Gönderen Konu: Türkçülüğü kavramlaştıran tartışmalar  (Okunma sayısı 3568 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kızıltamu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 210
Leon Cahun, Orhun Abideleri’ndeki “Ölecek hâle gelen milleti diriltip doğrulttum; çıplak milleti giydirdim, fakir milleti zenginleştirdim; azlık milleti çoğalttım” şeklindeki eşsiz üslûba dikkati çekerek, “millet yiyen” krallara mukâbil Türk Hakanı’nın “millet besleyici” özelliğinden bahseder. Felsefî derinlik, etik kalite ve mefkûreleri dikkate alındığında, Orhun Abideleri’nde adı geçen hakanların “bilge” yanlarının siyasal yanlarına üstün geldiği görülür. Türk milletinin, kendisini yüce ideallerle besleyebilen bilge liderlere sahip olduğunda, çağa, coğrafyaya ve diğer kavimlere egemen olabildiğine tarih sürekli şâhitlik etmiştir. Türk tarihinin belki de özeti; fikirle beslenmeyen eylemin, kültürle teçhiz edilmeyen siyasetin ne kadar etkin olursa olsun uzun vâdede yok olmaya mahkûm olduğu gerçeği ile stratejilerin, siyasetlerin ve ahlâkî tutumların pusulasının idealler olduğu hususudur. Milletler ve insanlar ancak idealleri kadar büyürler. Türkçülüğü sistematik ve bütünsel bir ideoloji hâline koyan tartışmalar bu yönü itibariyle çok değerlidir. Türkçülük düşüncesinin kavranabilmesi için de kanâatimizce Türk fikir tarihindeki aşağıdaki dönemler, olağanüstü incelenme ve araştırma yapılmaya muhtaçtır. Bunlardan birincisi âbideler dönemi olan 8. yüzyıl, ikincisi Balasagunlu Yusuf, Kaşgarlı Mahmut, Uluğ Bey, Yunus, Mevlânâ ve Otrarlı Farabi’yle simgeleyebileceğimiz 12-14. yüzyıl ve üçüncüsü de 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında Türkçülüğü kavramlaştırın Gaspıralı, Ağaoğlu Ahmet, Resulzâde, Gökalp, Akçura ve Togan, vb. kapsayan dönem. Biz bu çalışmada özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin ideolojik mayası niteliğindeki tartışmalara ve bu tartışmalara girenlerin düşüncelerine imkânların elverdiği ölçüde değineceğiz.

Tartışılanlar

Kuşkusuz milliyetçi tavır, eğer yüksek bir stratejinin sonucu değilse, bilinmelidir ki önemli bir tehdidin ürünüdür. Bu yüzdendir ki, milliyet ve milliyetçilik bilinci, öncelikle milletlerin “istiklâl ve istikbâl”lerinin tehdit edildiği yerlerde ve zamanlarda daha fazla yükselen değer olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, Türkçülüğü hem eylem hem de söylem olarak kavramlaştıran tartışmaların alevlendiği dönemler için de aynen geçerlidir. Bilindiği gibi yüzlerce yıldır Rusya coğrafyasında hâkim millet olarak yaşayan Kuzey ve Orta Asya Türkleri (Altınordu, Tatar, Kıpçak, Özbek, Kazak, Kırgız, vb.) Rus Çarları’nın egemenlikleri altına girince büyük ölçüde imha olma tehdidi ile karşı karşıya gelmişlerdi. Çarlar’ın Panslavizm stratejisi Türklüğün tamamen yok edilmesi esası üzerine kurulmuştu. Böyle bir ortamın Türkçülük bilincini üreten çok önemli bir zemin olması kaçınılmazdı. Bu yönü itibariyle de Trans-Kafkasya’daki Türkçülük bir milliyetin varlığını sürdürmesi için yürüttüğü bir çeşit “nefs-i müdafaa” refleksi kimliğinde ortaya çıkmıştır. Bu mücadelenin de sırayla ele alacağımız aşağıdaki temel fikir ve değerler üzerine oturtulduğu görülmektedir. Türkçülüğü kavramlaştıran fikir ve tartışmaların özü; halkı ve yaratıcı gücünü temsil edecek aydınları yetiştirmek, halkı cehaletten kurtarmak için eğitmek, dil birliğini sağlamak, kavram birliğini sağlamak, kadının statüsünü yükseltmek, ekonomik kalkınmayı sağlamak, Türk kültür birliğini bilimsel usûllerle ülküleştirmek, Batılılaşmak, çağdaşlaşmak, Türk tarihini doğru anlamak ve stratejik düşünmek gibi temalar üzerine oturtulmuştur. Yaklaşık yüz yıllık tarihi olan bu tartışmaların bugün hâlâ güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olması, bize dünkü tartışmalara bir kez daha dönmek lüzumunu hissettirmiştir.

