Gönderen Konu: SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ  (Okunma sayısı 7386 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı CENGİZHAN83

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 103
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ
« : 31 Ocak 2006 »
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİMİZİN RUHU ŞAD OLSUN

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
TÜRKLER DÜNYANIN EFENDİSİDİR
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
TÜRK DOĞDUK TÜRK ÖLÜRÜZ

Çevrimdışı atsizcerisi

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 216
Sarıkamış faciasının 91'inci yılını yaşıyoruz. Uzun yıllar yok saydığımız, Türk tarihinin bu önemli dönüm noktasını son yıllarda hatırlamış olmak, tartışmak ve şehitleri yad etmek hiç olmazsa bir tesellidir. 22 Aralık 1914'ü öğrenmek ve anmak, artık her Türk evladı için vefadan öte görevdir. Ancak, hemen her konuda olduğu gibi bu meselede de peşin yargılardan, ideolojik saplantılardan kurtulamıyoruz. Bu saplantılar, beraberinde yargısız infazı da getiriyor.
Enver Paşa'nın Turan İmparatorluğu ve İslam birliği kurma hedefinin bilinmesi, bu infazın en acımasız biçimde yapılmasının gerekçesini oluşturuyor. Artık yaptıklarının, söylediklerinin, tarihteki yerinin hiçbir önemi yoktur. Her bahane ile saldırılmalı ve hatta hain ilan edilmelidir. Oysa bu sakat bakış açısı ile tarihi anlamak da, anlatmak da imkansızdır. Enver Paşa, Sarıkamış harekatını yapmakla büyük bir risk almıştır. Bu risk ne yazık ki bir faciayla sonuçlanmıştır. Bu facia sadece Türk tarihin değil, dünya tarihinin akışını da değişmiştir. Zafer kazanılsaydı da tarihin akışı değişecekti. Bunun aksini kimse söylemiyor, söyleyemez. Ancak, şurası hiç unutulmamalıdır. Tarihteki bütün büyük komutanlar, mutlaka riskler almışlardır. Bütün büyük zaferlerin arkasında bıçak sırtı bir durum ve son derece büyük riskler vardır. Mustafa Kemal, Samsun'a çıkarken bir risk almamış mıydı? Çanakkale zaferinde, Sakarya savaşında, Kurtuluş savaşında risk yok muydu? Ama Mustafa Kemal bu riskleri göze aldı ve bütün olumsuz şartlara rağmen tarihin akışını değiştirdi.
Enver Paşa ise aldığı riskin altında kaldı. Bu riskler, sadece mevsim ve iklim şartlarından, coğrafi zorluklardan kaynaklanmıyordu. Dünyanın ve Osmanlının o dönemde içinde bulunduğu durumu iyi anlamak ve iyi değerlendirmek gerekiyor. Osmanlı 'var olmakla yok olmak' noktasında bir yol ayrımındaydı. Enver Paşa 'var olma'yolunu zorladı. Bunun gereğini yaptı. Almanlarla yaptığı işbirliği, Almanya'nın bu savaştaki yeri ve rolü de yine bu çerçevede değerlendirilmelidir. Benzer şartların Çanakkale için de geçerli olduğu unutulmamalıdır. Yapacak fazla da bir şey yoktu. Enver Paşa asla bir hain değildi ve onu eleştirenlerin hayallerinin bile ulaşamayacağı idealleri vardı. Bu ideallere ulaşması da pekala mümkündü. Ama bazı küçük