Türkçü Turancı Otağ
GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: İgdirhan - 23 Haziran 2007
-
AKP nin dörtbuçuk yıldır sürdürdüğü özelleştirme ve Türkiyeyi toptan satış projesine son halka olarak Oyak Bankın satışı eklendi.
Bilindiği üzere Oyak grubu ;1960 yılından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının birikimleriyle oluşmuş ,bünyesinde emekli asker ,şehit ailesi ,gazi ve halen görevde bulunan askerlerin yer aldığı yüzbinlerce insan bulunan dev bir topluluktur.
Oyak Bankın satışıyla Türk bankacılık sektörünün % 42 si yabancıların eline geçmiştir.
Satış hazırlığı yapılan Halk ve Ziraat bankalarıyla yabancı payı % 80 in üzerine çıkacaktır.
Bankaların kredi alacaklarının toplamı 180 milyar dolar olduğu ,Oyakın satışıyla beraber bu miktarın 100 milyar dolarının yabancı bankaların kredi alacağı olduğu resmi kayıtlarda yer almaktadır.
Bankaların ve diğer stratejik kuruluşların birer birer yabancılara satılması ,Türkiyenin sömürgeleştirildiğinin en belirgin göstergesidir.
Oyak Bankı satın alan ING Grubu İcra Kurulu Başkanı Michel Tilmant ın daha önceki bir beyanatında Türkiyeyi "yolunmuş hindi" ye benzettiği hala hafızalarda ki yerini korumaktadır.
AB ülkelerinde bankacılık sektöründeki yabancı payı en fazla % 12 yi bulmazken ülkemizde Ziraat ve Halk bankın satışının gerçekleşmesi halinde neredeyse tamamı yabancıların eline geçecektir.
Yunanistan ın iki yıldır Ziraat Bankasına İskeçe'de bir şube bile açma izni vermediği dikkate alındığında içine düştüğümüz halin resmi daha net olarak ortaya çıkmaktadır.
Türkiye her ne şekilde olursa olsun teslimiyetçi ve köle ruhlu akp iktidarından kurtulmalı ,kurulacak milli hükümetler akp döneminin bütün satış ve uluslararası antlaşmalarını iptal edip ,ülkenin düşürüldüğü bataktan çıkartılması yaşamsal bir gereksinimdir.
Ne yazık ki Çanakkale'de ,Sakarya'da ,Dumlupınar'da istediklerini silahla alamayan haçlı batı ,şimdi istediklerini ,uluslararası ve küresel sermayenin taşeronluğuna soyunmuş olan tayyipos hükümeti aracılığıyla ,parayla almaktadır.
Ne yaıpı edip akp den kurtulmak Türklüğün geleceği için vacip ve hatta farzdır !!!
TTK.
-
OYAKBANK’ın satışı ve gerçekler
Tarih: Eylül 2005
Yer: Antalya.
OYAKBANK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy OYAK bayilerine konuşuyor:
“Canla kurulmuş stratejik kuruluşların özelleştirilmesi gaflettir. Bu kurumlarımız ve bankalarımızın, yabancılara satılması ile dolaylı olarak o yabancıların mensubu olduğu devletlerin kontrölüne girmesi anlamına geliyor. Bir Türk olarak bu beni kahrediyor.”
Bu nutku atan Coşkun Bey konuşmasının gereğini yaparak hatırlanacaktır o günlerde yabancılara satılacağına kesin gözü ile bakılan Erdemir ihalesine girmiş ve iyi fiyat vererek buna engel olmuştu.
Fakat heyhat!…
Aynı Coşkun Ulusoy önceki gün OYAK’ın can damarı olan OYAKBANK’ı 2 milyar 673 milyon dolara Hollandalı ING’ye sattı.
Önce bir şeyi hatırlatalım:
OYAK sistemi TSK mensuplarının maaşlarından yapılan kesintilerin değerlendirmesine dayalı bir sistemdir. Dahası, askerin silah ve mühimmat alımları da bu banka ile yapılır. Bir başka şey TSK maaş ödemeleri dahil pek çok ilişkisini bu banka ile yürütür.
Görüldüğü gibi bu satış ile Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının bütün mahremiyetleri ve kişisel bilgileri de bu şekilde özelleşmiş(!) yani yabancıların eline geçmiş oluyor.
OYAKBANK’ın satışı ile de Türkiye’deki bankacılığın yüzde 42’si yabancıların eline geçmiş oldu.
Tabii burada dramatik olan anti-özelleştirme nutukları atıp, Erdemir’i satın alması gibi o yönde adımlar atan bir kurumun beklenmeyen sürprizi yapmasıdır.
Diyeceksiniz ki OYAK’ın başı Erdemir’in alımında finans bağlamında derde girmişti ve bankayı iyi fiyat bulununca sattılar!
Hayır iş bu kadar basit değil.
Bizim itirazımız sadece bankacılık gibi hayati bir sektörde yabancı hükümranlığı değil, aynı zamanda OYAKBANK’ın böyle bir satışa konu olmasıdır.
Evet yüzde 25’i geçtikten sonra diğer bankaların satışına da tepki koyardık da OYAKBANK’a tepkimiz daha fazladır.Öyle, zira OYAKBANK, TSK ile özdeş bir kurumdur ve böyle bir ilkesizliğin içinde olmamalıydı.Satılmasa batacaktı diyenler olabilir.
