Denizli'de bastığımız toprakları Atalarımız, Türkmenlere borçluyuz.
İŞTE KAZIK BELİ SAVAŞI
Denizli'de Kazıkbeli savaşını ilk gündeme taşıyan DoseV ile KeşiF programıdır. Bu programdan etkilenerek 2 yıldır bu bölgede keşif ve araştırma yapıyorum. Onlarca kişi ile röportaj yaparak bu özet yazımı sizlerle paylaşıyorum.
(http://4.bp.blogspot.com/-UwA8lOJx510/URD6TuHhKiI/AAAAAAAAAYM/zhJJedb1PK8/s320/P1150354.JPG)
Denizlide bastığımız topraklara kahraman Atalarımız, Türkmenlere borçluyuz.
Denizli ilimiz 2 önemli savaş sahnesine tanıklık etmiş.
-İlki 1147 yılındaki Kazıkbeli savaşıdır, II.Haçlı seferi sırasında Anadolu’ya giren Haçlılar, 1147 yılında en kestirme yol gördüklerinden Denizli’den Antalya’ya Hamit Ovası’ndan geçerek gitmek isterler. Haçlıları, Selçuklu uç birliklerinden Avşarlar, Hamit Ovası’nin tabii giriş kapılarından olan bugünkü Cankurtaran’da karşılarlar. Kazıkbeli Savaşı denen bu savaşta Haçlılar perişan edilir.
-Diğeri ise herkesçe bilinen 1176 yılında yapılan Miryokefalon Savaşı'dır.
Gerek 1147 yılındaki Kazıkbeli savaşı gerekse 1176 yılında Çivril ilçesi yakınlarında yapılan Miryokefalon Savaşı’ndan sonra Türkler Denizli ve çevresinde hâkimiyetini sürdürdüler.
(http://2.bp.blogspot.com/-BNYq875WEMg/URD6xiiAAhI/AAAAAAAAAYc/vvUcjvj6lx0/s400/P1150359.JPG)
Kazıkbeli Mevkinde Haçlılarla Savaşlar
Denizli'yi Antalya'ya bağlayan bu günkü Cankurtaran mevkisinin hemen üstünde kalan Kazıkbeli geçidinde bir savaş yaşanır. Bu savaş tarihin tozlu raflarında gün yüzüne çıkmayı beklercesine 1147 yılının sonlarında ve 7 Ocak 1148' de iki savaşa sahne oldu.İlkinde Fransız Kralı 7. Louis'e bağlı birliklerin İznik'te ayrılan Alman askerlerinde müteşekkil gurup, Denizli'ye geldiler ve Kazıkbeli'nden geçmek isterlerken, Türkmen kuvvetlerin pususu ile imha edildiler.
Haçlı ordusunun döküntüleri,Antalya'ya doğru giderler.
Ordunun ana bölümü olan Fransız kuvvetleri, 4 Ocak 1148'de Denizli'ye geldiler.7 Ocak'ta Kazıkbeli'ne ulaştıklarında Alman birliklerinin cesetleri ile karşılaştılar. Dehşete kapılan Fransız askerleri hemen savaş düzenine girerler. Birkaç gün önce Denizli yöresindeki yenilginin intikamını almak için
pusu kuran, Türkmenler bölgeye başka yerden geçmenin mümkün olmadığını
bildiklerinden Kazıkbeli’nin tepesinden Haçlıların hareketlerini izlerler.
Haçlılar; savaşçı birliklerini, öncü ve artçı ikiye ayrılmış olarak Kazıkbeli’ne doğru
yürüyüp, öncü kuvvetleri gönderilir.
(http://1.bp.blogspot.com/-uEXwnSWDQGk/URD6JKlXZLI/AAAAAAAAAYE/_odizR4vMBE/s640/P1150353.JPG)
Savaşçı birliğin hiçbir mukavemetle karşılaşmaksızın Kazıkbeli’nin en yüksek yerine varır. Ve Hamit Ovasındaki Kızıl çukur ovasında kamp kurmak için Kazıkbeli tepesinden ayrılırlar. Öncü gurubun elini kolunu sallaya sallaya gittiğini gören, arcı gurup ağır ağır tırmanırken; Türklerin ok yağmurları ile karşılaşan Haçlı ordusu büyük bozguna uğrar. Haclı ordusu, Kazıkbeli boğazında sıkışıp kalır ve çok zayiat verir. Haclı ordusuna yetişen sadece gecenin kör karanlığı olur.Karanlığın çökmesiyle kral askerlerinden kalanları toparlayıp gider.Türkmenler ise savaş ganimetini alarak uzaklaşırlar.
