Türkçü Turancı Otağ

GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: acun_34 - 23 Ekim 2006

Başlık: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: acun_34 - 23 Ekim 2006
12 Eylül 1980

Yakın bir tarihte  Kanal D de bir program.
Katılımcılar Kenan Evren Paşa ve üniversite öğrencileri.

Gençlerin en çok merak ettikleri konuların başında demokrasinin askıya alınması.
Evren Paşa da kendisine tanınan sure içinde cevaplamaya çalışıyor ama gençler de
aldıkları cevaplardan tatmin olamıyorlardı.
Evren Paşa da gençlere : yaşları 40 ve üzeri aile yakınlarınız varsa onlara da sorun size
yaşadıkları o günleri anlatsınlar diye cevap vermişti.
Aranızda o günleri yaşayanlardan biri de benim. O tarihte 30 yaşında idim.

12 eylül e 1 günde karar verilmedi.
O güne gelinceye kadar Ülkemizde neler oldu da Ordumuz müdahale etmeye gerek duydu.

Mareşalimiz Fevzi Çakmak Paşamıza çevirdiği entrikalarından da kişiliğini çok iyi bildiğimiz
krt inönü 1960 darbesinden sonra da  başrollerde olduğu için seçimlere gidildiğinde kendini
milli şef zanneden zat iher yapılan seçimlerde Türk Milletinin kendisini hemen iktidar
yapacağını sanıyordu.
Her yapılan seçimde % 30 lar civarında sağlam oy potansiyeli olduğunu görebildiği için
yapması gereken tek şey karşı tarafı bölmekti !
Anlamının nereden geldiğini bile bilemediği sol kelimesini getirip siyasetin gündemine
ortanın solu olarak yerleştirdi.
Sol kelimesinin nereden geldiği açıklamalarında 1789 fransa ihtilalinden sonra kurulan fransız
parlamentosunda fransız partilerin oturuş biçimlerinden geldiği olarak algılansa da
işin aslı şudur:
İngiliz parlamentosunda Fransız ihtilalinden önce de uygulanmakta olan bir sunum konuşması
vardır.
Dönemin maliye bakanı kürsüye gelir bütçe sunumu yapacaktır.
Yeri gelmişken bütçe kelimesinin Türkçemize nereden geldiğini de anlatayım.
İngilizce yi çok iyi bilenler hatırlayacaklardır; budget kelimesinin eski ingilizcedeki karşılıklarından
biri de deri çanta demektir.Bu kelime  ingilizlerin eski sözlüklerinde de
bulunmaktadır.
İngiliz Maliye bakanı da taşımakta olduğu deri çantası içinden yeni bir dönemin ekonomik
planlamasını sunuş konuşması için hazırladığı metinleri çıkarır.
İlgili bakanın yanında geleneksel olarak taşıdığı bu çanta içinde devamlı olarak ekonomik
veriler olduğu için Türkçemize ve diğer dillere de Bütçe olarak gelmiştir.
Genel bütçe görüşmelerinde kürsüden bakıldığında konuşmacıya göre sağ tarafta Lordlar
kamarası , sol tarafta oturanlar ise avam kamarası bulunur.
Maliye Bakanı bütçe konuşmasının belirli bölümlerinde gelir dağılımı anlatımı konusu
esnasında avam kamarasına doğru yapacağı takdimde sol elini kullanarak hitap edermiş.
İşte bu sol el ! bizim siyasetimize giren sol kelimesinin başlangıç noktasıdır.

krt.inönü bunu bilmemekle birlikte asli işi entrika olduğu için partisinin oylarını arttıramayacağı
nı ve önündeki dönemlerde iktidara asla gelemeyeceğini sezdiğinden dolayı geriye tek çaresi
kalmıştı o da kendine oy vermeyen Türk Milletini bölmek !
Orta yani merkez de kalıp Türk Milletini kucaklayacağına merkez i bile terkederek Ortanın Solu
tabirini siyasete yerleştirip hangi taraftan olduğunu açıklamış ve de aklı sıra Ey Türk Milleti
Milli Şef iniz !! size doğru bir yön gösteriyor beni takip ediniz beni destekleyiniz diyordu.
Unuttuğu bir kitle vardı : Atatürk ün Milletin efendisidir dediği Köylüler!
Cahillikle suçlanan tertemiz Köylülerimiz.
1940 lı yıllardan itibaren ezdiği , ıstırap çektirdiği Köylüler de zaman içinde okur olmuşlardı.
Zaman içinde  tahsil oranları yükseldikçe bile krt inönü safına geçmeyen köylüler !
Yıldızı parlayan bir gazeteci dikkat çekmeye başlamıştı.
Kalemi güçlü idi.Üniversite bitirmemişti ama robert kolej ingilizcesi iyi sayılırdı.
Bir gün parti kademelerinde yükselerek Çalışma bakanlığı yapabilmiş biri.
Ecevit.( tesadüfe bakın o da ailesi  Kastamonu Daday a sürgün k.rtlerden)

Bu zat- ı muhterem yapmış olduğu konuşmalarda çok düzgün ifadeler kullanarak özellikle
genç nesilin dikkatini çekmeye başlamıştı.   
Halkların özgürlüğü sloganını Türk Milletine hediye eden bu zattır.
Ortanın solunun sınırını halk tayin edecektir diyen de bu zattır.
Yani merkezden itibaren başlayan sol ! a kayma nereye kadar gidebilir?
Önce Demokrasinin başına sosyal kelimesini getirilir
Sosyal demokrasi devamla sosyalizm ve komünizm
Seç al beğen al..
Bir gün Berlin Duvarının çökeceği aklına elbette gelemezdi.
Nihayet bir gün krt inönü gözleri o kadar bozulmuştur ki şişe dibine benzeyen
merceklerle de yazılanları okuyamaz olmuştur.
Mecliste yapacağı konuşmalar kendisine iri ve büyük harflerle yazılmasına
rağmen bocalamaya başlamış olduğunu tüm partililer bilmekte ama
içindeki iktidar hırsı ,koltuk hırsı nedeni ile bir türlü emekli olmayı da aklına
getiremediği için bir chp kurultayında bizzat kendi delegeleri tarafından alaşağı
edilerek ecevit in liderliği ile yeni bir chp dönemi başlamıştı.

Ya ortanın solu karşısında yer alan kesimde neler oluyordu?
krt inönü hedefine ulaşmıştı.
Çok seslilik demokrasinin gereksinmesi idi.
merkez ve sağ! kesim ( İngiltere de Lordlar kamarası bizde köylüler )paramparça olmuştu.
Din siyasete karıştırılmış erbakan ortaya fırlamıştı.
aklı sıra Türkeş te sol karşıtlığını sert üslup ile yapmaya çalışırken demirel ise merkeze yaklaşmaya çalışan bir tablo çiziyordu.
İşte bölünme : sol da tek parti ,sağ da 3 parti.
% 30 lar civarındaki oy potanisyeline karşılık geri kalan % 70 üç e bölünmüş olunca
otomatikman chp nin ecevit inde katkısı ile iktidara gelmesi kaçınılmazdı .Ve de öyle oldu.
Ama tek başına iktidar olamadı. 226 yı tamamlayamamış 211 de kalmıştı.
Demirel adeta düşmanı ,Türkeş elinden gelse ecevit i öldürecek, geriye bir tek mülayim
Erbakan kalmıştı.
( bugün akp iktidarda ! memnun olanınız var mı? işte bu oluşumun iktidara gelmesi ile
 din - yobazların elinde siyasete alet olmuş durumdadır.Bu hale geliş sebebi de işte o günlerdir)
İktidar ortağı iki parti ecevit başbakan ,erbakan başbakan yardımcısı.
Kadere bakın Kıbrıs ta rumlar rahat durmamakta idi.
Çok uzun bir konu olduğu için kısaca değinip geçeceğim.
Çıkartma yapıldı.
1 nci harekat -bir kaç gün BM baskısı ile ara-2 nci harekat .
Kişilerin ünvanları bile değişiverdi.
karaoğlan ecevit
mücahit erbakan ( şair ruhlu ecevit barıştan yanaydı savaşa ben karar verdim der durur)
ecevit savaş sonrası MGK toplantılarında Genel Kurmay Başkanına Yugoslavya
modelini önermektedir.Ülkemiz aynen yugoslavya şeklinde eyaletler biçiminde idare edilmeli imiş.
Sistem olarakta halk! ( Millet dediği çok nadirdir) oylamaları ile belirlensin ve de ılımlı bir
sosyalizme geçilsin.
O günlerde sofya kaynaklı Bizim Radyo sosyalizmin propogandası için Türkçe yayın yapmaktadır.
Soru-cevap programı da yaparlar insanları bilgilendirmeye ! çalışırlardı.
Tabii kendilerince hazırlanmış olan tuzak sorulardan biri :
Sosyalizm ile idare edilen ülkelerde neden grev olmaz? İşçiler hayatlarından bu kadar memnunlar mıdır?
Cevap hazır : Yoldaşım ! İşçi kardeşlerimiz kendilerinin sahip olduğu iktidara karşı neden grev
yapsınlar ?
Memnunlardır elbette .
Macaristan ın ,Çekoslovakya nın özgürlük için başkaldırmasının Sovyet tankları ile ezilip
insanların katledilmesi başta ecevit ve yandaşları elbette uğur mumcu gibi marksistlerin
işine elbette gelmez.Hiçbir konuşma ve yazılarında bu konulardan bahsedildiğini duymadık.

Türkiye nin 12 eylül darbesine götürülmesinin başlangıcı bu tarihlere rastlar.
Ecevit bir İsveç seyahatine çıkacaktır.
( apo nun karısı kesire şıllığını ve de k.rtleri koruduğunu bildiğimiz isveç e )
Başbakan yurtdışına giderken kendisini kim temsil edecektir?
Başbakan yardımcısının Erbakan ın temil etmesi gerekirken parti genel sekreteri
Orhan Birgit e Başbakanı temsil etme yetkisi verilir.
Konuya Ortaklık yönünden bakıldığında kim olsa isyan ederek kabul edilmeyecek
bir durumdu.Ve de öyle oldu.
Kıbrıs zaferini dünyaya yeterince anlatamadan bu zaferi siyasi kazanca tahvil etmek için seçime
gidildi.
Afyon ekimi konusunda ecevit efendi BM e  bile rest çekti ,istediğimiz kadar ekeriz size ne ?
Ambargonun uygulanmasının asıl sebebi de budur .Ambargo uygulayabilmek için abd ye de koz vermiş oldu.
abd  6.filosunu istanbul da denize dökenlerin o günkü amaçları çok farklı idi.
o grup içinde dursun karataş ve arkadaşları da vardı.THKP-C ! bu örgüte ve o gruba iyi diyene saygı duyamam.
Lobicilik kavram olarak bugün bile karşımızda rumların da abd deki lobiciliği
ve de ecevit in kişisel tercihi olan Moskova ya yaklaşımı ambargo ile bizi başbaşa
bırakmıştı.
Bir Türk Başbakanı Moskova ya ziyarete gidiyor.
Moskova Havaalanında uçaktan inilince görülen manzara şu :
(O dönem Hürriyet gazetesinde de çıkan bir fotoğraf )
Bilinen havaalanı giriş binaları ..bir pankart .Türkçe ! Halklara Özgürlük !!!
Yolcu ise  başında Lenin Şapkası ile başbakan ecevit.
Bu slogan thkp-c nin de sloganı idi ,tüm aşırı solcularında!!

