hcHMvbWFwcy5waHA/bGFuPWVu)
Dünyadaki bütün dillerin birbiri ile akrabalık derecesini araştıran bir sitedir. Gösterdiğim sayfada dil ailelerine ait haritalar bulunmaktadır. Aşağıda "Eurasia" (Avrasya) bölümünde "The Altaic Family" (Altay Dil Ailesi) tıklandığında, karşımıza Altay Dil Ailesi haritası çıkar. Haritada Türk, Moğol, Tunguz, Japon ve Kore Dillerinin akraba olduğu belirtilmektedir.
Harita iyi, güzel de Türkiye coğrafyasının Güneydoğusunun tamamıyla, Doğuanadolu bölgesinin bir kısmını dışarıda bırakmış. Yani kürtlerin kendilerine ait olduğunu iddia ettiği yerler haritada yok.
Çok manidar bir tablo değil mi?
TTK.
-
Evet, bu site Ruslar tarafından hazırlanmış ve Rus bakış açısını yansıtıyor. (Benim değil!)
Türk Uygarlığı'na gerçekten hayranlık ve saygı duyan Rus bilimadamları olduğu gibi, "Türk halklarını nasıl yönetebiliriz?" düşüncesini taşıyan ve sırf bu yüzden Türk Uygarlığı ile ilgilenen bilimadamları (!?) da vardır. Bunlar Rus istihbaratıyla içli dışlı kimselerdir. Onların çalışmaları da belki bilimseldir ama samimi ve iyi niyetli değildir.
demiştim. Rusların PKK'ya, Ermenistan'a, Sırbistan'a, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'a yardımcı olduğunu biliyoruz. Ben Rusları savunuyor değilim. Ancak Ruslar dilbiliminde önemli sonuçlara ulaşmışlardır. Ben sadece buna dikkat etmek istedim.
-
Evet, bu site Ruslar tarafından hazırlanmış ve Rus bakış açısını yansıtıyor. (Benim değil!)
Ben Rusları savunuyor değilim.
Elbette ki Rusları savunma ve kollama gibi bir kastınız yok.
Ben önceki iletimde; sizin Rusları savunduğunuza vurgu yapmak değil, Türk olmayanların en ilmi ve insaflı olanında bile, küçük de olsa, bir arızanın varlığına dikkat çekmek istedim.
Esenlikler.
TTK.
-
Nostratik bir sözcüğü bir örnekle göstermek istiyorum:
ayak (Türkçe) = foot (İngilizce)
İlk bakışta bu iki sözcük birbirine hiç benzemiyor. Ancak "Türk Dünyası El Kitabı" 'nın 2.cildine bakarsak (sayfa: 22, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları)
padak (Ana Altay Dili) > adak (Eski Türkçe / Göktürkçe) > ayak (Türkçe) olduğunu görürüz.
patak (Nostratik) > padak (Ana Altay Dili) > fadak > hadak > adak > ayak aşamalarından geçmiştir.
İngilizce "foot" sözcüğü de;
patak (Nostratik) > padak > pad > ped (Hint-Avrupa) > fot (Germen Ana Dili) > fot (Saksonca) > foot (İng.) aşamalarından geçmiştir!
diğer Hint-Avrupa dillerinde de: pous (Yunanca), pes (Latince), pat (Sanskritçe), pad (Avesta Dili), Fuß (Almanca), padas (Litvanya Dili)'dir. -Hepsi patak /padak 'dan geliyor...-
_____________________________________
Bu bir zorlama değildir. İki sözcük gerçekten de akrabadır.
Ancak varılan sonuç Türklerle İngilizlerin akraba olduğu anlamına gelmez. Sadece iki milletin 10 000 yıl önceki atalarının yakın bir yerde (Hazar Denizi yakınları?) yaşadıkları anlamına gelir.
_____________________________________
Türklerin Anayurdu meselesi: Asya Hunlarının yurdu bugünkü Moğolistan'dır. Fakat birçok Türk bilimadamı Türklerin anayurdu olarak Altaylar Bölgesini gösterir. Osman Karatay'ın "Türklerin Kökeni" adlı eserinde (sf.239) ise Türklerin anayurdu olarak Hazar Denizi'nin kuzeyi işaret edilmektedir.