Kısa aralıkla olan bu iki savaş, Kazıkbeli savaşı olarak tarihin sayfalarında yer almaktadır.
"-Fransa’nın En Güzel Çiçekleri, Şam Duvarları Altında Meyve Vermeden Kazıkbeli’nde Solar." Kazıkbeli için söylenen bir söz olmuş.
Bulunan Ok Uçları
(http://3.bp.blogspot.com/-khZRIz-Xld4/UP8KdZpSSHI/AAAAAAAAARA/9WbP6br6OX4/s320/DSC05022.JPG)(http://1.bp.blogspot.com/--8JGHTIMrS8/UP8KdC1QJbI/AAAAAAAAAQ4/oWyPUCwPiGQ/s320/DSC05020.JPG)(http://4.bp.blogspot.com/-lMc1-5TpkIg/UP8KdlEEnYI/AAAAAAAAARE/nT_lFWclvbA/s320/DSC05023.JPG)
Eski Cankurtaran Belediye Başkanı Nazmi Gündüz'ün Cankurtaran hakkında ki sohbetimizde sorularımı cevaplarken. Savaşın delilleri olan Türkmen ok uçlarını gösteren Nazmi bey "bu ok uçları 964 yıl önce yapılan Kazıkbeli Savaşına ait olduğunu tahmin ettiklerini" söyledi ve şeyle devam etti." Eski Çukur köy olarak bilinen bu yer Tavas'a bağlı bir köymüş.Ve buranın tüm bilgileri Tavas da ki Kaymakamlık Arşivinde mevcutmuş ama çıkan bir yangında birçok bilginin yok olmuş."dedi.
Çukur Köyü 10 Temmez 1940 senesinde büyük bir afet oldu. Köyün içinden gecen sel, onlarca evi yıktı. derenin yakınlarında bulunan. Dede Taşlı Yatırının zarar görmüştü, yok olup gitmemesi için yeni bir mezar yaptırdım." dedi
Topraklarına Sahip Çıkan Şehitler
Kazıkbeli ve çevresinde bir yıldır sürdürdüğüm araştırmalarım ve keşiflerim sürerken, Kazıkbeli ile Cankurtaran mevkileri arasında bulunan Erenleri incelediğim de Kazıkbeli savaşında şehit düşen komutanların mezarları olduğu ve günümüze kadar ulaştığının tespitini yaptım. Kayıtlarda geçmesine rağmen herhangi bir düzenleme çalışması gerçekleşmemiş olması hayli üzücü bir durum.
Bu bölgede beş yatır bulunmakta:
Karaçam Mevkisinde Karaçam Yatırı (Kara İbrahim)
Gölcük Mevkisinde Gölcük Dedesi
Kasaba içinde, Dede Taşlı Yatırı,
Kasaba içinde, Bekirler Dedesi Yatırı,
Çamrak Mevkisinde, Çamrak Dedesi Yatırı,
Yatır mezarlıkları olarak bilinen mezarların Haclı savaşlarında şehit düşenlerin mezarları olduğu söylenmektedir.
Karaçam Dedesi
(http://4.bp.blogspot.com/-2ySa8yUVvs4/UP9YZfKrYiI/AAAAAAAAARg/JnVgLTt6kZ4/s320/P1150266.JPG)Karaçam Dedesi
Karaçam dedesi: Köylüler tarafından en keskin eren olduğu söylenir. Karaçam'a ulaşmak için bir patika aradım ama ne yazık ki bulamadım boyuma ulaşan sık çalılara aşarak ulaşabildiğim karaçam dedesi rivayete göre halen bu tepeyi zaptettiğini ve çam kozalağını bile alınmasını dahi müsaade etmediğini söyleyen köylüler. Bu bölgeye hayvanın bile girmediğini tepenin çevresinden dolaşarak geçtiğini söylerler.
(http://1.bp.blogspot.com/-t4V661AW60w/UP9btF1qawI/AAAAAAAAASQ/I6AF6spZybw/s640/P1150373.JPG)
Gölcük Dedesi
Gölcük Dedesi de Eren yatırı olarak bilinir. Kazıkbeli savaşın da şehit olduğu söylenir. Köylüler Karaçam da olduğu gibi, Gölcük dedesinden de bir kozalak bile alamazlar. Rivayete göre alan kişinin başına mutlaka bir musibet geldiği söylenir.