yanlışlar, taktik hataları ve kişisel zaaflar yüzünden olmadı. Olmaması, Enver Paşa'nın büyük bir Türk hakanı olduğu gerçeğini değiştirmez. Kaybetmeyi göze alamayanların kazanacağı ve kazandıracağı hiç bir şey yoktur. Korkaklık bir erdem olamaz. Enver Paşa bir korkak da değildi. Enver Paşa ve Sarıkamış faciasıyla ilgili eldeki en önemli belge, Sarıkamış harekatına Yarbay olarak katılan Köprülü Kaymakam Şerif'in anılarıdır. Sami Önal tarafından günümüz Türkçe'sine çevrilmiş ve yayınlanmıştır. Ancak, Kurmay Yarbay Şerif beyin bu kitabı, oldukça ön yargılıdır. Enver Paşa peşinen suçlu ilan edilmiş ve kitap tamamen bu ön yargılar üzerine kurgulanmıştır. Bunun çok çeşitli sebepleri vardır. Kitabı çeviren Sami Önal'da bu duruma dikkat çekiyor ve şu değerlendirmelerde bulunuyor; "Yarbay Şerif, Enver Paşa'dan daha yaşlı, mezuniyet yılı bakımından daha eski idi. Ama rütbece öne geçen Enver Paşa, geride kalan Şerif Bey'di. Üstelik Şerif Bey, 1918 yılı başlarında Sibirya'daki esaretinden kurtulup ülkeye döndükten iki ay sonra, Enver Paşa tarafından emekli edilmişti. Tüm bu olumsuzluklar bir araya gelince kuşkusuz ki Şerif Bey'den yazdığı kitapta Enver Paşa'yı göklere çıkarması beklenemezdi. Ancak eleştiriler biraz daha yumuşak olabilirdi."
Yarbay Şefik Bey de bir hesaplaşma gayretine rağmen, kitabının sonunda şöyle bir tespitte bulunuyor; "Balkan Savaşı'ndan sonra bir kurtuluş yolu bulmaya gereksinim duyan herkes, Enver'i karşısında emre hazır görünce eteğine sarıldı. Aman bize acı ve rehberlik et denildi. Çünkü denize düşmüştük. Enver rehberlik etti. Kurtuluş yolunda koşan bu genç kılavuz yaratılışı gereği, iz boyunca yürümedi. Çünkü iz zahmetliydi, uzuncaydı, ileri görüş, önlem ve sezgiye gerek gösterirdi. Enver, kestirme yoldan yürüyerek çabuk varmak gibi delice bir hevese kapıldı, uçuruma atıldı. Biz de birlikte!"
Yarbay Şefik Beyin yine bir cümlesinin daha altını önemle çizmekte fayda görüyorum. Şöyle diyor; "Sizi inandırmak isterim ki, Enver'le Hafız Hakkı'nın amacı da hizmetti ve her ikisi her gün ateş içinde bulundukları için on kez yaralanabilirlerdi."
Bu değerlendirmelerden de anlaşılacağı gibi Enver Paşa, ideallerinin gereği olan cesarete fazlasıyla sahiptir. Sarıkamış harekatı sırasında askeriyle yürümüş, aç kalmış, savaşmış ve asla meydanı terk etmemiştir.
Hatta komutan heyetinin Rus öncü birliklerinin saldırısına uğraması sırasında yanındaki askerin tüfeğini alarak karşısındaki birlik komutanını anlından vurmuş ve saldıranların bir anda dağılmasını sağlamıştır. Keskin nişancı olduğu, bilinen bir gerçektir.
Onu eleştiren, hatta hain ilan edenler önce Osmanlı'nın o günkü şartlarını, dünyanın içinde bulunduğu durumu, coğrafi ve iklim şartlarını, sonra da Enver Paşa'nın ne yapmak istediğini iyi anlamak zorundadırlar.
Ama içine düştükleri güdük ideolojik saplantılar ne yazık ki, akıl ve izanlarını da etkiliyor.
ATSIZIN ÇERİSİ