Bir amatör olarak ben de Hazar Denizi'nin kuzeyini (ve doğusunu) savunmaktayım. Türkler, Sumerlerle akraba idi. Mezopotamya'ya Moğolistan yerine Hazar Denizi kıyılarından gelmeleri daha mantıklıdır. Türkmenistan'da Anav / Anau Harabeleri vardır. Türkmen yazar Begmyrat Gerey'in "5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları" adlı kitabında Sumerlerin, Anav'dan (Anau) geldikleri belirtilir. Hatta 1937 yılında -Atatürk Döneminde- M.Ş.Günaltay tarafından yazılmış "Yakın Şark Elam-Mezopotamya" adlı eserde de Sumerlerin Anau'dan geldikleri (-kitapta Ano diye geçiyor...-) belirtilmektedir. Anau Harabelerini 1904 yılında bulan Amerikalı bilimadamı da Mezopotamya Uygarlığı'nın buradan gelen insanlar tarafından meydana getirildiğine inanıyordu. (Sumerler kendilerine Sumer değil, "Ki-en-gir" diyorlardı.)
Ayrıca Türk Dilleri, Ural Dilleriyle de (Fin, Eston, Macar) akrabadır. Bu da Türklerin Anayurdu'nun, Ural Anayurdu'nun yakınlarında olması gerektiğini gösterir.
ben (Türkçe) = men (Azeri Türkçesi) = minä (Fince) = mina (Estonca)
Fince "minä" 'nin okunuşu mine biçiminde olmalıdır. (Fince bilmiyorum elbette.) Finler ve Estonyalılar, Türklerin akrabasıdır. :-) (Estonyalılar zaten bir Fin kavmidir.)
sen (Türkçe) = sinä (Fince) -Akraba olduğumuz kesindir!-
Eski Çin tarihçileri de, "Türkler geçmişte Batı Denizi (Xi Hai) yakınlarında yaşıyordu." demektedir. Xi (Çince) = "Batı" ve Hai (Çince) = "Deniz" anlamındadır. Peki Batı Denizi neresiydi? Bilimadamları bunun "Hazar Denizi" olabileceğini iddia etmişlerdir.
-
ses değişmeleri:
"R" (Ana Altayca ve Ana Türkçe) > "Z" (Türkçe) [ r > rs > z]
"L" (Ana Altayça ve Ana Türkçe) > "Ş" (Türkçe) [l > lç > ş]
kanununu belirtmiştim...
Ana Altayca ve Ana Türkçede yer alan bazı "R" sesleri, Türkçede "Z" sesine dönüşüyor.
Ana Altayca ve Ana Türkçede yer alan bazı "L" sesleri ise, Türkçede "Ş" sesine dönüşüyor.
Bilimadamları L ve R sesini muhafaza eden dillere LİR DİLLERİ / L-R DİLLERİ adını veriyorlar.
LİR DİLİ: Ana Altayca, Ana Türkçe, Moğolca, Bulgar dili*, Ogur dili, Macarca, Sabir dili
* not: Türk asıllı gerçek Bulgarların dili!
Bilimadamları L ve R seslerini muhafaza etmeyen, Ş ve Z seslerine dönüştüren dillere ŞAZ DİLLERİ / Ş-Z DİLLERİ adını veriyorlar.
ŞAZ DİLLERİ: Türkiye Türkçesi dahil Genel Türk Dilleri
not: "Lir" ve "Şaz" sözcüklerinin bir anlamı yoktur. L-R ve Ş-Z'yi daha kolay söyleyebilmek için uydurulmuş sözcüklerdir.
Lir Türkçesi ile Şaz Türkçesi arasında büyük ayrım yapılması doğru değildir. Lir Türkçesi ile konuşanlar da Türktür! (Üstelik onların kullandığı dil, Ana Türkçeye daha yakındır!)
İlk bakışta, "R sesi Z sesine dönüşür mü? Ayrı ayrı sesler... Birbirlerine hiç benzemiyorlar!" denilebilir.
deniz < tengiz (Eski Türkçe) < tengir (Ana Türkçe)
bu denkliği de daha önce göstermiştim...
Şimdi deniz anlamına gelen Ana Türkçedeki "Tengir" sözcüğünü biraz tıslayarak bitirirsek, bu sözcük "Tengirs" haline gelir... Zamanla bu sözcük "Tengiz" haline gelecektir ki Eski Türkçe / Göktürkçe "Tengiz" haline geldiğini biliyoruz. "Tengiz" sözcüğü de zamanla "Deniz" 'e dönüşmüştür.
R > Z ses değişimi görüldüğü gibi çok basit bir yolla meydana gelmiştir.
Bunu şu nedenle yazıyorum: Bazı kötü niyetliler: "Bulgarlar, Ogurlar, Sabirler; Türk değildi. Değişik bir dil kullanıyorlardı." demektedir.
BU YALANDIR!
Bulgarlar, Sabirler ve Ogurlar; Ana Türkçeye daha yakın olan Türk lehçeleri kullanıyorlardı.