Ambargo altında  seçimlere gidildi.
Türk Milleti yaşadığı günlerde şaşkınlık içerisinde kalmıştı her kafadan bir ses çıkıyordu.
Bu şaşkınlık oylara da yansıyınca koalisyonlar dönemi başladı.
ecevit e karşı milliyetçi cephe adı altında oluşumlarla hükümet edilemeye çalışıldı.
artık isimler önemli olmaktan çıktı .Sokak çatışmaları başladı.
BM destekli uygulanan abd ekonomik ambargosu yüzünden 70 cente muhtac olmak kelimesi türedi.
Yokluklar ,benzin karne ile,fırsatçılara da gün doğdu,temel besin maddeleri bile stoklanarak
piyasaya sürülmedi.fiyatlar yükseldi,vole tabiri kazanç hanelerinde kullanılmaya başlandı.
Gazeteler de bölündü.
Köşe yazarları her gün birbirine sataşarak yazılar yazmaya başladılar.
Kalemler savaşır da sokaklar boş mu kalırdı.
Üniversitelerdeki hocalar bile derslerinde sol -sağ edebiyatı yapmadan duramıyorlardı.
Böylece her talebe beyni yıkanmış olarak sokağa çıkıyordu.
Öğrenci yurtları tarafların kaleleri idi.Gece-gündüz baskınlara karşı nöbet tutuyorlardı.
Okullara askeri birlikler gibi gelebiliyorlardı.
Sopa yetmiyor artık silah gerekiyordu.
Silah tüccarlarına gün doğmuştu.Her ülkenin silahı piyasada bulunuverir olmuştu.
Konuşarak halledilemeyen sorunlar silah marifeti ile halledilmeye başlamıştı.
Her yeni bir gün gazetelerde kaç solcu öldü ? kaç sağcı öldü? yazılarını okumaya başlamıştık.
Dernekler ,Birlikler bile bölünmüştü.
Hürriyet gazetesinde bir manşet ve Cağaloğlu ndan bir fotoğraf: Resmi Kıyafetli Polisler
yine resmi kıyafetli polisleri tutukluyor.
Hürriyet gazetesinin bu Fotoğraf altındaki manşeti ise : HANGİSİ İYİ POLİS ?
Pol-Bir,Pol-Der..sağcı polis solcu polis.
Töb-Der..Solcu öğretmenler ..sağcı öğretmenler..

İşte krt inönü  yaptı yapacağını ortanın solu ...olursa orta da olacaktır ortan nın sağ ı da..
Bir Ülkeye bundan daha büyük bir kötülük yapılabilir mi?
Bunu yapabilmek için kürt olmak gerekirdi.Ve de öyle oldu.

Yıl 1979 a gelinceye kadar bu çalkantı her bir seçim sonucu devamlı olarak
koalisyonlar çıkarmaya mahkum olmuştu.
Partileere dağılan oylar kemikleşmiş gibi idi 100 defa seçim yapılsa aynı sonuç
çıkacağı alenen belli olmuştu.
Demokrasi tıkanması ancak bu şekilde olabilirdi.
Bu durumda son günlerde demirel bile hala demokrasiyi savunurcasına tek çözüm
Vatandaşa gideceksin ,olmadı bir daha gideceksin,oluncaya kadar gideceksin derken
bilerek atladığı o dönemlerde kaç defa millete gidildiğinin sayısı idi.
Olmuyordu .Bu partilerle olamayacaktı.
Cumhurbaşkanı nı bile uzun süre seçemediler.
O makam için bile anlaşamayan partiler.
Seçim olacak yine aynı kişiler karşı karşıya gelecek.Değişen ne olacaktı?
1979 yılında Tuzla da yedek subay adayı Piyade okulndayım.
İzin günlerimizde resmi kıyafetle Kadıköy meydanında okul numaralı kıyafetlerimize rağmen
yaşlı ana-babalar bizleri bile durdurup :
Oğlum ne zaman idareye el koyacaksınız?
Görmüyormusunuz ? her yerde silah sesleri ,kimin kimi vurduğu belli değil,polis bile bölünmüş
görev yapamaz halde,işimize gidip gelirken güven içinde değiliz ,evimiz bile güvende değil,yolda yürürken karşımıza tanımadığımız bir grup çıkıp sağcımısın ? solcumusun diye soruyor?onlara ters görüşte isek canımız tehlikede ,
kaç defa ailelerimize saldırıldı ,ne zaman durduracaksınız bu kötü gidişi ? ne zaman ?

Bu konuları bir de sizler de yaşı 50 li olanlara sorunuz .
Bakalım benden farklı anlatan olacak mı?

Yazım biraz uzunca oldu .
Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Saygılar 
   
Not: Mutlaka her konuyu bu satırlara sığdıramazdım.Sorulara cevap vermeye de hazırım.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: irfan - 24 Ekim 2006
BİLGİLENDİRME İÇİM TEŞEKKÜRLER..AMA TÜRKÇÜLER BİLİRKİ ASLA TÜRK ORDUSUNU KİMSE YANILTAMAZ BİRAZ SAPITANLAR OLSADA...kürt inönü şerefsizi dahi ihtilal yaptıramadı ama,şerefsiz (KURTULUŞ SAVAŞINDA yaptıklarını inkarda edemem)-->>AYYILDIZ CETESİ<<<adnan menderes yalakalık için KUZEY IRAK'taki TÜRKİYE CUMHURİYYETİNİN HAKLARINI devretmesi ihtilal'e vede kellesine en kötüsüde şerefsiz inönüye yaramıştı....

   ATALARIMIZ NE KADAR GÜZEL DEMİŞ;; AKIL YAŞTA DEĞİL, BAŞTA'DIR...
OKUYALIM ÇALIŞALIM İSTİKBALİ SAĞLAMLAŞTIRALIM VEDE ÖĞRENEREK HATALARIMIZDA DERS ALALIM...
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: acun_34 - 24 Ekim 2006

Çok haklısınız ,  akıl yaşta değil baştadır.

Bir belge :

…Yıl 1945. Irak dışişleri bakanı Naci Şevketin yayınlanan tarihi hatıratına ibretle göz atıyoruz.

“…Başbakan Nuri Sait Paşa, Irak dış işleri bakanı Naci Şevketi huzuruna çağırıyor.

Türkiye”ye resmi bir ziyaret yapacağız, sen de bana eşlik edeceksin! Baş üstüne efendim! Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı muhterem Şükrü Saraçoğlu’ydu. Devlet töreniyle ve nezaketle karşılandık. Ankara’da ve Devlet konuk evinde misafir ediliyorduk. Akşamüzeri Nuri Sait Paşa bana ilk defa Türkiye ziyaretimizin maksadını anlatıyordu.

-İyi dinle beni Naci, Prens Abdulillah rahat durmuyor. Mutlaka kral olmak istiyor.

Kurmaylarımızla düşündük, ne yaparsak yapalım bizim Kuzey Iraktan Türk kimliğini silmemiz mümkün değil!

Bugün Türkiye’de munis bir iktidar var. Amma bir gün Türkiye’de bir yönetici çıkar ve Musul’u cebren elimizden alabilir. Bu nedenle biz Prens Abdulillahla konuşup karara vardık. Şimdi biz Musul vilayetini Türkiye’ye verelim. Ona karşılık da Türkiye bizim Suriye’yi işgalimize karşı koymasın… Böylece Prens Abdulillah Suriye’nin müstakbel kralı olur. Mekke emiri Şerif Hüseyin bin Alinin de rüyası gerçekleşmiş olur…! Böylece Kuzey Irak belasından da kurtulmuş oluruz…”

Ortadoğu’da harpsiz-darpsız bir hudut tashihi yapılacak ve Türkiye bu projeden en kazançlı devlet olarak çıkacaktı. Ertesi sabah Başbakan Saraçoğlu devlet konuk evine ziyaretimize geldi. Ona Türkiye’ye gelişimizin esas maksadını anlattık. Saraçoğlu çok sevindi.

—Biliyorum, Musul ve Kerkük misak-ı milli hudutlarımız içinde olup, Gazi paşanın da ısrarlı talepleri vardı! Dedi ve memnuniyetini izhar etti.

—Bu fevkalade teklifi Cumhurbaşkanımız İsmet paşaya bildireceğim…

Aynı gün Türkiye Cumhuriyeti dışişleri bakanı Saraçoğlu cevabı getirdi. İfade ederken yaşadığı şaşkınlık, bizleri de hayrete düşürdü.

—Reisicumhur İsmet paşanın cevabını iletiyorum!

Türkiye devleti bu teklifi şiddetle reddeder… Böyle bir planın gerçekleşmemesi için de elinden gelen her şeyi yapacağından emin olabilirsiniz!

Musul’u reddettiler. Şerif Hüseyin bin Âlinin de hayalleri suya düştü. Türkiye ziyaretimiz başarısızlıkla sonuçlanmıştı…

Kuzey Irak ta olanlar işte bunlar .

Esenlikler dilerim.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: irfan - 25 Ekim 2006
ACUN GANDAŞIM UMARIM Kİ DİĞER KARDELERİMİZDE BUNLARI OKUR,ÖĞRENİR VE ARAŞTIRMA, PLANLAMA ,DÜZELTME,EĞİTİM,ZEKA,MANTIK,İDEAL,YANİ KISACASI TÜRKLÜĞÜ EN ÜST SEVİYEYE ÇIKACAK KONUMA GETİRME GAYRETLERİ BİRAZ DAHA ARTAR..

   Unutmayalım ki insan oğlu tabiatıyle güçsüzdür.BİLİM İLE GÜÇLENİR..(bu söz bana aittir.)
  Yani yaşanan ve yaşanacak olan olayları tarih içindede gördüğümüzü bilerek bir daha aynı hatalara düşmeme çabasına girişilir(lanet olsun ya olmayacak bu iş böyle diyerek dellenmenin anlamsız olduğunu kavrarlar))

   Saygı ve sevgilerimle...
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: nil - 26 Ekim 2006
12 Eylül 1980 darbesinin oluşturan nedenler sayın Acun_34 ırkdaşımızın anlattığı gibidir.Gerek sağcılar, gerekse solcular bu darbeden nasibini almışlar ,hapis cezaları almışlardır.Bu darbe sonucunda burnu bile kanamayan kesim irticacılar olmuştur.
   Evren bir taraftan Atatürk dereken diğer taraftan islamcılığı beslemiştir.1980 yılına kadar Erbakan'ın yapamadığını Evren yapmış ve Din dersini okullarda zorunlu hale getirmiştir.Din dersi seçmeli olduğu için lisedeylen bu dersi seçmeyen öğrenciler 12 Eylül sonrası zorla sınıfa toplanıyorlardı .Din dersi verdiğini söyleyen zat , Cumhuriyet sözcüğünden çok rahatsız olduğunu her defasında belli etmek için cumhuriyet sözcüğü yerine çamuriyet derdi.
    Türkiye'de Evren'den başka kimse, asıl amacı şeriatı yaymak olan Rabıta örgütüne, devletin yabancı ülkelerdeki din görevlilerinin maaşını ödettirme sorumluluğu altına böylesine korkusuzca giremezdi. 
    Türkiye'nin en büyük belası olan en büyük tehlike olan irticayı beslemişlerdir.28 Şubat aslında 12 Eylül'ün doğurduğu sonuçlara karşı gelmektir.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: TeknikTürk - 26 Ekim 2006
Darbenin yapılışı belki haklı sebeplere dayanabilir.Ama ya darbe yapıldıktan sonra yapılanlar?Ya darbeyi yapanların dillere destan yetenek ve kabiliyetleri,ileri görüşlülüğü ve geniş ufukluluğu?
Basit bir örnek : Atatürk diyorki " Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır",Savaş sırasında bile öğretmenlerle toplantı düzenlemeyi ihmal etmiyor,savaş haberi gelince cehaletle savaşın daha önemli olduğunu söylüyor.Eeee kendiside Başöğretmen değilmidir.Cumhuriyetin o sefalet içerisindeki o ilk yıllarında bir öğretmen 7 cumhuriyet altını (yaklaşık 1.600YTL) aylık veriliyor.
Çok değerli Kenan Evren paşamız ne diyor ,ÖĞRETMENCİK!!!!!!!!!

Yoo hayır,ben öğretmen değilim.Mühendisim.Ancak adım gibi biliyorumki bu ülkeyi kurtarırsa öğretmenler kurtarır.Yukarıdaki sadece bir örnekti,ancak karşımızdaki kişi hakkında çok şey anlatıyor.Gözümde o öğretmencikler!!!! Evren Paşadan çok daha kıymetli ve saygındır.Şükürler olsunki ordumuz artık onun gibiler yetiştirmiyor.Karadayılar yetiştiriyor,Büyükanıtlar yetiştiriyor.Tarihin en eski ordusunada bu yakışır.

Nil hanımada sonuna kadar katılıyorum.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: acun_34 - 27 Ekim 2006
Darbenin yapılış nedeni BELKİ haklı nedenlere dayanmıyor.
HAKLI nedenlere dayanıyor.
Ailelerin Hayatlarının tehlikeye düştüğü günler için belki haklı nedenler denemez !

Aslında o günlerde Kenan Evren neler yapmalıydı?
(............)

İhtilalden sonra neler oldu ?

