Türkçü Turancı Otağ

GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: Afsar Beyi - 23 Ekim 2007

Başlık: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Afsar Beyi - 23 Ekim 2007
Bozkurtlar;

Savaş stratejileri içinde en çok kullanılanı hedef saptırmaktır. Türkçüler de bu tuzağa düşmüş durumdalar. Size 1. Dünya Savaşı sırasındaki gizli paylaşım projelerini veriyorum. Bu planları dikkatle okuyun ve düşmanımızı birlikte bulalım.

Zamana ve mekana bağlı olarak değişik şekillerle ortaya çıkan ve tarif edilen “Şark Meselesi”nin temelinde Hıristiyan-Türk veya Avrupa-Türk münasebetleri yatmaktadır. Uzun yıllar Avrupa’yı meşgul eden Şark Meselesi’nin bilhassa ikinci ve son safhası olarak nitelendirebileceğimiz kısmı Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar devam etmiştir. Bu son safhada Avrupalılar taarruz eden, Türkler ise savunma yapan taraflar olmuştur. Şark Meselesi’nin bu ikinci aşamasında Avrupa, şu gayelere ulaşmaya çalışmıştır:

1. Balkanlardaki Hıristiyan milletleri Osmanlı hakimiyetinden kurtarmak, BAŞARDILAR
2. Osmanlı Devleti içindeki Hıristiyanlar için reform istemek ve onların lehine Osmanlı Hükümeti nezdinde müdahalelerde bulunmak, BAŞARDILAR
3. Türkleri Balkanlardan atmak, BAŞARDILAR
4. Osmanlı Devleti’nin Asya toprakları üzerinde yaşayan Hıristiyan azınlıklar lehine reformlar yaptırmak, muhtariyetler elde ettirmek ve mümkünse istiklallerine kavuşturmak, BAŞARDILAR
5. Anadolu’yu parçalamak ve Türkleri buradan çıkarmak. AKILLI OLMAZSAK BAŞARACAKLAR

Türkleri Balkanlardan atma konusunda büyük ölçüde başarılı olan Batılı devletler, artık oyunun son perdesi olan İstanbul’u almak ve Anadolu’yu paylaşmak için 20. yy.’ın başlarında faaliyetlerini artırmışlardı.

Osmanlı devleti üzerinde yayılmacı emelleri olan dört büyük devlet “İngiltere, Fransa, Rusya ve İngiltere”, ilk defa I. Dünya Savaşı’nda aynı ittifakın içinde yer almışlardı. Üstelik bölmek, parçalamak ve topraklarına sahip olmak istedikleri Osmanlı Devleti karşı ittifakta yer almış ve savaşa girmişti. İşte bu nedenle, I. Dünya Savaşı yıllarında “İtilâf devletleri”ni oluşturan İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya değişik tarihlerde bir araya gelerek Osmanlı Devleti’ni paylaşmayı amaçlayan projeleri ele almışlar ve bunları birer antlaşmaya dönüştürmüşlerdi. Bu antlaşmalar şunlardır:

İSTANBUL ANTLAŞMASI
İngiltere ve Fransa’nın 1915 yılı başında Çanakkale’yi geçmek istedikleri günlerde, Boğazların ve İstanbul’un elden gideceğinden endişelenen Rusya harekete geçti. Müttefikleri üzerindeki baskılarıyla Rusya, 4 Mart-10 Nisan 1915 tarihleri arasında beş haftalık bir süre içinde, İngiltere ve Fransa ile yazışmalar yoluyla haberleşerek, bir metne dayanmayan antlaşmalar demetini ortaya çıkarmayı başardı.
Bir aylık bir haberleşme ve yazışma yoluyla gerçekleşen bu ilk gizli antlaşmaya göre; İngiltere ve Fransa, İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile, Marmara Denizi’nin batı kıyıları, Midye-Enez çizgisine kadar Batı Trakya, İstanbul Boğazı’nın doğu kısmı, İzmit Körfezi’nin bir kısmı ile Marmara Denizi’ndeki adaların Rusya’ya verilmesini kabul ediyorlardı. İmroz ve Bozcaada konusunda da Rusya’ya danışıl-madan herhangi bir karar almayacaklarını taahhüt ediyorlardı.
Ruslar da, İngiltere’nin Asya Türkiyesi’ndeki özel haklarını, ayrıca Osmanlı hakimiyetinden ayrılacak Arap ülkelerinin istiklâllerini tanıyacaklarını, Fransızların İskenderun Körfezi ve Toroslar’a kadar Kilikya dahil olmak üzere Suriye’yi ilhak etmesini kabul edeceğini bildiriyordu.
Tarafların birbirlerinin taleplerini kabul etmeleri üzerine antlaşma imzalanmıştı.

LONDRA ANTLAŞMASI
İtilâf devletleri, İtalya’yı müttefik olarak yanlarında savaşa sokmak amacıyla, 26 Nisan 1915’de Londra’da yapılan antlaşmalarla Osmanlı Devleti topraklarından pay verdiler. Buna göre; İtalya’ya Antalya havalisi verildi ve İtalya 20 Mayıs 1915’te Avusturya’ya savaş ilân etti. Çanakkale savaşlarının yoğunlaştığı günlerde ise, yani Ağustos 1915’te Almanya ve Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Bu antlaşma ile müttefikleri, İtalya’nın Trablusgarp’i ve 12 Ada’yı ilhak etmesini de kabul ettiklerini açıklamışlardı.

SYKES-PICOT ANTLAŞMASI
İngiltere Hükümeti Mısır Genel Valisi Mc Mahon’un Mekke Emiri Hüseyin’le kurduğu münasebet ve sağlanan mutabakattan sonra, Osmanlı Devleti üzerindeki İngiliz ve Fransız menfaatlerinin görüşül-mesini istemiştir. İngiltere adına Sir Mark Sykes ile Fransa adına Charles François Georges-Picot arasında yapılan görüşmeler sonunda, Şubat 1916’da Arap vilayetlerinin paylaşılması konusunda bir antlaşmaya varıldı. Mart 1916’da İngiliz ve Fransız temsilciler Rusya’ya giderek, Rus Dışişleri Bakanı Sazannof’la görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler sonunda Rusya da bu antlaşmaya dahil oldu ve “Sykes-Picot” antlaşması imzalandı.
Bu antlaşma; esas itibarıyla, Osmanlı Devleti’nin Asya’daki topraklarının paylaşılmasını öngörüyordu. Buna göre; antlaşmaya taraf olan Rusya Erzurum, Van, Bitlis vilayetleri ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmını, İngiltere Mezopotamya’nın tamamı ile, bütün Akka ve Hayfa limanlarını, Fransa’da Suriye kıyıları, Kilikya bölgesini, Harput ve havalisini alacaklardı. İngiliz ve Fransız nüfuz bölgelerinde bir Arap devleti veya konfederasyonu kurulacak, Filistin milletlerarası bir idareye tabi tutulacaktı.
 İngiltere, Fransa ve Rusya kendi aralarındaki bu antlaşmayı Eylül 1916’da İtalya’ya bildirmişlerdi. Bunun üzerine İtalyan Hükümeti, kendilerine daha önce bırakılmış olan toprakların Fransa’nın payına düşenden daha az olduğunu ileri sürerek İzmir ve Mersin’in de nüfuz bölgesi olarak verilmesini istediler.
İtalya’nın bu isteğine Ruslar, İzmir’i ele geçiren İtalya’nın karadan ve denizden Çanakkale Boğazı’nı kontrol edeceği endişesiyle karşı çıktılar. İngiltere de İzmir’in İtalyanlara verilmesini istemiyordu. Fransızlar da Mersin’in İtalyanlara verilmesini uygun görmüyorlardı.

SAINT JEAN de MAURIENNE ANTLAŞMASI
Sykes-Picot Antlaşması’nın İtalya tarafından öğrenilmesinden sonra; İtalya, İtilâf devletlerinin kendi aralarında imzaladıkları gizli antlaşmaların kendisine açıklanmasını istedi. 1915’te Londra’da imzalanan antlaşmaya açıklık getirmek ve İtalya’nın kendi yanlarında savaşa devam etmesini teşvik etmek amacıyla, İtilâf devletleri bir toplantı yapmaya karar verdiler.
İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya Başbakanları 19 Nisan 1917’de Saint Jean de Maurienne kasabasında, İtalya’nın Doğu Akdeniz’deki menfaatlerini görüşmeye başladılar. Görüşmeler safhasında temsilci göndermiş olan Rusya, ihtilâl çıkması sebebiyle, Başbakanlar düzeyinde yapılan bu toplantıya katılamamıştır. Yapılan görüşmelerden sonra, daha önceki İtalyan taleplerinin yanında İzmir ve civarının da İtalyanlara bırakılmasını İngiltere ve Fransa kabul etmişti. Ancak, antlaşmanın Ruslar tarafından da imzalanması kaydını getirmişlerdi. Fakat, ‚arlık Rusya’sı ihtilâl sonucu yıkılınca, Saint Jean de Mauirienne antlaşması, taraflardan birinin imza koymaması yüzünden hükümsüz olarak kabul edilecektir.
Nitekim, İngilizler bundan istifade ederek, savaş sonrası Paris’te toplanan barış konferansında İzmir ve civarının Yunanlılarca işgalini kararlaştıracaklardı.

GİZLİ ANLAŞMALARDA YUNANİSTAN'IN DURUMU
İtilâf Devletleri’nin Çanakkale Savaşlarını başlattığı günlerde, Yunan Başvekili Venizelos, İngilizlere müracaat ederek “İzmir’in kendilerine verilmesi halinde”, devam etmekte olan Çanakkale Muharebeleri’ne Yunanistan’ın İtilâf Devletleri yanında katılacağını belirtti. İngiliz devlet adamları değil İzmir’i, kendi ellerinde bulunan Kıbrıs’ı bile vererek Yunanlıları kendi yanlarına çekmek istiyorlardı. Bu nedenle, Venizelos’un teklifini kabul ettiler. Ancak, Rusya olayı öğrendiğinde buna karşı çıktı. Kendisine verilecek olan İstanbul ve boğazların hemen yakınında, bu topraklar üzerinde tarihi emelleri olan Yunanistan’ın bulunmasını istemedi. Sonra İzmir’e yerleşen Yunanistan,  Çanakkale Boğazı’nı karadan ve denizden kontrol altında tutabilirdi. Bu da Rus çıkarlarına uygun düşmezdi. Bu nedenle; Rusya’nın karşı çıkması ve Yunanistan’da Venizelos’un iktidardan düşmesiyle bu girişim sonuçsuz kaldı.

Savaş sonrasında İngiltere İzmir ve havalisinin Yunanistan’a verilmesi konusunda Paris Barış Konferansı’nda yoğun bir çaba sarfetmiş ve müttefiki Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri idarecilerini ikna etmiş ve konferanstan İzmir ve civarının Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle ilgili bir karar çıkarmıştır.
I. Dünya Savaşı İçinde ve Sonrasında İngiltere’nin Gizli Paylaşım Projeleri Üzerinde Yaptığı Değişiklikler
Birinci Dünya Savaşı başladığında İngiltere, savaş sonrası için Osmanlı Devleti’nin Doğu Anadolu topraklarında bir Büyük Ermenistan devleti kurdurmak niyetindeydi. Ancak Sykes-Picot görüşmeleri esnasında Rusya İngilizlere başvurarak “Doğu Anadolu’da Trabzon, Erzurum ve Van ile civarını Ermenilere veremeyeceğini, buraları kendisinin almak istediğini” söyledi. Bu nedenle İngiltere, Ermenistan devleti kurma konusunu bir süre ağzına almadı ve Ermenileri oyaladı.

