Türkçü Turancı Otağ

GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: Üçoklu Börü Kam - 15 Mayıs 2011

Başlık: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 15 Mayıs 2011
Daha önceden, CHP genel başkanı Deniz Baykal'ın, seks kasetiyle vurulup nasıl alaşağı edildiği hâlâ belleklerimizde.
Seçim yarışına girildiğinde MHP li bazı yönetici ve milletvekili adaylarıyla ilgili peş peşe servis edilen görüntüler gündemin sıcak konusu olarak devam ediyor, daha doğrusu özellikle devam ettiriliyor.

Hatırlanırsa başbakan ta Deniz Baykal olayında işi ahlak, namus noktasına çekip Baykal'ın zinakarlığına vurgu yapıyordu.
Başbakanın son kaset olaylarındaki yaklaşımı da aynı şekildedir.

Peki, sayın başbakan yasalara göre zina suç mudur, değil midir?
Mevcut yasalara göre zina suç değildir ve zinanın suç sayılmamasını da AKP iktidarı yasalaştırmıştır.

Peki, sayın başbakan yasal olarak suç sayılmayan, hem de senin sayende suç olmaktan çıkartılan- ki zina bana ve Türk milletine göre vicdanen suçtur ve ne tür yasal düzenleme yapılırsa yapılsın toplum vicdanında büyük suçlardan birisi olarak algılanmaya devam edecektir.- bir fiili hangi hukuki dayanakla suç gibi göstermeye çalışıyorsun?
Madem "zina yasal olarak suç değilse" rakiplerini "yasa dışı bir yoldan vurmayı" devlet adamı(!) kimliğinin neresine koyuyorsun?
Şayet zinanın toplum nezdinde suç olarak algılandığı düşüncesinden hareketle rakiplerini bu silahla vurmayı amaçlıyorsan ne demeye "topluma rağmen zinayı suç olmaktan çıkartan" bir kanun yapıyorsun?

Bunlar hem hukuki ve hem de ahlaki çelişkiler değil midir çoook sayın Tayyip bey?

Gelelim işin bir başka boyutuna.
Zinanın toplum nezdinde, AKP nin çıkarttığı kanuna rağmen, hala suç olarak alğılandığını yukarıda belirtmiştik.
Başbakanın, toplum teamüllerince zina suçu işleyenleri toplumun nazarından düşürerek, oyları kendi lehine döndürmek istediği kesin.
Anlaşılan o ki başbakan da Türk toplumu gibi zinayı vicdanen suç saymakta ve doğru da düşünmektedir.

Lakin kazın ayağı hiç de öyle değil.
Bir fiil eğer suçsa, bu fiili her kim işlerse işlesin, suçludur.

Ama maalesef AKP, dönüştürdüğü anlayışa göre başkası, özellikle de rakipler, yaptığında suç, ama kendisi ve çevresindekiler yaptığında adeta suç sayılmazcasına bir suskunluk hâkimdir.
Hani sayın başbakan ümmeti olmakla övünüp, birde kendine göre kalkan ve maske yapmaya kalkıştığın İslam'a ve İslam Peygamberine göre "haksızlık karşısında susan dil şeytan"dı.

Rakiplerine gelince gırtlağını patlatırcasına yüksek sesle dillendirdiğin zina suçuna kendi çevren söz konusu olunca susman ve hatta görmezden, duymazdan gelmen İslam Peygamberinin tanımıyla "susan şeytan" sıfatı değil de nedir?
Şimdi sayın başbakan şayet "susan şeytan" değilsen şu sorulara cevap ver de biz de sana iftira attığımız(!) ve günahını aldığımız(!) için tövbe edelim.
Nikâhsız ilişkisinden yani; sizin, bizim ve Türk toplumunun anladığı dille zina yoluyla, çocuk sahibi olan bakanınızı açıklayacak ve tıpkı rakiplerinize yaptığınız gibi, hiç bir siyasi gelecek ve oy kaygısı duymadan, olayın üzerine gidebilecek misiniz?

Sayın başbakan kaç tane AKP li milletvekilinin sekreterleriyle gayr-i meşru ilişkisinin olduğunu, yani zina yaptığını da açıklayabilecek ve bu milletvekillerine de rakiplerine gösterdiğin kahrı gösterebilecek misin?