Can güvenliği geldi.
Her gün evden çıkıp işine giden bir aile reisinin ,işine giden bir bayanların,okuluna rahatlıkla gidebilen çocukların çarşı , pazara alışveriş için hayati tedirginliği olmaksının yapılabilmesi özlediğimiz günlerdi.
12 eylülden sonra o günler geri geldi.
12 eylül öncesi bir türlü anlaşıp ta çıkarılamayan kanunlar yüzünden görev yapamaz halde bulunan güvenlik güçleri görevlerini yapar hale geldiler.
Polis , öğretmen gibi bir ülkenin can damarı sayılan kurumların içine sızan bölücülük kavramı bir anda kayboluverdi.
İşimize rahat gider olduk.Çocuklarımız parklarda gezer oldular.Eş ler rahat rahat gezmeye başladılar.Yollarda önünü kesip hangi taraftan olduğu sorulmadı.
Kadınlar ulu orta giydikleri etek şekillerinden dolayı( bacak aralarına vurularak ) tekme ile -zincir ile dövülmez oldu.
Peşpeşe çekilen sıkıntılı yıllardan sonra nihayet özgürlüğü hissettik.

Ama :

Askerin politika belirleme de başarısız olduğu bir kez daha meydana çıktı.

Millet olarak iyi Asker yetiştirebiliyoruz ama iyi politikacı yetiştiremiyoruz.

Asker siyasi tercihleri belirlerken  hatalar yaptı.

*Nil Hanımefendi ' nin de işaret ettiği gibi din konusunda ilginç gelişmeler yaşandı.
Din ! o kadar hassas bir konu ki her hangi bir müdahale yanlış anlaşılmalara da yol açabiliyor.

Evren Paşa Milletimiz din i tarikatlar vasıtası ile öğreneceğine imam hatip okullarında yetişen bilgili din adamlarından Diyanet işleri başkanlığının kontrolünde okullarda öğrenilmesini uygun görmüştü.

Ortalıkta dolaşan kurslar kapatıldı veya diyanet işlerine devredildi.
Din dersi ;Okullarda mecburi ders olarak yerleştirilmeye çalışılmayıp ,seçmeli ders olarak bırakılabilirdi.İsteyen seçer isteyen seçmezdi.
O günlerde iyi niyetli bir başlangıç olarak addedilse de siyaset sivillere devredildikten sonra sinsi irtica ; tarihimizin her evresinde olduğu gibi yine kendisini hissettirmeye başladı.

Osmanlılardan kalma irtica içimize o kadar yer etmişki insanların inanç tercihi olan din konusunda
konuşulması bile konuları anında başka taraflara götürüveriyor.
Bir hristiyan evlenmeye karar verdiği zaman yüzyıllardır papaz karşısında evlenebilirken bizde irticaya önlem alınamadığı için belediye görevlileri karşısında evlenmeyi Laiklik çerçevesi içinde kabul edilebiliyor.
İrticanın çirkin yüzü sayesinde  çocuklarımızın  dinden soğur hale gelmesi üzücüdür.

Darbeden sonra ilk Başbakan emekli bir amiral olan Bülent Ulusu idi.
Enflasyon oranı% 20 ye düşürülmüş ,yokluklar bir anda ortadan kalkıvermişti.

*Partiler yeniden oluşturuldu.
Emekli bir asker merkez- sağ bir partinin ,merkez-sol parti başına sivil içinden bulunmuş Necdet Calp
ve Turgut Özal ın anavatan partisi.
3 partiden birine oy verilecekti. Fazla parti olursa bölünmeler oluyor ve de koalisyonlara ihtiyaç duyuluyordu.
Parti liderleri konuştukça yavaş yavaş gelecekte neler olabileceğini hissetmeye başlayan Kenan Evren vahim bir hata daha yaparak emekli askerin partisini methetmeye kalktı ve oyların o partiye verilmesini istedi.
İşte bu hatayı gören Özal o günü çok iyi değerlendirip, kalemini Milletin gözüne sokarak tek başına iktidar oluverdi.
kürt özal ın ekonomik politikaları incelendiğinde şahsına ait vecizlerle özdeşleştiğini görebilirsiniz.
-benim memurum işini bilir ? ( ne işi bu? o maaş la geçim mi? rüşvet almayı bilir mi demek? )
-ben zengini severim diyen bir bürokrat .
verdiği mesajlar gayet açıktı.

Sanayici yüksek kredi faizleri içinde üretim yapmaya zorlanınca enflasyon patlayıverdi.
Enflasyon-faiz zenginleri türemeye başladı,Faizin tatlı kazancı insanları farklı düşüncelere de itmeye başladı.
Her yıl Türkiye Gelir Vergi Rekortmenleri açıklanır.
Genel olarak bilinen sanayiciler içine bir yumurtacı bile girerken bir konu çok dikkat çekmeye başladı.
Bir sektör ön plana çıkıverdi .
Bu sektör 3 yıl üst üste Türkiye Gelir Vergi rekortmeni çıkardı.
Matild Manukyan.
Birileri rüşvetle geçinmeye mecbur bırakılırken,birileri de ışınlanarak zengin ediliyordu.
Ekonomide faiz silahı kullanılıyordu.
Para ! herşey para! üzerine konuşulmaya başlanınca tv lerde ibretle görüntülerini izlediğimiz bazı programlarda kızlarını ellerinden tutup Matild ana larına para kazanması için teslim eden ana-babalar çoğalmaya başlamıştı.
Eroin ticareti de patladı.krtlerin tekelindeki bu sektör yeni yeni zenginler ortaya çıkarıverdi.
Üstelik kara para affı da çıkarılınca toprak ,karamaehmet gibiler yurda bile şanla getirilip yatırım yapmaya teşvik edildiler.Ama her yapılan yatırım ne faiz gibi ne de eroin gibi fahiş oranda para kazandırmadığı için elbette huylu olan huyundan da vazgeçmiyor yeni yeni zenginler türemeye devam ediyordu.krt özal zenginleri...

Körfez savaşı 1 koyup 3 alma teorileri

Darbe sonrası bu şekilde devam eder...

Saygılar


Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: nil - 27 Ekim 2006
    12 Eylül 1980 ile ilgili duyduklarıma göre değil ,yaşadıklarıma göre yazarım.12 Eylül öncesi ülkenin içinde bulunduğu durum gerçekten içler acısıydı.Ya sağcı olmak zorundaydın, ya da solcu.12 Eylül beklenen bir darbeydi ve olmak zorundaydı.Ama sonuçları asla amacına hizmet etmemiştir.Gerçek tehlikenin karşısındaki bütün rakipleri saf dışı bırakarak, ona arka çıkarak daha da büyümesine neden olunmuştur.
    Yapılan darbe sonucu ogünler kurtarılmış, kısa vadeli planlar yapılmış Türkiye için geçerli olan tehlikeler ileri bir tarihe ertelenmiştir.
    12 Eylül günü kan durdurulmuştu.Yeni gençlerin sağ ya da sola bulaşmaması için akıllarına din gelmiş olmalı.Gençler dine yönelirse akıllarına başka şey gelmez diye düşündüler.Kısaca sorunlara kesin çözümler üretmek yerine ,sorunlara farklı boyutlar kazandırılarak ,tehlike dahada büyütülerek ötelendi.
     Evren'in konuşmalarından örnek;Tanrısı bir, Kuran'ı bir, peygamberi bir, aynı sesleniş ve yakarışla namaz kılanları birbirinden koparmaya imkan yoktur."(age. 15 Ocak 1981, Konya konuşmasından )
     Sanırım Evren'in en büyük hatası Atamızı taklit etmeğe çalışmaktı.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: TeknikTürk - 27 Ekim 2006
    12 Eylül 1980 ile ilgili duyduklarıma göre değil ,yaşadıklarıma göre yazarım.12 Eylül öncesi ülkenin içinde bulunduğu durum gerçekten içler acısıydı.Ya sağcı olmak zorundaydın, ya da solcu.12 Eylül beklenen bir darbeydi ve olmak zorundaydı.Ama sonuçları asla amacına hizmet etmemiştir.Gerçek tehlikenin karşısındaki bütün rakipleri saf dışı bırakarak, ona arka çıkarak daha da büyümesine neden olunmuştur.
    Yapılan darbe sonucu ogünler kurtarılmış, kısa vadeli planlar yapılmış Türkiye için geçerli olan tehlikeler ileri bir tarihe ertelenmiştir.
    12 Eylül günü kan durdurulmuştu.Yeni gençlerin sağ ya da sola bulaşmaması için akıllarına din gelmiş olmalı.Gençler dine yönelirse akıllarına başka şey gelmez diye düşündüler.Kısaca sorunlara kesin çözümler üretmek yerine ,sorunlara farklı boyutlar kazandırılarak ,tehlike dahada büyütülerek ötelendi.
     Evren'in konuşmalarından örnek;Tanrısı bir, Kuran'ı bir, peygamberi bir, aynı sesleniş ve yakarışla namaz kılanları birbirinden koparmaya imkan yoktur."(age. 15 Ocak 1981, Konya konuşmasından )
     Sanırım Evren'in en büyük hatası Atamızı taklit etmeğe çalışmaktı.
Nil Hanım beyfendinin "Bugün o günleri yaşamadan ,hatırlamadan yorum yapmak çok kolay." sözü benim içindi,üzerinize alınmayın.Bu sözü söyleyen Acun-34 bey eminim kutuluş savaşı,malazgirt savaşı gibi konularda konuşmayacaktır.Zira ben 80 li yılları yaşamadığım için konuşmam abes ise kurtuluş savaşını yaşamayan acun beyinde bu konuda konuşması abes olur.Malazgirt harbini ise Türkiyede kimsecikler konuşmamalıdır...Hayır...Kurtuluş savaşından malazgirte,malazgirtten çin-hindistan seferlerine kadar tüm Türk tarihi üzerine her Türk gencinin konuşmaya hakkı vardır vede konuşmalıdır.Yaşadıklarınıza ve yaşınıza saygım sonsuzdur ancak lütfen biraz insaflı davranın.Yaşamadığım için neden konuşma hakkımda olmasın?
Yazımda açıkça "Darbenin yapılışı belki haklı sebeplere dayanabilir" diye belirtmiştim.Benim derdim darbeden sonra yapılanlar.Hatta bazen ABDnin sırf Türkiyede darbe yapılsın diye olayları kızıştırdığını/çoğu eylemin sunni olduğunu düşünüyorum.Ülke biribirine giriyor ve bir gecede herşey halloluyor,kimsede çıt yok.Hiçbir toplumsal olay böyle bıçakla kesilir gibi bir gecede bitmez.
Kenan Evren belki çapsız,ufuksuz ve dar kafalı biriydi ama hain olmadığından eminim.Tutup şimdikiler gibi abdden emir almayacağındanda eminim ancak tuzağa düştüğünü düşünüyorum.Zira abdnin sesi radyosu darbeden 30 dk önce Türkiyede darbe yapıldı haberlerini vermedimi?O dönemki (ismini unuttum,hatta nereden okuduğumdanda emin değilim ama isterseniz araştırırım)abd başbakanı Türkiyedeki darbeden için "bizim çocuklar iyi iş çıkardı" dememişmidir(sanırım adamın hatıratından okumuştum emin olamıyorum,aradan yıllar geçti)?
Kapasitesi ve potansiyeli yeterli olmayan kişiler iyi niyetli olsalar bile devlet yönetmeye kalktılarmı kullanılmaktan kurtulamıyorlar(sözüm sadece Evren için değildir).Eminim kendisi halen kullanıldığını,tuzağa düşürüldüğünü düşünmüyordur.
Türk milletini bu kadar ezen,sindiren ve ses çıkaramaz tepki koyamaz hale getiren  bu insandan nefret etmesem bile sevemeyeceğim.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: acun_34 - 27 Ekim 2006

Herhangi bir Irktaşımın görüşlerini ifadeleri üzerine kolay kelimesini kullanmadım.
Sanırım yanlış anlaşıldım.

İzin verirseniz şu şekilde açıklama yapayım :
Bizler, o günleri yaşarken bu günleri tahmin edebilmek kolay değildi.
1960 darbesi sonrası oluşturulan anayasa Milletin oy una sunulmuş % 62 0ranında kabul almış ve yürürlüğe girmişti.
1980 darbesi sonrası yine yeni bir anayasa yapılmış bu defa % 92 oranında kabul oy u almıştı.
Bizler o günün şartlarında oy veren Milletin kendisi diyerek bu mantık üzerine yorum yapıyor ve de Evren Paşa ya toz kondurmuyorduk.
Yapılan her işlemi gönlümüzle tereddütsüz onaylıyorduk.

O yaşların tecrübesi ile içinde bulunduğumuz yaşta yorum yapabilmek daha kolay oluyor.