Diğer taraftan; Sykes-Picot antlaşmasıyla Irak’ı alacak olan İngiltere, Rusya ile sınır komşusu olacaktı. Halbuki Rusya ile sınır komşusu olmak İngiliz siyasetine aykırı idi. Bu nedenle İngiltere, kendisi ile Rusya arasında bir küçük Ermenistan devleti veya bir küçük Kürdistan devleti kurulması konusunu düşünmeye başladı.

Bunun için de tıpkı Ermenileri yaptığı gibi Kürtleri de tahrike başladı.
İngiltere’nin bu bölgede sık sık siyaset değiştirmesi üzerine; bu kez de Fransa devreye girerek, madem ki İngilizler Rusya ile sınır komşusu olmak istemiyor, o halde Ermenistan ve Kürdistan devletlerini kurma düşüncesinden vazgeçilmesi şartıyla Fransa’nın bu bölgeleri  alabileceğini belirtmişti. Bunun üzerine İngiltere, bir kez daha Kürdistan ve Ermenistan kurulması fikrinden vazgeçti.

1917’de Rusya’daki ihtilâl ile ‚arlık Rusya yıkılınca, bu kez İngiltere DOĞU ANADOLU'DA BİR BÜYÜK ERMENİSTAN ve GÜNEYDOĞU ANADOLU'DA BİR KÜRDİSTAN DEVLETİNİN KURULMASI PROJESİNİ   yeniden masa üzerine çıkarmıştı.

İngiltere’nin Sykes-Picot Antlaşması’nda belirttiği “Osmanlı Devleti’nden ayrılacak Arap toprakları üzerinde bir Arabistan Devleti kurmak düşüncesini terk ettiği, bunun yerine böl parçala yönet veya yok et” politikasıyla çok sayıda devlet kurdurmak ve bunları “mandater devlet” olarak yönetmeyi düşündüğünü görüyoruz.
İngiltere’nin en son Osmanlı Devleti’ni parçalama projesi şöyleydi :

ANADOLU ÜZERİNDE; Türkiye, Ermenistan, Kürdistan, Pontus Rum ve Boğazlar devletleri adlarıyla beş devlet kurulacaktı . Ayrıca Fransa’ya, İtalya’ya ve Yunanistan’a nüfuz bölgeleri verilmekteydi.

Orta Doğu ve Arabistan topraklarında ise; Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Suud, Hicaz, Yemen, Kuveyt, Hadramut ve Umman olmak üzere on devlet kuruluyordu.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Afsar Beyi - 23 Ekim 2007
Şu anki durumumuza gözatın Bozkurtlar.

Bu antlaşmalardan gerçekleşmeyenler hangileri ve gerçekleşmesi yolunda çaba sarfedilenler hangileri.

Bütün Dünya parlementolarında tek tek kabul edilen SAHTE SOYKIRIM hangisi?

Terör örgütü denmeyip yerine ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI ya da AYRILIKÇILAR denilenler hangileri.

Peki bunları şimdi yaptırmak için çalışanlar kim. ABD ve İNGİLTERE.

Neden İngiltere bizim sürekli AB ye girişimize kayıtsız şartsız ve koşulsuz tam destek veriyor gibi görünüyor dersiniz.

Neden ABD bizim AB ye girişimiz için bu denli yoğun çaba sarfeder gibi görünüyor dersiniz.

Düşmanlıklarınızı kime yönelttiğinize ve artık kimi düşman olarak görmekten vazgeçmeye başladığımıza dikkat edin. AVUSTURYA, BELÇİKA, FRANSA düşman. Neden? Çünkü açıkça gösteriyorlar düşmanlıklarını ve bizi istemediklerini söylüyorlar. Mertçe karşımızda duruyorlar. Kabul edin ya da etmeyin. MERTÇE duruyorlar.

Peki bizi AB ye sokmak için canla başla çalışan İngiltere? Düşman değil diyemezsiniz. KAHPECE savaştıklarını ve hedef saptırdıklarını söyleyebilirsiniz.

Kullandıkları maşalar iki tane;

KÜRTLER

ERMENİLER

ABD bile onlar kadar sinsi değil. Zaman zaman açıkça karşımızda duruyorlar. Ama bizler kör olduk. Tarihi okumuyoruz. Tarihten ders almıyoruz. Gerçek düşmanlarımızı unuttuk. Maşalara saldırıyoruz.

BU KADAR MI KÜÇÜLDÜK?

Düne kadar tebamız olanları ciddiye alıyoruz. Kürtleri ciddiye alıyoruz. Üç tane kıçıkırık Ermeniyi ciddiye alıyoruz. ÇORBACI dediğimiz, Millet-i Sadıka dediğimiz tebaları ciddiye alırken, asıl tehlikeleri unutuyoruz.

İddia ediyorum. Kürtler düşmanımız değil. Onlar maşa. Hangi ele geçerlerse onların ateşlerini karıştırıyorlar.

VATANSIZ-BAYRAKSIZlarla uğraşmayı bırakmadan, gerçek düşmanlarımıza saldırmaya başlamadan da RAHAT, HUZUR yok bize.

Uyanın BOZKURTLAR. Uyanın ve silahlarınızı gerçek düşmanlara doğru çevirin.

Çelik çomak oynamaktan vazgeçin....!!
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: nur_80 - 23 Ekim 2007
ELLERİNE SAĞLIK GÖNÜLDAŞIM GERÇEKTEN ÇOK İSABETLİ GÜZEL GÖRÜŞLER ARTIK YETER DAHA FAZLA OYUNA GELMEDEN GEREKENLER YAPILMALI.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: tungatonyukuk - 23 Ekim 2007
Sayın Avşar Beğ'i

Yazınızı dikkatle okudum..

Size teşekkürü bir borç bilirim..

Kafamızda kalan bazı konuyu aydınlattınız...

Umarım Bu Tip Yazılarınızı paylaşırsınız.. :lol:

                    Saygılarımla;
                    
                           Alper Tunga(tungatonyukuk)
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: topuz - 23 Ekim 2007
Afşar Bey kandaşım;
Görüşleini okudum... Ancak tamamına katıldığımı söyleyemem...

Kandaşım;
Türkiye'de Türk olmayanlar devamlı yabancılar tarafından kışkırtılmıştır. bu gün memleketimizde de Türk olmayanlar vardır. Yabancılar bu unsurları da isyan etmeye teşvik etmektedirler. Ülkemizde Türk olmayanlar yoğun olarak bulunduğu müddetçe bu tip isyanlara hazırlıklı olmalıyız.
Çözüm Türk olmayanları, Türk vatanından uzaklaştırmaktır. Nasıl ki Ermeni tehciri, ermeni meselesini sonsuza kadar bitirmiş, Rum mübadelesi Rum meselesi yok etmiştir; ülkemizde de kıroların baş kaldırmasını sonuçlandırmak için, yeni bir tehcirin yapılması gerekmektedir.

Fikirlerinize saygılıyım kandaşım. Ama benim fikirlerim sizinkinden başka...

Tanrı Türk'ü korusun!..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: nur_80 - 23 Ekim 2007
DÜŞÜNCENİZDE HAKLISINIZ BU VATANIN EVLADINA KIYAN BURDA EKMEK YEMEMELİ AMA NASIL OLACAK BU SİZCE KAÇINI NEREYE GÖNDERELİM
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: topuz - 23 Ekim 2007
Nur80 Kandaşım;
"kaçını nereye gönderelim?" demişsiniz. Bu sorun, bana kalırsa çok büyük bir sorun değildir. Daha önce de Rumlar ve Ermeniler, ülkeden çıkarıldılar. Onlar da kalabalıktılar...
Unutmayalım Nur80 Kandaş, "Söz konusu vatan olunca; Gerisi teferruattır..."
Kıroları Türkiye'nin dışında Irak'a veya İran'a gönderilmesi mümkündür...

Tanrı Türk'ü Korusun!..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Afsar Beyi - 23 Ekim 2007
Afşar Bey kandaşım;
Görüşleini okudum... Ancak tamına katıldığımı söyleyemem...

Kandaşım;
Türkiye'de Türk olmayanlar devamlı yabancılar tarafından kışkırtılmıştır. bu gün memleketimizde de Türk olmayanlar vardır. Yabancılar bu unsurları da isyan etmeye teşvik etmektedirler. Ülkemizde Türk olmayanlar yoğun olarak bulunduğu müddetçe bu tip isyanlara hazırlıklı olmalıyız.
Çözüm Türk olmayanları, Türk vatanından uzaklaştırmaktır. Nasıl ki Ermeni tehciri, ermeni meselesini sonsuza kadar bitirmiş, Rum mübadelesi Rum meselesi yok etmiştir; ülkemizde de kıroların baş kaldırmasını sonuçlandırmak için, yeni bir tehcirin yapılması gerekmektedir.

Fikirlerinize saygılıyım kandaşım. Ama benim fikirlerim sizinkinden başka...

Tanrı Türk'ü korusun!..

Ermeni Tehcirinin ermeni meselesini sonsuza kadar bitirdiğini düşünmeniz çok ilginç. O zaman uğraştığımız bu soykırım meselesi nedir diye sorayım size?

Ya da Rum mübadelesine rağmen yaşadığımız Fener Rum Patrikhanesi ve şimdilerde yeniden ısıtılan Pontus hikayesinin nereden çıktığını da sormalıyım tabi yanında.

Artık mübadele, tehcir hikayeleri eskinin hikayeleridir. Tehcir ancak kendi ülkeniz içinde bir yerden bir yere yapılır. Ermeni tehcirinde ermenileri başka bir ülkeye yollamadık. Kendi ülkemiz içinde başka bir bölgeye göç ettirdik.

Türkiye'den kimseyi çıkaramazsınız. Mübadele de yapamazsınız. Savaş zamanında değiliz. Mübadele için sınırların yeniden çizilmesi lazım. Dediğiniz gibi bir mübadele ancak Irakın kuzayinde bir kürt devleti kurulursa olur. Verin Türkleri, alın vatansızları ancak o zaman söylenebilir. Ama bu da Misak-ı Milli'ye ihanet olur. Kerkük ve Musul'dan vazgeçmeyi göze alabilecekmisiniz?

Bize göre varolan sınırlar, özellikle İngiltere için yok. Siz bırakın ülkedeki vatansızları ve diğer azınlıkları da bu ülkenin sınırlarını nasıl koruyacağınızı düşünün önce.

Dediğim gibi.

MAŞALARI bırakın. Onu tutan eli kırın. O zaman maşa zaten işlevsiz kalır.,

Ayrıca benim yazdıklarımdan bu insanlarla dost ve kardeş olalım anlamını çıkarmadığınızı umarım. Yönetenle yönetilecekleri ben hiç karıştırmadım. Siz de karıştırmayın bana göre.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: topuz - 23 Ekim 2007
Afşar Bey Kanaşım;

Bir konuda size katılıyorum; o da maşa ve maşayı tutan el hakkındaki görüşlerinizdir. Bakın size bir kedi ile bir maymunun arasındaki farkı anlatayım;
Eğer bir kediye sopayla saldırırsanız, kedi bütün dikkatini sopaya verecektir. Çünkü hayvan tehtidin sopadan geldiğini zanneder.
Ancak bir sopayla maymuna saldırırsanız maymun; sadece size yoğunlaşır. Çünkü sopanın sadece bir araç olduğunu, asıl düşmanın insan olduğunu bilir.