(Sözcükleri değiştirmiş taraf onlar değil, bizleriz! :) )
-Elbette zamanla Bulgarlar, Sabirler, Ogurlar; Fin-Macar-Slav-Germen kavimleriyle karışıp, onlardan da sözcükler almışlardır.-
Macarlar, Fin asıllı bir kavimdir. Avrupa Hunları, Bulgarlar, Ogurlar, Hazarlar ile temasa geçmişlerdir. Bu Türk dillerinden çeşitli sözcükler almışlardır...
Şimdi Macarca Wikipedia'nın şu sayfasına bir göz atalım:
http://hu.wikipedia.org/wiki/Tenger (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2h1Lndpa2lwZWRpYS5vcmcvd2lraS9UZW5nZXI=)
Görüldüğü gibi Macarca "Tenger" sözcüğü deniz anlamındadır.
Ana Türkçede ise Tengir" sözcüğü deniz anlamına geliyordu.
Tengir (Ana Türkçe) > Tenger (Macarca)
aynı sözcük olduğu açıktır! Macarlar bu sözcüğü Avrupa Hunlarından mı almışlardı? Yoksa Ural-Altay akrabalığı ile bu ortak sözcük daha da gerilere mi gidiyordu?
not: Attila'nın oğullarından birinin adı "Dengizik" tir. Bu ad "Denizcik, Küçük Deniz" olarak yorumlanır... Kendisinden 700 yıl sonra gelen Cengiz Han ile aynı adı mı taşıyordu? Cengiz = "Enginlik, Okyanus, Sonsuzluk, Deniz" anlamlarına geliyor. Ayrıca Kül Tigin için artık Köl Tigin'in daha doğru bir okuma olduğu iddia edilmektedir (başta Osman Fikri Sertkaya tarafından) Köl = "göl" anlamındadır. Göl ve Deniz gibi isimler konulabiliyordu demek ki! Efsanevi Oğuz Kağan'ın bir oğlunun adı da "Tengiz" = Deniz idi!
Eğer Dengizik "Denizcik" anlamındaysa, Avrupa Hunları da (bizim gibi) ŞAZ TÜRKÇESİ kullanıyordu! Tengir yerine "Tengiz" diyorlardı ki, Doğu Romalı tarihçiler bu ismi küçültme ekiyle Dengizik olarak kullanmışlardı.
Burada şöyle bir soru da sorulabilir: Avrupa Hunları "Tengiz" sözcüğünü kullanıyorsa, Macarlar Tenger sözcüğünü kimden almışlardı? Tenger < Tengir olduğuna göre denize "Tengir" diyen başka bir Türk boyundan almış olabilirler... Büyük ihtimal ile Ogur Türklerinden. (Çünkü Macarlar kendilerine "On Ogur" diyorlar!)
Macar = Hungar < On Ogur = "On Kabile"
Macaristan = Hungary
(ayrıca Hungar sözcüğü "Hun" sözcüğünden de etkilenmiştir. / On Ogur yerine "Hun-Ogur" 'dan da gelebilir. Bu iddialar tartışılmaya devam ediliyor...)
Ogur = Oğuz aynı sözcüktür...
Ogur > Ogurs (tıslayarak!) > Oğuz
Avrupa'daki Ogur Türklerini, Asya'da yaşayan Oğuz Türklerinden ayırmak bilimdışıdır! (Sadece basit bir ses değişimi olmuştur!)
_________________________________
Sabir Türkleri, "Sibirya" 'ya kendi adlarını vermişlerdir.
_________________________________
Sumer Dili, LİR TÜRKÇESİNE daha yakındır.
_________________________________
Moğol Düşmanlığını bırakmak gerekmektedir!
Moğollar, Türklere en yakın kavimdir. Moğolcada yüzlerce Türkçe sözcük vardır. (TDK yayınlarından çıkan 2 ciltlik "Türkçe-Moğolca Sözlük" 'e bakılabilir.) Moğollar, tarih boyunca Hunların ve Göktürklerin idaresinde yaşamışlardır. Bu sözcüklerin bir kısmı Türk egemenliği altında Moğolcaya geçmiştir. Ancak Moğollar zaten Altay kavmidir. Bu sözcüklerin diğer kısmı da Moğolcaya, Ana Altayca'dan geçmiştir.
Moğollara "şeriatçı bakış açısıyla" bakılmamalıdır. Evet, Moğollar Türklerle savaşmış ve çok sayıda insanı öldürmüştür ama o dönemde Türkler birbirleriyle de savaşıyorlardı! (Moğolların yaşam biçimi, Hunlar ve Göktürklerle aynı idi!) Moğollar Kore'den Macaristan'a ve Polonya'ya kadar egemenlik kurmuş büyük bir kavimdir.
Ayrıca Reha Oğuz Türkkan'ın Moğollarla Türklerin akrabalığı üzerine bir eseri vardır: "Cengiz Han'ın Kimlik Şifresi"
-
Bu yazının başında gösterdiğim link ile Ana Türkçe sözcüklere ulaşılabilir... Bu site aslında bir çeşit Etimoloji Sözlüğüdür. (Bu amaçla da kullanılabilir.)