Özal a asla oy vermemiş olmakla övünmekle birlikte oy veren pek çok tanıdığım biz ne yaptık nasıl böyle birine oy verebildik diye de pişmanlıklarını dile getirdiklerine her zaman tanık olabiliyorum.
Evren Paşa özal ın parti kurmasına izin verdiği zaman özal ( darbe öncesi )milli nizam partisi İzmir milletvekili adayı idi.

Yazımdaki ilgili cümle sizlere hitapmış gibi algılamakta devam ediyorsanız anında silebilirim.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: TeknikTürk - 28 Ekim 2006
Bir yanlış anlaşılma olmuş,silmenize gerek yok.Saygınız için teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: 4_hilal - 28 Ekim 2006
rahmetli Kurumahmutoglu bir Türkiye Cumhuriyeti askeri tarafindan, hücrede namaz kilarken dipcik darbeleriyle sehit ediliyorsa, ben bunda art niyet ararim.
darbe ve sonrasi muammalarla doludur velhasil. Devletimizde Türk iradesini yansitmayan seyler herdaim oluyordu, bugün bile oluyor, o gúnlerdede okkali bir sekilde oldu.

Cuntanin Türk olduguna bile süphelerim var. 11 eylúle kadar herkes anarsiyle korkarak yasarken, 12 eylúl hersey güllúk gülistanlik bir hale gelmistir.
Bicak bile birseyi bu kadar hizli kesemezken, bu ihtilal bunu nasil basarmistir?
cevabi basittir bunun, ayni bugün dogu ve gúney doguda yapilmakta oldugu gibi, devletimiz zaaf icindeymis gibi gösterilmistir, sonrada güya darbeyle düzelmistir hersey.

Bu kahpe oyunu Türk evladi er gec görür, aha bakin ben görüyorum.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: acun_34 - 30 Ekim 2006
12 eylül 1980 öncesi çıkarılamayan terörle mücadele yasaları Ordu gücü ile uygulamaya konulduğu için terör anında sinivermiştir.
O günlerde terörün karmaşık yapısı yani tek yönlü olmayan yapısından dolayı olayların bitivermesi çok doğaldır.
O tarihte ben de güneydoğuda bir sınır karakol komutanı idim.
TÜRK ASKERİNİN hiç bir kişiyi dipçiklediğini görmedim.
Münferit bir olay oldu ise de emir ve hiyerarşi komuta kademesi altında gereken adli kovuşturmanın yapıldığına kendi adıma eminim.

TÜRK ASKERİ ard niyet aratacak şekilde hareket etmez.

Terörün bugünkü şekline bakılacak olursa bu bir kürt isyanıdır.
Diyarbakır,Hakkari de olanlar bölgesel özellik taşımaktadır.
Diğer şehirlerde yerleşik soysuzlar da destek gösterileri yapmaktadır.

Bugün doğu ve güneydoğuda Türk Ordusu ne yapmaktadır ki rahatsız olalım?
Tarlada çalışmakta olan bir kürt köylüsünün yanından geçip gidiliyor,
kahpe kürt toprağın altına sakladığı silahı çıkarıp Askerimizin sırtına ateş ediyor.

Diyarbakır da olan biteni hepimiz biliyoruz.
Diyarbakır belediye reisi şerefsizi bile hala görevinde kalabiliyor.
Adi herif alenen bölücülük yapıyor da iktidar sesini çıkarabiliyor mu?
Bugünkü demokratik yapımız gereği Ordu tek yanlı olarak ne yapabilir?
Arkasında sivil siyasi güç var mı?
Türk ordusu Hakkari de ..
Olanları da biliyoruz.pkk tarafından hazırlandığı alenen bilinen bir tuzak bomba olayını Ordumuza yamamaya çalışıyorlar.
Genel Kurmay Başkanımızı bile olayın içine bulaştırıp Ordumuza da çamur atmaya çalışıp yerel adli makamları bile etki altında bırakmaya çalışıyorlar.
AB soysuzları bile onlardan yana .
İstedikleri nedir ?
Abd haritasının uygulanması DOĞU VE GÜNEYDOĞUNUN kürtlere terkedilerek adeta sevres antlaşmasına geri dönülmesinden başka bir şey midir?
Bu durumda MİSAK-ı MİLLİ sınırlarımız içinde kalan bölgelerimizde görevini yapmakta olan ORDUMUZDAN ancak kürt şerefsizlerinin rahatsız olmaları son derece doğaldır !
Şu an için Ordumuzdan başka güvenilir bir kurum var mıdır?
Ordumuzdan ancak yarası olan gocunur !

Mevcut iktidarlar sayesinde yine terör yasaları daraltılmış,Ordunun ,Güvenlik güçlerinin adeta elleri kolları bağlanmış hale getirilmiştir.
Bir polis timi  İstanbul da uğur mumcu semtinde bir olayla karşılaşıyor,ateş altında kalıyor AB uyum yasaları çerçevesinde silah kullanamıyor , telsizde silah kullanma yetkisi istiyor!
Düşünebiliyormusunuz?
kürt şerefsizi Polise öldürme amaçlı ateş açıyor, polis ateş açabilirmiyim diye izin istiyor.
Aksine davranan polis ya ceza alıyor ya da meslekten atılıyor.

Terör ; bu daraltılmış terörle mücadele yasası  sayesinde rahat bir ortam bulabiliyor.

Hep bu şekilde mi devam edecek ?
Göreceğiz !
Yakında kaçacak delik arayacaklar.
Türk Milleti ni Cumhuriyet Bayramını kutlarken gördük.
Türk Milleti ayağa kalkıyor.
Türkiye Türklerindir.

Tanrı Türk ' ü Korusun.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: nil - 30 Ekim 2006
   Kurtuluş Savaşımızdan beri istedikleri olmayan, Atatürk'e yenilenlerin kinleri hiç bitmemiştir.Halifeciler,saltanatçılar,mandacılar, şeriatçılar,koministler hiç boş durmamışlardır.Yeri geldikçe iç düşmanlar, dış düşmanlarla güç birliği yaparak da parçalamayı,bölmeyi yutmayı düşünmüşlerdir.83 yıldır yenilgilerinin acısını çıkarmaya çalışmaktadırlar.
   Bunların sonucu Türkiye' de bazı darbeler yapılmıştır.En sonuncusu da 12 Eylül 1980 de yapılmıştır.1980 öncesi kardeş kardeşe düşürülmüş, gençler sağ-sol kamplarına bölünmüştür.Tarih boyunca emperyalistlerin kullanmış olduğu kürtler talihe bakın ki koministleri kullanmışlardır.Koministler Türkiye babalarının malıymış gibi vatanımızı bölüp kürtlere vermeye taahhüt etmişlerdir.İçeride bağımsız ,dışarıda bağımlı federesyon kuracaklardı.12 Eylül sonrasında başımıza bela olan PKK terörünün temelleri bu tarihlerde atılmıştır.Ogünlerden bir de şimdiki aydın denilen
bir avuç satılık insanlar kaldı.Bunlar da halen 5 yıldızlı otel barlarında ,lobilerinde viski yudumlayarak hiç görmedikleri ,belki harita da yerini bile bulamayacakları  Zap Suyu hakkında ahkam keserler.
   Diğer tarafta koministler Allah yok dedikçe sağcılar Allah'a sahip çıktılar.Fettullah Gülen ve benzeri irticacıların temelleri de yine o tarihde atılmıştır.
   Sonuç 12 Eylül 1980 tarihinden önce sağ-sol vardı, şimdi PKK ve irtica var.O tarihlerde olmayan tek şey vardı. ATATÜRK yoktu ,Kurtuluş Savaşımız unutulmuştu ,sahip çıkılmayan adı anılmayan Atatürk'ümüz vardı.
   Kendi adıma bu konuya son verirken, yaşanmış hoş bir olayı sizlerle paylaşmak isterim.
   12 Eylül sonrası Kars'ta Terekemenin (Karapapak) biri ,hafif de alkollü aracı ile giderken askerler tarafından durdulur.Terekeme askerler daha bir şey sormadan, aracından iner ,ellerini havaya kaldırır

-Ne sağcıyam ,ne solcuyam

-Terekemeyem

-Türkem

-Direk Allah'a bağlıyam , der

Saygılarımla,
   
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: alper_bozkurd - 11 Eylül 2007

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK

HABER - ANALİZ

12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 27 yıl geçti.

Darbe sırasındaki siyasi sorumlu zat ile darbe konseyinin başı da vicdanları rahat bir şekilde aramızda. Şapkasını alıp demokratik yönetimi ara rejimcilere teslim edip giden zat, şimdilerde birilerine siyasi akıl babalığı yaparken, birisi de çıkıp titreyen ellerini göğsüne götürerek ‘Vicdanım rahat. Bir sağ’dan bir sol'dan idam ediyorduk ki eşitlik sağlansın’ diyor.

12 eylül öncesi Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin İnan fırtınası vardı. Türkiye üzerinde oyun oynayan ve Amerika ile süper devlet olma yarışında Türkiye’de hakimiyet sağlamayı amaçlayan Sovyet Rusya gençliğimizden önemli bir kısmını ‘Devrimci’ adı altında Marksist-Leninist grubunu KGB vasıtasıyla koordine etmeyi başarmıştı.

Ve bu sözde devrimcilerin yakalarına ‘Komünizme’ hizmet ettiğini gizlemek için de Atatürk’ün Kocatepe ye çıkış rozetini taktırmıştı. Deniz Gezmiş bu akımın en gözde lideriydi. Sözle sistemin değişmesini istemişti. Gün geldi Deniz gezmiş ve arkadaşları asıldı. Suçları; devlet düzenini silahlı örgütle değiştirmeye çalışmaktı. Gezmiş’i ve arkadaşlarını astıran aynı devlet;  şimdi 35 bin insanımızın ölümüne ve ülkenin alt-üst olmasına sebebiyet veren terörist başı-bebeklerin katili Öcal’an ve yandaşlarını besleyip, meclislere sokuyor. Bu mantığa baktığımız da Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu vampirlerin yanında sütten çıkmış ak kaşıktır.

Çok iyi hatırlıyorum, Alparslan Türkeş ile  MHP’nin Bahçelievler'deki merkezinde rahmetli Kemal Fedai Coşkuner le yaptığımız sohbette, her gün sol örgütler tarafından onlarca ülkücü öldürülmesine rağmen,Türkeş;  Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesine karşı olduğunu rahatlıkla ifade ediyordu. Ve aynı Türkeş, 1979 yıllarının ortalarında siyasi yönetimdeki çatlaklar yüzünden terörün ivme kazandığını, tek çarenin ise fazla gencin ölümünü engellemek için ordunun yönetime el koymasını sık sık istemekteydi.

Ve 12 eylül 1980 sabahı ordu yönetime el koydu.
Ülkücüler’in, Akıncıların ve solcuların hepsi toplanıp cezaevlerine atılırken, siyasi patronlar tatil köyü sayılacak mekanlara eşleri ile birlikte gönderilmişti. İşte gençlikte o zaman  uyanış başladı.
Çünkü; onlar ister suçlu ister suçsuz olsunlar, anadan doğma ağır işkencelere tabi tutulurken, onları darbeden önce taraftar olarak ileri süren siyasi patronlar belikli askerle anlaşmış ve kendilerini tatile çıkartmışlardı.

Askeri yönetim o dönemde ek bir genelge yayınlayarak örgüt ve örgüt mensubu yakalayan polislere de para primi vereceğini bildirince olanlar olmuştu. Herkes toplanıyordu ve işkencelerde sözde itiraflar imzalattırılıyordu. Öyle bir hal almıştı ki hali hazırdaki cezaevlerinde yer yoktu.Prefabrik cezaevleri inşa edilip gençler içine sokuluyordu, hem de hayvan misali.

Bir yatakta 6 kişi yatmaktaydı.

Suçsuz-günahsız yıllarca yatıp mahkemelerden beraat eden binlerce genç oldu.
Cezaevlerinde, işkencelerde ölenler, sakat kalanlar oldu. Şimdi darbeciler yargılansın diyenler her ne hikmetse o dönemde cezaevlerinde yatıp ta yargılanmaları sonucu beraat edenlerin haklarının bir şekilde iadesini istemiyorlar.

Kenan Evren, TV’lere çıkıp elleri titreyerek ve övünerek vicdanının rahat olduğu ve o dönemlerde eşitliği sağlamak için bir sağ’dan bir sol'dan idam ettiklerini rahatça söylüyor. Şimdi sormak lazım Evren’e; “Yaşı daha henüz reşit olmamış gencin yaşını büyüttürüp, idam ettirmek hangi vicdanda var? Olmayan vicdan rahat olur mu?”