Kandaşım;
Eğer maymun kadar beynimiz varsa, kıroların ardında Amerika ve İngiltere olduğunu anlamamız lazım...

Ancak;
Sizin de şunu taktir etmeniz lazım; kırolar Türkiye'de olduğu müddetçe birileri onları kullanmak isteyecektir. Amerikalılar ve özellikle de İngilizler, etnik ayrılıklardan faydalanmak konusunda uzmandırlar. Biz bugün terör belasını yok edebiliriz. Fakat PKK örgütünün gidip, yerine Hizbullah'ın gelmesi, ya da başka bir örgütün gelmesini engellemek çok zordur.

Kısa vadede, kıroların ardındaki gücü hesaplayarak, kan akmasını engelleyebiliriz. Ama uzun vadede, yeni bir kıro ayaklanması olacaktır. Çözüm; biraz önce de ifade ettiğim gibi, kıroların tehcir edilmesidir.
Bu iş çok mu zordur?
Elbette zordur. Ancak söz konusu zorluklar, teferruattır. ve söz konusu vatan olduğu vakit, gerisi teferruattır...

Afşar Bey kandaşım;
Demişsiniz ki, "Ayrıca benim yazdıklarımdan bu insanlarla dost ve kardeş olalım anlamını çıkarmadığınızı umarım. Yönetenle yönetilecekleri ben hiç karıştırmadım. Siz de karıştırmayın bana göre."
Elbette ki böyle bir şey düşünmüyorum...

Tanrı Türk'ü korusun!..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: tungatonyukuk - 23 Ekim 2007
Anlayana...... Dikkatli okuyan anlar bence...

Ve kafanızdaki bazı soruları atarsanız..

TTK
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Atçeken Beği - 23 Ekim 2007
Afşar Beyi;
Tespitlerinizde haksız olduğunuzu savunmak imkansız ancak,maşayı tutan ele nasıl vuracağız?Habur sınır kapısını bile kapatmaya çekinen zihniyet,hala barzaniye elektrik sağlayan bir hareket nasıl olurda maşayı bırakır da tutana tepki koyar?Biz tepkimizi koyarız o ayrı konu ama bence şu daha önemlidir;maşaya bile kardeşiz demeye çalıştığımız bir ortamda,maşayı tutan eli düşman ilan etmemiz bana imkansızmış gibi geliyor.İstemesekte maalesef onlara bağlı bir ekonomi sistemimiz,onlara göre yürüyen bir dış politikamız var.Ben size can-ı gönülden katılmaktayım ama bunu birilerine anlatmamız çok zor olacaktır.Türkçülüğü salt bir kürt düşmanlığı haline getirip,nasyonal sosyalizm yoluna itenler çok fazla.Bunları benim kadar sizde iyi tanıyorsunuz.
Demek istediğim şudur:
Belirttikleriniz doğrudur ama bizi bunu anlatmamız zor olacaktır.Daha dünkü kölelerimizi muhatap almamız zaten ayrı bir soru işaretidir.Kürtleri tek muhatap alanlarda kendine Türkçüler diyenler olduğu sürece çok çaba sarf etmemiz gerekecek.

Tanrı yardımcımız olsun.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: topuz - 23 Ekim 2007
İstemi Yagbu kandaşım;
Görüşlerinize katılıyorum.

Evet ortada maşa olarak kullanılan bir etnik azınlık var. Ama böyle bir azınlık bulunduğu müddetçe, birilerinin bu azınlığı kullanmak istemeyeceğini kim nasıl garanti edebilir?..

Bu soruyu kendimize sormamız lazım.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: tanri dagli - 23 Ekim 2007
hedefimiz Türkten baska her sey diplomasi agziyla konusmayalim icratin kralini yapalim
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: tanri dagli - 23 Ekim 2007
TÜRKÜN TÜRKDEN BASKA DOSTU YOK BUNU KAFALARIMIZA SOKALIM GIRMESSE KAFALARIMIZI KESELIM IS BU KADAR ACIK
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Afsar Beyi - 23 Ekim 2007
Afşar Beyi;
Tespitlerinizde haksız olduğunuzu savunmak imkansız ancak,maşayı tutan ele nasıl vuracağız?Habur sınır kapısını bile kapatmaya çekinen zihniyet,hala barzaniye elektrik sağlayan bir hareket nasıl olurda maşayı bırakır da tutana tepki koyar?Biz tepkimizi koyarız o ayrı konu ama bence şu daha önemlidir;maşaya bile kardeşiz demeye çalıştığımız bir ortamda,maşayı tutan eli düşman ilan etmemiz bana imkansızmış gibi geliyor.İstemesekte maalesef onlara bağlı bir ekonomi sistemimiz,onlara göre yürüyen bir dış politikamız var.Ben size can-ı gönülden katılmaktayım ama bunu birilerine anlatmamız çok zor olacaktır.Türkçülüğü salt bir kürt düşmanlığı haline getirip,nasyonal sosyalizm yoluna itenler çok fazla.Bunları benim kadar sizde iyi tanıyorsunuz.
Demek istediğim şudur:
Belirttikleriniz doğrudur ama bizi bunu anlatmamız zor olacaktır.Daha dünkü kölelerimizi muhatap almamız zaten ayrı bir soru işaretidir.Kürtleri tek muhatap alanlarda kendine Türkçüler diyenler olduğu sürece çok çaba sarf etmemiz gerekecek.

Tanrı yardımcımız olsun.


Sn İstemi Yabgu

Tedavinin ilk şartı teşhistir. Teşhiste birleşirsek tek sesli olabiliriz.

Tek sesliliğe geçebilirsek birlik ve beraberliğimizi kurabiliriz. Ancak böyle birbirimiz anlamaya başlar ve ne yapabileceğimizi konuşmaya başlayabiliriz.

Önceliğimiz dünkü tebaları muhatap almaktan vazgeçmemiz ve büyüklüğümüze yakışır tavırlara geçebilmemizdir. Biz kendimizi küçük görürsek, herkes bizi küçük görür.

İkinci önceliğimiz hayalperest değil, gerçekçi olmamızdır. Olmayacak hayaller peşinden koşmak bizi hedefimizden uzaklaştıracaktır. Hedeften uzaklaşmak ise her seferinde daha uzun yollar yapmamıza neden olacaktır. Doğa boşluk kabul etmez. Bizim her boş bıraktığımız alan başkalarınca doldurulacaktır. "Neden böyle" diye
ağlanacağımıza, "neyi yanlış yaptık" dememiz gerekiyor. Olan olmuştur. Kontrol edilemez. Sadece "olacaklar" kontrol edilebilir.

Biz Türkçüler birilerinin zannettiği gibi az değiliz. Ama dağınığız ve tek sesli olamıyoruz. Bu nedenle de görünmüyoruz. Önceliğimiz birliktelikler kurmak, gür ama uyumlu sesler çıkarabilmek ve bu gür ama uyumlu seslerle diğerlerine derdimizi anlatabilmektir. Sayılarımızı önce binlere, sonra onbinlere, sonra da yüzbinlere taşımak gereklidir. Ancak böyle insanların korktuğu, ciddiye alabildiği sesler çıkarabiliriz.

Bu yolda ilerlerken, bizi yolumuzdan ve gerçeklerden çevirecek her sese de kulaklarımızı kapatmak zorundayız. Hayal kurmadan, partileşme sevdalarına tutulmadan ilerlemek zorundayız. Dernekler kurmak, mitingler yapmak, dergi ve gazeteler çıkarmak zorundayız.

Bunları yaparken Başbuğumuzun yolundan yani gerçekçilikten sapmamalıyız. Anadolu Türklüğüne güvenmeyi öğrenmek zorundayız. Koşullarımızı ağlamadan, sızlanmadan kabullenmeli ve Gençliğe Hitabede denildiği gibi "Damarlarımızdaki Asil Kanın" gücünü kullanmayı öğrenmeliyiz.

Sizde sızlanmayın ve başınızı önünüze eğmeyin. Siz TÜRK'sünüz. 40 kişi ile bir çin ordusuna saldırmayı göze almış, 17 kişi ile yola çıkıp imparatorluk kurmuş, tüm dünyaya karşı savaşıp, yokolmuş bir imparatorluktan, 80 yaşına gelmiş bir devleti kurabilmiş bir Irkın, değerli evladısınız. Birleştiğimiz gün yeni bir ateşle dünyayı kavururuz. Silkinin üzerindeki ölü toprağını ve haykırın dünyaya TÜRKLÜĞÜNÜZÜ..!!!!

Silkinin üzerinizdeki ölü toprağını diyorum. Çünkü şimdi silkinmezseniz, öldüğünüzde üzerinize örtülecek toprağınız olmayacak. Silkinin ve gücünüzü yeniden keşfedin. Düşmanlarımız bu güçten korktukları için parçalamaya çalışıyor bizi. Önce bunu anlayın.

Afşar Beyi
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: tanri dagli - 23 Ekim 2007
DEVLET DEMEK 50SENE ILERISINI GÖRMEK DEMEKTIR ASKER DEMEK NAMUS VE SEREF DEMEKTIR ÖNÜNÜ BARI GÖREMEDIN AMA SEREFIMIZI NASIL KORUYAMASSIN SEREFSIZ TAYYIBLER ALEMININ CIRKIN MAHLUKU RECEP BU CEVAP VERILMEDEN KÜRTLER KARDESIMIZ OLACAKMIS ÖYLEMI DIPLOMASINIZE SO:::::   :turan:  :asker:
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Atçeken Beği - 23 Ekim 2007
Sayın Afşar Beyi;
Son yazdıklarınıza da tamamen katılıyorum.Anadolu Türklüğüne güveniyorum.Türkçülerin birleşmesi gereğinede inanıyorum.Yani benim düşündüklerimi yazmışsınız bir şekilde ancak; biz bunları ''Nasıl yapacağız?'' diye kendime sorduğumda afallıyorum.Küçük şeyler için o kadar çok incir çuvalını devirmişizki;şimdide incirleri toplamaya çalışıyoruz.İncirleri toplamak bizim görevimiz ama nasıl?Benim demek istediğim buydu.
Esenlikler.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: savasansahin - 23 Ekim 2007
MERHABALAR,


SOYDAŞLARIM BU SİTEYİ FIRSATIM OLDUKÇA TAKİP ETTİM VE KISA SÜRE ÖNCE ÜYE OLDUM. FORUMLARDA AÇILAN KONULARIN TAMAMINA YAKININDA SÜREKLİ KÜRTLERİN KAHPELİKLERİNDEN VE ŞEREFSİZLİKLERİNDEN BAHSEDİLİYORDU VE BUNLARA TAMAMEN KATILIYORDUM. BUGÜN FORUMA GİRDİM VE BU BAŞLIĞI GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM. DAHA ÖNCEDE BİLİYORDUK KÜRTLERİN MAŞA OLDUĞUNU AMA HİÇ BÖYLE BİR BAŞLIK AÇILMADI ZANNEDİYORUM. KADINLARIMIZIN NAMUSU VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİN BU ŞEREF YOKSUNU NAMUS YOKSUNU TOPRAK AĞASI KÖPEK SÜRÜSÜ OLAN KÜRTLERİ TEMİZLEMEMİZ GEREKİYOR.