Aynı şekilde bizzat senin tarafından atanan müsteşar, genel müdür gibi üst düzey partili bürokratlarının da ayyuka çıkan zinakarlıklarını ve hatta bu bürokratlarından bazılarının gayr-ı meşru ilişkide oldukları bayanlarla bizzat senin tertiplediğin toplantılara katıldıklarını açıklayıp, hem Türk Milletinden özür dileyip ve hem de bu kişiler hakkında gerekeni yapabilecek misin?

Başbakanlığa bağlı olan TOKİ (Toplu Konut İdaresi) nin yaptığı binalarda 1+1 diye tanımlanan onlarca dairenin partili milletvekillerince alındığını biliyor musun sayın başbakan?
Malum 1+1 daireler 40, bilemedin 50 m2 olmakta ve bir aile için çok küçük olan ve hele ki AKP li bir milletvekili ailesi için bahçe kulübesi kabilinde kalan, bu daireleri senin partili milletvekillerin ne amaçla aldılar acaba?
Sakın yatırım amacıyla almışlardır deme, bunu; senin ve çevrendekilerin sekiz yıllık iktidarınız boyunca sergilediğiniz şatafatlı yaşam ölçütleriyle millete yutturamazsınız!
Sana küçük bir ipucu verelim. Sakın bu 1+1 daireler garsoniyer amaçlı alınmış olmasın?
Sayın başbakan! Söz konusu siyasi rakipleriniz olunca pek güzel namus bekçiliği yapıyorsunuz. Bunu takdirle(!) karşılıyoruz.
Size son soru?
Muta nikâhını ne zaman yasalarımıza koyacaksınız?
Malum kanunlar toplumun ihtiyaçları için çıkartılmaktadır.
Hele ki öncelikli ihtiyaç sahipleri AKP liler olunca, zaman kaybetmeyeceğinizi ve mağdur; yandaş, bürokrat, milletvekili ve bakanlarınızın ve hatta kim bilir bizzat kendinizin, mağduriyetlerini gidermek için "muta nikâhı kanununu" tez elden çıkartacağınızı düşünmekte ve cevaplarınızı sabırsızlıkla beklemekteyiz!

TTK.


Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 15 Mayıs 2011
UÇKUR DÜŞKÜNÜ AKP!!!

Alıntı
Sekreterinden bebeği olan ünlü politikacı kim?
Ankara’da bir dedikodu aylardır herkesin dilinde ama kimse onu dillendiremiyor ve yazamıyor, çünkü korku var. Adam güçlü bir politikacı ve çok etkili! Dedikodu şu efendim: Bu çok bilinen ve sık sık ekranlara çıktığı için herkesin tanıdığı isim sekreterinden bir çocuk peydahlamış. Söylenene göre doğum da yurt dışında olmuş. Dinlediğime göre CHP’den iki milletvekili bu olayı belgelemek için haftalardır iz sürüyormuş ve dahası bazı belgelere de ulaşmışlarmış. Kanıtlanmadığı için ismini açıklamayacağımız bu ünlü politikacı son dönemde servetini de yüze katlamışmış! CHP’li milletvekillerinde bu konuda da önemli veriler varmış!.. Bekleyin, yakında çok ses getirecek bu bebek ve servet bombaları patlayacak!


Kaynak: Sebahattin ÖNKİBAR 30 Haziran 2010 / YENİÇAĞ GAZETESİ / Bu tuzağa dikkat!


AKP Milletvekili Sabri Varan’ın eşinden ayrılarak, sekreter Nesrin Özcan ile evlenmesi, ’çok eşli AKP’lileri’ yeniden gündeme taşıdı.

AKP Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan, arkadaşı AKP Muş Milletvekili Seracettin Karayağız’ın sekreteri Nesrin Özcan’a aşık olup evlenince Dikmen Vadisi’ne bakan bir ev tuttu.

Her ikisi de eşlerinden boşanıp yeni yuva kuran çift, balayını da Bodrum’da geçirdi.

Varan eşine bir de otomobil aldı.

AYNI APARTMANDA BİR AŞK DAHA!

Sabri Varan’ın nikáhla sonuçlanan evliliği, bir başka ’ikinci eş’ olayını da yeniden gün yüzüne çıkardı. AKP’nin Güneydoğulu bir milletvekilinin de imam nikáhı yaptığı bir başka sekretere, Sabri Varan’ın yeni eşiyle oturduğu apartmanda daire tuttuğu öğrenildi.