Ülkenin kalkınmasında onlarca yıl zamanlar durdurulduğu gibi binlerce gencin yılları heba oldu. Şimdi bu yılların hesabı kesinlikle iade edilmeli ve küskünler devleti ile barıştırılmalıdır.

DARBE ÜLKÜCÜLERİ KURTARDI

12 Eylül askeri darbesinden önceki çatışma döneminde ülkücüler ve Sol örgütler güç gösterisi için kurtarılmış bölgeler elde etme çabasındaydı. Sol örgütler de 49 fraksiyon vardı ama hepsinin hedefinde ülkücüler vardı. Yine sol örgütler bankalar ve kuyumcular soymakta , önemli iş adamlarından yüklü haraçlar almaktaydılar. Bu yüzden ağır silah bakımından ve savunma açısından ülkücülerden çok çok üstte idiler.

Her gün onlarca ülkücü genç bu önemli üstünlükle vuruluyor, öldürülüyordu.
Ülkücülerde ise savunma araçları son derece azdı. Öyle bir noktaya gelinmişti ki, ülkücülerin yatağı Bahçelievler'de  MHP genel merkezi ile Gençlik kolları genel merkezi güpegündüz bombalanmış, kurşunlanmış ve ölümlere sebebiyet verilmişti...

Açıkça söylemek gerekirse ülkücüler yürek bakımından sol örgütlere korku salmıştı ama sol örgütlerin ağır silah üstünlüğü onları yok etme noktasına getirmişti. Elbette ki ihtilalde ülkücüler, sol örgütlerle aynı kefeye konulmuş, işkenceler görmüş, vatan haini tanımlaması ile yargılanmışlardı.

Yani sol örgütler karşısında devletten hiçbir ayrıcalık görmemişlerdi.

Ama şurası da gerçek ki, askeri darbenin olması ülkücülerin daha fazla ölmesini tamamen engellemiştir.

cafesiyaset.com (özel)

 
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: tungatonyukuk - 11 Eylül 2007
Kahpe Eylülleri Unutmayız unutturmayız.Bir gün Öcümüzü alıcağız..
Başlık: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Deli - 11 Eylül 2007
(http://img123.imageshack.us/img123/5638/fikriarikan1na6.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)

      FİKRİ ARIKAN

         1952-27.03.1982 Çorum'un Alaca kazasından olup 30 yaşındaydı.Ailece Ankara'nın Türközü- Bademlidere semtinde oturuyorlardı.Ankara'da cereyan eden bir takım olaylara karıştığı iddiasıyla tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevine kaptılmıştı.Yargılandığı 12 Elül mahkemelerinde " idam " cezasına çarptırıldı.27 Mart günü sabahın ilk saatlerinde Mamak Cezaevin'de kaldığı ölüm hücresinden çıkarılarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevin'de asılarak şehit edildi. Cenazesi Ankara Karşıyaka mezarlığına defnedildi.


(http://img123.imageshack.us/img123/6349/mustafapehlivanoglu12k1br1.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)


    MUSTAFA PEHLİVANOĞLU

  03.03.1958 - 07.10.1980 Aslen Bilecek'in Bozüyük ilçesinden olup ailece Ankara Dikmen semtinde oturuyorlardı.22 yaşındaydı.Ülkücülük suçundan cezaevine girmiş ve idamla mahkum edilmişti.Mamak Askeri Cezaevinde yatarken bir fısatını bularak kaçmayı başardıysa da kısa bir müddet sonra tekrar yakalndı.12 Eylül Cuntası tarafından idam edilmesi için verilen emir , Ankara Merkez Kapalı Cezaevin'de yerine getirildi ve sabahın eken saatlerinde asılmak suretiyle şehit edildi.Cenazesi Ankara Karşıyaka mezarlığındadır.


(http://img240.imageshack.us/img240/7393/cevdetkarakas111jf8.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)

CEVDET KARAKAŞ

 04.06.1981 Elazıg doğumlu olup 12 yaşındaydı.Ailesi ile birlikte Almanya'da bulunuyorken ,Türkiye'ye vatanına dönmüştü.Elazıg'da cereyan eden bir olaya adı karıştığı için tutuklandı ve 12 Eylül Mahkemelerinde yargılanarak idam cezasına çarptırıldı.2 Haziran günü , 12 Eylül cuntası tarafından cezası onaylanarak Resmi  Gazete'de yayınlandı.4 Haziran günü sabahın erken saatlerinde Elazıg Kapalı Cezaevinde asılarak şehit edildi.Cenazesi , Elazıg Asri Mezarlığı'na defnedildi.


(http://img240.imageshack.us/img240/8892/cengizbaktemur111ah6.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)

CENGİZ BAKTEMUR

  02.05.1982 Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Polat köyünden olup 20 yaşındaydı.Ailece , Doğanşehr'de Yeni Belediye Garjı^'nın yakınlarında oturuyorlardı.Liseyi yeni bitirmişti.Doğanşehir'de meydana gelen bir olaya adı karıştığı için tutuklanıp cezaevine kapatıldı ve 12 Eylül Mahkemelerinde yargılanbarak idam cezasına mahkum edildi.2 Maayıs günü sabahın erken saatlerinde Elazıg Kapalı Cezaevine asılarak şehit edildi. Cenazesi , Doğanşehir ezarlığı'na defnedildi.


   (http://img441.imageshack.us/img441/8569/images2kc4.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)

        ALİ BÜLENT ORKAN

           13. 08. 1982 Samsunludu.25 yaşında olup ailece Ankara'nın Etlik Aşşağı Eğlence semtinde oturyorlardı.İncirli Lisesinin gece bölümünde okuyordu.1980 öncesinde meydana gelen bazı olaylara sebebiyle yargılandığı 12 Eylül mahkemelerinde İdam cezasına çarptırıldı.Kapatıldığı Mamak Askeri Cezaevinnin ölüm hücresinden sabaha karşı alınarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevin'nin infaz bahçesinde asılarak şehit edildi.Cenazesi , Ankara Karşıyaka Asri Mezarlığına denedildi.

(http://img240.imageshack.us/img240/6910/images6cx7.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)


   AHMET KERSE

      1958. 30.01.1983 Gazientep'in Oğuzeli İlçesine bağlı Gürsu köyündendi. Gaziantep Eğitim enstitüsünde okuyordu.1980 yılı Şubat yaında polisler tarafından Kilis'te yakalanarak gözaltına alınıp bir ay süreyle işkence yapıldı. Çıkarıldığı 12 Eylül mahkemelerinde 8 Temmuz 1981 tarihinde idam cezasına mahkum edildi.25 yaşındyken , tutuklu bulunduğu Gaziantep Cezaevin'nin infaz bahçesinde sabaha karşı asılarak şehit edildi.Cenazesi köyünde toprağa verildi.

       
(http://img240.imageshack.us/img240/1739/selcukduracikhalilesenduf5.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)

            SELÇUK DURACIK

         1960-05.06.1983 Yuğoslavya göçmeni bir ailenin çocuğu olup 23 yaşındaydı. Ailece , Manisa'nın Turgutlı ilçesinde oturyor , seyyr satıcılık yapıyordu. Daha önce de bir kaç defa Ülkücülük suçundan cezaevine girmişti. Polisler tarafından arandığını öğrenince kendiliğinden giderek emniyete teslim olmuş fakat , yargılandığı " 12 Eylül Adaleti (!) " dağıtan İzmir 2, Nolu Askeri Mahkemesi tarafından idam cezasına çarptırılmıştı.3 Haziran günü idam edildiğine dair haberler radyoda yayınlanırken İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde işkence ile yeni ifadeler, alınmaya çalışılıyordu. İki gün sonra Buca Kapalı Cezaevin'de sabaha karşoı asılarak şehit edildi. Cenazesi İzmir - Bornova, Hacılarkırı Mezarlığı'na defnedildi.
 

       (http://img240.imageshack.us/img240/7131/halilesendag1ee4.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)

            HALİL ESENDAĞ

           1961 -05.06. 1983 Manisa'nın Saruhanlı kazasına bağlı Gözlet köyündendi. 22 yaşında olup evliydi. Bi takım olaylara kaıştığı iddiasıyla polisler tarafından yakalndı.Tutuklandıktan kısa bir süre sonra , 12 Eylül mahkemeleri tarafından idama mahkum edildi. 3 Haziran tarihinde , hakkındaki idam cezasının sabaha karşı infaz edildiğine dair radyo ve TV'den yayın yapılmasına rağmen , polisler tarafından cezaevine alınıp Emniyet Müdürlüğü'ne götüldü.Burada " itiraf etmek için iki gün boyunca akıl almaz işkenceler yapıldı ve 5 Haziran günü Buca Cezaevi'ne geri getirilip , sabahın ilk  saatlerinde asılarak şehit edildi. Cenazesi İzmir- Bornova Hacılarkırı Mezarlığı'na defnedildi..

                 
               UNUTMADIK SİZLERİ...


(http://img240.imageshack.us/img240/3963/bild202001na4.jpg) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL2ltYWdlc2hhY2sudXM=)
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Deli - 11 Eylül 2007
      Teşekkürler Alper_ Bozkurt kandaşım...
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: gurturk - 11 Eylül 2007
Mekanları cennet olsun.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: alper_bozkurd - 11 Eylül 2007
Her sabah kalktığımda intikam ateşi yüreğimde yanıyor. Bir gün evet birgün,elbet bu intikam alınacak, 5000 şehidin hesabı sorulacaktır. İşte o gün Türk'ün gazabından kimse onları koruyamayacaktır.
Türk Türk'ü Tanrı Türk'ü Korusun!!!
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: alper_bozkurd - 11 Eylül 2007
Bir gün bu yiğitlerin, ülkü devlerin intikamı alınacaktır. Bizler bu ülkü devlerinin izinde gidiyoruz. Fikriyatımızla, ülkümüzle, Türklüğümüzle gurur duyuyoruz. Ruhları şad olsun.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: AYBUKE - 11 Eylül 2007
Mekanları uçmak olsun.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Eylül 2007
12 Eylül sehpalarında uçmağa varan azizi şehitlerimizi, rahmet ve şükranla yad ederiz.
Mekanları uçmak olsun.
Türk ırkı sağolsun!!!

Kenan Evren'in denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.

12 Eylül'ün her türlü kıyım ve işkencelerinden nasibini almış birisi olarak, söyleyeceğim şey şudur:
İhtilal yönetimi Türk Milliyetçilerini esir kamplarından geri kalmayan yerlerde tuttu, dövdü, çarmıhlara gerip insan vicdanın kaldıramayacağı işkenceler yaptı, yarı aç yaşattı, hürriyetini gasbetti, kötü yaşam koşulları nedeniyle, onlarca Türk evladının yaşamlarını yitirmesine neden oldu, denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " diyerek civanlara kıydı...

Olsun, bu bizim memleketimizdi.
Memleketin zindanları bile kutsaldı...

Güneşler, dar ağaçlarının üzerine doğmuştu...
Varsın doğsun, zaten vatana kurban değilmiydik?

Dövüyorlar, hakaret ediyorlar, esir muamelesi yapıyorlardı...
Varsın olsun; devletimizdi, babamızdı; belli ki babamız bizi, terbiye etmek istiyordu.
…………
…………..........
Hepsine eyvallahtı...

Lakin; iş bundan ibaret  ve bizim bildiğimiz gibi, değildi.
Ellerimize kalın iddianameler tutuşturulup "anayasal düzeni değiştirip, devleti yıkmaya,......" suçlarına muhatap bırakmışlardı.
İşte bu olmamıştı. Böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı!!!
Evet olmamalıydı!..
Ama, olmuştu…

Bir Türk evladı uğruna öldüğü devleti yıkmakla, nasıl suçlanabilirdi?
İşte bu acı gerçek Türk Milliyetçilerini yıkmış ve o zaman ölmüşlerdi....

Her şeye rağmen Türklük ve Türk vatanı var olsun...
Bu memleketin zindanları, idam sehpaları, mezarları bile kutsaldır…
Türk ırkı sağolsun!!!

TTK.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: TÜRK-KAN - 12 Eylül 2007
 Türk Milliyetçilerini; kızıl, anarşist teröristlerle aynı gören sapkın zihniyet maalesef hala iktidardadır. 12 Eylül'de Türk evlatlarına kıyanlar ise hala dokunulmazlıklarını sürdürmektedirler.

 Bir kuşak resmen imha edildi. Olan Türkiye'mizin genç, dinamik, Vatanını Bayrağını kutsal bilen nesline oldu.

 Bütün Yiğit Türk Evlatlarının Ruhları Şad, Mekanları TANRIDAĞI olsun.

