Gönderen Konu: TURANCILIK FİKRİNİN TÜRKİYEDEKİ GELİŞİMİ  (Okunma sayısı 4387 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
TURANCILIĞIN TANIMI


Türkçülük ile Turancılığın ayırımlarını anlamak için Türk ve Turan
topluluklarının sınırlarını belirlemek gerekir. Türk, bir milletin adıdır.
Millet kendine özgü bir kültürü olan bir topluluk demektir. Öyleyse Türk'ün
yalnız bir dili, bir kültürü olabilir.

Oysa Türk'ün kimi kolları, Anadolu Türkleri'nden ayrı bir dil, ayrı bir kültür
yaratmaya çalışıyorlar. Diğer Türk illeri birer ayrı dil, ayrı edebiyat ve ayrı
kültür oluşturmaya çalışırlarsa, Türk Milleti'nin sınırları daha daralmış olur.


Bugün kültürce birleşmesi kolay olan Türkler, özellikle Oğuz Türkleri, yani
Türkmenlerdir. Türkiye Türkleri gibi Azerbaycan, İran ve Harizm ülkelerinin
Türkmenleri de Oğuz uruğundandır. Bunun için Türkçülükteki yakın ülkümüz Oğuz
birliği, yani Türkmen birliği olmalıdır. Bu birlikten amacımız nedir? Siyasal
bir birlik mi? Şimdilik hayır! Gelecekle ilgili bugünden bir yargıya varamayız.
Fakat bugünkü ülkümüz, Oğuzlar'ın yalnız kültürce birleşmesidir.

Oğuz Türkleri bugün dört ülkede yayılmış olmakla birlikte tümü birbirine
yakındırlar. Dört ülkedeki Türkmen illerinin adlarını karşılaştırırsak, görürüz
ki birinde bulunan bir ilin ya da boyun öbürlerinde de kolları vardır.

Örneğin Harizm'de Tekeler ile Sarılar'ı ve Karakalpaklar'ı görüyoruz. Yurdumuzda
Tekeler, bir sancak oluşturacak kadar çoktur, dahası bir bölümü bir zamanlar
Rumeli'ye yerleştirilmiştir. Türkiye'de sarılar özellikle Rumkale'de otururlar.
Karakalpaklar ise Karapapak ve Terekeme adını alarak Sivas, Kars ve Azerbaycan
yörelerine yerleşmişlerdir. Harizm'de Oğuz'un Salur ve İmralı boylarıyla Çavda
ve Göklen (Karluklardan Kealin) illeri vardır. Bu adlara Anadolu'nun çeşitli
noktalarında rastlanır. Göklen, kendi adını Van'da bir köye Gökoğlan şeklinde
vermiştir.

Oğuz'un Bayat ve Afşar boyları da gerek Türkiye'de, gerek İran'da ve
Azerbaycan'da bulunuyor. Akkoyunlular ile Karakoyunlular da bu üç ülkede
yayılmışlardır. Öyleyse Harizm, İran, Azerbaycan ve Türkiye ülkeleri
etnografyası bakımından aynı uruğun yurtlarıdır. Bu dört ülkenin toplamına
Oğuzistan adını verebiliriz. Türkçülüğün yakın ereği, bu büyük bölgede yalnız
bir tek kültürün egemen olmasıdır.

Oğuz Türkleri genellikle Oğuz Han'ın torunlarıdır. Oğuz Türkleri birkaç yüzyıl
öncesine gelinceye değin uyumlu bir aile olarak yaşarlardı. Örneğin Fuzuli bütün
Oğuz kollarında okunan bir Oğuz şairidir. Korkut Ata Kitabı, Oğuzlar'ın resmi
Oğuzname'si olduğu gibi, Şah İsmail, Aşık Kerem, Köroğlu gibi halk yapıtları da
bütün Oğuz iline yayılmıştır.

Türkçülüğün uzak ülküsü ise Turan'dır. Turan, kimilerinin sandığı
gibi Türkler'den başka Moğollar'ı, Tunguzlar'ı, Fin-Ugorlar'ı, Macarlar'ı da
içine alan bir budunlar topluluğu değildir. Bu topluluğa bilim dilinde
Ural-Altay topluluğu denilir. Bununla birlikte bu sonki topluluğa bağlı
budunların dilleri arasında bir yakınlık bulunduğu da henüz kanıtlanamamıştır.
Öyle ki, kimi yazarlar, Ural Budunları ile Altay budunlarının birbirinden iki
ayrı topluluk olduğunu ve Türkler'in, Moğollar ve Tunguzlar ile birlikte Altay
topluluğuna, Fin-Ugorlar ile Macarlar'ın da Ural toluluğuna bağlı bulunduklarını
ileri sürüyorlar. Türklerin, Moğollar ve Tunguzlar ile de bir dil yakınlığı
olduğu da kanıtlanamamıştır. Bugün bilimsel olarak saptanan bir gerçek varsa, o
da Türkçe konuşan Yakut, Kırgız, Özbek, Kıpçak, Tatar, Oğuz gibi Türk boylarının
dilce ve gelenekçe budunsal bir birliğe sahip bulunduğudur. Turan
sözcüğü, Turlar, yani Türkler demek olduğu için, yalnızca
Türkler'i içine alan bir birliğin adıdır. Öyleyse Turan sözcüğünü bütün
Türk kollarını içine alan büyük Türk ülkesi için kullanmamız gerekir. Çünkü
Türk sözcüğü, bugün yalnız Türkiye Türkleri'ne verilen bir ad olmuştur.
Türkiye'deki Türk kültürü içine girenler, doğal olarak yine bu adı alacaklardır.
Benim kanımca bütün Oğuzlar yakın bir zamanda bu adda birleşeceklerdir. Fakat
Tatarlar, Özbekler, Kırgızlar, ayrı kültür oluştururlarsa, ayrı uluslar halini
alacaklarından, yalnız kendi adları ile anılacaklardır. O zaman bütün bu eski
yakınları budunsal bir birlik olarak birleştiren ortak bir ada gerek duyulacak.
İşte bu ortak ad Turan sözcüğüdür.