KULİSLERDE konuşulan çok eşli AKP’lilerin dışında AKP Grubu, son bir yıl içerisinde ’karakollara ve mahkeme salonlarına yansıyan’ olaylara da tanık oldu.

AKP Konya Milletvekili Halil Ürün’ün eşi Esma Ürün, eşinin kendisini dövdüğü gerekçesiyle Çankaya Yıldızevler Karakolu’na şikayette bulunmuştu. Bu olay, Ürün’ün imam nikahlı başka bir eşi olduğu tartışmalarını da beraberinde getirmişti.

AKP İstanbul Milletvekili İbrahim Özal ise danışmanıyla aşk yaşamış ve bunu itiraf etmişti.

60 VEKİL EŞİ BÖYLE

AKP Trabzon Milletvekili Aydın Dumanoğlu’nun hikayesi ise diğerlerinden farklı bir boyut sergiliyor.

Siyasete girmeden önce eşinden ayrılmak için dava açan Dumanoğlu, yılan hikayesine dönen ve yıllarca süren boşanma davası sırasında bir başkasıyla ilişki yaşadı.

Dumanoğlu, ikinci eşiyle imam nikáhıyla evlenirken, bir de çocukları oldu. Dumanoğlu’nun boşanmaya çalıştığı eşi Sevil Dumanoğlu Hürriyet’e, AKP’li milletvekillerinin eşlerinin kendisine, "60 milletvekili eşi senin gibi sen 61’inci oluyorsun" dediklerini söylemişti.

Bu arada, adı son günlerde sıkça tartışma gündemine gelen bir bakanın da, özel kaleminde görevli genç bir kadınla ilişkisi parti kulislerine yansıdı.

Bakan’ın başı örtülü eşinin durumu önce Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a aktardığı, Emine Hanım’ın durumu bildirmesi üzerine de Erdoğan’ın bakanını uyardığı öne sürüldü.

TBMM Genel Sekreteri Gidici:

Adı sekreteriyle aşk skandalına karışan, sekreterinden çocuğu olduğu iddia edilen Meclis Genel Sekreteri Ali Osman Koca için düğmeye basıldı.

BUNLAR İMAM NİKAHI ADIYLA FUHUŞU MEŞRU HALE GETİREREK İSLAMI İSTİSMAR EDEN UÇKUR DÜŞKÜNÜ AKP'İN KİRLİ ÇAMAŞIRLARINDAN SADECE BİRKAÇ TANESİDİR.

Kaynak :TURANİA.NET - Börü Kam (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy50dXJhbmlhLm5ldC9kZXZsZXQtcG9saXRpa2EtdmUtZWtvbm9taS80NDM3LWFuYXlhc2EtZGVnaXNpa2xpZ2luZS1oYXlpci1pY2luLW5hc2lsLWJpci15b2wtaXpsZW1lbGl5aXotMy5odG1sI3Bvc3QxNjU4OA==)

Not:
Yukarıda ki yazı 12 Eylül 2010 tarihinde Anayasanın değiştirilmesi için yapılacak halkoylaması sürecinde Turani.net Otağımızda da yayınlanmıştır.

Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Almıla - 16 Mayıs 2011
Gerek AKP ve gerekse dinci cemaat ve tarikatlarda Türk Medeni Kanununun emrettiği tek eşlilik ve resmi nikah zorunluluğu dikkate bile alınmaz.
Bu siyasal dinci güruha göre dört eşe kadar evlilik yapmak sünnettir. İşin ayıp ve terbiyesizliği hem sünnet adıyla yapılan istismar ve hemde madem ki sünnette böyle bir izin var o zaman kendilerinin dışındakilerin resmi olmayan ilişkilerini zina olarak nitelemeleri de büyük bir çelişki ve iftiradır.
Yukarıda yazılanlardan AKP nin yaptığı kanunla  zinayı suç olmaktan çıkarttıklarını hayret ve deşhetle öğrenmiş bulunmaktayım.
Bunun üzerine diyecek tek sözüm: Tarih AKP nin yaptığı bu riyakarlığa sanırım ne tanık oldu ve ne de bundan böyle tanık olacaktır.
Allah bunları ıslah etsin...