O zaman o kurumu o noktaya taşıyanlar sorumludur.
Bazı kurumlar vardır ki manevi değeri parayla ölçülemez. Onlar o değeri ile güven verirler ve sigorta hüviyetlidirler. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinden çıkmış OYAKBANK’ı da biz böyle değerlendiriyoruz. Dolayısı ile satılmasını onaylamıyoruz.
Bu satış hele de bugünlerde askere karşı psikolojik harekat içinde olan çevreleri fevkalade sevindirecektir.
Neymiş efendim asker bankacılık yapmazmış!
Hadi oradan. İşi yüzüne gözüne bulaştırınca liberal sloganlara sığınıyorsun… Yazıklar olsun…
Sabahattin ÖNKİBAR
-
Oyakbank'ın Hollandalı'ya satılışı turuncu devrim mi?
"Oyakbank'ın renkleri ne? Kırmızı beyaz. Satın alan arkadaşların? Turuncu. E bir nevi turuncu devrimdir bu."
Lezzetli hindi tarifleri...
Oyakbank'ın renkleri ne?
Kırmızı beyaz.
Satın alan arkadaşların?
Turuncu.
E bir nevi turuncu devrimdir bu.
Hatırlayın, reklam sloganını...
"İyiler mutlaka kazanır!"
Böyle diyorlardı.
Hani, futbol maçlarımızda bir takım topu ağlara takınca, beliriveriyordu hemen ekranda...
"İyiler mutlaka kazanır!"
Şimdi ben kendi payıma, bir reklam daha bekliyorum, Hollandalı'ya satılan Oyakbank'tan...
"Demiştik size!" diye.
Bakın, slogan dedim, aklıma geldi... Parayı bastırıp, Oyakbank'ı satın alan Hollanda bankası, Türkiye ile ilgili "iktisadi yön" raporu yayınlamıştı... Raporun kapak fotoğrafını, yukarıda görüyorsunuz.
Bir kadın.
Mutfakta.
Belli ki çok mutlu.
Gülümsüyor tatlı tatlı.
Üzerinde önlük.
Elinde bir hindi.
Yolunmuş...
Cillop.
İngilizce'de hindi, malum:
Turkey...
Bacaklarını ikiye ayırmış.
Gösteriyor...
İnsanın iştah duygusunu kabartan ve lezzetli bir yemek tarifini andıran bu raporun başlığı, şu:
"Tamamiyle yolundu... Var mı başka tencereye konacak?"
Çizilen iktisadi yön, işte bu.
Tamamiyle yolunup...
Dooooğru tencereye.
Cümleten hayırlı dolmalar.
Yılmaz Özdil-SABAH
-
BİR SABAH KALKTIĞIMIZDA SİZDE SATILDINIZ DİYECEKLER DİYE KORKUYORUM
-
OYAK BANK'IN SATIŞINA ASKERLERDEN SERT TEPKİ!!!
Oyakbank'ın ING'ye satılmasına emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Türkiye Emekli Subaylar Derneği Genel Başkanı emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu ve emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu'ndan tepki geldi.
Her üç isim de Hollandalılara satışın gerçekleşmesi ile birlikte Oyakbank'taki mevduatlarını çekerek milli bankalara yatıracaklarını söyledi. Küçükoğlu, TSK mensuplarının tüm kişisel bilgilerinin bu bankanın elinde bulunduğunu belirterek "Bu bilgiler yabancılara mı gidecek?" diye sordu.
Yavuz, yabancı bankaların yerli bankaları batırdığını öne sürerek, "Oyakbank milli bir müessese. TSK mensupları bu satışa mantıki ve duygusal olarak karşı çıkacaktır. Oyak Yönetim Kurulu, bunun hesabını verir" diye konuştu.
Kuloğlu da, "Bu satışları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenlik sorunu olarak görüyorum. Oyak üyeleri herhalde bu satıştan sonra banka işlemlerini milli şirketler üzerinden gerçekleştirecektir" dedi.
Küçükoğlu da Oyakbank'ın askerlerin özkaynakları ile kurulduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: "Yuvamız saydığımız bu kuruma, sanırım ileride gitmeyeceğiz. Askerlerin kişisel bilgileri bu bankanın elinde. Bu bilgiler yabancıların eline mi gidecek?"
Türkiye Emekli Subaylar Derneği'nin (TESUD) mevzuatına göre, üyelerden toplanan dernek parası milli bankalara yatırılıyor. Kaynaklar, Oyakbank'ın yabancılara satışının gerçekleşmesi durumunda TESUD'un bu bankaya hiçbir şekilde para yatırmayacağını kaydetti.
(Basından alıntıdır)
TTK
-
Şimdi OYAKBANK satıldı..
İyide kim sattı..?
Silah zoruylamı aldılar..?
2.5 milyar dolar para TÜRKİYEMİZE girecek..
Bu para ile yeni tesisler veya ülke sanayisine yeni yatırımlar için harcanırsa fena olmaz..
Ama tutupta para rantiye yapılırsa fena olur tabi..