KÜRTLER HİÇBİR ZAMAN KARDEŞİMİZ DEĞİLLERDİR. BEN BUGÜNE KADAR KONUŞTUĞUM KÜRTLERİN HİÇBİRİNDEN  ŞEREFSİZ PKK İÇİN  KÖTÜ BİR SÖZ DUYMADIM. İSTERSENİZ BURDA BİRDE SAĞDUYU ÇAĞRISI YAPALIM TAM OLSUN O SALAK SÜRÜSÜ MHP PARTİSİ GİBİ ????  BENİM SEKİZ ASKERİM O ŞEREFSİZLERİN ELİNDE VE BİZ KLAVYENİN BAŞINDA YAZI YAZIYORUZ.
BU BURAYA SON YAZIM..ARTIK İCRAAT ZAMANI..HAYIR DİYORSANIZ BEN YOKUM BU İŞTE..

KANA KAN  İNTİKAMM.. :x

Maşalardan ancak maşa olur. Kardeş sadece Türkten olur. Size katılıyorum ve aynı şeyleri söylüyorum. Kana kan-İNTİKAM. Ama sadece vatansız bayraksızlardan değil, asıl maşaları tutan ellerden intikam...!!!!

Afşar Beyi
Başlık: Türklüğün Son Savaşı ve Haçlı Batının Çirkin Yüzü!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 23 Ekim 2007
Türklüğün Son Savaşı ve Haçlı Batının Çirkin Yüzü!

Türk Milleti, üçüncü bin yılın başında, adı konulmamış bir savaşın içindedir.
Her ne kadar bir çok kişi sorunu Kürt  terörünün azgınlaşması, PKK’nın siyasallaşma taleplerinin "dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi" olarak yorsa da, durum bu ve bundan ibaret değildir.

Bu düpedüz bir savaştır ve maalesef henüz adı bile konulmamıştır.

Yaşadıklarımızı anlayabilmek için çok eski devirleri hatırlamaya gerek yok. Daha bundan yüzyıl önce başlamış ve neredeyse 20-30 yıl sürmüş olan Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasındaki gelişmeleri hatırladığımızda bunu anlamakta güçlük çekmeyeceğiz.
Birinci Dünya Savaşının hemen öncesinde Türk Devleti, aynen bu gün olduğu gibi, bir etnik kalkışmayla uğraşmakta, binlerce insanını, sözde vatandaşı olan hain Ermenilerin vahşetine kurban vermekteydi.
Ermeni kalkışmasını, başta Rusya olmak üzere, diğer emperyalist devletlerin tezgahlayıp ortaya sürdüğü tarihi kayıtlarla sabittir.

Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan Türk Devleti Sevr antlaşmasıyla, tarihte bir benzerinin daha olmadığı şekilde, tarih sahnesinden silinmek istenilmişti. Sevr antlaşmasına dayalı olarak yapılan işgallerin görünen yüzünde her ne kadar Yunanlılar olsa da, Yunanlıları tezgahlayıp karşımıza diken perde arkası devletler günü geldiğinde birer birer arz-ı endam edip fiili işgallere koyulmuşlardı.
Anlaşılacağı gibi ne Ermeniler ne de Yunanlılar tek başlarına ve kendi iradeleriyle Türklüğe saldırmış değillerdi. Bunlar Türklük üzerinde tarihi düşmanlık ve hesapları olan emperyalist ülkelerin, tanım yerindeyse, paralı taşeronluğunu yapan öncü birlikleri durumundaydı.

Şimdi günümüze bakalım. Kürt kalkışmasının gerek Ermeni ve gerekse Yunanlıların yaptığından farkı var mıdır? Bunun farkının olmadığını anlamak için tarihçi ya da uzman olmaya gerek yok, elbetteki.

Şimdi biraz da pkk yı ele alalım:

Birkaç kürt ayrımcı faşistinin bir araya gelerek oluşturdukları yapı, Türkiye üzerinde emperyalist emelleri olan ülkelerin dikkatlerini çekip, bulunmaz bir fırsat olarak ağızlarını sulandırmıştır. Bu ülkelerin başında ta ilk günden itibaren ABD gelmekteydi. Peki ABD Türkiye’den ne istiyordu? Şimdi tekrar geriye 1920 li yıllara dönelim:

1920 de zamanın ABD başkanı Wilson o meşhur “Wilson Prensipleri” denilen Türk Milletini yok etme ve Türk vatanını parçalama projesini öne sürüp hazırlattığı haritayla Türkiye’yi Lazistan, Ermenistan, Kürdistan ve diğer etnik toplulukların yer alacağı dört parçaya bölmüş bu projeye Avrupa ülkeleri de iştirak etmişti. ABD ve Avrupa’nın bu projeyi uygulamaya koymaları için, görünürde, hiçbir engel yokken hiç beklemedikleri bir oluşumla, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ki, Anadolu Milli Direnişiyle karşılaşmışlar, bütün hesaplarını alt üst eden bu kutlu direniş,verdiği Milli Kurtuluş Savaşıyla  top yekun yok edilmek istenilen Türk Irkını yeniden var etmiş, lokma lokma paylaşılmak istenilen Türk Yurdunun sonsuza dek Türklerde kalmasını sağlayıp Dünya emperyalizminin eli kanlı ve kalpleri kirli temsilcilerini dize getirerek Lozan’da, barış imzalamaya mecbur bırakmıştır.

İşte katil ruhlu haçlı batı ve batının gayr-i meşru çocuğu ABD bunu hiçbir zaman hazmedemeyip ve unutmamıştır.

Çoğu kişi ABD’nin Lozan Anıtlaşmasını kabul etmediğini ve altına imza atmadığını bilmez bile. Hukuki manada ABD, zımmen, Türkiye’yi tanımamış sayılmaktadır ki, öyledir de.
ABD ve Avrupa o günden itibaren seksen yıl yarım kalmış hesabını kendi isteğince gerçekleştirmek için beklemiş ve Türkiye’nin altını oyacak her türlü ihanet şebekesiyle el ve işbirliği yapmaktan geri durmamıştır.

Şimdi karşımıza dikilen  PKK eşkıyalarının saldırı tekniklerine ve silah donanımlarına bir göz atalım. PKK bir gerilla örgütü müdür? Yoksa gayr-i resmi öncü bir askeri birlik midir?

Yakalanan ya da ölü olarak ele geçirilen PKK’lı teröristlerin üzerinden çıkan silahların % 70 i Amerika , % 20 si Avrupa Birliği , % 10 Rusya menşelidir.

Tam otomatik silahların yanında ağır silahlar, havan topları ve roketatarların da  olduğu bilinmektedir.PKK'nın son günlerde yaptığı terör eylemlerinde farklı silahlar kullandığı görülüyor. Bunlardan birisi gece dürbünü ve termal kameralardır. Termal kameralar , en ileri teknolojiye sahiptir ve tamamı ABD menşelidir. Amerikan ordusunun elinde bulunan termal kameraların bire bir aynısı PKK’nın elindedir. Bu termal kameralar uzun mesafede vücut ısısı değerindeki ısıyı ve insan bedeni büyüklüğündeki hareketli her canlıyı nokta olarak tespit edebilmektedir. Yine PKK’nın elinde olan gece görüş dürbünleri de bilinen gece görüş dürbünlerinden çok daha yeni ve ileri bir teknoloji ile üretilmiştir. Bu dürbünlerin görüş menzili diğerlerine göre 3 kat fazla ve görüntüsü 5 kez daha nettir. Bu tip gece dürbünleri ; dünyada sadece amerikan ordusunda bulunmaktadır.
Son günlerde PKK’nın özellikle gece yaptığı terör eylemlerinde çok sayıda zarar vermesinin nedeni ; ellerinde bulundurduğu ağır ve ileri teknolojik silahlardır. Bu silahların tamamı ABD ve Avrupa menşelidir.

Bir diğer konu ise, bu ileri teknolojik silahların kullanılmasıdır.

Bu silahları kullanabilmek için çok iyi bir eğitimden geçirilmek şarttır.
PPK’lı teröristlere bu eğitimi, hem Kuzey Iraktaki eğitim kamplarında ABD subayları tarafından ve hem de en az on yıl öncesinden beri ABD’nin ileri karakolu olan İsrail ordusunca verilmektedir.
Anlaşılacağı gibi PKK’nın elindeki silah da, bu silahı kullanacak bilgi kaynağı da  ABD ve Avrupa’ya aittir.

Sonuç itibariyle bu savaş bir avuç kürt eşkıyasıyla Türkiye arasında değil bizzat, ABD-Avrupa koalisyonuyla Türkiye arasındadır. Tıpkı Milli Kurtuluş savaşı yıllarında olduğu gibi. Değişen tek şey öne sürülen piyonlardır. Önce Ermeni, sonra Yunan ve en son olarak da Kürt, bu kirli oyunun piyonluğunu yapmaktadır.

ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin, Türk Ordusunun sınır ötesi harekatına şiddetle karşı çıkmalarının altındaki tek neden, hazırladıkları kirli ve kahpe oyunun bozularak, çirkin yüzlerinin açığa çıkacak olmasıdır.

Türk Milleti sabırlı olduğu kadar öfkesi ve intikamı da şiddetli bir millettir. Tamamen yok edildiği sanıldığı zaman bile Tanrı’nın mayasına kattığı gizli gücüyle içinden çelik iradeli bükülmez bilekli bir Bozkurt oğlunu çıkartıp, üzerinde döndürülen bütün kalleş ve kahpe kuşatmaları yararak onurlu ve hür olma vasfını korumayı bilmiştir.Tıpkı son Bozkurt oğlu Mustafa Kemal Atatürk gibi…

Türk Milleti tarihinde buna benzer, belki daha şiddetli ve ölümcül, nice badireleri atlatabilmiş; binlerce yıllık bir tarihi birikime, askeri tecrübeye ve devlet geleneğine sahip bir ırktır.
Bu gün yaşadıklarımız Türk Milletinin çağdaş ve yeni bir büyük badireyle karşı karşıya olduğunun göstergesidir.

Türk Milletinin, önce, kendi istiklal ve istikbalini teslim ettiği kadroları iyi teşhis edip, daha sonra da uluslararası alanda geliştirdiği ilişkileri yeni baştan dizayn ederek dostunu ve düşmanını belirlemesi yaşamsal bir zorunluluktur.

Yeryüzüne insanlığın en iyi niteliklerini korumak, göstermek, yaymak için gelmiş Türk Milleti, önce hainleri, işbirlikçileri tanıyacak, Ordusunu daha da büyütecek, iktidarını özgür iradesi ile kendi evlatlarından olan kadrolardan seçecektir.

Türk Milleti, icazetlerini Amerika’dan, Avrupa’dan alanları bilmektedir, bu kez dezenformasyonlar etkili olmayacaktır, silkelenip, kalkması an meselesidir, çünkü bizim tarihimiz köklüdür, son Başbuğumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yol göstericiliği, her anlamda başöğretmenliği önümüzdedir, hain amaçlar gerçekleşmeyecektir, Türk Milleti’nin tüm tarihi buna kefildir.