Çevrimdışı atsizcerisi

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 216
SARIKAMIŞ FACİASININ İÇ YÜZÜ
« Yanıtla #2 : 03 Şubat 2006 »
SARIKAMIŞ FACİASI
> Kötü yönetimden dolayı tarihinde kara sayfaları olan bir ulusuz.
> Tarihin o kara sayfaları ya boş bırakılmıştır yada karanlık. Kime sorsanız
> olanlar hakkında yeterli bilgisi yoktur. 1914 kışında yaşanan Sarıkamış
> Faciası bunlara ağır bir örnektir.
> Seksenbeşbin " mehmetcik " tek kurşun atmadan donarak şehit
> olmuştur. Kalanların çoğu kısmi donma sebebiyle sakat kalmıştır. Sarıkamış
> Şehitleri'nin anıldığı şu günlerde, azıcık aydınlık düşşün üstüne!
> Şehitlerimizin anısının doğru bilinme-si ruhlarına ferahlık verecektir.
> Birinci Dünya Savaşı arifesidır. Enver Bey, Başkumandan Vekili ve
> Harbiye Nazırı'dır. O artık padişah damadı ve paşadır. Osmanlı Ordusu'nun
> ve
> Osmanlı'nın kaderi eline geçmiştir..Çok kısa bir sürede binbaşılıktan
> paşalığa atlayıvermiştir. Rütbelerini, birliklerin başında ve cephelerde
> kazanma-dığından, gerekli bilgi ve deneyimden yoksundur. İttiah ve Terakki
> Partisi'nin, ast-üst ilişkisini bozduğu bir tür fetret devrinin bir doğal
> ürünüdür..
> Siyasete bulaşmış alt rütbeli subaylar, ordunun hiyerarşik düzenini
> boşmuştur. Partili astın, yüksek rütbeli üstüne hükmettiği garip bir
> dönemdrir yaşanan. Balkan Savışı'nda Edirne dahil Trakya toprak-larını
> üçbuçuk Bulgar'a, Sırp'a kaptırıp aleme rezil olduğumuz (kara sayfalı)
> günlerdir.
> Enver Bey, İttihat ve Terakki'nin iddialı, gözüpek, atak, hırslı bir
> üyesidir. Fırsatçı tutumuyla kısa sürede yükselir. Balkanlar'da dağa çıkıp
> kahraman olur. Edirne' ye ilk giren subay olmak için, görevi dışında
> Edirne'ye de ilk giren olur. Edirnne Fatihi olur..Osmanlı Hanedanı'ndan
> kız
> alıp Saraya damat da olur. Ne yapıp edip paşa olur, başkumandan vekili
> olur,
> Harbiye Nazırı olur; tek adam olur..
> Almanlar, Osmanlı Ordusu'nu çoktan beri resmen ele geçirmiştir.
> Eğitmek bahanesiyle Alman generaller orduya Fiilen hükmetmektedir.
> Almanya,
> Fransa, İngiltere ve Rusya'ya karşı savaşmaktadır. Kafkas petrolleriyle
> Bağdat petrolüne acil ihtiyacı vardır. Rus Ordusu'nun bir kesiminin
> Türkiye'ye karşı konuşlanması onun Doğu cep- hesini rahatlatacaktır.
> Osmanlı
> Mısır'a (Kanal'a) göstermelik saldırısı bile İngilizi oraya asker
> yığdıracaktır. Bunun için Osmanlı'nın iki cephede savaşa girmesi Alman'a
> nefes aldıracaktır..
> Osmanlı'nin aklı başındaki yönetici kesimi bu siyaseti ve sonundaki
> felaketi açıkca görmektedir. Savaşa yanaşmazlar. Oldu bittiye karşı
> çıkarlar. Alman hayranı Enver Paşa, gururunu okşayan Almanlara ve
> kendisine
> vaadeilen Turan İmparatorluğu yemine balıklama atlamaya hazırdır. İş oldu
> bittiye kalmıştır..
> Almanya iki zırhlısını, Akdeniz'den Marmara'ya sokar. Zırhlılar güya
> Osmanlı'ya sığınmıştır(!). Sonra da Osmanlı onları satın (!) almıştır.
> Amaç,
> Alman savaş gemilerini Karadeniz'e sokmaktır. Nitekim Amiral Şoşon, Yavuz
> ve
> Midilli adını alcak bu zırhlılarla, Karadenize çıkıp Rus Limanlarını
> bombalar. Savaş başlamış ve Osmanlı oldu bittiyle kendisini cehennemin
> ortasında buluvermiştir.
> . Rus Orduları Kafkaslardan Osmanlı topraklarına iniverir. Doğudan
> Erzurum-Çoruh hattına yüklenir. Bölge, ağır kış altındadır. Asker
> kaydırılması olanaksızdır. Kışlık giysi bile askere dağıtılmış değildir.
> Daha doğrusu kışlık donanım yoktur. Birlikler dağınık ve techizatları
> yetersizdir. Yiyecek depoları uzaktadır. Cephane yetersizdir. Taşıma