Düşünsenize bu para ile OYAK holding bir Nükleer Santral kursa.. ( Olurmu Olur )
Yada ORDUMUZUN dışarıdan satın aldığı silah sistemlerinin bir bölümünü üretebilecek yüksek teknolojili tesisler kursa.. Silaha verilen paramızın en azından bir bölümü Yurt içinde kalsa..
Yada Boğazdan tünelle geçiş projesini üstlenip 20 sene işletim hakkını alsa.. Takır Takır para bassa hemde Ülke kazansa..
Yani böyle birsürü varsayımlar üretilebilir..
Önemli olan bu 2.5 milyar USD'nin nerede ve nasıl değerlendirileceği.. Bunada OYAK HOLDING karar verecek..
Askerlerin bankadaki bazı bilgileri konusunada.. Yani teknoloji çağında yaşıyoruz.. Bir tuşla herşey veya bir bölüm stratejik bilgiler silinebilir.. Hem ölesine önemli bilgilerinde herhalde bankanın bilgisayarında olacağınıda sanmıyorsunuzdur..
Benim düşünce mantığım şu.. Özelleştirmeler konusunda..
EREĞLİ Demir Çelikmi satıldı.. Hemen parasıyla yeni tesisler kurulmalı.. Para rantiyeye değil ülke kalkınmasına ve istihdama harcanmalı.. Bu TÜPRAŞTA, TELEKOMDA ve her büyük özelleştirmede böyle olmalı..
Amaaaa... Biz ne yaptık.. Bunları açıklarımızı kapatmada kullandık.. İthalat ile ihracat arasındaki farkı finanse ettik.. yazık ettik..
Ama OYAKBANK satışı böyle olmamalı.. Hem belki ERDEMİRİ satın aldılar biliyorsunuz.. Bununda ödemeleri var.. Belki ERDEMİR ödemelerinin taksitlerini finanse etmek içinde satılmış olabilir..
Benim görüşüm bunlar..
-
Benim kafama takılan bir soru var bu yabancıların eline geçen bankalar bir gece de hortumlansa
bunun altından nasıl kalkacaklar bu yabancı sermaye meraklılarına sormak isterdim bu soruyu
-
Benim kafama takılan bir soru var bu yabancıların eline geçen bankalar bir gece de hortumlansa
bunun altından nasıl kalkacaklar bu yabancı sermaye meraklılarına sormak isterdim bu soruyu
1) Yabancı Semaye Meraklıları konusu..
Bende Yabancı Semayeden yanayım.. Ama nasıl..! Adan getirir parayı Ülkeme kurar fabrikayı.. Çalıştırır benim yurttaşlarımı.. İş ve Aş sağlar vatandaşlarımıza.. O zaman gelsin kendiside kazansın bizde kazanalım.. Devletimizde vergisini, SSK primini, Stopajını alarak kazansın..
Ama Yabancı Semaye Rantiye olarak gelip.. Yüksek faizden nemalanıp.. Ülkemin kaynaklarını sömürme amacı ile geliyorsa (Meşhur Sıcak Para Dedikleri) o zaman karşıyım..
2) Banka Hortumlama
H.S.B.C. demirbankı satın aldı.. HSBC dediğiniz banka dünyanın en büyük bankası.. Bütün dünya küresinde aklınızın gelebileceği her yerde şubesi var ve inanılmaz korkunç bir güç..
Yada denizbankı satın alan Yunan merkez bankası..
Yada dışbankı satın alan FORTİS.. Oda küresel bir güç..
Yani bu bankaları dolandırıcılar hortumcular satın almıyorlar..
Hortumlama olmazda.. Ne yapabilirler..?
Türkiyedeki ekonomiyi veya para akışını kontrol edebilirler.. (Hepsinin anlaşıp aynı anda aynı hareketleri yapmaları lazım) Tabi birde adamlar bu bankalara milyarlarca dolar sayarken babalarının hayrına saymıyorlar milyarları.. Kar edecekler.. Para kazanacaklar..
Daha %50 lerde yabancı payı bankacılık sistemimizde.. Avrupada bu oran %70-80 lerde..
TÜRK TELEKOM'u bundan 20 yıl önce alıcısı çıktığı zaman satsaydık.. (özal dönemiydi herhalde) bütün iç borcumuzu kapatıyor ve sıfırlıyorduk.. Tekrar ediyorum BÜTÜN İÇ BORCUMUZU SIFIRLIYORDUK....!
Satılmadı... Sonuçta ne oldu.. Lübnanlı arapın biri geldi hariri ailesinden bir şahıs galiba.. Aldı TÜRK TELEKOMU.. Hemde çekirdek parasına.. 7 milyar dolar civarı bir rakkama.. Parada bütçe açıklarına harcanarak çarçur edildi..
Şimdi gelişmek büyümek istiyoruz.. Fakat sermayemiz yok..
Semaye yurt dışından geliyor.. (iyi niyetli semaye) onada düşman gözü ile bakıyoruz..
Altınımız dövizimiz var.. Fakat hanımların kolundaki altının veya yastık altında tutulan dövizin ülkeye ne gibi katkısı var oda soru işareti..!!