 TÜRK IRKI SAĞOLSUN.

 TTK
 

 
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: tungatonyukuk - 12 Eylül 2007
İlk Önce Bu anlamlı paylaşımın için teşekür ederim....


Bu Ülkede Abdullah Çatlı lar Haliller,Selçuk lar,Ahmet ler var.. Sırtımız yere gelmez


Bir Gün bunların hesabı sorulacak unutadık,öcünü elbet alacağız...

Ruhları Şad Mekanları Cennet olsun.....

TANRI TÜRK Ü KORUSUN VE  YÜCELTSİN!
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: SabutaY - 12 Eylül 2007
Tanrı nın rahmeti tüm şehitlerimizin üzerine olsun!!!
Tanrı Türk'ü Korusun  Ve Yüceltsin..
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: TiginNoyan - 14 Eylül 2007
Amerikan güdümlü 12 Eylül darbesi kızıl köpeklerden daha çok Türklük'e ve Türkiye'ye zarar vermiştir.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 23 Eylül 2007
UNUTMAK TÜKENMEKTİR!
UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!..


http://www.youtube.com/watch?v=4RZIvQNZSaU


Aziz Şehitlerimizi rahmet ve şükranla, yad ederiz.

Ruhları şad, mekanları uçmak olsun...

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!!!

TTK.

Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: kutlu alp - 23 Eylül 2007
Bütün can kardeşlere ibret olsun yukarıdaki görüntüler.Bedeli ödenmiş bu davanın. Kansa kan demişler cansa can düşünmeden gitmişler dar agacına gül bahçesine gider gibi. Vermişler verebilecekleri en kutsal şeyi.TÜRK ırkı için yapmişlar ne yaptılarsa.ucuz hayat senaryolarına satmadılar memleketi.Onlarda avukattı,doktordu,mühendisti ama onlar daha büyüğünü istedi.ONLAR ŞİMDİ BİR MİLLETİN TARİHİ BİR DAVANIN GEÇMİŞİ bizde onları unutmayacagız kaldıkları yerden devam ediyoruz ve sonuna kadar gidecegiz.


TANRI TÜRKÜ KORUSUN TANRI DAGINDA BULUŞACAGIZ BİR GÜN
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: aslanargun - 23 Eylül 2007
Türk Milletinin kahramanlarını asla unutmayacağız! Ruhlari Şad, mekanları Tanrıdağı olsun!


Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: motun yabgu - 23 Eylül 2007
Ruhlari sad mekanlari Tanri daglari olsun Sonsuza kadar unutmayacagiz Irkimiz sagolsun
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: ÇEPNİ FİRUZ - 23 Eylül 2007
Şehitlerimizin ruhları şad mekanları Tanrı dağları olsun. Rahat uyuyun sizleri asla unutmayacağız.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: TiginNoyan - 24 Eylül 2007
Güzel video, elinize sağlık.
Başlık: Akp Fetullah Gülen ve 12 Eylül le hesaplasma
Gönderen: daglargibi - 03 Mayıs 2013
Bilindigi gibi 2010 Refeandumun da AKP hükümeti 12 Eylül'le hesaplasma adi altinda sandiga gitti ve darbeden magdur olan bir cok Ülkücünün de destegini aldi. Refarandum 12 Eylül'le hesaplasma, darbe ile hesaplasma olarak kamuoyunu sunuldu peki AKP  hesaplasma adi altinda refaranduma giderken en büyük destegi kimden aldi ? Gülen cemaatinden !..
Cemaat bu Referandumda evet oylari icin yogun destek verdi. Peki Fetullah gülen 12 Eylül günü de böyle darbeye yigitce karsimi cikti ? Hayir darbeyi destekledi, desteklemek bir tarafa darbecileri cennetlik ve Cenab-i Allah'in yüce Türk milletini kurtarmak icin gönderdigi yigit Türk ordusunun neferleri olarak telaffuz etti, Kenan Evren'i de cennetllik ilan etti. Hep beraber okuyalim


-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
O günlerde Gülen cemaati tarafından çıkartılan ve başyazarlığını Fethullah Gülen'in yaptığı "SIZINTI" adlı derginin Ekim 1980 tarihli, yani 12 Eylül İhtilali'nden bir ay sonra yayınlanan 21 Sayısında aynen şu cümleler yer alıyordu.
Yazıyı kaleme alan, adı geçen derginin başyazarı Fethullah Gülen'den başkası değildi..
İşte, o satırlar:

"Binbir vahşet senaryosunun sahnelendirilmesi karşısında, sessiz ve infialsiz kaldık.. Evet.. Bütün bir millet olarak arenalardaki kavgayı seyreder gibi, bu kanlı boğuşmadan hiçbir şey anlamadık.

Sahnenin bu rengarenk aldatıcılığı, ortalığı inleten valsin korkunç uyutuculuğu ve kostümün göz bağlayıcılığı karşısında, oynanan oyunun gerçek yüz ve vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri oldu. Bu sezme, ümit dünyamızla yeniden kendimize gelmemizi ve kendi kendimizi idrak etmemizi temin etti.

Bu düşman kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimaî bünyenin harici bir kısım yalandan temizlenme, arındırılma düşüncesiyle onu aslına irca zaferidir. Bu zafer, kendinden ümit edilenleri getirdiği takdirde, Türk’ün zaferler hanesinde en müstesna yeri işgal edecektir. Böyle bir  girişime bir evvelki sene selam durulmuş ve gaziler ocağının yiğit eri Mehmetçik’e teşekkürler sunulmuştu."
YILLAR YILI  BİNBİR SALDIRI İLE HARAP OLMUŞ HASTALIKLI BÜNYEYİ İYİLEŞTİRMEK İÇİN  DAHA KÖKLÜ ve GÖNÜLDEN BİR HAREKET GEREKLİYDİ..
"Ne var ki, yıllardan beri, binbir saldırı ile harap olmuş bir bünye, böyle hemen bir ilaç vermekle iyi edilemeyeceği de muhakkaktı. Daha köklü ve daha gönülden bir hareket gerekliydi ki, milli bünyeyi kemiren yıllanmış kanserli hücreler berteraf edilebilsin."

ŞİMDİ, BİNBİR ÜMİT ve SEVİNÇ İÇİNDE, TAM DA ÜMİTLERİMİZİN TÜKENDİĞİ YERDE HIZIR GİBİ İMDADIMIZA YETİŞEN MEHMETÇİĞE BİR KERE DAHA SELAM DURUYORUZ..
"Ve, işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin ümit ışığı saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz."(1)

*** 
Bununla birlikte "her musibette bir hayır vardır" prensibine göre 12 eylül'ünde müspet tarafları yanları olmuştur. Hocaefendi bunu şöyle ifade etmektedir:

BU SON HAREKETİN(DARBENİN) MİMARLARI TOPLUMUN DİRİLMESİ İÇİN BİR KERE DAHA SİLKELEYEREK OLUMLU BİR CRAATTA BULUNDULAR..
"Kimsenin kimseyi kabullenmediği, bir kesimin diğeri ile beraber yaşamaya tahammül edemediği ve en küçük farklılıkların kavga vesilesi yapıldığı böyle bir ortamda, müdahele için her şey tamamdı.....Ancak, Allah bu haince düşüncelerin hiçbirine fırsat vermedi. O rahmetle tecelli edip sebepler yarattı ve milleti kurtardı........
 
Bu arada şunu da vurgulamakta yarar var: Bu son hareketin mimarları bazı müspet icraatta da bulundular. Toplumu, dirilmesi için bir kere daha silkelediler. Sovyet imparatorluğu yıkılma sath-ı mâiline girdiği bir dönemde maceracı gençlerin Türkiye'yi Sovyetler'in peyki haline getirme oyununu bozdu ve ülkemizin içinden çıkılmaz bir bataklığa sürüklenmesini bilerek veya bilmeyerek önlediler.. bazı kıymetli vatan evlatlarına millete hizmet etme yollarını açtılar.. imam-hatiplerin açılmasına göz yumdu ve mekteplere ahlak, din dersi koymak suretiyle bir tarihi yanılgıyı düzelttiler.."(2)

***
EVREN CENNETE GİDEBİLİR..
"Evren Paşa, seçmeli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir iş yapmıştır. Gençlerin çoğu onun bu icraatı vesilesiyle din eğitiminden nasiplerini almışlardır. Bu iş kanaatimce öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir hiçbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtuluşuna vesile olabilir, cennete de gidebilir.."(3) 
 
           KAYNAKLAR:
 (1) Son Karakol http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/son-karakol.html
       Bu yazının başlığı olan "SON KARAKOL" ile darbeyi gerçekleştiren o dönemin Türk Silahlı Kuvvetleri işaret edilmiştir.
 
(2) 12 Eylül http://tr.fgulen.com/content/view/3178/132/ 

(3) Evren Cennete Girebilirhttp://www.milliyet.com.tr/content/fethullah/html/fet09.html

HABERPRESS'İN NOTU:
Bütün bunları yazarken, yazıların kaynaklarını da ekledik.. Bu arada, 12 Eylül darbesinin hemen akabinde Fethullah Gülen'in  eli kanlı, cunta şefi Kenan Evren'le görüşmek için kendisine altın bir kol saatini hediye olarak gönderdiği de bilinenler arasında...
Ne gariptir ki, yollanan bu hediye kabul ediliyor.. Gülen-Evren görüşmesi gerçekleşiyor.. Kravat takmayı sevmeyen Fethullah Gülen, ne gariptir ki, sırf  Kenan Evren'e şirin görünmek maksadıyla o günkü görüşmeye kravatlı gidiyor..

____________________o0o_____________________

 KENAN EVREN GÜLEN’İN VAAZLARINI NASIL DİNLEDİ?
 