Ruslar tarafından hazırlansa da incelenmesi gereken bir sitedir.
___________________________________
Türk Dil Kurumu bugüne kadar "Türkçenin Etimoloji Sözlüğü" 'nü hazırlayamamıştır! Bu TDK'nın en büyük kusurudur!
___________________________________
Bilindiği gibi Sevan Nişanyan'ın "Sözlerin Soyağacı-Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü" adlı bir kitabı ve internet sitesi vardır.
Öncelikle bu site bilimsel midir? Sitede yazılanların % 90'ına yakınının doğru olduğunu kabuletmekle beraber, Sevan Nişanyan'ın iyi niyetle hareket ettiğini düşünmüyorum.
Sevan Nişanyan'ın tamamen Atatürk aleyhtarı "Yanlış Cumhuriyet" adlı bir kitabı vardır. Kendi eşlerine nasıl davrandığı da ortadadır! Türk Dili, bu adama mı kalmıştır?
Ayrıca Türk Dilini çok sevdiği için mi "Sözlerin Soyağacı-Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü" adlı kitabını yazmıştır?
Gerçekleri yazalım: Türk Dilini "ilkel bir dil" olarak görmektedir! Ona göre fakir bir dil olan Türkçe, diğer dillerden çok sayıda alıntı yaparak ayakta kalabilmiştir.
____________________________________
Bir kere Türkçe zengin bir dildir. Mantık yapısı mükemmeldir. İlkel kabile dili değil, Göktürk Kağanlığı'ndan günümüze kadar gelmiş bir dildir! Diller elbette diğer dillerden ve kültürlerden etkilenir. İngilizce; Latinceden, Fransızcadan, Kelt dillerinden, Yunancadan sözcük alınca "normal" oluyor da, Türkçe diğer dillerden sözcük aldığı için neden ilkel bir dil oluyor?
_____________________________________
Yukarıda: "Türk Dil Kurumu bugüne kadar "Türkçenin Etimoloji Sözlüğü" 'nü hazırlayamamıştır! Bu TDK'nın en büyük kusurudur!"
diye yazmıştım...
Bunun nedeni Atatürk'ün ölümünden sonra TDK'nın bozulmasıdır... TDK'ya da masonlar, Ermeniler, Yahudiler dolmuştur!
İsimler de veriyorum: İbrahim Necmi Dilmen, Yahudi midir? Mason mudur?
A.Dilaçar, Agop Martayan değil midir? Ermeni değil midir? Masonik "Manevi Cihazlanma Cemiyeti" üyesi değil midir?
Sahte bir "Atatürkçülük maskesi" takmışlardır!
____________________________________
Türkiye Türkçesi ile diğer Türk lehçeleri arasında neden bu kadar farklılıklar bulunuyor derken, Türkiye Türkçesini kimler katletti? , bu da araştırılmalıdır!
"Türkçenin Etimoloji Sözlüğü" 'nü niçin Sevan Nişanyan hazırlıyor da, TDK hazırlayamıyor?
TDK, bunun açıklamasın yapsın! Bugüne kadar akılları neredeydi?
Belirli odaklardan maaşa bağlanan "görevli şahıslar", Türk dilini katletmişerdir! Olay budur! Masalları geçelim...
-
Bu yazının başında gösterdiğim link ile Ana Türkçe sözcüklere ulaşılabilir... Bu site aslında bir çeşit Etimoloji Sözlüğüdür. (Bu amaçla da kullanılabilir.)
Ruslar tarafından hazırlansa da incelenmesi gereken bir sitedir.
http://starling.rinet.ru/maps/maps.php?lan=en
Turkic etymology
İlişimini inceledim.
Faydalı ve kapsamlı bilgiler içeriyor.
Bütün kandaşlarımızın faydalanlarını öneririm.
Bizi haberdar ettiği için de sayın Böri anda sağolsun, varolsun!
Türk Dil Kurumu bugüne kadar "Türkçenin Etimoloji Sözlüğü" 'nü hazırlayamamıştır! Bu TDK'nın en büyük kusurudur!
Ben Türk Dil Kurumu’nun bu davranışında kusur değil kasıt aramaktayım. Çünkü Başbuğ Atatürk’ün uçmağa varmasıyla birlikte Türk Milli Kimliği, Türk Dili ve Türk Tarihi üzerinde sinsi ve sistematik bir manipülasyon ve dezenformasyon çalışması başlatıldı ve maalesef başarıyla da yürütüldü.
Bu aynı zamanda Türklüğün düşmanlarının Başbuğ Atatürk’ten intikam almaları demekti.
