Osmanlıda Müslüman halk genellikle tarım,askerlik ve devlet memurluğu ile geçimlerini sağlamakta, Rum, Yahudi ve Ermeni azınlıklar ise, ticari faaliyetin hemen tümünü ellerinde bulundurmaktadır. Osmanlı'da Türk,"eğitim görmemiş köylü" anlamına gelmektedir(Doç. Dr. Turgay UZUN,Osmanlı Döneminde Türk Milliyetçiliği İdeolojisinin Kaynakları).Osmanlıda Türk halkı bitmeyen seferler ve savaşlarda kırılırken, gayrimüslim halk özellikle Kırım Savaşı sonrası dönemde savaş ortamının sağladığı imkanlardan da yararlanarak iktisadi açıdan zenginleşmiştir. Bu haliyle İmparatorluğun en zenginleri gayri müslüm ve farklı ırktan kimselerdir.
Ayrıca Türklerin İslâmiyeti kabul edişi ile birlikte, var olan eski Türk inanış ve gelenekleri bir değişim sürecine girmiştir. İslâm inanışında mevcut olan "ümmet" prensibi ve İslamın kavmiyetçiliği reddedip, bunu bir asabiye olarak nitelendirerek kötülemesi, Türklerde ulusal bilincin gelişmesini geciktirmiştir. Osmanlı'da Türklere; "Hangi Ulustansın?" diye sorulduğunda genelde alacağınız cevap " müslümanım" şeklindedir. Hatta Müslümanlığın bir din olduğu hatırlatılınca soruyu "Osmanlıyız" biçiminde cevaplarlar ve bunun da bir ulus olmadığı belirtildiğinde bile türlü Türk olduklarını söylemeyi düşünemezler (Akçam, Taner, Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu). Kısaca Osmanlı ümmetçidir. Kurucuları her ne kadar Türk olsa da ümmetçilik benimsenmiş, Türklük unutulmuştur...