Yani biryerlerden para bulunacak.. Bu çark bir şekilde dönecek.. Yada hiç satmayacağız.. Gümrüklere duvarları örüp ithalatı ihracatı durduracağız.. Domates ekip buğday biçeceğiz.. Gelen turistlere git diyeceğiz siz gavursunuz defolun..
Ya sonra ne olacak...?
-
Avrupada yabancı sermayenin bankacılık sisteminde yüzde 70,80 olduğunu zannetmiyorum. Eğer öyle olsaydı birçok iktisatçı ülkemizdeki yüzde 42lik oran karşısında bu kadar feryat etmeye gerek görmezdi. Türkiyede bankacılık sistemi Türk hakimiyetinde olmadığı yıllarda - Cumhuriyet öncesi - Türk insanı yabancı bankacıların ve tefecilerin elinde kıvranmaktaydı. Çiftçi mahsülünü, esnaf karını göremeden borcunu kapatıyordu. Peki günümüzde ne oluyor... Aynı filmi tekrar sahneliyorlar. Gelip sermaye sistemini yeniden ele geçiriyorlar. Ve bunu yaparken hazır bankaları satın alıp zaman kaybetmiyorlar. Kredi kartı, tüketci kredisi vb. alanında en çok pazarı olan bankaların satış bedeline bile bakmıyorlar. Bunda ne var diyebilirsiniz. Unutmayın sermaye gücünden ve fahiş faizlerin uygulandığı, faaliyet karlarının yurtdışına aktarıldığı, yerli yatırımcının kredi için maymun muamelesi gördüğü vahşi bir piyasadan bahsediyorum. Bu sistemde Türk insanının borçlandırılarak boyun eğdirildini, adeta kanının emildiğini görürsünüz. Kardeşim ben borçlanmıyorum ve boyun bükmem diyen varsa, cebine baksın ve kredi kartı denilen kan emici tuzağı görsün en azından. Çiftçiyi ödeyemeceği borcun altına sokabilmek için yarışıyorlar, teminat olarak bütün arazisini ipotek ediyorlar. Bilmem oyunun büyüklüğünü anlamak için verdiğim örnekler yeterli mi?
-
Sevgili Kandaşım.. BALABANOĞLU.
Tesbitlerine varsayalım katılıyorum.. Ki katılmıyorum..
Sebepleri ise.. Şunlardır efendim..
1) KREDİ KARTI.. Kredi Kartı bilinçli kullanıldığında ondan daha modern ve ileri bir ödeme sistemi mevcut değildir.. Kredi Kartı kullanımı vergi kaçırmayı önler.. Harcamayı ve Kazancı kayıt altına almaya alıcıyı ve satıcıyı mecbur bırakır.. Fiş almayayım ama bana şu kadar indirim yap türünden Vergi Kaçırıcı ortamlara fırsat bırakmaz.. Bütün alavere parası Kayıt Altında Bankacılık Sisteminden geçer..
2) KREDİ.. (Tüketici veya Tarım) Yani şimdi bunun vahşetle bir alakası yok.. Ödeyemeyeceğin krediyi almayacaksın.. Bu bu kadar basit.. Sen Krediyi Al Al sonra ödeme.. Vayyy vahşi sistem de.. Olmaz..
( Tarım Kredisinde doğal afetlerde zaten erteleme gelmekte ) Ama Krediyi alıp yerken iyide.. Geri öderken sisteme vahşi demek biraz insafsızlık olmuyormu..?
Tamam bir şekilde sizin sisteminiz geçerli olacak farzedelim..
--Bütün Bankalar Tekrar Millileştirilecek..
--Satılan K.İ.T'leri tekrar Millileştirilecek..
--Gümrük duvarları örülecek İthalat-İhracat kısıtlamaya tabi olacak..
--Cebinde 10 dolar ile yakalanan veya bir paket yabancı sigara ile yakalanan doğru hapislere düşecek..
Sonra..
DEVLET.. Tekrar SÜMERBANKTA Don, Gömlek ve Fanila dikmeye başlayacak..
DEVLET.. S.E.K'munda tekrar MANDIRACILIĞA başlayacak.. Süt alıp satmaya başlayacak..
DEVLET.. E.B.K'munda tekrar öküz kesip satmaya başlayacak, Mezbahacılık yapacak..
DEVLET.. TEKEL'de gene Bira ve Sigara üretim işleriyle uğraşacak..
vs vs vs vs Yani 80'öncesi yarı Komunist Duvarların arkasına saklanmış bir TÜRKİYE'de yaşayacağız veya o günlere geri döneceğiz..
Eleştirilerin tamamda.. Peki çözüm..?
Unutma IRKTAŞIM benimle temas kurup tartıştığın bu siteye ulaşımımız bile ithal girdili cihazlarla sağlanıyor..
Yani dünyadan kopamayız..
Artık tekrar at üstünde ok attığımız günlere.. Yorulduğumuzda Uçsuz bucaksız bozkırlarda gölgede durup kımız içtiğimiz günlere dönmemize olanak yok.. Zaten artık o şekilde yaşayanda yok..
Benim birçok arkadaşımın çalıştığı firma ÖZBEKİSTAN ve TÜRKMENİSTAN'da faaliyet gösteriyor.. İnanınız bizden daha fazla kapitalist oldular bile.. Arkadaşlarımın anlatışı ile size yorumluyorum..