Yeryüzünde Türk Bozkurtları yürümeye, gökyüzünde Türk Kartalları uçmaya başlamıştır, bunun sonu bellidir, önce işgal edilmeye, Sevr uygulanmaya başlayan topraklarda Yol Gösterici Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinde yürüyüşe başlamak, daha sonra Ata’mızın da hedefinde olduğu gibi tüm Türk Devletlerin birleşmesi yolunda yürümektir, doğru olan da budur.
Türk Birliği adını verdiğimiz bu yapılanma tüm düşmanlarının korkularını gerçekleştirmek, saldırıları kökten çözmek olacaktır

Diğer Türk Devletleri, gerçek anlamda bağımsızlıklarına kavuşmadıkça, Türk Milleti’nin 5 milyon yiğidinin canı pahasına kurduğu, “Türkiye Cumhuriyeti” adını taşıyan kalesi büyük saldırı altında kalacaktır. Çünkü uç kaledir. Unutulmamalıdır ki, hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; hat Türkiye Cumhuriyeti’dir, satıh ise tüm Türk Devletleridir.

Türk Milleti askerine, kundaktaki bebeğine duyduğu sevgi ve şefkatin ifadesi olan Mehmetçik adını vererek, O’nu canından aziz bilmiştir.
Vatan savunması için kanını ve canını feda eden her Mehmetçik Türklüğün yüreğine düşen ateştir. Yüreklerimiz yangın yerine dönmüş ve bu acı dayanılmaz bir hal almıştır.

Mübarek kanlarıyla toprağı vatan kılan aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla yad eder, Büyük Türk Milletine başsağlığı dileriz.

Aziz şehitlerimizin ruhları şad ,mekanları Türk uçmağı ve Tanrıdağı olsun!

TÜRK IRKI SAĞOLSUN!!!

TTK.

igdirhan


Kaynak : http://www.hunturk.net/haber-182-turklugun-son-savasi-ve-hacli-batinin-cirkin-yuzu.html
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: gurturk - 23 Ekim 2007
Kürtler her zaman ,tarih boyunca diğerlerinin uşaklığını yapmak istemişlerdir,hep kendilerini kullandırmışlardır.Aslında  şehitleri şöyle anmak gerekiyor,ŞEHİT OLAN TÜRK KÖKENLİ ASKERLERİMİZİN MEKANI CENNET OLSUN.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: TÜRK-KAN - 23 Ekim 2007
 Değerli Yöneticilerimiz Afşar Beği ile Üçoklu Börü Beğ'in tespitleri hakikaten yerinde ve doğrudur.  Biz Türkçüler, Don Kişot gibi Yel Değirmenlerini Dev zannerek saldırmak hastalığından kurtulmak durumundayız.

 Şu anki süreç içerisinde Düşmanlarımız olan emperyalist güçler şunlardır:

 1)Amerika+İngiltere
 2) İsrail
 3) Avrupa Birliği Ülkeleri

 bir de bunların maşaları olan artık zikretmekten gına gelip imtina etmemiz gereken soysuzlar mevcut...

 Son olarak eklemek istediğim BAŞBUĞUMUZ ATATÜRK ve silah arkadaşlarının TÜRK MİLLETİ ile birlikte kazandıkları KURTULUŞ SAVAŞIMIZDA karşımızdaki iç ve dış düşmanlar çok daha fazlaydı. Savaştan zafer ile çıktık, Birlik ve Beraberliğimiz tesis edildi.

 Dünyanın gıpta ile baktığı BAŞBUĞUMUZ ATATÜRK'ÜN silah arkadaşlarının ve Soylu Atalarımızın inşa ettiği eseri korumak durumundayız. Bunun için gerekirse yukarıdaki tüm düşmanlarla yapılacak olan kanlı savaşlara girebiliriz. 

 Lakin BAŞBUĞ ATATÜRK'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilelebed payidar kalacağına, Milli Birliğimizin ve Ülke Bütünlüğümüzün, Vatan Topraklarının korunması için Bütün TÜRK Milleti'nin tek yumruk, tek yürek halinde birleşeceğine olan inancımızı sürdürmeliyiz.  Dünyada her zaman EN GÜÇLÜ OLANLAR HAYATTA KALABİLİRLER. Bizde de o güç mevcuttur. Bu gücü zamanında ve yerinde kullanırsak, düşmanlarımızın Ülkemiz ve Milletimiz leyhine uyguladıkları hain planları sona erdirmeyi başaracağız.

Not: 11 Kasım 2007 Pazar günü düzenlenecek olan Ankara Toplantısı, Türkçülerin birbirlerini tanıyıp, toplanmaları, kenetlenmeleri açısından olumlu bir başlangıç olacaktır.

TTK

 

 

 
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Cenghis Khan - 23 Ekim 2007
Değerli Andalarım,

Bu yazıdan, bir arkadaşımız sanırım "kürdleri görmezden gelelim ya da onlara dokunmayalım, kardeş kardeş geçinelim" gibi bir ifade çıkarmış. Hayır ! İnce nüansları ve espirileri çok iyi anlamak gerekir. Kürd, hedefimiz değil derken; kürd hangi köyün köpeği ki Türk'ün düşmanı olabiliyor? ya da çapı ne ki düşman olup karşımıza çıksın?

Size çok basit olarak bugün başımdan geçenleri anlatayım. Bahçemde beslediğim 2 tane köpeğim var, inanın ikisini de milyon tane kürd'e değişmem... Akşamüstü büroya dönerken, arabamda NeTeVe radyoyu açıp haberleri dinlemeye başladım. Orada "halkın sesi" diye bir program vardı. İnsanlar telefonla arayıp katılıyorlar ve konuşuyorlardı. Gündem de tabii ki toprağa verdiğimiz canlarımız. Dikkat ettim, sürekli olarak kürdler arıyorlar ve "lütfen galeyana gelmeyelim, hepimiz kardeşiz, biz de bu ülkeyi bayrağı seviyoruz, bin yıldır beraber yaşıyoruz, etle tırnak gibiyiz, Türk kürd kardeştir, ayrım yapan kalleştir" . Evet aynen böyleydi, birebir bu cümleler çıkıyordu ağızlarından. Ne tuhaf, senelerce Türk Milleti vurulup göz yaşı döktükçe, hep bu şekilde seslenmişlerdi o etnik özürlülere; yapmayın kardeşiz diyerek ! ve devran döndü !!! Şimdi sıra onlarda.

Akşam eve geldiğim de ise, annemle birlikte köpekleri alıp dolşatırmaya çıktık. Mahallede beslediğimiz bir köpek te peşimize takılıp bizimle geldi.  Bir ara, karşıdan 3-4 tane toy delikanlı gelirken, önde yürüyen köpeğe seslenip sevdiler geçerken şımarık bir edayla. Annem önde ben biraz daha geriden gelirken, birden bizim oğlanın havalanmasıyla, onu havada tutup sarılmam bir oldu. Anında çocuklar kaçıştılar ama birisi önümde kaldı. Şoka girmiş gibi tellere yapışmış bana bakıyordu. Benim elimdeki köpeğin cinsi rottweiler, saldıracağı zaman kesinlikle sesini çıkarmaz. Sadece oynarken, sevinince ya da heyecanlanınca hırlayıp, havlar. O sebeple ne zaman saldıracağını kestiremem pek. Neyse bir anlık sessizlikten sonra, gence ;geç sen tutuyorum köpeği dedim ama çocuk şokta olduğundan yapıştığı telleri bırakıp ta kımıldayamıyordu. Ağabey lütfen sen geç, ben öyle gideyim dedi. Tam yürüyecekken çocuğun yüzüne baktığım da, diğerleri gibi Türk değil, kapkara bir kürd olduğunu farkettim. Dönüp anneme, keşke bizim oğlanı tutmasaydım, kürdmüş eşşolusu farkedemedim deyince, annem de, bugün ki programlardan bahsetti. TRT'de seyrettiği sabah programında hep kürdlerin aradığını ve adeta yalvarırcasına kardeşiz dediklerini, kendilerinin de bu ülkeyi ne kadar sevdiğini ama garibine gidenin ise bunu hep Diyarbakır'dan ve ya diğer güneydoğu illerinden arayan kürdlerin olduğunu söyledi. Hele radyoda dinlediğim bir tanesi o kadar güldürdü ki beni, kürd olduğu için sürekli insanların kendisini aşşağıladığını, etnik özrü ile dalga geçtiklerini ve bundan dolayı utanç içinde yaşadığını belirtiyordu.

İşte olay budur. Türk Milletinin şuurlanması. Artık ağlama sırası onlarda, kardeşlik masalları anlatma sırası onlarda ve tabii işleri Yüce Türk'ün milli reflekslerini kırmak olan, milliyetçi ve ulusalcı olduğunu iddia(!) eden kurum ve kuruluşlarda...

Bugüne kadar Türk milletinin hoşgörüsünün ve acıma duygusunun arkasına saklanıp her yere sızdılar. Bir PKK propagandası olan "Türk-kürd kardeştir" söylemiyle ile insanımızın gözlerini boyadılar. Şehirlerimiz de, bizler uyanıp ta kendimize gelene kadar her türlü pis ve adi suçları, sapıklıkları yaptılar... Varlıklarıyla kirletip, yaşanmaz hale getirdiler. Biz de senelerce, elimizden geldiğince, her yerde, her ortam da davamızı anlatmaya çalıştık, tüm saldırılara rağmen. Fakat bugün, görüyorsunuz işte Türk bir kere ayağa kalktı, hepsi kaçacak delik arıyorlar, kedi enciği gibi titreyip, af dileniyorlar. Yoook yok, geçti artık. Ok yaydan çıktı bir kere. Bir daha yutturamazsınız bu millete o kardeşlik masallarını. Bu saatten sonra, karşımdakiyle kavga ederken, ayırmak için karşımdakini değil de beni tutan ve yumruk yememe sebep olacak her kim varsa, hepsi aynı kefededir benim için. Hepsi karşı saftadır!

Anlatmak istediğim işte buydu. 3 kuruşluk etnik özürlüleri, hele hele bizim altımızda tebaamız olan sürüleri muhattap alıp adamlaştırmayın. Unutmayın, karşınızdakine yumruk atarsanız, onun da size yumruk atmasını sağlarsınız ama tokat atarsanız, karşınızda ezilir ve ne yapacağını bilemez. Onlar ayağınızın altındaki böcekler... tek seferde üstüne basın, ezin ve geçin ! Böceğe yumruk atmaya çalışmayın !

Hülasa, gelelim düşmana... İşte hedef orada, tam karşınızda. Harp edin, vurun vuruşun, ölün ve öldürün. Size gösterilen hatalı tabelalara aldanıp ta yolunuzu şaşırmayın, yanlış yönlerde zaman kaybedip, oyalanmayın. Yoksa düşürdüğünüz her tetikten çıkan mermi, birgün döner sizi vurur.