TTKvY
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 16 Mayıs 2011
Başbakan Erdoğan'ın cevap vermesi gereken o kadar çok soru var ki bu soruları sıralamaya bu sayfalar yetmez.
Aslında dikkatle izlendiğinde başbakanın konuşma aralarında "şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler" misali doğruluktan, dürüstlükten bahsederken samimi itiraflarda da bulunuyor.
Başbakan son konuşmalarından birisinde yolsuzluğa, usulsüzlüğe geçit vermediğini ve bu nedenlerle de bazı bakanları bakanlıktan alıp, bazı milletvekillerini de yeniden milletvekili adayı yapmadığını ifade etti.
Başbakanın bu sözlerinden hareketle görevden alınan bakanlara bakıldığında karşımıza Kürşat Tüzmen, Kemal Unakıtan ve Hilmi Güler gibi AKP içerisinde önemli konumda olan kişilerin adları ortaya çıkmaktadır.
Demek oluyor ki bu bakanlar yolsuzluk yapmış ve yaptıkları yolsuzluk AKP nin projelerine engel teşkil etmesin diye sadece bakanlıktan alınarak cezalandırılmıştır(!)
Başbakan net ve anlaşılır şekilde yolsuzluğu itiraf etmektedir. Lakin bu bakanların yolsuzluklarının neler olduğu kamuoyunca bilinmemektedir.
Belli ki başbakan yuvarlak ifadelerle geçiştirdiği yolsuzlukların doğrudan içinde. Eğer öyle olmasa yolsuzluk yaptıkları için liste dışı bıraktığı kişlilerin suçlarını da ifşa ederdi.
Sanırım başbakan örtülü olarak suçladığı bakanların "sen de bizimle ortaktın, kendi aldığın payı unutma" demelerinden çekinmektedir.

TTK.
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Tibaren - 16 Mayıs 2011
ZİNA’yı Suç Olmaktan Çıkartan Erdoğan; Ne diyorsun Sen?

Domuzu kesimlik hayvan sınıfına sokan Erdoğan, camiyi kilise yapan Erdoğan… Sen ZİNA’yı suç olmaktan çıkarmadın mı? Şimdi niye siyasetçinin görüntülerinin peşinde koşuyorsun?

Bu filmlerden hoşlanıyorsan, biraz da sizin cenaha gidelim:

Bir AKP milletvekili bir devlet tesisine her gelişinde başka bir kadınla geldi. Madem meraklısın seyretmeye; gecenin 23’ünde gelip sabah erkenden tesisi terk eden vekilinin görüntülerini seyret biraz da.

Şu eski bakanın var ya ? O’nun özel kaleminden çocuk peydahladığını bilmiyor musun sanki? Medyaya düşmesin diye karısından boşanmak yerine altına lüks bir araba çektiğini, bir de sus payı olarak iş yeri açtığını bilmiyor musun? Bilirsin ama işine gelmez.

Pardooon, pardon... İmam nikahı vardı değil mi? Sizin cenah "imam nikahı" der, zinadan yırtar değil mi? Peki T.C. Kanunlarında böyle bir nikahın geçerliliği var mı recep Bey? Eşlik haklarından faydalanamayan kişi nasıl eş olur? Evlilikte aleniyet diye birşey biliyor musunuz siz. Bilmezsiniz. Önce de yazdığım gibi, siz İmam Hatip lisesinin "HATİP" kısmını okuyup, imam kısmını es geçmişsiniz.

ÇITIR KIZLAR

Bak Erdoğan; sana bazı ip uçları vereyim. Senin vekillerinin birçoğu ilk önce mecliste “sekreter” paylaştı. O dönem bunu da kendi ağızlarından duyduk. Karılarını bohça gibi kapatıp kendileri açık çıtır sevgili edindiler.

Ankara’nın gecekondu mahallelerinden güzel, bakımlı, çıtır, yaşı küçük fakir kızlar buldular. O kızlara ev açtılar. Kızların anneleri de yanında olunca iyi kamufle oldu.

Sizin "ZİNA" yı niye suç olmaktan çıkardığınız da böylece ortaya çıktı. Çünkü “imam nikahı” tezgahı ile dost tutamayacaklar, ZİNA suçu işlemiş olacaklardı.

Gene senin bir vekilin meclis PTT’sinde çalışan bekar bir hanıma bir arkadaşı olduğu ve evlenmek istediğini söyledi. Bayana İstanbul’da yaşayan işadamı arkadaşı ile tanıştırmayı teklif eder. Kız da normal bir evlilik sandığı için “peki” der. İş adamı Ankara’ya gelince AKP’li vekil kızla adamı tanıştırır. Bir yerde otururlar. Adamın teklifi şudur:

“Ben Ankara’ya sürekli geliyorum. Bir ev açmak istiyorum. Geldiğimde otelde kalmak yerine evde kalırım. Size ev açayım.”