Eski Belediye başkanın yaptırdığı Dede Taşlı Yatırı olarak bilinen bir ALP EREN'dir.
Dede Taşlı Yatırı
(http://2.bp.blogspot.com/-EK5bg7NP5Is/UP8Kc-7qC2I/AAAAAAAAAQ0/DAiQNGa_FzE/s400/DSC05005.JPG)
Pamukkale Üniversitesinin araştırmalarında Kazıkbeli geçidinde, toprak numuneleri alınarak tahliller yaptırılmış. Kazıkbeli savaşının en hararetli geçtiği bölgede bilinmektedir. Cankurtaran mahallesin de bu savaşı bilmeyen bir çok kişi var. Keza Denizli'de ki yetkililerin bilgileri olduğu da, şüpeli.
Ve bu günlerde Kazıkbeli savaşının yaşandığı bu topraklara sahip çıkılıyor.
Kazıkbeli savaşının, farkındalığı yarattığımız için mutluyum.Bu bağlam da DoseV ailesine de teşekkürlerimi borç biliyorum.
Kazıkbeli savaşını tanıtmalıdır. Cankurtaran mevkisinde bir abide dikilmelidir. Bu abidede Kazıkbeli Savaşlarını anlatılmalidir. Yatır olarak bilinen, şehit mezarları düzenlenmeli. Mezar taşlarına şehit düşütükleri savaşı ve tarihleri de yazılmalıdır.
Türklük, Medeniyetler Beşiği Anadolu'da Dik Durabilmektir.
http://zirvedekitaslar.blogspot.com/
2 weeks ago, Murat yılmazer tarafından yayınlandı
Etiketler: MuRaT YILMAZER
ANADOLU'DA HAÇLILARA KARŞI SAVAŞ (1097-1190) Doç. Dr. Ebru ALTAN "İkinci Haçlı Seferi sırasında Sultan Mesud, Haçlı ordusunun Anadolu’daki yürüyüşünü yakından takıp ederek saldırıya geçmek için uygun yer ve zamanı bekledi ve Alman Haçlı ordusunu nihayet Eskişehir yakınındaki Sarısu Irmağı’nda pusuya düşürdü (26 Ekim 1147 - Dorylaion Savaşı). Türklerin uyguladığı savaş taktığı yüzünden, bir taraftan açlık ve susuzluk, diğer taraftan da bölgeyi çeviren Türk okçularının hücumları yüzünden perişan hale gelen Almanlar, ırmak kenarında kamp kurmaya çalışırken birdenbire Türk ordusunun hücumuna uğradılar. Hafif teçhizatlı ve süratli atlara sahip Türk süvarilerinin, Haçlı ordugâhına düzenledikleri bu ani taarruz, zaten aç, susuz ve yorgun olan Almanlar arasında tam bir kargaşa yarattı. Bundan elli yıl önce aynı yerde Türkler Haçlılar karşısında yenilgiye uğramışlardı. Şimdi ise, Türkler saldırılarını büyük bir çeviklikle defalarca tekrarlarken, Almanlar güç ve silâh yönünden Türklerden çok daha üstün oldukları halde ağır zırhları ve kalkanlarıyla Türklere karşı savaşamıyor, atları da bitkin bir halde olduğu için süratli hareket edemiyorlardı. Buna karşılık Türkler savaş naraları atarak uzaktan Haçlıları ok yağmuruna tuttuktan sonra hızla kaçıyor, sonra geri gelerek tekrar saldırıyorlardı. Böylece Türkler Haçlı ordusuyla bir meydan savaşına girmek yerine, arka arkaya düzenledikleri şiddetli saldırılarla kalabalık Alman ordusunu kademeli olarak imha etmeye çalışmış, Haçlılar ise Türkler’in bu saldırılarına karşılık verme fırsatı bulamamışlardı. 1147’de Fransız Haçlı ordusuna karşı da gerilla taktiğini kullanan Türkler, bu kez Menderes Nehri’nin her iki tarafında tertibat aldılar. Türk kuvvetlerinin bir kısmı Haçlı ordusuna arkadan saldırmak için ovaya, bir kısmı da onların nehirden geçişini engellemek için karşı kıyıya yerleşmiş, okçular da tepeleri tutmuşlardı. Böylece Türkler. 