Saygılarımla,

TTK
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 23 Ekim 2007
Başlığı açan arkadaşımızı anlayabiliyorum aslında..Salt kürt düşmanlığı yapmak, at gözlüğü takmak gibi bişey demek istemiş..
fakat şunu söylemeliyim ki ifade ve özellikle başlık yanlış..
ben de ilk bakışta şaşırdım
bu bir şaka olmalı dedim, ya da bi yerlerden gözetlenme riski mi var dedim
tabi insanın aklına bir sürü şey geliyor..
fakat yazıyı okuyunca asıl anlatılmak isteneni anladım.
sivrisinek ve bataklık meselesi bir nevi..
yani biz bu sivrisineklerden tümüyle kökünden kurtulmamız yetmez.
bu sefer bataklık bize başka zorluklar çıkarır elbet..
ha bu ne olur? etnik ayrımcılık olmaz da, başka bir şey olur
mesela ambargo olur..
yani bi şekilde bu söz konusu dış mihraklar bir taş koyarlar önümüze..
ama tekrar söylüyorum
başlığı açan arkadaş yanlış bir ifade şekliyle başlığı açmışş
ne demek kürtler düşman değildir?
peki dostmudurlar?
kardeşmidirler?
nedirler?
bu yazıyı ilk okuyuşta ürperdim ve şaşırdım birden
biz ki, sizler gibi öz be öz Türkçü arkadaşlarımıza, kardeşlerimize güvenirken, böyle bir söylem açıkçası beni çok üzdü.
yani herkezden beklenir, sizlerden beklenmezdi..
ha beni yanlış anlamayın, sürekli kürtlerle ilgili yorumlar yapalım, sürekli onları tek tehlike olarak görelim demiyorum
şu güzel ülkemin bedbaht talihinde daha binlerce zorluklar ve engeller var,yollarımızda taşlar var bunu elbet biliyoruz.
ama her taşın altından çıkan kürtlerle ilgili fikirlerimiz kimse kusura bakmasın değişmez.
biz size sürekli kürtler aleyhine kötü yazılar yazın demiyoruz elbet.
zaten biz bize benzeriz
hepimizin diması aynı düşüncelerle dolu.
pek bi fark yok
ha belki yorum şeklimiz farklı.
ben bu otağdaki bir editörümün ne düşündüğünü , ne anlatmak istediğini anlayabilirim
ama
gönlü bizimle beraber olan, bizim gibi düşünen ama sadece okuyan ve izleyen diğer kardeşlerim bu başlığı gördüklerinde ve okuduklarında yüreklerinde bir burukluk, bir umutsuzluk hissedebilirler.
arkadaşlar ; eğer biz bir gaye için mücadele ediyorsak ve bunun adına "kutsallık" demişsek,
bizi başarıya götürecek en önemli şey "istikrar ve kararlılıktır"
biz böyle kısır tartışmalar içinde geceyi gündüz ederken,
unutmayın ki atı alan üsküdarı geçmek üzere..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Afsar Beyi - 23 Ekim 2007
ne demek kürtler düşman değildir?
peki dostmudurlar?
kardeşmidirler?
nedirler?

Bu başlıktan ve bu yazıdan kürt düşman değildir ifadesini nasıl çıkardın?
Kürtle düşman olmayalım ifadesini nereden çıkardın?
Kürtle dost olalım ifadesini nereden çıkardın?
Bana bu yazdıklarımın içinde kürt düşman değildir ifadesini bir tek yerde göster, ondan sonra bu yazdıklarını hakaret kabul etmeyeyim ben de!!!


Türkün kardeşi Türktür..!!
Ama elinin kiri ile uğraşmak, onu dünyanın en önemli olayı haline getirmek kendini küçültmektir.

Benim hedefim vatansız- bayraksızlar değil. Onlar elimin kiri. Hedefim onları kullanan ama bazılarınızın görünüşe göre gözlerinin uğraşı vermeye kortuğu İngiltere, ABD.

Atı alanın üsküdarı geçmesini istemiyorsan sen de, diğerleri de bataklıkla uğraşmalılar.  Sivrisinekle değil.
Ben TÜRK Kanı taşıyorum. Büyük bir Soyun, soylu kanını taşıyan, büyük hedefleri olan biriyim. Hedefi küçük olanlar da gidip kumda oynayacaklar. Kendi yarattıkları aslında küçük, ama gözlerinde büyük olanlarla uğraşacaklar.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 23 Ekim 2007
evet öyle bir ifade hiç bir yazıda geçmedi sayın afşar beyi..
gerçekten de yolumuz çok uzun ve çetinmiş
ne diyeyim
dert bir değil bin..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: hakan24 - 23 Ekim 2007
Arkadaşlar herkes iyi şeyler söylüyorda bu şerefsiz kürtlerin yüzünden yere düşen büyük TÜRK ırkının kanlarının hesabı ne zaman ve nasıl sorulacak?Yoksa üç gün sonra yine unutulacak mı?Tüm Şehidlerimizin ruhları şad olsun.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 23 Ekim 2007
Başlığı açan arkadaşımızı anlayabiliyorum aslında..Salt kürt düşmanlığı yapmak, at gözlüğü takmak gibi bişey demek istemiş..
fakat şunu söylemeliyim ki ifade ve özellikle başlık yanlış..
ben de ilk bakışta şaşırdım

**************
ben bu otağdaki bir editörümün ne düşündüğünü , ne anlatmak istediğini anlayabilirim
ama
gönlü bizimle beraber olan, bizim gibi düşünen ama sadece okuyan ve izleyen diğer kardeşlerim bu başlığı gördüklerinde ve okuduklarında yüreklerinde bir burukluk, bir umutsuzluk hissedebilirler.



Sayın YANLIZ KURT(2),

Zarf mı önemlidir, yoksa mazruf mu?
Günümüz Türkçe’sine çevirelim, sorumuzu.
Tarafımıza gelen bir postanın zarfımı önemlidir yoksa, zarfın içindeki, mektup mu önemlidir?
Elbetteki zarf bir kılıftır ve hiç bir mesaj içermez. Asıl mesaj bu kılıfın içinde saklanmış olan mektupta yer almaktadır.
Demek ki zarfı, mazruftan ayırt edeceğiz. Bu çok önemli!!!

Gelelim bir diğer meseleye;
Birçok insanın ve bilgi bağı üzerinden yayın yapan kişi ve kuruşların şahsından yansıyan Türkçülük, toplum tarafından, adeta, salt kürt düşmanlığı üzerine kurgulanmış antikürtçülük gibi algılanmaktadır.
Bizde biliyoruz ki bir çok Türkçü kişi ve kuruluştan algılanan bu yansıyışın özü ve ruhu bu değildir. Belki ifade ediş biçiminde, şu an için en ciddi ve üst düzeyde bir sorun haline getirilmiş olan kürt terörü nedeniyle sadece daha fazla yer veriliyor olmasıdır, o kadar.

Diğer bir husus ise, bu Otağın okuyucu ve izleyicisi olan misafirlerimizin bizim gibi düşündüklerinden asla şüphe duymuyorum ve sırf başlıklar nezdinde karara vararak, bizi değerlendireceklerini de, sanmıyorum.
Eminim ki ziyaretçilerimiz; eklenen her iletiyi, açılan her başlığı, verilmek istenen her mesajı en ince ayrıntısına kadar ölçüyor, tartıyor ve kendilerince kanaatlere varıyorlar.

Sizin de, misafirlerimizin de, dikkatini çektiğinden eminim.
Bizler, bu Otağın yöneticileri olarak, bir istisna olarak bile, hiç bir seviyesizliğe, çelişkiye, dolmuşçuluğa, provaksiyona ve hatta içi boş ve anlamsız iletilerin eklenmesine dahi izin vermedik. Seviyeyi olabildiğince akademik ve ilmi tutarak Otağı, milletimizin "gazını alan" bir yer olarak değil, milli ve tarihi bilgiler ışığında Türk Milliyetçiliği bilincininin gelişmesi için kullandık ve belirlediğimiz bu akademik çizgide de, devam etme kararlılığımızı, sürdüreceğiz.

Bizim izlenme ve reyting gibi bir endişemiz olmadı ve olmayacaktır da. Zira yaptığımız işin büyüklüğünün, öneminin ve ciddiyetinin farkındayız.
Asla Türkçülüğü jarjon anlayışıyla sunmayacak, televole mantığıyla ele almayacağız. Zira burada yazan kişiler, her ne kadar çoğu izleyici tarafından bilinmese de, tanınmasa da; tamamına yakını, gerçek hayatta, Türkçülüğün mücadelesini veren, bayraktarlığını yapıp, her türlü kahpe ve kalleş saldırıya göğüslerini siper eden, Bozkurt ruhlu Başbuğ Atatürk'ün, Bozkurt çocuklarıdır.

Şimdilik bizim bilenimiz ve tanıyanımız belki çok değil ama yarın, üçüncü bin yılın başında, “Şanlı Başbuğ Atatürk'ün izinden yeniden Amasya, yeniden Erzurum, Yeniden Ankara” diyen bu Türklüğün yiğit oğullarını cihan-ı alem bilecek, tanıyacak ve Türklüğün yeniden kurtuluşu için başlattığımız, mücadelenin saflarına katılacaktır.

Son söz olarak;
Biz milletimizin frekansına, ruh ve manasına uygun olanı yapıyoruz. Bu frekansla örtüşen zaten, er yada geç, bu çizgiye gelecektir. Bu frekansı algılayamayanlar ise, kalıpları Türk olmuş olsa bile, ruhlarını yitirmiş mankurtlar olduklarından, bizi anlamayacak ve hiç bir zaman saflarımıza katılmayacaklardır.

Tıpkı, Milli Mücadelemizde, Başbuğ Atatürk'ü anlayamayan, anlayamamakla da kalmayıp, karşısında saf tutanlar olduğu gibi...
Zaten bizim de bu vasıftakilerle işimiz olmaz...

TTK.

Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 24 Ekim 2007
Alıntı

DTP'li Tuğluk PKK’nın elinde olduğu ileri sürülen 8 asker ile ilgili talep gelirse girişimde bulunacaklarını açıkladı.



Çingenenin yüreği, dayısından gelirmiş.
Boğayı böğürten de, taşşaklarıdır!!!


kürt fahişesi tuğluk denen soysuzun bu açıklaması bile, kanunlar ve hukuk önünde pkk ile işbirliğinin ispatına yeterli delildir. Bu eylemin failinin olağanüstü durumların hukukuna göre Divan-ı Harpte (İstiklal Mahkemesi) yargılanıp telef edilmesi gerekmektedir.

Demokrasi denen, Türk'e saldırma ve ihanet etmenin truva atı olmuş soysuz anlayış, bu ve benzeri kahpelerin sığınağı durumundadır.
Türk Milletinin 40.000 yıllık tarihinde ve devlet geleneğinde gayr-i Türk unsurlar için, demokrasi denen herzenin ne yeri ve ne de adı vardır.
Demokrasi soy, kan ve asalet bakımından eşit ve denk insanlar arasında işleyen bir sistemdir. Bu kahpelerin maymun soyu bile, demokrasi denen çirkef sayesinde, Şanlı Türk Irkıyla eşitmişcesine muamele görmekle kalmayıp, bir de, Türk Milletine düşmanlık etmenin kılıfı gibidir.

Türk Kültür, medeniyet ve töresi dışında kalan ne varsa, hepsi, Türk'ün ruh ve manasına allerji yapan, O'nu kök ve temellerinden uzaklaştıran afyonlar, truva atları ve mankurtlaştırıcı enjeksiyonlardır.
Demokrasi, insan hakları(!), ifade özgürlüğü vs. adıyla batının bünyemize şırınga ettiği bütün kurum ve sistemlerin yegane gayesi Türk'ü özünden kopartıp, dünüyle bağlarını kesmek içindir.