İş adamı zaten evlidir.

Anladınız değil mi? Kızcağıza “metresim” ol diyor adam. Hem evi olacak, hem evde kendine hizmet edecek ve yatağını boş bırakmayacak bir metres…

Bu rezilliğe aracılık eden kim? Bir AKP MİLLETVEKİLİ...

Kadının DEĞERİ bunlar için işte budur. Yatağını paylaşacak, önüne yemek koyacak, kirlerini yıkayıp ütüleyecek. Ucuz işçi yani. Cinselliğini ve fiziğini sömürebildiği...

AKP peşinde koşan hatunlara; "Allah size de bir kuma kısmet etsin" dememiz mi lazım?

Sisi Ergenekon diyerek bir gece aniden götürüldü. Kulağı çekildi, sonra bırakıldı. Artık Sisi'yi hatırlayan var mı?

Sisi milletin kaçamaklarını iyi bilen “sadece kadınlarla değil, erkekle erkeğin ilişkisini de bilir” bir isimdir. Niye kulağı çekildi Tayyip Bey?…

Bak Tayyip Bey; başkalarının kıçını seyretmeden önce kendi ekibinizin kıçınızı kapatacaksınız.

“Mute” nikahı yapan yandaşlarınızın, sadece vekil olduğu sürece ev açtığı ÇITIRLARI, vekilliği bitince nasıl bırakıp gittiklerini öğrenmekle başlayın işe isterseniz.

Yazık, bu seçimden sonra gene birçok çıtır ortada kalacak…

Zahide UÇAR
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Almıla - 17 Mayıs 2011

Size son soru?
Muta nikâhını ne zaman yasalarımıza koyacaksınız?
Malum kanunlar toplumun ihtiyaçları için çıkartılmaktadır.
Hele ki öncelikli ihtiyaç sahipleri AKP liler olunca, zaman kaybetmeyeceğinizi ve mağdur; yandaş, bürokrat, milletvekili ve bakanlarınızın ve hatta kim bilir bizzat kendinizin, mağduriyetlerini gidermek için "muta nikâhı kanununu" tez elden çıkartacağınızı düşünmekte ve cevaplarınızı sabırsızlıkla beklemekteyiz!

TTK.


Tanrıya sonsuz defa şükür ki bizler dinimizi, imanımızı ailemizden, atamızdan öğrendik. Eğer dinimizi, İslam adına ortalıkta arz-ı endam eden sahtekarların şahsından ve uygulamalarından görsek, bırakın İslam dinini seçmeyi, İslam'a düşman bile olurmuşuz.

Muta nikahı ne demektir hiç duymamıştım.
Burada okuyunca şöyle internette bir araştırma yaptım ve kelimenin tam anlamıyla şok oldum.
Böylesine bir rezalet ve alçaklığa İslam asla izin vermez.
İslam düşmanları bile, bu dinci geçinen sahtekarlar kadar, kutsal İslam dinini lekeleyemez.

Muta nikahı konusunda bilgisi olan anda ve ağabeylerimden bizleri bilgilendirmelerini diliyorum.

TTKvY
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: TÜRK-KAN - 18 Mayıs 2011
 Yobazlığın hüküm sürdüğü bir ülkede toplumsal yapı bozulur, çöker ve ahlaksızlıklarda buna paralel olarak artar. Yasaların olmadığı, geçmedği bir yerde de her türlü kanunsuzluğun, rezilliğin yaşanması da doğaldır.

 9 yıldır ülkede iktidarda olan zihniyetin sadece yolsuzluğun değil, ahlaksızlığında yasallaşmasını sağladı.

 Öyle bir ruh halindeler ve zannediyorlar ki; kimse bize dokunamaz, hesap soramaz ve de iktidardan indiremez. Yüce Yaradan dışında hiç bir şey sonsuz değildir. Herkes bir gün yaptıklarının hesabını verir, bedeli neyse öder !

 
 
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 03 Temmuz 2011

Muta nikahı ne demektir hiç duymamıştım.
Burada okuyunca şöyle internette bir araştırma yaptım ve kelimenin tam anlamıyla şok oldum.
Böylesine bir rezalet ve alçaklığa İslam asla izin vermez.
İslam düşmanları bile, bu dinci geçinen sahtekarlar kadar, kutsal İslam dinini lekeleyemez.