11 Kasım 1938 tarihinden bu güne dek herkes bir yanından didikleyerek işi; Türklüğün en büyük bayramı olan Cumhuriyet Bayramını kutlamamaya kadar vardırdılar.
Varın gerisini siz hesap edin!
Bilindiği gibi Sevan Nişanyan'ın "Sözlerin Soyağacı-Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü" adlı bir kitabı ve internet sitesi vardır.
Öncelikle bu site bilimsel midir? Sitede yazılanların % 90'ına yakınının doğru olduğunu kabuletmekle beraber, Sevan Nişanyan'ın iyi niyetle hareket ettiğini düşünmüyorum.
Sevan Nişanyan'ın tamamen Atatürk aleyhtarı "Yanlış Cumhuriyet" adlı bir kitabı vardır. Kendi eşlerine nasıl davrandığı da ortadadır! Türk Dili, bu adama mı kalmıştır?
Gerçekleri yazalım: Türk Dilini "ilkel bir dil" olarak görmektedir! Ona göre fakir bir dil olan Türkçe, diğer dillerden çok sayıda alıntı yaparak ayakta kalabilmiştir.
Adı üstünde Sevan Nişanyan!
Eğer Türk dili bir ermeni döküntünün eline kalıyor ve kendilerini Türk Dil Bilgini ve Türkçü olarak ileri süren kişiler bundan rahatsızlık duymuyor ve gereğini yapmıyorlarsa vah o Türkçenin haline.
Türkçenin haline vah ki, hem de ne vah!
Bir kere Türkçe zengin bir dildir. Mantık yapısı mükemmeldir. İlkel kabile dili değil, Göktürk Kağanlığı'ndan günümüze kadar gelmiş bir dildir!
Türkçe sadece zengin değil dünyanın en zengin dilleri sıralamasında ilk başlarda yer alan ve ileriki asırlarda tartışmasız birincilik tahtına oturacak olan bir dildir.
Çünkü Türkçe dişi bir dil olması nedeniyle kelime sayısı her geçen gün, özel bir çalışma yapılmaksızın bile, kendiliğinden artmaktadır. Bu özelliğiyle Türkçe, Arapçada doğurarak çoğalan inci demek olan “dürr-i yetta” dır.
Diğer dillerde olduğu gibi Türkçede de her gün onlarca kelime ölür lakin bu ölen kelimelerin anlam ve ifade bakımından daha güçlüsü olan yüzlerce yeni kelimeyi de doğurur.
İşte bu özelliğiyle Türkçe başka hiç bir dille kıyaslanmayacak değerdedir.
Türklüğün düşmanlarının Türk Diline saldırması tesadüfî değildir. Türk Dilinin tahrip ve tahrif edilmesi Türklüğü etkisizleştirmenin en kestirme ve emin yolu olarak tespit edilmiş olan bir projedir.
Uluğ Bilge Atsız Ata, Otağımızın:
ALLAH, TANRI'YI KOVDU! (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2868.msg18882#msg18882)
İlişiminde de yer alan "TÜRK DİLİ MESELESİ" adlı makalesinde:
“Dil bir milletin en değerli malıdır.
Ordusunu kaybeden bir millet tehlikededir. İstiklâlini kaybeden millet korkunç bir felâkete düşmüştür. Dilini kaybeden milletse yok olmuş demektir.
İstiklâlini kaybeden milletlerin dillerini kıskançlıkla saklamak sayesinde bir zaman sonra yine dirilebildiğini tarih bize söylüyor. Halbuki dilini kaybeden bir milletin yine dirildiğine dair bir misal göstermiyor.”
İfadeleriyle dilin bir millet için ne denli hayatiyet taşıdığını çok çarpıcı bir dil ve üslupla ortaya koymuştur.
Bu gerçeği büyük bir şuur aydınlığı ve bilinç açıklığıyla görüp;
“TÜRK DEMEK; TÜRKÇE DEMEKTİR!”
Sözleriyle Türk Milletine bir vasiyet gibi öğüt veren Başbuğ ATATÜRK işte bundan ötürü büyüktür, Atatürk’tür, Ataları gibi TÜRK’ tür!
TTK.
-
Osman Fikri Sertkaya Hoca'nın Başbuğ Atatürk'ün Türk Dili üzerine çalışmalarını anlatan ayrıntılı bir makaleyi dikkatinize sunuyorum.
Atatürk ve Türk Dili
http://www.dilimiz.com/dil/ataturkdil.htm
-
Rusların bu sitede "yeniden kurdukları dil" (= Ana Türkçe), Asya Hunlarının dilidir.
Bilimadamları bu dile "Ana Türkçe", Göktürklerin diline ise "Eski Türkçe" adını veriyorlar.