Malesef düzen bu.. Dünyada tek TÜRKİYENİN karşı çıkması birşeyi ifade etmeyecektir..
Bence bu deveyi gütmekte fayda var.. Başka çıkar yolda yok..
Eyer mantıklı bir yol daha varsa buyrun tartışma meydanına,
-
Sn. Yedikule, benim iletimin hiç bir bölümünde geçerli olacağını farzettğiniz önermelerden bahsedilmiyor. Dolayısıyla o önermeler sizin yanlış değerlendirmelerinizin eseri. Benim asıl üzerinde durduğum konu insanımızın kasıtlı olarak borçlandırılması... Ancak halkımızın kredi kartı kullanmada bir zaafiyeti var. Burada haklı olabilirsiniz. Tarım kredisine gelince, ülkemizde çiftçiler yüzde 17 ile kredi kullanıyolar. Bu enflasyon kadar da reel faiz demektir. Ve tarım desteklemeleri IMF zoruyla sıfıra indi. Çiftçinin rekabet etmek zorunda bırakılan AB ve ABD çiftçisi yüzde 200 desteklemeye tabi. Çiftçi üretim yaparsa üste iki kat para alıyor. Şimdi biraz insaflı düşünün... Bizde çaresiz çiftçi,hayatını sürdürebilmek için vahşi faize evet diyor ve ürününün aynısını getiren ilk gemi limana girdiği an iflas ediyor. Yoksa benim suyu tersine akıtalım gibi bir iddiam yok. Ama ülkme ekonomiyi çökertmek amacıyla yerleşen sermayeye itirazım var. Dikkat ediniz, sanayici yabancı sermaye ile problemim yok. Esen kalınız...
-
Sn Yedikule sen kendi agızınla söylüyorsun para akışını kontrol ederler diye
bu kontrolun sonucunda ne olacak söz sahibi olacaklar
devleti kendi çıkarları dogrultusunda yönlendirmeye çalışacaklar
kaldı ki sanıyorum bunu bugün yerli(!) TÜSİAD bile yapıyor
her liderin gidip önlerinde saygı duruşunda durduguna göre
-
Sn Yedikule sen kendi agızınla söylüyorsun para akışını kontrol ederler diye
Sevgili Kardeşim AYYILDIZ..
Edecekler tabi.. TÜRK Bankacılık Sisteminin temel taşları.. Yani Satrançtaki ŞAH pulu bizim elimizde.. Buda Merkez Bankası - Ziraat Bankası ve İş bankası hatta Garantiyide sayabiliriz çünkü General Electrık sadece az bir bölümüne sahip bu bankanın.. Gerisi doğuş grubunun elinde..
Şöylede düşünün Bizim sermayemizin önünde Yunanistandan banka satın almaya bir engel varmı..?
Yada Almanyadan, Yada İngiltere'den.. Oyunun kuralı bu..
Yada diyeceksinizki yok kardeşim.. Biz kendi içizde birbirimizle oynayıp duracağız..
Eski bankacılık sistemimiz neydi bizim..?
Bankalar HALK'tan mevduatı işte atıyorum %50 faizle toplar.. Bu parayıda Hazineye %60'la verir.. Aradaki 10 puanda bankanın karı olur.. Alan razı veren razı..
Sizce bu bankacılık sistemimiydi..?
Yoksa bir iç borçlanma veya iç tefecilik sistemimiydi..?
Bir boksör yumruk yiye yiye dövmesini öğrenecek..
Unutmayın bizim sistemimize yabancıların milyarlarca dolarlık yatırımları var.. Biz batarsak onlarında paraları batar.. Borsa dibe vurduğunda (ani bir şokla) onlarında paraları batar ve dibe vururlar.. Kimse keriz değil kendi kendilerinin paralarını batırsınlar..
devleti kendi çıkarları dogrultusunda yönlendirmeye çalışacaklar
Banka almadanda zaten DEVLETİMİZİ yönlendirmiyorlarmı..
bakınız bir iki örnek.....!
IRAK konusu.. Giremiyorsunuz işte efendim.. Kerkük şehri ve petrolleri bağıra bağıra kürt istilacılarının eline geçiyor.. Yani bunun şimdi bankayla ne alakası var..? Bu yönlendirme değilmi..?
Yada KIBRIS konusu.. Eyer rumlar ANNAN Planını kabul etmiş olsaydı.. KIBRIS'taki birliklerimiz şimdi çoktaaan ana yurda geri dönmüş ve orada ancak birkaç binlik sembölik birliklerimiz kalmıştı.. Peki bu yönlendirme değilmi..? Veya bankaların özelleştirilmesiyle ne ilgisi var..?
Sonuçta özelleştirme yap veya yapma..
Adam zaten seni AB'ye giriş hayalleri ile gözünü boyamış.. Ne derlerse yapıyoruz paşa paşa..
Ancak halkımızın kredi kartı kullanmada bir zaafiyeti var.
Sn.BALABANOĞLU..
Olmayacak.. Bu ticari bir olay..