Muta nikahı konusunda bilgisi olan anda ve ağabeylerimden bizleri bilgilendirmelerini diliyorum.

TTKvY

Arapça kökenli olan mut’a ve bu kökten türetilen kelimeler bakın ne anlamlara gelmektedir.

Mut’a:  1- Yararlanılacak şey
            2- Hoşa giden, zevk alınan, lezzetli bulunan
            3- Boşanan kadına tazminat olarak verilen elbise, örtü
            4- Kadından cinsel olarak yararlanmak için yapılan geçici evlilik
Mute’un: Yararlanılacak, hoşa gidecek, zevk alınacak şeyler, (Muta’nın çoğulu)
Met’a: Mal, eşya, kullanılacak şey
Emti’a: Mallar, eşyalar, kullanılacak şeyler ( Meta’ın çoğulu)
Temettü: Bir şeyden uzunca süre yararlanmak, kar payı almak.
İstimta: Bir şeyden uzunca süre zevk almak, zevk duymak.
Mutmi: Zevkli, ilginç, enteresan

Muta nikâhı, cinsiyet olarak kadına yapılabilecek en büyük hakaret olup bundan daha feci ve çirkin olanı da bu rezaletin dini kılıfla uygulanmasıdır.
Muta nikâhı, zinanın meşrulaştırılmaya çalışılmasından başka bir şey değildir.
İslam hukukuna göre evlilik tarafların sadece birbirlerinden cinsel olarak faydalanmasını içermez.
Nikâh belirli bir süre sonra bitmek üzere tesis edilen bir akit de(sözleşme) değildir. Yani kıyılan nikâh tarafların toplumun temel taşı olan aile kurumunu oluşturmaları için ölünceye kadar devam etmek üzere yaptıkları bir sözleşmedir. Bu sözleşme, çocuk edinmek suretiyle, neslin devamını da sağlayan bir işleyiştir.
Nikâhta, evlilik tesis eden kadın ve erkeğin diğer insanlarca zina yaptığı varsayımı oluşmasın diye, aleniyet (açıklık, herkese ilan etme, duyurma) esastır.