Kalleş ve vahşi haçlılarla, bu kahpe haçlının gayr-i meşru çocuğu abd tarafından sinsice sunulan bütün, sözüm ona medeniyet(!) projelerinin tek amacı: Türk'ü varoluş ve yaşam köklerinden kopartmayı gaye edinmiştir.

Türk milleti iyi bilmelidir ki, önüne sürülen bir avuç kürt kahpeliğini besleyip semirterek, gerçek düşmanlık yapanlar, vahşi haçlı batı ve onun, soysuz genlerinin, azgın kökünden çıkmış abd dir.
Konuşana değil, konuşturana bakın düsturuyla yola çıktığımızda bile, kürt kahpeliğinin köklerinin batıya ve abd ye uzandığını, göreceğiz.

Karşımızda konuşan tuğluk adlı kürt fahişesi olsa da, konuşturanın avrupa ve abd olduğu gün kadar açıktır. Bunun adı önce ermeniydi, sonra yunan ve şimdi de kürt oldu...
Bu haşeratları telef etmekle beraber, haşerat üreten kahpe mahfilleri de ortadan kaldırmak da aklın, tarihin ve yaşadığımız acıların bizlere gösterdiği kanıtlardır.

TTK.


http://www.hunturk.net/forum/index.php/topic,2693.msg17601.html#msg17601
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: atsizcerisi - 24 Ekim 2007
Arkadaşlar afşar beyin söyledikleri çok doğru tespitlerdir.
Bizler gerçek düşmanlarımızı nedense görmek istemiyoruz yada bize düşman diye göstermek istemeyenler var.
Bankalarımız Haberleşme sistemlerimiz kulladığımız silahları dahi  düşmanımız oldukları aşikar İNGİLTERE,AMERİKA,İSRAİL gibi elindedir.
Artık gözümüzü açalımda maşalarla değilde maşaları tutan ellerle uğraşalım.
İnanın bizi çok zor günler bekliyor ve hazırlıklı olmalıyız
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: topuz - 24 Ekim 2007
Afşar Beyi kandaşım;
Yorumlarınızdan birisinde, "Türkçülerin birleşmesi, tek ve korkutucu bir ses çıkarabilmesi, dernekleşmesi, dergi gazete gibi yayın organlarıyla sesini duyurması gerektiği" anlamında sözler sarf etmişsiniz.

Kandaşım, ben Eskişehir'de yaşayan bir gazeteciyim. Bu şehirde temas kurabileceğim kandaşlarımızı nereden bulabilirim? Bana yardımcı olursanız sevinirim.

Esenlikler dilerim.

Tanrı Türk'ü korusun!..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: TÜRK-KAN - 24 Ekim 2007
Afşar Beyi kandaşım;
Yorumlarınızdan birisinde, "Türkçülerin birleşmesi, tek ve korkutucu bir ses çıkarabilmesi, dernekleşmesi, dergi gazete gibi yayın organlarıyla sesini duyurması gerektiği" anlamında sözler sarf etmişsiniz.

Kandaşım, ben Eskişehir'de yaşayan bir gazeteciyim. Bu şehirde temas kurabileceğim kandaşlarımızı nereden bulabilirim? Bana yardımcı olursanız sevinirim.

Esenlikler dilerim.

Tanrı Türk'ü korusun!..

http://www.hunturk.net/forum/index.php/topic,2670.msg17343.html#msg17343

Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: motun yabgu - 25 Ekim 2007
Düsmanligi,serefsiz,kürtlerle sinirlamak,gercek düsmanlarimizin,tuzagina düsmek,anlami tasir.Basimizda,adam gibi bir hukumet olsa,tek bir kürtü dahi,kendisine muhatap almaz.Bizim,muhatabimizda,düsmanimizda,amerikedir,ingilizdir,avrupadir.Son hain daglica saldirisindaki silahlarin,hangi ülkeye ait olduguna bakarsak,bu bize düsmanimizin kim oldugu hakkinda,iyi bir fikir verebilir.En kisa zamanda,kendimizi kandirmak aymazligindan vaz gecmeliyiz.Bana göre,amerikadan daha tehlikeli düsmanlarimiz,iktidardaki hükümettir
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: asena06 - 25 Ekim 2007
Sayın Afsar Beyi

Cevap vermek hakkımdır diye düşünüyorum.

Buzdağının görünmeyen kısmından bahsetmişsiniz. Karşınızda, buzdağının görünmeyen kısmından bi haber olacak denli dar beyinli biri olmadığını bilin isterim.

Kısa süre önce gönderdiğim yazımı 'lüzumsuz' addetmişsiniz. Eleştiridir, saygı duyarım.

'Ne yapmaya çalıştığınızı bilmiyorum' demişsiniz. Cevap vermeye lüzum görmem. Türk olmaktan gurur duyan bir Türk kızı olarak, cümlenizi saygısızlık kabul ediyorum.

'Ziya Gökalp ve bugünün anlamı nedir bir bak' demişsiniz. Türk Tarihi, Türk Edebiyatı vs hakkında size demeç dahi verebilirim. Ve bundan mutluluk duyarım.

Son olarak beni 'kürtlerin reklamını yapmak' ile itham etmişsiniz. Esefle kınarım. Bu bana ve yazdıklarıma katılan insanlara ağır bir hakarettir.

* Bu sözlerimden dolayı tarafınızdan üyeliğim iptal edilirse hiç şaşırmayacağımı biliniz.

Saygılar
Asena06
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 25 Ekim 2007
arkadaşlar birbirimizi daha iyi anlamaya çalışalım
öfkeyle kalkıp zararla oturmayalım
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Atçeken Beği - 25 Ekim 2007
Sayın Afsar Beyi

Cevap vermek hakkımdır diye düşünüyorum.

Buzdağının görünmeyen kısmından bahsetmişsiniz. Karşınızda, buzdağının görünmeyen kısmından bi haber olacak denli dar beyinli biri olmadığını bilin isterim.

Kısa süre önce gönderdiğim yazımı 'lüzumsuz' addetmişsiniz. Eleştiridir, saygı duyarım.

'Ne yapmaya çalıştığınızı bilmiyorum' demişsiniz. Cevap vermeye lüzum görmem. Türk olmaktan gurur duyan bir Türk kızı olarak, cümlenizi saygısızlık kabul ediyorum.

'Ziya Gökalp ve bugünün anlamı nedir bir bak' demişsiniz. Türk Tarihi, Türk Edebiyatı vs hakkında size demeç dahi verebilirim. Ve bundan mutluluk duyarım.

Son olarak beni 'kürtlerin reklamını yapmak' ile itham etmişsiniz. Esefle kınarım. Bu bana ve yazdıklarıma katılan insanlara ağır bir hakarettir.

* Bu sözlerimden dolayı tarafınızdan üyeliğim iptal edilirse hiç şaşırmayacağımı biliniz.

Saygılar
Asena06
Sayın Asena 06;

Her Türkçünün küçük çapta düşünce farklılıkları olabilir.Tartışmalar tabiki olacaktır,olmalıdır.Bu fikirilerinizden dolayı otağdan atılacağınızı sanmıyorum.Burası Türkçülerin Otağı ise herkes kendi doğrusunu,yanlışını koyar ortaya tartışır.Tabiki saygı sınırlarını aşmadan.Ortak noktamız Türkçülüğümüz ve damarlarımızdaki kansa-ki öyle-,bir başlık altındaki ileti için Türkçülerin Otağdan atılması söz konusu değildir diye düşünüyorum.Aksine gün birleşme günü,büyüme günüdür.Her Türkçü burada fikrini saygı ve görüş dışı olmadan söylemelidir.

Esenlikler.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 25 Ekim 2007
istemi yabgu abime aynen katılıyorum
gün birleşme günüdür, çoğalma günüdür
çoğalmanın nasıl olduğunu gösterme günüdür!
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 25 Ekim 2007
bu arada abi dedim kusura bakma anda
bilmiyorum
fotoğraf eğer seninse benden büyük olduğun kesin
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Atçeken Beği - 25 Ekim 2007
Yalnız Kurt (2) andam beni güldürdün Tanrı'da seni güldürsün :) O resimdeki son zamanların en büyük Türkçülerinden Azerbaycan Devlet Başkanı Rahmetli Ebulfeyz Elçibey'dir.

Ben henüz çok yaşlı değilim aksine,genç kuşaktanım.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 25 Ekim 2007
ya öyle mi :)
kusura bakma anda
hiç görmemiştim daha önce onu
ama inşallah sen de onun gibi vatana ve millete hayırlı büyük bi insan olursun
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: tungatonyukuk - 25 Ekim 2007
:) Elçibey i Tanımıyor..

Şaşırtıcı...
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: YANLIZ KURT(2) - 25 Ekim 2007
:) Elçibey i Tanımıyor..

Şaşırtıcı...

olabilir tongatonyukuk kardeş..
ben kendimi bildim bileli tvlerde gaztelerde clintonlarla buşlarla barzanilerle bin ladinlerle büyüdük
yanlışmıyım andalar?
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Atçeken Beği - 25 Ekim 2007
Tamam arkadaşlar konuyu saptırmanın manası yok.Gereksiz ileti eklemeyelim.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Afsar Beyi - 25 Ekim 2007
Sayın Afsar Beyi

Cevap vermek hakkımdır diye düşünüyorum.

Buzdağının görünmeyen kısmından bahsetmişsiniz. Karşınızda, buzdağının görünmeyen kısmından bi haber olacak denli dar beyinli biri olmadığını bilin isterim.

Kısa süre önce gönderdiğim yazımı 'lüzumsuz' addetmişsiniz. Eleştiridir, saygı duyarım.

'Ne yapmaya çalıştığınızı bilmiyorum' demişsiniz. Cevap vermeye lüzum görmem. Türk olmaktan gurur duyan bir Türk kızı olarak, cümlenizi saygısızlık kabul ediyorum.

'Ziya Gökalp ve bugünün anlamı nedir bir bak' demişsiniz. Türk Tarihi, Türk Edebiyatı vs hakkında size demeç dahi verebilirim. Ve bundan mutluluk duyarım.

Son olarak beni 'kürtlerin reklamını yapmak' ile itham etmişsiniz. Esefle kınarım. Bu bana ve yazdıklarıma katılan insanlara ağır bir hakarettir.

* Bu sözlerimden dolayı tarafınızdan üyeliğim iptal edilirse hiç şaşırmayacağımı biliniz.

Saygılar
Asena06

Saygı sınırlarını zorlamadığı sürece cevap hakkını kullandı diye hiçbir Türkçü bu otağdan atılmadı. atılmayacak da.

Ama bu başlığın altında yinede değerli Iğdırhan andamın bir lafını hatırlatmak isterim;

YAZMAK GÜMÜŞ, OKUMAK ALTINDIR.

Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: seğmen - 25 Ekim 2007
ufak tefek düşünce farklılıklarının olması gayet normal. asena06 ya katılmıyorum diyemeyeceğim. düşüncelerini bu kadar doğru ve seviyeli ifade edebilen birinin yazılarının luzumsuz olabileceğine inanmıyorum. asena06nın kürtlere duyduğu düşmanlıktan dolayı onları aşşağılayıcı yazılar yazmasının reklamla ne ilgisi olabilir.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: asena06 - 25 Ekim 2007
Yazmak gümüş, okumak altındır..

Ne kadar doğru ve güzel bir söz.