Misal veriyorum.. Sizin bir bakkal dükkanınız var.. Bir müşteriniz geliyor bana 8 pakat bilmemne sigarası ver diyor.. Vermeyecekmisiniz..? Hayır senin zaafiyetin var hemde sigara sağlığa zararlı satmıyorummu diyeceksiniz..?
Bizde çaresiz çiftçi,hayatını sürdürebilmek için vahşi faize evet diyor ve ürününün aynısını getiren ilk gemi limana girdiği an iflas ediyor.
Peki o zaman..
Çiftci kim......? Kim biliyormusunuz (Geneli) bugüne kadar devletimizin dekar başına desteklediği çiftci.. Köy ağalarıdır.. Köy ağasının bilmemkaçbin dekar arazisi vardır.. Yanında köle gibi marabaları çalışır.. Ve devlet bizim paralarımızı dekar başına ağalara dağıtır.. Tarım teşviği bumudur..?
AB çiftcisi ile bizim feodal düzende yaşayan AĞA-ÇİFTCİ kişiliği bir değildir..
AB çiftcisi vergisini verir.. Kayır altındadır.. Ya bizde..?
Peki bizim çiftcimiz 10 dolara ithal ettiğimiz ürünü 30 dolara maal ediyorsa.. Ve zaten açlık sınırında yaşayan halkımızda mecburen yüksek fiyattan sırf çiftciyi desteklemek adına kazıklanmak zorundamı..? Kentli fakir halka yazık değilmi..?
Kusura bakmayın ama.. Bu ülkenin yükünü sabit gelirliler çekiyor..
Kuyudan çıkardığı suyu kaçak elektrikle ısıtan.. Kaçak elektrikle ahırlarını ve evlerini elektrik sobaları ile donatan.. Her birinin ceplerinde.. Parasını sabit gelirlilerin ödediği KAPI GİBİ YEŞİLKARTI olan.. Vergisiz yaşayan.. Birde üstüne devletten her seçim döneminde sübvanse isteyen..Çiftcimizden bahsediyorsunuz.. (Genelleme yapmıyorum)..
İyide tüm bunları karşılayan.. Kentli fakir sabit gelirli insanların ne suçu var..?
Kentli, işci memur emekli esnaf kimden sübvansiyon istesin......? Sabit gelirliye yazık değilmi..?
Benim asıl üzerinde durduğum konu insanımızın kasıtlı olarak borçlandırılması...
Yalan konuşmayayım ama.. Kimse gelip bana aman gel kredi al.. Nolur gel seni kasıtlı olarak borçlandırayım demedi.. Şimdi KONUT KREDİLERİ 'ni ele alalım.. Fenamı yani..? 10-20 yıl vadeyle kredi alıp sabit faiz avantajı ile ev sahibi olmak kötü birşeymi..?
Ama faiz alıyorlar diyeceksiniz.. Eee kusura bakmayında kimse kimsenin babasının yeşil gözleri için kredi vermez.. Sizin 10 Trilyonunuz olsa.. Biri gelip bana 20 yıl vadeli FAİZSİZ 9.5 trilyonunu verirmisin dese.. Verirmisiniz......?
Ve tarım desteklemeleri IMF zoruyla sıfıra indi.
Yapmayın allah aşkına..
Azmı DEVLET trilyonlarca hatta katrilyonlarca liralık tütünleri hiç kullanılmadığı ve ihtiyacı olmadığı halde satın alıp DEPOLARDA ÇÜRÜTTÜ ve YAKTI.. Bu tarıma sübvanse değilmi..? Peki devlete ve milletin parasına yazık değilmi..?
İyi bir tütün düzeni kurulmuştu ülkemizde.. Yetiştirilmesi kolay.. Alıcısı hazır.. İhtiyacımız 10 milyon ton tütünse üretici 100 milyon ton üretir.. Keş paraya tekele satar.. tekel 100 milyon tonun 10 milyon tonunu kullanır.. GERİSİNİ YAKAR..
Ne yani bu....?
Bunu bana hangi mantıkla izah edebilirsiniz....?
Kalın sağlıcakla..
-
Daha %50 lerde yabancı payı bankacılık sistemimizde.. Avrupada bu oran %70-80 lerde..
Sayın Yedikule ;
AB ülkelerinde ki bankacılık sektöründe ;sizin ifade ettiğiniz gibi ,yabancı payı % 70-80 oranında değildir.
En yüksek yabancı payının olduğu ülke (hangisi olduğunu iyi hatırlamıyorum ) Hollanda veya Norveç'te bile bu oran % 12 dir.
Paranın ve küresel sermayenin gücünü iyi bilen AB ülkeleri bu noktada işi çok sıkı tutuyorlar.
Yunanistan iki yıldan bu yana ;Ziraat Bankasına tek bir şube açma izni bile ,vermiyor.
Bankaların satılması ;küresel sermaye ve Türklüğün tarihi düşmanlarına karşı Türk milletinin ;halde ve gelecekte ,hızla sömürgeleşmesinden başka bir şey değildir.
Haçlı batı ve küresel sermaye Sevr sonrası silahla yapamadıklarını bu gün ,paralarıyla yapmaktadır...
Saygılarımla...
TTK.