Muta nikâhı: Vahşet ve zorbalığın cirit attığı, insan onurunun ayaklar altında süründüğü, kadının; değersiz, sadece erkeğin cinsel azgınlığını söndürme vasıtası sayıldığı, utanılacak ve hatta bu utancın gereği diri diri toprağa gömülecek bir melanet olarak görüldüğü, insanlık tarihinin kaydettiği en utanç verici dönem olan ve vaktiyle bütün bu uygulamaları sistematik olarak icra eden aşağılık Arap topluluğunun bizzat kendilerinin bile “cahilliye dönemi” diye adlandırdıkları döneme ait bir uygulamadır.
Arapların bu iğrenç uygulaması genel anlamıyla; varlıklı erkeklerin, gözlerine kestirdikleri, kadınlardan cinsel olarak yararlanmak, kadınlar üzerinden hayvani şehvetlerini tatmin etmek şeklinde işleyen bir sosyal kurumdur.
Ayrıca, ticaret veya seyahat amacıyla başka şehirlere giden varlıklı erkeklerin o şehirde kalacakları süre zarfında; konaklama, yemek, çamaşır ve temizlik ihtiyaçlarının karşılanması gibi hizmetler almak ve aynı zamanda da cinsel gereksinimlerini gidermek üzere, o şehirde, başka şehirlerden gelen tüccar veya seyyahlara bu amaçlar doğrultusunda hizmet veren kadınlarla(bu günkü ifadesi fahişe evleri olmalı) süresi belli olacak şekilde mal veya para karşılığı yapılan sözleşmeyi ihtiva eden kurum da mut’a olarak adlandırılmaktadır.
Yani gözüken o ki mut’a denilen bu iğrençlik neresinden bakılırsa bakılsın özünde güçlü olanın zayıf olanı mal ve eşya gibi kullandığı, kadının yalnızca hizmetçi ve cinsel köle olarak görüldüğü aşağılığın da aşağılı bir Arap haysiyetsizliğidir.
Bu haysiyetsizliğin bir takım hile-yi şer’iye (Allah’ı kandırmaya çalışma, dine yalan söyletme, yalanına dini kılıf hazırlama vb.) yollarıyla dini bir cevaz(izin, müsaade) gibi sürdürülmesi bizzat İslam peygamberine ve İslam Peygamberinin “cenneti ayakları altına serdiği” kadına hakarettir.
Çünkü kadın; annedir, kız kardeştir, namustur, iffettir, haysiyettir, toplumun temel taşı ve doğurganlığıyla neslin devamını sağlayan yegâne varlıktır.
Kadına bu haysiyetsizliği reva görenleri de elbette ki bir anne doğurduğuna göre, bu haysiyetsizliği icra edenler bizzat annelerine de aynı nazardan muamele etmiş olmaktadırlar.
Mut’a nikâhı denilen ve insanın vicdanını kanatan bu haysiyetsizliğin dini kılıflarla uygulanması; Tanrı’ya, Tanrı elçisine ve kutsal değerlere başkaldırma, toplumu ayakta tutan değerleri tahrip etmekten başka bir şey değildir.
İşin daha kötüsü mut’a nikâhı yapan ve bunu dini kılıflara büründürmeye çalışan soysuzların dilinden; fuhuş, zina gibi kelimeler hiç eksik olmamakta ve bunları din adına büyük günahlar olarak sayıp dökmekle kalmayıp fahişe ve zinakarları en şiddetli şekilde cezalandırmayı dillendirmektedirler. Oysaki kendi yaptıkları, genelevde veya şurada, burada açık veya gizli yapılan zinadan daha katmerli bir günah değil mi? Elbette ki günahın daha katmerlisini mut’a nikâhı yapmayı meşru gören soysuzlar işlemektedir. Çünkü her ne kadar toplum vicdanını rahatsız eden ve dinin büyük günahlar olarak nitelediği zina ve zinakarlar hiçbir şekilde kendisini meşrulaştırmak için dini, kitabı, peygamberi ve Tanrı’yı yaptığına alet etmiyor.
Kadın Türk Milletinin nazarında en kutsal varlıktır.
Çünkü kadın annemizdir, kız kardeşimizdir, eşimizdir.
Şayet kadına bir ayrımcılık yapılacaksa bu ayrımcılık pozitif bir ayrımcılık olmalıdır.
Kadına cinsel obje muamelesi yaparak onu aşağılamak ne denli büyük bir haysiyetsizlikse, feminizm adıyla yapılanlarda kadını asli kimlik ve kişiliğinden uzaklaştırdığı için o denli büyük haysiyetsizliktir.
Bizlere gür sütleriyle erlik aşılayan, başımızın tacı; o cefakâr, fedakâr ve kutsal Türk analarını en derin saygıyla selamlayarak, mübarek ellerinden öperim…

TTK.
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: OnTurk209 - 03 Temmuz 2011
Bundan sonra bu müminlere (!) söylenecek tek söz var: Dinime küfreden Müslüman olsa... Evet sayın başbakan; ahlak gereği, dürüstlük gereği, partinizin adında da geçtiği gibi adaletli davranmanızı bekliyoruz...
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Kurtkaya - 05 Temmuz 2011
Evet sayın başbakan; ahlak gereği, dürüstlük gereği, partinizin adında da geçtiği gibi adaletli davranmanızı bekliyoruz...

Daha çoooook beklersiniz, sevgili kandaşım.
Başbakandan adalet beklemek, tilkiden tavuğa merhamet beklemek gibi bir şey olsa gerek.
Sizi bilmem ama benim şahsen başbakanımızdan mut'a nikahı kanununu çıkartacağı yönünde beklentilerim var. Oldukça da ümitliyim.
Mümin başbakanımız çıkardığı kanunla zinayı kanun nezdinde suç olmaktan çıkardı. Kendisi mut'a nikahı kanunuyla bir adım daha atarak günah olmaktan da çıkartacaktır.
Çok mümin adamdır bizim başbakanımız. Sağolsun bizim hem dünyamızı ve hemde ahiretimiz düşünüyor!
Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun.
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Çağrıbey - 10 Ekim 2013
İRAN'IN MUT'A ARŞİVLERİNDE KİMLER VAR?

" Mut'ayla Acem tarafına çekilen Türk kamu görevlileri olduğu gibi, en kritik noktalara sızan ve sonradan angaje edilen VEVAK unsurları da var..."

* Bugün İran'da 10 milyon civarında insan mut'ayla cinsel birliktelik yaşıyor.