______________________________________
Ana Türkçe, Eski Türkçeye benziyordu... Sadece küçük ses değişmeleri meydana gelmişti.
tengir (Ana Türkçe) > tengir (tıslayarak çıkan bir "r" sesi!) > tengirs > tengiz (Eski Türkçe/Göktürkçe) > dengiz > deniz
Çin Kaynakları, Asya Hunlarının başlangıcını M.Ö.1600'lere kadar geri götürüyor... (Hun Tarihi M.Ö.209'da başlamamıştır! Bu tarihte Mete/Modu, Hunların başına geçerek büyük bir imparatorluk kurmuştur.)
Sumerce-Türkçe bağlantısı da bilindiğinden, Türk dili M.Ö.4000'lerde Mezopotamya'ya gelmiş olmalıdır... Mezopotamya'ya gelen bu Proto-Türkler, Orta Asya'dan geldiğine göre Orta Asya'da da yaklaşık M.Ö.5000'lerde Proto-Türk dili konuşuluyor olmalıydı...
Gerçek Proto-Türkler (Ön Türkler) bunlardır! (Mirşan ve Tarcan'ın safsataları değil!)
____________________________________
Mete Hun İmparatorluğu'nu kurarken (M.Ö.209), diğer Türk asıllı boylarla da mücadele ediyordu... (Bunların hepsi Göktürk Devleti'nden önce yaşadıkları için "Türk" olarak adlandırılmıyorlar... Ancak hepsinin "Türk asıllı" olduklarını biliyoruz!)
Bu boyların tamamı "Ana Türkçe" konuşuyor olmalıdır:
1) Asya Hunları / Xiongnu
2) Dingling /Ting-ling / Dinğlinğ
3) Yenisey Kırgızları
4) Wusun
5) Kangju Devleti (Kanglıların ataları?)
Bütün bu boylar ortak atadan türemişti.
Daha sonraki tarihlerde:
Avrupa Hunları, Akhunlar, Ogurlar (Bulgarların ataları), Sabirler, Uygurlar ve Hazarlar da bu dili konuşuyorlardı.
Asya Avarları (Juan-Juan) ve Avrupa Avarları da Türk asıllı idiyseler, bu dili konuşuyorlardı. (Ancak Türk-Moğol karışımı olabilirler!)
Yazılı kaynak yok diye kestirip atamayız! (Böyle diyenler Türk tarihini tahrif eden Yahudi-Ermeni-Rum lobisidir! Göktürkler uzaydan mı gelmişti? Dilleri elbette bir temele dayanıyordu!)
____________________________________
Ayrıca Orhun Anıtlarını dikkatli okursak, Göktürkler de diğer Türk boylarıyla mücadele ediyordu.
Bilge Kağan, yazıtlarda atalarından bahsetmiştir: I.Göktürk Devleti'nin kurucusu Bumın Kağan'ın ölümünde Kırgızlar da yas tutmuştu. (Söylemek istediğim, Göktürkler haricinde de Türk boyları vardı ve onların dili de Türkçeydi!)
II. Göktürk Devleti'ni kuran İlteriş (Kutlug) Kağan; Dokuz Oğuz ve Kırgızlarla savaşmıştı. Kapgan Kağan; Kırgız, Türgiş, Bayırku ve Karluklarla savaşmıştı...
Bilge Kağan da Kırgız, Bayırku, Karluk, Az, İzgil, Ediz, Oğuz, Türgiş ve Basmıl boylarıyla savaşmıştı...
Göktürkler haricinde "Türkçe konuşan" bu boylar nereden geliyordu? Hunların torunları oldukları açıktır!
"Türk Düşmanı" tarihçiler ise, Türk tarihini ve dilini Göktürkler ile başlatır. Göktürkler, yabancı(!?) olan bu boyları egemenliğine almış ve onları "Türkleştirmiştir". BU YALANDIR!
not: Göktürkler elbette Moğol asıllı (Kıtay, Tatabı, Tatar), Çinli (Tabgaç), İrani (Sogd), Arap, Tibet asıllı (Tangut) kavimleri de egemenliğine almış ve bir kısmını "Türkleştirmiştir".
-
Türkçe bir Ural-Altay dilidir. İngilizce ise bir Hint-Avrupa dilidir. İki dil ailesi akraba değildir. (Ancak bu bugün için geçerlidir. 10-12 bin yıl önce her iki dil ailesi birbirlerinden ödünç sözcükler almış olabilir.)
Hint-Avrupa dil ailesi kendi içinde Centum (okunuşu: kentum) ve Satem gruplarına ayrılır. Bir grubun "k" olarak seslendirdiği sesi, diğer grup "s" olarak seslendirir. Yani "k" > "s" ses değişmesi vardır.