Türkçülerin uzak ülküsü, Turan adı altında birleşen Oğuzlar'ı, Tatarlar'ı,
Kırgızlar'ı, Özbekler'i, Yakutlar'ı, dilde, edebiyatta, kültürde
birleştirmektir. Bu ülkünün bir gerçekliğe dönüşmesi olanağı var mı, yok mu?
Yakın ülküler için bu yön aranırsa da, uzak ülküler için aranmaz. Çünkü uzak
ülkü ruhlardaki coşkuyu sonsuz bir aşamaya yükseltmek için, ulaşılmak istenen
çok çekici bir düştür. Üçyüz milyon Türk'ün bir ulus olarak birleşmesi Türkçüler
için en güçlü çoşku kaynağıdır. Turan ülküsü olmasaydı, Türkçülük bu denli hızla
yayılmayacaktı. Bununla birlikte kim bilir? Belki gelecekte Turan ülküsü de
gerçekleşecektir. Ülkü, geleceğin yaratıcısıdır. Dün Türkler için düşsel bir
ülkü olan ulusal devlet, bugün Türkiye'de gerçekleşmiştir.


Öyleyse Türkçülüğü, ülküsünün büyüklüğü bakımından üç aşamaya ayırabiliriz:


1) Türkiyecilik

2) Oğuzculuk

3) Turancılık

Bütün gerçeklik alanında yalnız Türkiyecilik vardır. Fakat ruhların büyük bir
özlemle aradığı Kızıl Elma, gerçeklik alanında değil, düş alanındadır.
Türk köylüsü Kızıl Elma'yı düşlerken gözünün önüne eski Türk ilhanları
gelir. Gerçekten Turan ülküsü geçmişte bir düş değil, gerçeklikti. İsa'dan 210
yıl önce Kun Başbuğ'u Mete, Kunlar (Hunlar) adı altında bütün Türkleri
birleştirdi zaman Turan ülküsü gerçekleşmişti. Hunlardan sonra avarlar,
Kırgız-Kazaklar, daha sonra Kür Han, Cengiz Han ve sonuncu olmak üzere Timurlenk
Turan ülküsünü gerçekleştirmediler mi?

Turan sözcüğünün anlamı böyle sınırlandırıldıktan sonra artık Macarlar'ın,
Fin-Ugorlar'ın, Moğollar'ın, Tunguzlar'ın, Turan ile bir ilgileri kalmaması
gerekir. Turan bütün Türklerin geçmişte ve belki de gelecekte bir gerçeklik olan
büyük yurdudur.

Turanlılar, yalnız Türkçe konuşan uluslardır. Eğer Ural ve Altay ailesi
gerçekten varsa, bunun kendine özgü bir adı olduğundan, Turan adına gereksinme
duyulamaz.

Bir de kimi Avrupalı yazarlar, Batı Asya'da asılları bakımından Samiler ya da
Ariler'den olmayan bütün budunlara Turan adını takıyorlar. Bunların amacı, bu
budunların Türkler'in yakını olduğunu onaylamak değildir. Yalnız Samiler ile
Ariler'den başka budunlar olduğunu anlatmak içindir.

Bundan başka kimi yazarlar da Şehname'ye göre Tur ile İrec'in kardeş olduğuna
bakarak Turan'ı eski İran'ın bir bölümü saymaktadırlar. Oysa Şehname'ye göre Tur
ile İrec'in üçüncü bir kardeşleri daha vardır ki adı Selem'dir. Selem ise
İran'ın boyun dedesi değil, bütün Samiler'in ortak atasıdır. Öyleyse Feridun'un
oğulları olan bu üç kardeş, Nuh'un oğulları gibi, eski etnografik bölümlerin
adlarından doğmuştur. Bundan anlaşılıyor ki Turan İran'ın bir parçası değil,
bütün Türk illerini içine alan Türk birliğidir...




"Türkçülüğün Esasları", Ziya Gökalp, Sayfa: 20-24




Çevrimdışı TGD

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 40
Ziya Gökalp daha çok Türkçü ve Anadolucu yaklaşıma sahip bir sosyologtur.
Xöx Çono

TG-TDB UASTO

Hej Turán! Hej Bájtarsak! Hej Turániakat!

Çevrimdışı Atçeken Beği

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 227
Ziya Gökalp´i severim ama Türkcülügü ilimli bir yol benimser.O yüzden Atsiz Ata´nin dedikleri benim icin daha önemlidir.
Oturup düşündüğümde yetim olmadığımı gördüm! Oğuz Han gibi atası, Dede Korkut gibi muallimi, Köroğlu gibi ağabeyi, Mahtumkulu gibi akıl hocası olan birisi hiç yetim olur mu?
Saparmurat Türkmenbaşı

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ziya Gökalp daha çok Türkçü ve Anadolucu yaklaşıma sahip bir sosyologtur.

Daha çok Anadolucu olduğu bir gerçektir...