Okuduğunu anlamak, yanlışa çekmeden, konuyu doğru ayrımsayabilmek ise bir ERDEMDİR !
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: motun yabgu - 26 Ekim 2007
Sayin asena,kürtlere hakaret ve küfür,erdemse?benden erdemlisi yok.Sayin Afsar begini,yanlis anlamakta israr etmeyin,lütfen.Inanin,bende,kürtler askere alinmasin basligini actigima pisman oldum.Biz enerjimizi,sadece kürtlere hakarete,israf etmeyelim.Türkcülük,cigeri bes para etmez hainler konu yapilarak gelismez.Umarim beni yanlis anlamamissinizdir.Saygilarimla
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: ÇEPNİ_TÜRKÜ - 26 Ekim 2007
Haklısın kandaşım, perdeyle zaman tüketirsek hem perde arkasındakilerin amacına hizmet etmiş oluruz hem de perde arkasındakilerle olan mücedelemizde kendimizde takat bırakmamış oluruz. Perdeyi görmezden gelmeyeceğiz, yırtıp geçip asıl perdecileri ezeceğiz!!!
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 26 Ekim 2007
Sayın Afsar Beyi
---
------
----------
Son olarak beni 'kürtlerin reklamını yapmak' ile itham etmişsiniz. Esefle kınarım. Bu bana ve yazdıklarıma katılan insanlara ağır bir hakarettir.

* Bu sözlerimden dolayı tarafınızdan üyeliğim iptal edilirse hiç şaşırmayacağımı biliniz.

Saygılar
Asena06


Sayın Asena06;

Öncelikle şunu bilmenizi istiyorum:
Otağ yönetiminin felsefesi gençlerimizi, siz Türk çocukları Bozkurtlarımızı; kaybetmek, kırmak, dökmek değildir. Böyle bir anlayış asla olmamıştır ve hiç bir zaman da olmayacaktır.
Aksine önde gelen ilkemiz, sıkılmış çelik bir yumruk gibi, bir ve bütünleşerek, gerçek amaçlara yönelmektir.


Bizim kendimize, görev ve sorumluluk olarak, addettiğimiz yükümlülüğümüz budur.
Bir de, muhataplarımız olan siz ve diğer, kandaşlarımızın üzerlerine düşen sorumluluklar olacaktır, elbette.

Gerek bu başlık ve gerekse diğer başlıklar altında verilmek istenen mesajlara karşı, mesajların içerik ve amacı iyice anlaşılmadan, haksız ve gereksiz feveran ve alınganlıkların yapıldığı, bir gerçektir.

Anlamadığım şey; yazılan, çizilen şeylerin muhatabı, bu Otağın yazarları olan sizler olmadığınız halde, varsayalım ki bazı aşırılıkların törpülenmesi ve doğru istikamete çekilmek amaçlı olarak, sizler olmuş olsanız bile unutmayın ki “ gurkun( ana tavuk) bastığı cücük (civciv) ölmez..., neden bu derece tepkiler koymak ihtiyacı duyuluyor ki?

Atalarımız "bin bilsen bile, bir bilene danış" demişler.

Şahsen ben, orta yaşı geçmiş birisi olarak burada, gençlerimizin ekledikleri iletilerden yeni yeni şeyler öğreniyor, ufuk ve perspektif geliştirici o kadar çok istifadelerim oluyor ki, anlatamam.
Demek ki, birbirimizden öğrenecek, çok şeylerimiz var!!!
Öğrenmenin yaşı yoktur. Hep birlikte öğrenecek kendimizi, yarınların kutlu savaşı için, hazırlayacağız.

Bir bilek ancak bir başka bileği, diyelim ki on bileği bükebilir. Ya ötesi ? Ötesi yok, bunun..!
Ama yürekli bir akıl; bin, on bin, yüz bin ve hatta milyonlarca düşmanın bileğini, bükebilir.
Akıl, bilek ve yürek! Bunlardan birisi eksik olduğunda yapı eksiktir.
Akıl, bilek ve yürek, bir arada olduğunda istenilen sonuç alınabilmekte ve başarıya ulaşılmaktadır..!
Tıpkı, Bozkurt Başbuğ, Ata'mız gibi....


İşte günlerdir, başta Afsar Beyi andamız olmak üzere, bir çok kandaşımızın, anlatmak istediği incelik ve vermek istediği mesaj budur.
Akıl yaşta değil, baştadır.
Elbetteki kineşecek, danışıp, konuşarak ve en doğru veya en az hatalı ortak bir kanaate varacağız. Amaç budur!
Duygusal ve düşünmeden uzak her hareketin, o an için doğru gibi gözükse de, sonuçta yanlış olduğu ortaya çıkmaktadır.
Demek ki duygusallıkları ve iyi düşünmeden yaptığımız çıkışları, kontrol altına almamız gerekiyor.



Okuduğunu anlamak, yanlışa çekmeden, konuyu doğru ayrımsayabilmek ise bir ERDEMDİR !


Evet size katılıyorum, doğru söylüyorsunuz!

Dedikleriniz bir erdemdir, erdem olmasına ama bir de, Türk Töresinin ve yol büyüklerimizin bizlere emrettiği ve erdemliliği belirgin ve manalı hale getiren, vazgeçilmez prensipler vardır.
Yolda büyüklere, bilgide ululara, savaşta önderlere ve hiyerarşik düzende baştakilere, saygı ve itaat gibi……. 


Belki siz bunu kastetmediniz ama, şu son ifadeleriniz, önceki cümlede sıraladığım ilkelere aykırı düşmüş, tartışma ve fikir beyan etme amacını aşarak; yolda, bilgelikte, savaşta ve hiyerarşik düzende, sizden daha önde olduğunu bildiğim muhatabınızı, ironik bir şekilde, incitecek anlamlar ortaya koymuştur.
En azından benim algıladığım budur!?

Bütün bunları söylerken Otağ  yöneticisi olmanın, sizlere karşı her halükarda haklı ve üstün insanlar olduğunu kastederek, yöneticiliğin demoklesin kılıcı gibi kullanılması gerektiğini kastetmiyorum, elbette.

Demek ki tartışma üslubumuzda da, muhataplarımıza karşı hitap şeklimizde de, ölçülü ve seviyeli olacak; nezaketi, sevgi ve saygıyı elden, bırakmayacağız.

Aksi halde birbirimizle didişmekten, dünya dolusu düşmanla uğraşmaya, vakit dahi bulamayız…

TTK.

Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: topuz - 26 Ekim 2007
Saygı değer kandaşlarım;
 Tartıştığımız konunun başlığını unutmayalım; "HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!"

Evet, zaman zaman tartışmalar sırasında yanlış anlaşılmaların olması doğal, ancak bu otağı da, "Ben sana şöyle söyledim, o bana böyle söyledi" gibi tartışmalarla doldurmamalıyız kanımca.

Bunlar boş konuşmalar...

Afşar Bey'i ciddiye alınması gereken bir tartışma konusu açmış. Kanımca asıl konuya geri dönüp, kendimizi ve fikirlerimizi geliştirmenin zamanı gelmiştir.

Sizden rica ediyorum; bu önemli konuyu, kişisel itiş kakışlarla, "Gümbürtüye" getirmeyelim...

Tanrı Türk'ü korusun!..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: motun yabgu - 05 Kasım 2007
Bunun adı "Kerkük Petrolü" oyunu
   5 Kasım 2007


Fatih ÇEKİRGE YAZIYOR
ÇOK özel bir kaynaktan Ankara’da kapağı henüz açılan kırmızı bir dosyanın birkaç detayını alıyorum...

Soru şu:

- PKK terörü adı altında Türkiye nasıl bir oyunla karşı karşıya?

Şimdi bu kapsamda çizilen manzaraya bakalım....

Irak Cumhurbaşkanı Kürt...

Dışişleri Bakanı Kürt....

Maliye Bakanı Kürt...

Genelkurmay Başkanı Kürt..

İstihbaratın etkin ismi Kürt...

Parlamentoyu iki peşmerge tugayı koruyor.

Kuzey’de bir Kürt devleti oluşturuluyor. Ve başındaki Barzani bütün bu coğrafyadaki Kürt kökenli insanlara doğru "liderlik" mesajları veriyor.

Ama bu ülkede Kürtlerden çok daha fazla Arap ve Şii var...

Buna rağmen devleti devlet yapan en önemli makamlarda Kürtler var...

Diplomaside, maliyede ve kuvvette...

Türkiye bir pazarlığın içine çekilmek isteniyor.

Belli ki ABD Irak’ta kendisine en yakın müttefik olarak Kürtleri seçmiş. Bunun için çalışıyor. Irak yanıyor. Her yerinde bombalar patlıyor. Bir tek Kuzey Irak’ta ses yok. Tek istikrarlı bölge Kuzey Irak yani Kürt bölgesi...

Şimdi dosyadaki detaya gelelim.

Dikkat edin o kadar çok Kürt sorunu dedik ki, Kerkük’ü, Türkmenleri unuttuk.

Oysa Irak petrolünün yüzde 40’ı Kerkük’te. ABD her gün yeni kuyular açıyor. Ne kadar petrol nereye gidiyor bilinmiyor. Ama petrol fiyatları anormal artıyor. Ganimet olarak petrol en kárlı sektör haline geliyor. Ganimet sektörü...

İşte bu noktada Türkiye’nin önüne sürülmesi beklenen "gizli pazarlık" ortaya çıkıyor:

- Tamam biz PKK kamplarını bitirelim, ama sen de buradaki Kürt devletini kabul et. Kürt devleti burada istikrar unsuru olsun.

Tabii Kerkük de içine girecek şekilde...

Evet bu oyunun adı "Kerkük petrolü" üzerine kurulacak Kürt devletidir...

Türkiye bu gelişmeye göre kendini hazırlamalıdır.

FATİH ÇEKİRGE'NİN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN....

 

 

Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Irkci10ur - 19 Aralık 2007
Güzel konular tartışılıyor, hepnizde sağolun. Ancak kürdolar dışında kalan bir çok etnik özürlülerde var onlarla ilgili gelecek için yapılabilinir ve sürdürebilinir planlar yapılmalı.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: TiginNoyan - 20 Aralık 2007
kürtlerin dışındakiler, henüz kürtler kadar büyük bir tehlike oluşturmamaktadırlar.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Temir Yalıg - 20 Aralık 2007
kürtlerin dışındakiler, henüz kürtler kadar büyük bir tehlike oluşturmamaktadırlar.

Evet ancak bunun nedenlerinin de altını çizmek gerekir.kürtler dışındaki etnik özürlüler(laz-çerkez-abaz-pomak-lezgi vs) nüfus bakımından oldukça azdır.Avrupalı eşkiya devletler kartlarını da doğal olarak çok üreyen,vahşi dağlı kürtler için oynamaktadırlar.

Aynı potansiyel diğer etnik özürlülerde olsa,onların üstünden ne oyunlar oynanırdı..
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: TiginNoyan - 20 Aralık 2007
Elbette, eğer öbürleri de bu kürtler kadar kalabalık olsalardı, kesin ayaklanırlardı.
Başlık: Ynt: HEDEFİMİZ YALNIZ KÜRT DEĞİL, KÜRTLERİ ÖNE SÜRENLERİ UNUTMA..!
Gönderen: Kırım Kurdu - 22 Aralık 2007
bana nedense bu konu:"köpeği dövmeli ama sahibinden utanmalı" atasözünü anımsattı