Fethullah Gülen, 12 Eylül’de ölülerin bile “evet” oyu kullanmasını istedi. Cemaat de 12 Eylül darbesinde yaşanan acılar üzerinden uzun süredir referandumda “evet” kampanyası yürütüyor. “Hayır” oyu kullanacakları “12 Eylül yandaşı” olmakla suçluyor. Peki, 12 Eylül Fethullah Gülen için nasıl geçti?
İsterseniz “ölülerin dirilmesi” dışında darbenin Gülen için kerametlerine bakalım…
İKBAL DÖNEMİ GELİYOR
10 Ağustos 1980…
Fethullah Gülen Bursa’da verdiği vaazda şunları söylüyordu:
“Aziz Müslüman, muhteşem şafak çoktan açmıştır. O şafağın horozları çoktan ötmeye başlamıştır. Filizler çoktan çıkmıştır. Burcu burcu Hazreti Muhammed kokusu bir baştan bir başa Anadolu’yu, İslam aleminin son karakolunu, Mehmetçik’in canını dişine takıp beklediği karakolu çoktan almıştır. Ben ve emsallerim belki bunu göremeyeceğiz, fakat içinizde binlerce insan göklerin nur akar olduğunu görecek.”
Gülen’in darbeye bir ay kala yaptığı bu konuşma ilginç değil mi?
5 Eylül 1980…
Darbenin sadece bir hafta öncesi. Fethullah Gülen, 1976’dan beri bulunduğu Bornova’da son vaazını o gün verdi. Gülen’i camide dinleyen 24 Ocak kararlarının mimarı, dönemin en yüksek bürokratı Turgut Özal idi. Fethullah Gülen, Özal’a o gün Türkiye’de yaşanan çatışmalara rağmen güzel günlerin yakın olduğunu söylüyordu.
Darbeden kısa bir süre önce…
Gazeteci Faruk Mercan’a anlattığına göre Fethullah Gülen bir binanın terasında oturuyor. Yıldız, hilal şeklindeki ayın önünde durmuş durumdaydı. Gülen bu durumu şu şekilde yorumluyordu: “Ay ve yıldız ne zaman bu şekle bürünse Türk dünyası için ikbal dönemi başlıyordu. Gökyüzünde bu manzara, ihtilal karanlığına sürüklenen Türkiye için büyük bir ümit ışığıydı”.
11 Eylül 1980…
Darbenin bir gün öncesi. O gün Fethullah Gülen’in 2 ziyaretçisi vardı. Biri cemaatin dinlerarası diyalog çalışmalarının önemli isimlerinden Suat Yıldırım. Yıldırım, Kur’an mealine Tevrat ve İncil’den bölümler ekleyerek tartışma yaratmıştı. Diğer ziyaretçi Sızıntı dergisi yazarı ve cemaatin sonraki yıllarda açacağı Erkul Kolejleri’nin sahibi Dr. İbrahim Erkul’du. Gülen’in anlattığına göre konukları o gün darbe olacağını haber verdiler. Gülen 20 günlük rapor aldı.
CEMAAT SİLAHLANACAK MIYDI
12 Eylül 1980…
Darbenin ardından Sıkıyönetim Komutanlığı, Fethullah Gülen’i gözaltına almaya geldi ancak Gülen evde bulunamadı. Bunun üzerine hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Darbenin ilk günlerinde Gülen önce Isparta’ya geçti. Sızıntı Dergisi için yazdığı artık herkesçe bilinen “Son Karakol” yazısını burada yazdı: “Ve işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tulûu saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekâsına alâmet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihâlelerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz.”
Fethullah Gülen 12 Eylül darbesini açıkça destekledi. Gülen ile görüşerek yakın zamanda hayatını yazan Faruk Mercan bunu şöyle anlattı: “Gülen, Türk gençliğini ‘soysuzlaştırma’ ve ona ‘canavarlık aşılama’ girişimleri karşısında millet olarak sessiz kalındığını hatırlattı. Gülen’e göre oynanan oyunun gerçek yüzünü ve vahşetini ilk sezen, ‘Son Karakol’un kahraman bekçileri olarak askerler oldu. Demokratik sistem pahasına da olsa, emir komuta zinciri içinde bir ihtilalle duruma el koyarak komünist bir ihtilale ‘dur’ demişlerdi.”
Ne kadar ilginç değil mi? Oysa bugün cemaat, açıkça destek verdiği 12 Eylül’ün edebiyatını yayın organlarında ne kadar sık yapıyor. Üstelik “canavarlık” “soysuzlaşma” diye söz ettiği eski solcularla beraber…
Peki, Fethullah Gülen silaha sarılmayı düşündü mü?
Cevabı yine Mercan’ın kitabından Gülen’in kendi ifadeleriyle verelim: “Eğer Silahlı Kuvvetler halletmeseydi, durum kendiliğinden milletin silaha karşı silah kullanması noktasına gelecekti. Çünkü Türk halkı böyle komünist bir ihtilale karşı direnmese, o takdirde ortada ‘Müslüman Türkiye’ diye bir şey kalmayacaktı.”
DARBECİLER CENNETLİK
Fethullah Gülen, 12 Eylül’ü desteklemekle kalmıyor, eğer gerçekleşmese Müslüman Türkiye’yi kurtarmak için silaha sarılmaktan söz ediyor. Yoksa cemaat, darbe ortamı oluşturmak için silahlı eylemler mi yapacaktı? Senaryo biraz tanıdık gelmiyor mu?
Fethullah Gülen’in 12 Eylül’e bakışını yine aynı kitapla okuyalım: “Demokratik sistemi tahrip etmek gibi bir dezavantajına rağmen, 12 Eylül’ün Türk toplumunu silkelediğini vurguluyor. Çünkü 12 Eylül Türkiye’nin tamamen komünist bir blokun bir uydusu haline gelmesi oyununu bozdu. Öte yandan imam hatip okullarının yaygınlaşması ve okullara mecburi din dersleri konulmasıyla Türk gençliği, içine sürüklenmiş olduğu inanç boşluğundan bir ölçüde de olsa kurtuldu. Gülen, din derslerinin anayasaya öylesine önem veriyordu ki, ‘ihtilalciler, cumhuriyet hükümetlerinin yapamadığı bir işi yaptı’ diyordu. Bu tarihi bir yanılgıyı düzeltme çabasıydı ve bir insanı tek başına cennete götürecek kadar önemli bir olaydı.”
Fethullah Gülen, 12 Eylül darbesinin Türk toplumunu silkelediğini, sosyalizmden dinselliğe başvurarak uzaklaştırdığını söylüyor. Gülen’e göre sadece bu nedenlerle bile darbeciler cennete gidecek.
DARBENİN BAKANI CEMAATÇİ
İlginçtir darbe yönetiminin başında bulunan Kenan Evren’in bacanağı Yakup Hacıhabiboğlu cemaate yakın bir isimdi. Habiboğlu, 12 Eylül’ün hemen ardından Fethullah Gülen’in vaaz kasetlerini Evren’e götürüyor, ona dinletiyordu.
Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreter Yardımcı Tuğgeneral Hasan Sağlam da Fethullah Gülen’e yakındı. Gülen’in anlatımına göre Sağlam, o yıllarda Fethullah Gülen’i koruyordu. Şaşırtıcı bir başka gelişme ise Gülen’e yakın Hasan Sağlam’ın darbeden bir hafta sonra darbe hükümetinin Milli Eğitim Bakanı olmasıydı. Fethullah Gülen kolej açma atılımını Korgeneral Hasan Sağlam’ın bakanlığı döneminde yaptı. 1983 yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığı görevini yapan Sağlam 1986 yılından itibaren tam 16 yıl boyunca, ölünceye kadar İlim Yayma Cemiyeti’nin başkanlığını yaptı. Gülen’in de üyesi olduğu Komünizmle Mücadele Dernekleri’nden gelen kadroların kurduğu İlim Yayma Cemiyeti ile İmam Hatipler’in yaygınlaşması, eğitimin dinselleşmesi için çalıştı.
GÜLEN YAKALANAMIYOR!
Fethullah Gülen, Isparta’dan Kemal Erimez’in İstanbul’da ayarladığı bir eve geçmek için yola çıktı. İstanbul’da ünlü bir işadamının Boğaz’daki evinde üç gün kaldı. Ardından İzmir’e doğru yola çıktı.
7 Ekim 1980…
Darbenin 25 gün sonrası. Gülen, İzmir’e giderken Bursa Nilüfer’de Mehmet Ali Şengül’le beraber gecelemeye karar verdi.
Bugün Şengül, Fethullah Gülen adına dinlerarası diyalog çalışmalarını yürüten isimlerden biriydi.


Sağda Mehmet Ali Şengül, dinlerarası diyalog çalışmaları için Avustralya’da…
O gün kaldıkları evin kapısı çaldı. Gelen Jandarma Yüzbaşı Cengiz Basmaz ve sıkıyönetim emrindeki Bursa Emniyeti Siyasi Şube Müdürü idi. Hakkında arama kararı olmasına rağmen Yüzbaşı Basmaz, Fethullah Gülen’i serbest bıraktı. Basmaz, Gülen’e “güle güle gidin hocam” dedi.
Gülen İzmir’de birkaç gün kaldıktan sonra Ankara’ya geçti. Ankara’daki evi Kemal Erimez ayarlamıştı. Erimez, cemaatin Orta Asya’da okullarını kuran önemli isimlerinden biriydi.
Fethullah Gülen, Ankara’da Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç ile görüştü. İlginç bir ayrıntı ise Altıkulaç’ın AKP’nin kurucu ve ilk dönem milletvekili olmasıydı. Yeniçağ yazarı Sabahattin Önkibar’ın ifadesine göre Başbakan Erdoğan’ın parti kurma isteğini Altıkulaç, yakın olduğu Kenan Evren’e aktarmış, ondan askerlerle aralarının düzelmesi için aracı olmalarını istemişti.
Altıkulaç ile görüşmesinin ardından “aranan” Gülen’in tayini Çanakkale merkeze çıktı. 20 Mart 1981 günü Gülen devlet memurluğundan istifa etti. Tekrar İstanbul’a geldi.
Fethullah Gülen, Kenan Evren’in dershane yerine özel okulların açılması tavsiyesine uyarak kolej açmaya başladı. İzmir Bozyaka Öğrenci Yurdu, 1982 yılında Yamanlar Koleji’ne dönüşürken, İstanbul’da Fatih Koleji, Bursa’da Nilüfer Koleji açıldı. 1983 yılında ise Ankara’da Samanyolu Koleji açıldı. Hala “aranan” Fethullah Gülen, buna rağmen kolejleri ardı ardına açmaya devam etti.
Gülen o yıllarda “aranmasına rağmen” Tüm Türkiye’de rahatça dolaşıyordu. Birgün İzmir’den İstanbul’a gelirken İstanbul girişinde aramaya takılan Gülen’e aramayı yapan subay kimliğini geri vererek “buyurun gidebilirsiniz” diyordu.
İstanbul’da 1983’te Gülen’in kaldığı eve yeni bir baskın oldu. Ancak eve gelen ekip Gülen evde olduğu halde bulamadı!
Gülen o yıllarda sık sık asker ziyareti de yapıyordu. Ancak buna rağmen 1986 yılına kadar yakalanamıyordu!
Ta ki 1986 yılının 12 Ocak günü Burdur’da bir asker ziyaretine gidene kadar. O gün Fethullah Gülen, hakkında İzmir emniyeti tarafından verilen arama kararı nedeniyle Burdur Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Turgut Özal’ın devreye girmesiyle bir gün içinde serbest bırakıldı. İzmir Emniyet Müdürü Ahmet Karakurt, Gülen hakkında arama kararı olmadığını söylüyordu.
12 Eylül’de büyük acıların hikayesini referandum sürecinde günlerce dinlediğimiz cemaatin en önemli ismi için 12 Eylül darbesi, o gece Burdur Emniyeti’nde geçen birkaç saatten ibaretti. Belki de bu nedenledir ki cemaatin her gün yayınlarına çıkardığı 12 Eylül mağdurlarının içinde Gülen cemaatinden kimse yoktu
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Abbas Karakaya Bozkurt - 12 Eylül 2020
Bazen İyi Yönde Anılmadık
Verdiğimiz Kararlarda Belki Yanıldık
Ama Çoğu Zaman Yanılmadık
ABD İmzalı Eylüllerde Çok Yandık
Dumanımızı Gören Göz Olmadı
Seneler Geçti Üzerinden
Doğru Diyen Söz Olmadı
Tabutluklar C5'ler Yiğitlere Acımadı

Ve Bugün Geldi Çattı Bir Eylül Daha
Öfkesini Kusar Gibi
Nefesimi Keser Kimi
Ve İhanet Eser Gibi
Ne Diyeyim
Biz Çok Yandık Eylüllerde
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Eylül 2020
Yüreği millet ve dava aşkıyla dolu binlerce Türk Milliyetçisini zindanlara doldurup bir nesli heba eden; katil, güdümlü ve alçak 12 Eylül cuntacılarına verilmiş en güzel yanıt...
Ya da kayıp bir neslin hüzün dolu hikayesi...

DOKUZ ŞAFAK

EBU CEHİL DEVRİNİN, EYLÜL UZANTISINDA
DOKUZ TEKBİR KUŞANDIK, HUBEYB'LERİN ARDINDAN
BİLMEZDİK ESKİDEN ŞEHİRLERİN ORTASINDA
ZİNDANLAR OLDUĞUNU
BİLMEZDİK GÜNEŞLERİN ÖLÜMLERE DOĞDUĞUNU
KANLANDI HER ŞAFAK, KAN AĞLADI YÜREĞİMİZ,
VE KİMİMİZ YİRMİ, KİMİMİZ OTUZ
KİMİMİZ MÜEBBETE BOĞULDUK
KİMİMİZ SEHERLERDE ÖLÜMLERE SUNULDUK
EBU CEHİL DEVRİNİN, EYLÜL UZANTISINDA
DOKUZ TEKBİR KUŞANDIK, HUBEYB'LERİN ARDINDAN

"rüyalarım bile dokuz bölüm.
Her bölümde bir sehpa
Dokuz şafak, dokuz ölüm
Yüreğim parça parça
İsterse yeniden doğsun
hüzün yüklü eylüller
geri gelsin mezarlardan
o dirilmiş ölüler
yine de öfkemde sınır yok
beynimde kan.
Bir hasret, bir özlem,
bir sevgiydi urganlara takılan.
Dokuz tekbir, kan kırmızı şafak
Yemin ettik dokuzların üstüne
Kıyamda kısas bizim olacak
Böyle bilinmeli, dünya bilmeli.
Kısasta mücrim…
Asker yeşili

EBU CEHİL DEVRİNİN, EYLÜL UZANTISINDA
DOKUZ TEKBİR KUŞANDIK, HUBEYB'LERİN ARDINDAN

Süleyman KALAYCI
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Eylül 2020
13 yıl önce bugün yaptığım bir paylaşım.
Hâlâ aynı duygu ve düşüncedeyim.

12 Eylül sehpalarında uçmağa varan aziz şehitlerimizi, rahmet ve şükranla yad ederiz.
Mekanları uçmak olsun.
Türk ırkı sağolsun!!!

Kenan Evren'in denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.