1 Ocak I148‘de Pisidia Antiokheia’sı yakınında nehri geçmeye çalışan Haçlılara hem arka saflarına hem de ön saflarına oklar yağdırmaya başladılar. Fakat bütün çabalarına rağmen Haçlıların nehri geçişini engelleyemeyen Türkler süratle dağlara çekilmişlerdir. Yine, 1148’de, Fransız Haçlı ordusu Denizli'den sonra, Honaz Dağı’nda, çok dik ve dar olan Kazıkbeli geçidinde Türklerin pususuna düştü. Haçlıları yol boyunca takıp eden Türk okçuları, geçitte öncüler ile ardçılar arasındaki bağlantının koptuğunu ve Haçlıların ikiye bölündüğünü görünce, Haçlı ordusunun kargaşa içine düşmüş olan orta kısmına saldırdılar, kayaların ve ağaçların üzerinden onları ok yağmuruna tuttular, ağır zırhlı şövalyeler ise kaygan yüzeyde süratli hareket edemediklerinden ancak atlarının üzerinden mızraklar fırlattılar. Atları ok yağmuru altında ölünce de yaya kaldılar; sadece oklarla değil kılıçlarıyla da adam adama mücadele eden Türkler tarafından sıkıştırılarak yok edildiler. Sağ kalabilenler ancak karanlığın çökmesi sayesinde kurtulabildiler. Haçlılar için bir felaket olan bu savaşta 40 kişilik maiyetini kaybeden kral bile canını zor kurtardı." Kaynak: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi Sayı: 47 |
DENİZLİ'DE HAÇLILARA AMAN VERMEYEN BİR KADIN CENGAVER
(http://3.bp.blogspot.com/-LgjjFULFflY/UR-u5or7EzI/AAAAAAAAAq8/3MFuOLGy-50/s1600/DSC_7100.JPG)
Haçlı savaşlarında genellikle erkeklerin kahramanlıkları ve isimleri ön plana çıkar. Denizli'deki tarihi İlbadı Mezarlığı’daise yüzyıllar öncesinde büyük kahramanlıklar gösteren bir kadın komutan yatıyor. 3. Haçlı Seferleri sırasında (1189-1192) Haçlı ordusuna karşı büyük kahramanlıklar gösteren ve haçlı ordusunu bozguna ugratan kadın bir kahramanın mezarı bulunmakta..
Çogu tarihi kaynakta Denizli ve çevresini Haçlılardan koruyan Yıldız Bey’in kızı Fatma Hanım’ın Haçlıların Efes Laodiya yolu ile Menderes nehri kıyılarını takip ederek Sarayköy Buharkent’ten Menderes’i geçtikleri esnada halka önderlik yaparak nehir kıyısında düşman ordusunu perişan ettiği yazar.
Fatma Hanım, muharebe esnasında Denizli’yi boşalttırmış, yiyecek ve içecek maddelerini kestirmiş. Şehre gelen Haçlı Kuvvetleri şehri insansız, yiyecek ve içeceksiz bulmuş. Bunun üzerine Denizli’den güçlükle kaçmaya çalışan Haçlılar Türk kuvvetlerince yok edilmiş. Fatma Hanım da bu savaş sırasında şehitlik mertebesine yükselmiş. Fatma Hanım’ın mezarı sonradan vatandaşlar tarafından yapılmış. Mezar taşına da “Yıldız Bey’in Haçlılarla savaşında, askerlerin gevşeklik göstermesi üzerine kılıcı çekip ‘Er olan arkamdan gelsin’ deyip ileri atılmış ve askeri teşvik ederek şehit düşmüştür.” yazıyor.
Özelikle şunu belirtmek isterimki Denizli ve Türk tarihi açısından çok önemli yere sahip olan ve Türk toplumunda kadının ne kadar önemli bir yeri oldugunun göstergesi olan Fatma yıldız hanım yeri geldiğinde Türk kadının vatanını korumak için bir asker olabılecegının bir örnegidir...
Gönül isterki kadın sıvıl toplum orgutlerının Fatma yıldız hanımı gündeme taşıyıp onu canlı tutmaları yapılacak etkinlik ve belkıde bır sİnama filmiyle kadınların Türk toplumunda hak etikleri yerin ne kadar farklı oldugunu göstermelerı açısından bir vesıle olacaktır..
Ümit Şıracı