-
Sn. Yedikule, zaafiyet konusunda haklı ''olabileceğinizi'' belirttim. Ancak kişinin veya toplumun zaafiyetini kendi çıkarına kulanmak,ahlaksızlıktır, kötü niyettir. Aynı şekilde başka türlü zaafiyetten çıkar sağlayan pornoculara da hoşgörü mü göstermeliyiz? Zihinsel engelli birinin, zeka zaafiyeti göstemesi o kişinin tüm parasını tokatlamaklaya haklı sebep olabilr mi? Bu örnekler ticari bir olay mıdır yoksa kötü niyet midir? Neticede zaafitin istismarı sözkonusudur. Gelelim çiftçilere; Sizin tanımladığınız çiftçi-ağalar 70li yılların yeşilçam filmlerinde ve aptal nüfusun yoğunlaştığı güneydoğuda kaldı. AB çiftçisi, hatta dünya çiftçisi vergi vermez. Genel ekonomik alayışta zirai faaliyetler vergilendirilmez. AB çiftçisinin kayıt altında olması istatistik olarak anlam taşır. Üretim yaptığı sürece başına destekleme yağar, doğal olarak ucuza mal eder ve vergileriyle sübvanse eden sabit gelirli veya sair mükellef vergilerinin karşılığını ucuz tüketim olarak görür. Bizdeki uygulamada herkes vergisini verir, bu vergiler faiz , dış borç,memur maaşları ödemesinde kullanılır. Çiftçi desteklenmez ve dolaylı vergilerle kanı kurutulur, tefeci-bankacının elinde oyuncak olur. Doğal olarak pahalıya mal eder. Kendi açısından müflis adayı olarak yaşar. Tüketici pahalılıktan şikayete devam eder. Sorunun özü çiftçi finansmanıdır. Bu sorunun ortadan kalkmasını istemeyenler pek meraklı olduğunuz yabancı tefeci-bankacılar,küresel sermayeciler, IMF, hkümetteki yerli işbirlikçileridir. Tütün konusunda; Tekeldeki geriletme süreci alenen yürütülüyor. Beğenmediniz dönemde yabancı sigaralar 0.70 cent fiyatla satılıyordu. Bugün 4 dolar... Olaya sağlığa zararlıdır gözüyle değil ekonomik olarak bakın. Neticede bu fiyat halkın cebini ilgilendiriyor. Yükselen tatlı karlar sigara üreticisini... Ayrıca sigara üretiminde tütüne duman emdirilir. Bu duman tabii ki tütün yakarak elde edilir. Tekel tütün yakmış. Kaynakları heder etmiş. Yıllardır yapalan beyin yıkamadan başka birşey değil...
-
AB ülkelerinde ki bankacılık sektöründe ;sizin ifade ettiğiniz gibi ,yabancı payı % 70-80 oranında değildir.
En yüksek yabancı payının olduğu ülke (hangisi olduğunu iyi hatırlamıyorum ) Hollanda veya Norveç'te bile bu oran % 12 dir.
Konuyu biraz araştırdım.. Veriler ( atonet.org Ankara Ticaret Odası Verileri )
AB içinde %98 lere kadar olan yabancı payı olan ülkede var.. %2.5 olan ülkede var..
Fakat Gelişmiş AB Ülkelerinde ''ORTALAMA'' bu oran %20 ler civarı..
Fakat Global olarak bütün AB ortalaması.. ( Yeni giren eski demirperde ülkeleri dahil olduğunda..)
Bütün AB ülkelerinin ortalaması %66 olduğu yazıyor..
TÜRKİYEMİZDE ise ''ŞUBAT 2006'' verilerine ulaşabildim.. 2006 itibarı ile bu oran bizde 28.3 çıkıyor..
Fkat tabiki 1 yıl zarfı içinde satılan birkaç bankada eklendiğinde.. Herhalde 40 civarlarında olması lazım.. ''HERHALDE'' diyorum..
Fakat bu %40 rakkamının içinde yabancı küçük ortak oranlarıda var.. Mesela garantinin %20'si veya akbankın %10'u gibi yabancı ortaklarda var.. Bu gibi durumlarda kontrol bizde oluyor.. Ama ÜLKEMİZİN bankacılık sektöründe yabancı payı olarak geçiyor..
Ama HOLLANDA vs konusunda '' HAKLISINIZ ''
Tekel tütün yakmış. Kaynakları heder etmiş. Yıllardır yapalan beyin yıkamadan başka birşey değil...
Yapmayın allah aşkına..
Yıllardır hiçbir pazar payı olmayan kalitesiz ŞARK tipi tütün üretip.. Sonra bunları depolarda çürütüp yakmadığımızdanmı bahsediyorsunuz.. Bunları beyin yıkama olarak göstermeniz tuhaf.. Oysa hepsi yaşanmış olmuş ve yıllardır süregelen bir uygulamalar..
Sizin tanımladığınız çiftçi-ağalar 70li yılların yeşilçam filmlerinde ve aptal nüfusun yoğunlaştığı güneydoğuda kaldı.
Güneydoğuda kaldı diyorsunuzda..
Peki teşvik güneydoğuya verilmeyecekmi..? Verilmiyormu..?
Yada çukurovadaki ÇİFTCİ-AĞA'ları hesaba katmıyormusunuz..