Bu Hint-Avrupa dil ailesine özgü bir ses değişmesidir. Peki başka dil ailelerinde veya iki ayrı dil ailesi arasında böyle bir ses değişmesi kuralı olamaz mı?
Güneş (Türkçe) ve Sun (İngilizce) = "güneş" sözcükleri birbirine hiç benzememektedir.
güneş < kün (Eski Türkçe / Göktürkçe)
"güneş" sözcüğünün Eski Türkçe "kün" sözcüğünden geldiğini biliyoruz... (Güneş sözcüğündeki "-eş" bir ek olmalıdır!)
Kün ve Sun sözcükleri gene birbirine benzememektedir.
"k" > "s" ses değişmesi kuralını buraya uygularsak:
kün > sün
olur... İngilizcede "ü" sesi de olmadığından:
sün > sun olur!
kün = sun denkliği sağlanmıştır! :-)
______________________________________
Bu "uydurma" bir konu değildir! Atatürk Döneminde 1935 yılında tartışılmıştır!
-
SES DEĞİŞİKLİKLERİ: Ana Türkçe, Sumerce-Türkçe benzerlikleri vb. konular araştırılırken ses değişiklikleri gözönüne alınmalıdır.
Bilindiği gibi diller arasında sesli harfler birbirlerine dönüşebilir:
i > e > a > o > u
bu sesler birbirlerine dönüşebilir. Türkçeye özgü ı, ö, ü seslerini de bunlara ekleyebiliriz. Sesli harfler yüzyıllar boyunca birbirine dönüşmüştür.
Sessiz harfler de çeşitli kurallara bağlı olarak birbirine dönüşmüştür.
c > ç (olabileceği gibi, ç > c olarak da dönüşebilir. Hepsini tek tek yazmıyorum.)
t > d
b > p > f > v
s > z
k > g > ğ
k > h
ğ > y
j > c
birbirlerine yakın ses oldukları bir bakışta anlaşılır...
l > lç > ş
r > rs > z
Bu iki ses değişikliği Ana Türkçe > Eski Türkçe arasında olmuştur. İlk bakışta "r" sesi, "z" sesine hiç benzemiyor gibi gözükmektedir. Ancak tengir > tengirs > tengiz > dengiz > deniz örneğinde göründüğü gibi (veya Ogur > Oguz > Oğuz örneğinde olduğu gibi) iki değişik ses bile zamanla birbirine dönüşmektedir!
diğer ses değişiklikleri:
l > n
l > r
r > n
k > s
h > s
b > m
m > p
s > r (bu Latince sözcüklerde sık kullanılan bir ses değişmesidir: Ausus > Aurora)
u > v > w
j > c > ç > ş > s
t > k
ç > s > h > k
d > y
n > y
d > n
d > s
t > z
t > th > f
z > th > dh
dh > d > t > th
s > ç > t
n > m
k > p
k > ç
y > c
z > s > t > k
ğ > z
ş > ç > c > g > k
g > k > v > b
u > v > b
g > w
g > c
mn > nn
n > ng > nk
l > t
l > d
pt > tt
gibi ... Bu kurallar arttırılabilir. Ayrıca heceler yer değiştirerek de bazı sözcükler dönüşmüştür.
Bütün bu ses değişiklikleri kuralları ile sözcükler tanınmaz bir hal alabilir! Ayrıca 10-12 bin yıl önceki sözcükleri düşünürsek, bu gün birbirine hiç benzemiyor gözüken pek çok sözcük geçmişte akraba olabilir!
Bu konu "uydurma" değildir!
Örneğin "siyah" anlamına gelen Türkçe "Kara" ve Slav dillerindeki "Çerno" sözcüğünü karşılaştıralım:
Birbirlerine hiç benzemiyorlar!
Ancak yukarıdaki :
k > ç
ses kuralını uygularsak:
çerno > kerno
olur...
a > e (veya e > a) seslileri de sürekli birbirine dönüşmektedir...
kerno > karno
olur ki Türkçe "kara" sözcüğüne yaklaştı bile! :-) (sondaki -no kısmı sonradan kazanılmış bir ek olabilir...)
Burada "kara" ve "karno" sözcüklerindeki KR sesine yoğunlaşmalıyız!
Hint tanrısı Krişna'nın adı "kara / siyah" anlamındadır.
KR kökünü burada da görüyoruz! :-)
veya Krişna'yı Slav dillerindeki Çerno sözcüğüyle de karşılaştırabiliriz.
k > ç
kuralıyla Çrişna haline gelir ki Çerno sözcüğüne benzedi bile!
sesli harfleri de değiştirirsek: Çrişna > Çrişno
bütün bu ses değişmesi kurallarından başka ayrıca "ses düşmesi" de vardır! Çrişno gibi bir sözcük "ş" sesinin düşmesiyle rahatlıkla Çerno sözcüğüne dönüşür!