> olanağı
> zor ve araç yok gibidir..Doğuda demiryolu, karayolu henüz yoktur.
> Demiryolu
> Ulukışla'da bitmektedir. Sonrası, yaya veya at sırtında gidilecektir.
> Bulgaristan savaşa girmemiştir. Almanya ile Osmanlı arasında ulaşım
> düşman
> topraklarındadır...
> Osmanlı Ordusu, olumsuzluklara karşın olması gereken yerde
> mevzilenir.Ruslar' ın ilerlemesini durdurur. Mevsim şartlarında
> Ruslar'ında
> ileri harekat yapma hevesi yoktur. İkibinbeşyüz-üçbin metre rakımda,
> karşılıklı mevzidedirler. Hatta bir ara Osmanlı Ordusu, karşı saldırıya
> geçip biraz ilerleme bile kaydeder.
> Alman Genel Kurmayı, Alman subayları kışkırtarak Osmanlı Ordusu'nun
> Kafkasyönünde Ruslara saldırıya geçmesini ister. Zira Almanlar Rus
> Cephesinde zoralanmaktadır. Bu saldırı Rusları Alman cep-hesinden kuvvet
> kaydırmaya zorlayacaktır. Kanal Seferi olursa, İngilizler de Avrupadan
> kuvvet çekmek zorunda kalacak; Almanın işi kolaylaşacaktır..
> Enver Paşa' ya Kafkas Fatihi olma fırsatı doğmuştur. Mevzilenmiş
> Orduyu Ruslara karşı taarruza zorlar. Uygun yanıt alamayınca, kendisi
> gibi
> hızlı, atak, hırslı ve padişah damadı Hafız Hakkı Beyi gön-derir. Yerinde
> görme bahanesiyle kendisini Bölgeye tayin ettiren Hafız Hakkı, hızlı
> terfi
> ile yakında yarbay olmuştur. Tekrar rütbesinin paşalığa yükseltilmesini ve
> Bölgedeki orduların komutanlığını ister. Amacı Kafkas Fatihi olmak ve
> Enver'in önüne geçmektir..
> Enver Paşa onu tümen komutanı yapar. Kendisi'de Erzurum'a gelerek
> orduların başına geçer. Kışın en ağır koşullarında yazlık giyimli
> askerleri
> saldırıya geçirirler. Ağır kış koşullarında seksenbeşbin mehmetçik,
> düşmana, neredeysi bir tek kurşun atmadan, dağların yamacında donarak
> telef
> olur. Kalanların çoğunluğu kısmen donarak sakat kalmışlardır. Tam bir
> facia
> yaşanmştır. Bugünlerde anılan şehitlerimiz onlardır. Enver Paşa olayın
> haber
> yapılmasını yasaklamıştır.Doğru dürüst bir resim bile yoktur. Resimler
> Rus
> ordusunun arşivinden alınmadır..
> Şimdi, kar yağdı diye, modern taşıma olunaklarına, gerekli giyime
> karşın okulları tatil ediyoruz. Karayolları ve demiryolu ağıyla donanıma
> karşın ulaşımı zorlukla sürdürüyoruz. Çağdaş ve modern Türkiye
> imkanlarına
> rağmen kardan felç oluyor.
> Eksi yirmi ile elli derecede, yeterli potini, kaputu, yiyeceği
> bulunmayan askeri Uludağın zirvesi (2.583 m.) rakımındaki dağlardan hücuma
> kaldıran kafa nasıl bir kafadır?. ikimetreyi aşan karda askeri toplu ölüme
> yolluyan komutanlar nasıl insanlardır?. Alman askeri ölmesin, işi
> kolaylaşsın diye türke kıyan nasıl bir yönetimdir?.
> Türkiye'nin sorunu hep kötü yönetim olmuştur. Kifayetsiz
> muhterislerin elinde ülke perişan olmuştur. Bindokuzyüzondört yılının
> kışında, Allahüekber Dağlarında, hiç uğruna şehit edilen seksenbeşbin
> mehmedimizin anısı dağru bilinsin. Kötü yönetimin halkımıza reva gördüğü
> kara yazgı tanınsın!. Haber yapılması bile yasaklanmış belgeleri gizlenmiş
> bu olay bilinsin! Şehitlerimizin ruhu belki böyle şad olur!. Sağlıcakla
> kalın.
ATSIZIN ÇERİSİ

Çevrimdışı [Hun Türk]

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2400
  • TTK
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ
« Yanıtla #3 : 03 Şubat 2006 »
Ruhları şad olsun şehitlerimizin..
Bana göre ticanilik, nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Hüseyin Nihâl Atsız


TÜRK IRKI SAĞOLSUN !

  • Ziyaretçi
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ
« Yanıtla #4 : 04 Şubat 2006 »
Ruhları şad olsun...