Bakınız kavram kargaşası yaratmamak için bir açıklama yapayım.. Benim meramım.. Ufacık bir bostanı olan.. Domatez patlıcan ekip geçimini sağlayan garibanlar değil..
Bu insanlarımız tabi teşvikten yararlanmalı..
Ama bu teşvik işini.. Adeta bir sömürü düzeni haline getiren insanlara karşıyım..
Yıllardır iÜlke içi sanayimizi koruyalım diye.. Halkımıza geri teknoloji ürünü fahiş fiyata arabalar satıldı.. Bir kartal marka araba bile 10-15 yıl hiç geliştirilmeden üretilip halka gazlandı.. Aynı tip aynı model aynı teknoloji.. Peki tüketiciye yazık değilmi..?
Aynı para ile daha iyisini almak varken.. Gümrük duvarlarını kendisine siper etmiş ve halka adeta ya alacaksın ya alacaksın diye mecbur bırakılan insanlara yazık değilmi..?
Yerli sanayimizde.. Tarımımızda rekabate alışacak..
Sonuçta bende bir tekstil şirketinde çalışanım.. Gümrükleme departmanında görevliyim.. Bütün iş güvencem ise patronun iki dudağı arasından çıkacak bir söze bağlı.. Bende pamuk ipliği ucayla ay sonlarını zor getiriyorum.. Oğlum ilk okul 1.sınıf karnesini alıp önüme uzattığında.. 5.-YTL'yi zor verdim..
Beni kim sübvanse edecek..?
Birde şu var...... Burası Çok Önemli......
----------------------------------------------------------
Çiftci finansmanı yapıyor dediğiniz batılı ülkelerin.. Tarımla uğraşan nüfusları ne kadar..?
Yani nüfuslarının % kaçını finanse ediyorlar...?
Peki tarımda çalışan nüfus oranı bizde ne kadar..?
% kaçımızı daha nereye kadar finanse edecek gücümüz ve paramız var..?
-
Sn. Yedikule, sigara üretim tekniği gereği zorunlu olarak yakılması gereken tütünden bahsettim. Siz bunu görmemiş gibi, yarım alıntı yapıyorsunuz. Sizi kıracak üsluptan özenle kaçınıyorum. Bunu dikkatsizliğinize veriyorum. Kalitesiz otomobil konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Sanayide rekabet elbette olmalı ama tarımda rekabet için de üreticinin eşit şartlar oluşturmak adına desteklenmesi şart. Avrupadaki çiftçi nüfusu %3-5, bizde %35. Ama AB nin verdiği rakam bizim çiftçimize fazla bile gelir. Esen kalınız...
-
Sizi kıracak üsluptan özenle kaçınıyorum.
Teşekkürler böyle düşündüğünüz için..
Bence kırıcı sözde kullanılacak bir mevzu değil hani..
Kızmayınız efendim..
Haklı olduğunuz yönlerde var..
Bu devlet KİMYASAL ALİ'den kaçan 1.000.000 kürde kucak açıp yıllarca beslemiş.. Belkide hala içimizdeler bir bölümü.. Karşılığında KÜFÜR ve TERÖR olarak yaptığımız iyilik geri gelmiş..
Kendi insanımızdanmı esirgeyeceğiz..
Ama 70 milyon nüfusu olan bir ülkeyiz.. %10 işsizlik oranı var.. Resmi verilere göre.. Buda 7 milyon yapar.. Bakmakla hükümlü oldukları hariç..
Bu insanlar aç.. İşsiz.. Terörün ve gayrımeşruluğun kucağına düşmek üzere.. Bunları kim sübvanse edecek..?
Yetimhanelerimiz.. Hapishanelerimiz.. Ağızlarına kadar dolu..
İlokulda çucuklarımız 70-80 kişilik sınıflarda kucak kucağa oturuyorlar..
Sosyal Güvenlik Sistemimiz Çöktü.. Her yıl 20 milyar dolar açık veriyor..
Ülke borcu 400 milyar doları aşmış.. Batağa gidiyoruz..
Tamam verilsin verilsinde.. Nereden ne verilecek..? Nasıl verilecek..?
Bir ülke düşünün tarımda toplam nüfusunun %35-40'ı duruyor.. Onmilyonlarca insan yapar bu oran..
Zaten YEŞİLKARTLAR dağıtıldı.. Tarım Sigortalılık sistemi getirildi.. Sulama ile ilgili haldır haldır milyarlarca dolarlık yatırım yapılıyor.. Bu güne kadarda milyarlarca dolarlık sübvansiyon yapılmış.. Hatta devlet hayvancılıkla uğraşanlara HOLLANDA İneklerini ve DAMIZLIKLARINA kadar dağıtmış..
Artık borç gırtlakta.. DEVLET BİTTİ.. PARA YOK..
Herkez ayaklarının üstünde durmayı öğrenmeli..
Bu benim düşüncem.. Neyse Konu fazla dağıldı galibada biz fazla uzattık.. Noktalayalım tadında bırakalım isterseniz.. Sizde esen kalınız..
-
Sn. Yedikule, sizinle kaliteli ve kapasiteli bir tartışma yaptık. Keyif aldım. katkılarınız için teşekkür ederim. Yine karşılaşmak dileğiyle... Esenlikler dilerim.