_____________________________________
İşte dilbilimciler bu gibi ses değişiklikleri kurallarıyla, görünüşte birbirine hiç benzemeyen sözcüklerin aslında akraba olabileceklerini ortaya koyuyorlar...
Bu konu kesinlikle "uydurma" değildir!
-
Bu konuyla ilgili yüzlerce örnek verilebilir...
örneğin,
bal (Türkçe) = bal (Moğolca)
Moğollar bu sözcüğü Türklerden almış olabileceği gibi (Hunlar döneminde?), Moğolcanın kendisi de bir Altay dili olduğu için Ana Altayca'dan hem Türkçeye, hem de Moğolcaya geçmiş olabilir...
Bu sözcük Altay sözcüğü gibi duruyor ve Avrupa dillerindeki bal anlamına gelen sözcüklere görünüşte hiç benzemiyor!
Ancak,
b > m
ses değişikliği kuralını biliyoruz... (Ayrıca a > e veya e > a seslileri de birbirine dönüşebiliyordu...)
bal > mal > mel
biçimine rahatlıkla dönüşebilir... (Veya tersi de geçerli mel > bal biçimine rahatlıkla dönüşebilir!)
Latince "mel", bal anlamındadır! :-)
-Latinceden türeyen dillerde de "bal" = miele (İtalyanca), miel (İspanyolca), mel (Portekizce), miel (Fransızca) vb.-
mel (Latince) < melit (Hint-Avrupa Ana Dili)
Bu "uydurma" veya "zorlama" değildir!
-
Yalnız bu konunun "olumsuz" bir yanı da vardır...
En eski Türkçedeki (Ana Türkçe / Proto-Türkçe) bazı sözcükler, elbette Hint-Avrupa Ana Dilindeki sözcüklere benzeyebilir.
Bu konu çarpıtılarak, "Türkler Asyalı değil, Avrupalıdır!" gibi bir anlama çekmek isteyenler de olmuştur. (1930'larda -Emperyalist Batılılara yaranmak için- Türklerin, Hint-Avrupalılarla akraba olduğunu iddia edenler de çıkmıştır. Atatürk, bu kişilere asla yüz vermemiştir!)
______________________________________
Ulaşılan sonuçlar Avrupalılarla akraba olduğumuzu göstermiyor! Sadece 10-12 bin yıl önce Hazar Denizi'nin kuzeyinde Ana Altay kavmi ile Hint-Avrupalıların ataları karşılaşmış ve birbirlerinden bazı sözcükleri ödünç almış olabilir...
Örneğin "bal" anlamına gelen melit* gibi ortak bir sözcüğü, 10-12 bin yıl önce Hazar Denizi'nin kuzeyinde yaşayan Ana Altay kavmi ve Proto-Hint-Avrupa kavmi kullanıyordu olabilir...
Daha sonra aradan binlerce yıl geçmiş, bu Ana Altay kavmi günümüzün Moğolistan ülkesine göç etmiştir... Zamanla dillerindeki bu melit* sözcüğü:
melit > mel > mal > bal
aşamalarından geçmiştir. Günümüzde de Türkler ve Moğollar aynı sözcüğe "bal" diyorlar...
Öte yandan Proto-Hint-Avrupa kavmi de aradan bin yıllar geçince, Hazar Denizi'nin kuzeyinden Avrupa'ya ve Balkanlar'a göçetmiş... Balkanlara göçeden bir kısmı da zamanla İtalya Yarımadasına göçederek "İtalik Kavimler" haline gelmiştir... İşte bu İtalik Kavimlerden biri de Latinlerdir. Latinler Roma kentini kurmuş ve dilleri Latince zamanla bütün Akdeniz'e yayılmıştır...
Dillerindeki melit* sözcüğü ise zamanla:
melit > mel
olmuştur.
Roma İmparatorluğu yıkılınca Latince konuşulmaz olmuş ve Latince mel sözcüğü, miele (İtalyanca), miel (İspanyolca), mel (Portekizce), miel (Fransızca)'e dönüşmüştür!
Bu sadece bunu gösterir! (Türklerin, İtalyanlarla ve Fransızlarla akraba olduğunu göstermez!)
-
Türkçede J sesi yoktur!
Türkçede sözcük başında C, F, Ğ, L, M, N, R, V, Z sesleri bulunmaz!
(Bu seslerle başlayan bütün sözcükler yabancı kökenlidir.)
____________________________________
Göktürk döneminde sözcük başında C, D, F, G, Ğ, H, L, M, N, P, R, Ş, V, Z sesleri bulunmuyordu!
______________________________________
Fakat bu kurallar Ana Türkçe ve Ana Altayca için geçerli değildir!