Halkın Yaratıcı Güç ve Düşüncesini Temsil Edecek Aydınların Yetiştirilmesi: Rus entelektüelleri ve siyaset adamları Türkler’in Rusya dışındaki ve içindeki tarihî misyonuna bir son vermek amacıyla strateji ve politika üretirken, Kırımlı bir Türk Tatar İsmail Bey Gaspıralı sahneye çıkar. Özgürlüğün kaybedildiği yerden kazanılması gerektiği düşüncesi ile hareket eden Gaspıralı, İslâmiyet ile modernliğin bağdaşacağı düşüncesindedir. O, âdeta başlı başına bir devlettir. Bilge Kağan gibi Türk milletini uyararak birlik ve bütünlük içinde hareket etmelerini sağlamaya çalışır. Gaspıralı, Rusya Türkleri’ni bir tek “umumî lisan”da birleşmeye çağırır, ayrı lehçelerin kullanılması yerine, “temiz Türkî dil” kullanmalarını tavsiye eder.1 Millî kültür kurumlarının ıslah edilmesi ve genişletilmesi, millî hayır cemiyetlerinin kurulması; bütün Rusya Müslümanları’nı kapsayan millî basının oluşturulması, Müslüman toplumunun modernleştirilmesi ve Avrupalılaştırılması ve Müslüman kadınların özgürleştirilmesi, halkın “yaratıcı güç ve düşüncesini” temsil etmesi gereken millî aydınlar kadrolarının yetiştirilmesine yönelik faaliyetleri örgütler.2 O, “Kafdağı heybe dolu azıksız geçilmez” diyerek şöyle devam ediyordu: “Kafdağı’nı aşmak için evvelâ heybeyi dolduracaksın; o topluluğun dilini, sanatını, tarih şuurunu uyandıracaksın; o topluluğu kültür alanında yükseltecek, içini dolduracaksın.” Gaspıralı için esaret problemi, kültür problemidir. Bu sebepten Gaspıralı, yalnız kendi yurdu olan Kırım’da değil, Orta Asya’da, Kaşgar’da, Mısır’da ve benzeri yerlerde hep esir milletleri dürtmek, usûl-ü cedid yoluyla kolay öğretim yapan okullar açarak esir milletleri uyandırmak için çırpınıp durmuştur.
           
                                                                                                     Doç. Dr. Özcan Yeniçeri

http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.2023.gen.tr/mayis03/images/index_ozcanyeniceri.gif&imgrefurl=http://www.2023.gen.tr/mayis03/index.htm&h=106&w=146&sz=11&hl=tr&start=20&um=1&tbnid=OiewYjn1gq0yHM:&tbnh=69&tbnw=95&prev=/images?q%3Dorhun%2Babideleri%26svnum%3D10%26um%3D1%26hl%3Dtr
Ya Susturacağız Ya kan kusturacağız

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Türkçülüğü kavramlaştıran tartışmalar
« Yanıtla #1 : 02 Kasım 2007 »
 Değerli Andam,

 Paylaşımın için çok teşekkürler...

 Makalede adı geçen TÜRKLÜĞÜN ve TÜRKÇÜLÜĞÜN driilmesini sağlayanlardan biri olan Gaspıralı İsmail Beğ'in DİLDE, FİKİRDE, İŞDE BİRLİK vecizesini tüm kalbimizle benimsemeliyiz. Türkiye'deki Türkçüler olarak kendi aramızda bunu gerçekleştirebilirsek, Davamızın gelişmesine yönelik olarak daha yararlı işler, faaliyetler gerçekleştirebiliriz.

 Esen kal,

 TTK
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı kızıltamu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 210
Ynt: Türkçülüğü kavramlaştıran tartışmalar
« Yanıtla #2 : 03 Kasım 2007 »
Evet Andam haklısın Dil'de Düşünce'de İş'te birlik yapmak ve öncelikle kendi içimizde birlik yapmalıyız  Türkçülüğün ve Turancılığın başarıya ulaşmaındaki en önemli bu unsurlar gibi kendimize ve Andalarımıza güven kardeşlik ruhu ve temiz düşünce olması gerekiyor ben Türkçüyüm diyen bir kişiye Türkçü olduğundan emin olduktan sonra ekmeğimi evimi peylaşa bilmeli gerektiğinde onunla aç kalmalıyız asıl kardeşlik budur ve asıl kardeşlik olmadan dava olmaz.
Saygılarımla Esen kalın.
Ya Susturacağız Ya kan kusturacağız