12 Eylül'ün her türlü kıyım ve işkencelerinden nasibini almış birisi olarak, söyleyeceğim şey şudur:
İhtilal yönetimi Türk Milliyetçilerini esir kamplarından geri kalmayan yerlerde tuttu, dövdü, çarmıhlara gerip insan vicdanın kaldıramayacağı işkenceler yaptı, yarı aç yaşattı, hürriyetini gasbetti, kötü yaşam koşulları nedeniyle, onlarca Türk evladının yaşamlarını yitirmesine neden oldu, denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " diyerek civanlara kıydı...

Olsun, bu bizim memleketimizdi.
Memleketin zindanları bile kutsaldı...

Güneşler, dar ağaçlarının üzerine doğmuştu...
Varsın doğsun, zaten vatana kurban değilmiydik?

Dövüyorlar, hakaret ediyorlar, esir muamelesi yapıyorlardı...
Varsın olsun; devletimizdi, babamızdı; belli ki babamız bizi, terbiye etmek istiyordu.
…………
…………..........
Hepsine eyvallahtı...

Lakin; iş bundan ibaret  ve bizim bildiğimiz gibi, değildi.
Ellerimize kalın iddianameler tutuşturulup "anayasal düzeni değiştirip, devleti yıkmaya,......" suçlarına muhatap bırakmışlardı.
İşte bu olmamıştı. Böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı!!!
Evet olmamalıydı!..
Ama, olmuştu…

Bir Türk evladı uğruna öldüğü devleti yıkmakla, nasıl suçlanabilirdi?
İşte bu acı gerçek Türk Milliyetçilerini yıkmış ve o zaman ölmüşlerdi....

Her şeye rağmen Türklük ve Türk vatanı var olsun...
Bu memleketin zindanları, idam sehpaları, mezarları bile kutsaldır…
Türk ırkı sağolsun!!!

TTK.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: turania_25 - 12 Eylül 2020
12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 40 yıl geçti. Türkiye demokrasisinde 'kara leke' olarak anılan darbe sonrası 650 bin kişi gözaltına alındı, 52 bin kişi de tutuklandı.

Bu zor sürecin telafisi, ülkemizin onarılmaz zararları ve bu yaraların sarılması yılları aldı.

Özgül ağırlığı dahi beş kuruş etmeyen Amerikan uşaklarının, bu ülkeye çaktığı kazıkları, bu gün bile çıkarmada zorlandığımız süreçlere itti bizi.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: [Hun Türk] - 12 Eylül 2020
Üçoklu Börü Kam Ağabeğ, 13 yıl önce özetlediğin gibi. Bunu somut anlayabilecek kadar bizim yaşımız yetmez. Senin yanında bize söz hakkı bile düşmez.

Türk Irkı Sağolsun!
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: [Hun Türk] - 12 Eylül 2020
Allah rahmet eylesin!

Türk Irkı Sağolsun!

https://www.hunturk.net/12-eylul
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 13 Eylül 2020
Üçoklu Börü Kam Ağabeğ, 13 yıl önce özetlediğin gibi. Bunu somut anlayabilecek kadar bizim yaşımız yetmez. Senin yanında bize söz hakkı bile düşmez.

Türk Irkı Sağolsun!

Estağfurullah değerli Kardeşim!
Bazı şeyleri yüreğinde duyumsamak bile, en az, yaşamak kadar anlamlıdır.

Sağlık ve esenlik dileklerimle...

TTK.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Çağrıbey - 13 Eylül 2020
1970’li yıllarda CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze TSK da Amerikancı olarak bilinen generallerle yakın ilişki içindeydi.
CHP li Kasım Gülek ve şu günlerde fetöcü olduğu iddiasıyla hakkında takibat devam eden meşhur istihbaratçı Enver Altay'lıyla çok sıkı ilişkisi vardı.
Çok ilginçtir CHP li Kasım Gülek'in cenaze namazını Fetö elebaşısı kıldırmıștır. Bunu da bir bilgi notu olarak yazmış olalım.
Paul Henze'nin 12 Eylül darbesinin yapıldığı gün, ABD Başkanı Jimmy Carter'a giderek;
"Our boys did it"  ‘Bizim çocuklar başardı’’ dediği bir döneme damgasını vuran ve Kenan Evren ve cuntacıların neye hizmet ettiklerini ortaya koyan en güçlü delildir.
Zaten darbeyi yapan cuntacılar, darbe bildirilerinde “NATO dâhil bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız” diye kendilerine destek veren dış güçlere bağlılık sözünü en baştan vermişlerdi.
12 Eylül darbesinin yegane amacı; her türlü emperyalizme dur demek azim ve kararlılığında olan ve hem taban ve hem de siyasi olarak kadrolașan ve yükselen Türk Milliyetçiliğini engellemektir.
12 Eylül'ü anlamak için bunları bilmek ve unutmamak gerekir.

Ne mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla...
Çağrıbey.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Bozkurt42 - 14 Eylül 2020
En büyük üzüntüyü, en büyük yıkımı, en romantik olan da solcular. Her türlü kazanç sağlayanlar. Vucuttaki parazit gibi. Çok şükür günümüz ilaç sektöründe parazit ilacları da bulunmakta.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: turania_25 - 14 Eylül 2020
13 yıl önce bugün yaptığım bir paylaşım.
Hâlâ aynı duygu ve düşüncedeyim.

Ağabey, tespit ve düşüncelerini güzel özetlemişsin. Kalemine sağlık.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: turania_25 - 14 Eylül 2020
1970’li yıllarda CIA’nın Türkiye şefi olan Paul Henze TSK da Amerikancı olarak bilinen generallerle yakın ilişki içindeydi.
CHP li Kasım Gülek ve şu günlerde fetöcü olduğu iddiasıyla hakkında takibat devam eden meşhur istihbaratçı Enver Altay'lıyla çok sıkı ilişkisi vardı.
Çok ilginçtir CHP li Kasım Gülek'in cenaze namazını Fetö elebaşısı kıldırmıștır. Bunu da bir bilgi notu olarak yazmış olalım.
Paul Henze'nin 12 Eylül darbesinin yapıldığı gün, ABD Başkanı Jimmy Carter'a giderek;
"Our boys did it"  ‘Bizim çocuklar başardı’’ dediği bir döneme damgasını vuran ve Kenan Evren ve cuntacıların neye hizmet ettiklerini ortaya koyan en güçlü delildir.
Zaten darbeyi yapan cuntacılar, darbe bildirilerinde “NATO dâhil bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız” diye kendilerine destek veren dış güçlere bağlılık sözünü en baştan vermişlerdi.
12 Eylül darbesinin yegane amacı; her türlü emperyalizme dur demek azim ve kararlılığında olan ve hem taban ve hem de siyasi olarak kadrolașan ve yükselen Türk Milliyetçiliğini engellemektir.
12 Eylül'ü anlamak için bunları bilmek ve unutmamak gerekir.

Ne mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla...
Çağrıbey.



Amerikan uşaklarının, yüz binlere zararı ve bu ülkeye ihanetinin bedelini, 'itibarsızlık ve ihanet' damgası ile ödemişlerdir.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: turania_25 - 14 Eylül 2020
Bu konu hakkında özellikle 12 Eylül darbesini, binlerce Türk Milliyetçisi gibi bedeni ile ödeyen ve o çetin günlerin çemberinden geçmiş bir isim olan Muhsin YAZICIOĞLU'nun şu sözü, durumun özeti olmuş adeta;

"Yıllarca bu milleti karanlığa ittiniz. 40'larda, 60'larda, 80'lerde karanlığa ittiniz. Dün de ittiniz, bugün hala itsiniz!"
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: turania_25 - 14 Eylül 2020
Nice canlar feda oldu bu uğurda, bu dava için...

Ruhları şad, mekanları Firdevs olsun.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 31 Ocak 2021
Yatağında ölmeyi hatırından sök, çıkar!
Döşeğin kara toprak, yorganındır belki kar...
Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar?
Ruhlarımız buluşur elbet “Tanrıdağı”nda...

                       Uluğ Bilge ATSIZ

31 Ocak 1983
12 Eylül cellatlarınca idam edilen ülkü çınarımız Ahmet KERSE'yi şehadetinin 38. yılında rahmet ve minnetle anarım.
Bir kefenin bile çok görüldüğü aziz şehidimiz davamızın hatırasında ve Türk Milletinin sinesinde sonsuza dek yaşayacaktır.

Unutmadık!
Unutmayacağız!
Unutturmayacağız!

Ruhu şad, durağı; Uçmak olsun!

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: [Hun Türk] - 31 Ocak 2021
Allah rahmet eylesin.

Ruhları şad olsun. TTK

KİNİMİZ DİNİMİZDİR!
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: turania_25 - 02 Şubat 2021
Yürekleri vatan için çarpan ülkü devi cengaverler, her biri birer fidan iken düştüler toprağa... Varlığımız, Türk varlığına armağan olsun. :prbay
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Çağrıbey - 03 Şubat 2021
Kahramanlar yürür gider ölüme karşı,
Bir sevgili gibi onu basar bağrına!
Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı.
Yürüyelim şu doğmakta olan yarına...

Sen ne kadar güzel şeysin ey şanlı ölüm!
Bizim bütün talihimiz sende saklıdır.
Ey dünyada her yiğide nişanlı ölüm,
Zevki sende arayanlar elbet haklıdır.

Saflarımız seyrelse de yine ileri!..
Düşenlerin kanlarından doğar bir şafak!
Haydi, sarssın yeri, göğü cenk Türküleri
Kanımızla burda, yarın, güller açacak. 

              Uluğ Bilge ATSIZ Ata

Kutlu Turan davamız uğranda can veren bütün şehitlerimize sonsuz minnet ve saygılar olsun!
Dava sancağı; varlıklarını davaya adayan yiğitlerin; kanları, canları, alın terleri ve çektikleri cefalarla hedefe taşınır ve en yüksek burçlara dikilir.
Bütün şehitlerimiz, Türklüğün sinesinde, kıyamete dek yaşayacaktır.
Ruhları şad olsun!
Mekanları cennet olsun!

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!


Varlığımız, Türk varlığına armağan olsun. :prbay


Ne Mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana.
Saygılarımla.
Çağrıbey.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Bozkurt42 - 03 Şubat 2021
Allah rahmet eylesin tekrar. Nasıl unutulabiliir ki.

TTK

http://www.youtube.com/watch?v=Q6BWMycS_gM
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 05 Haziran 2021
Bahar yüklü çocuklar,
Kış kıyamet yaşarken,
Kimseler perdeleri,
Açıpta gel demedi.
Onlar kutlu kavgada
Ölümlere koşarken,
Kaç kurşunda gittiler
Hiç kimseler bilmedi.


5 Haziran 1983

12 Eylül cellatlarınca asılarak şehit edilen Ülkücü şehitlerimiz Halil Esendal ve Selçuk Duracık'ı şehadetlerinin 38. Yılında rahmet ve minnetle yad ederim.
Kutlu ruhları şad, durakları; Uçmak olsun!

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!

Unutmadık!
Unutmayacağız!
Unutturmayacağız!


Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK.
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: [Hun Türk] - 11 Eylül 2022
Allah rahmet eylesin. Ruhları şad olsun!

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!!
Başlık: Ynt: 12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri
Gönderen: turania_25 - 13 Eylül 2022
12 Eylül, cuntacı namussuzların bu vatana, millete, bayrağa, devlete ihanetidir. Amerikan uşaklarının görevini yerine getirmesidir. Şeref yoksunu mel'un Kenan'ın ve avanelerinin kahpeliği olarak tarihe geçmesidir.
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 12 Eylül 2025
Ebu Cehil devrinin, Eylül uzantısıda,
Dokuz tekbir kuşandık, Kürşad'ların ardında.
Bilmezdik eskiden, şehirlerin ortasında,
Zindanlar olduğunu,
Bilmezdik güneşlerin, ölümlere doğduğunu.


12 Eylül 1980

Bir sağdan bir soldan asıyoruz, asmayalım da besleyelim mi? diyerek Türk çocuklarını; hücrelerde çürütüp, dar ağaçlarına çeken, Atlantik ötesinin CİA güdümlü, nesebi gayr-i sahih taşeronlarının, bir neslin, dal boylu, yiğitlerine yaptığı zûlmü;

UNUTMADIK!
UNUTMAYACAĞIZ!
UNUTTURMAYACAĞIZ!


Unutursak; gök girsin, kızıl çıksın!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Başlık: Ynt: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ
Gönderen: turania_25 - 19 Eylül 2025
Kara Eylül yapılanması; cuntacı alçakların eseridir.