* Ve mut'a, İran'ca en etkili istihbarat araçlarından biri olarak başarılı bir şekilde kullanılıyor.

* Türkiye de mut'a entrikasının azami sonuç doğurduğu bir toplum yapısına sahiptir.

* Bugün İran'ın hararetle müdafiliğini yapanların geçmişlerine bakıldığında belirli sürelerle İran'da bulunmuş olması dikkat çekicidir.

* Türkiye'deki İran yanlısı STK, yayın, yazar, siyasi, dernek ve vakıfların çokluğu İran istihbaratına etkili manevra sahaları açıyor.


Mut-a'nın, İran'ca en etkili istihbarat araçlarından biri olarak başarılı bir şekilde kullanıldığına dikkat çeken Bugün'den Gültekin Avcı, Türkiye'nin de mut'a entrikasının azami sonuç doğurduğu bir toplum yapısına sahip olduğu notuyla İran'ı savunanların geçmişlerine bakıldığında belirli sürelerle İran'da bulunduklarına dikkat çekti.

İşte, Gültekin Avcı'nın önemli tespitleri:

İran cumhurbaşkanlarından Rafsancani, 90'lı yıllarda gençleri mut'aya teşvik eden hutbeler okumuştu.

İran resmi makamlarının, mut'a araştırmalarında, "10 milyon kişinin Mut'a sebebiyle evlilikten daima kaçındığı" sonucuna ulaşılmıştı.

Bu da mut'anın bazı Şiiler'in iddialarının aksine istisnai bir uygulama olmadığının nişanesi.

10 dakika ile 99 yıl arasında süren mut'alar

Bugün İran'da 10 milyon civarında insan mut'ayla cinsel birliktelik yaşıyor.

Hal böyle olunca sorumlulukları olan evlilik kurumuna herkes uzak duruyor.

4-5 saatlik mut'ayla dünyaya gelen ve kimsenin sahip çıkmadığı çocuklar ortada kalıyor.

Çoğu mut'a süresi bittikten sonra doğan bu zavallı bebekler, cinsel heveslerini tatmin edip terk eden babalarınca reddediliyor; bakımları üstlenilmiyor.

Karnındaki bebekleriyle terk edilen binlerce annenin göz yaşartıcı akıbetleri içler acısı.

Talihsiz mut'a kadınları, sokaklarda ve izbe evlerde sefalet içinde yaşamaya mahkûm ediliyor.

Küçük çocuklarının ellerinden tutup caddelerde erkekleri durdurarak kendilerine mut'a yapması için yalvaran kadınların görüntüleri, yazık ki İran ve İranlılar için alışılmış enstantaneler.

Hatta Meşhed şehrinde El-Rızavi Örgütü tarafından açılan genelevin kuruluş gayesi ilanda şöyle anlatılmaktadır:

"Örgütümüzce açılan genelev, İmam Rıza'nın türbesini karılarından uzakta kalarak ziyaret eden kardeşlerimizin ruhaniyet ortamlarını ve kalp rahatlığını temin etmek içindir."

Üstelik "Besmele" ile başlayan bu ahlaksız ilanda mut'a sürelerine göre fiyatlar belirtilmekte, "12-35 yaş arası bacılarımız" denilerek çalışmaya (fuhşa) davet edilmektedir.

Ve mut'a, İran'ca en etkili istihbarat araçlarından biri olarak başarılı bir şekilde kullanılıyor.

Iğdır'da yakalanan İranlı Zehra Y. adli soruşturmada, Pasdaran'ca yönlendirildiğini, kendisine "Ne sorarlarsa ne görev verirlerse yap. Açık ol. Seni Türkiye'ye yasal yollardan sokacaklar" dediklerini ifade etmişti.

Peki, VEVAK/Pasdaran mut'a arşivlerinde saklanan görüntülerde kimler var?

Kendi ülkesinde Acem oltasına takılan ve kayıtları Pasdaran'a intikal eden, angaje olan bürokrat ve siyasiler dışında...

İran ve Suriye gezilerinde mut'a macerasına girenlere bakalım:

-Mut'adan istifade eden bazı devlet adamları.

-Siyasiler ve kritik nokta bürokratları.

-İş dünyasının önemli simaları.


Zaman ve zemine göre azami istifadeyle kullanılacağı an geldiğinde arşivden çıkar ve misyonunu ifa eder.

Mevcut arşivler Şii jeopolitiğinde yer alan tüm aktörler lehine ve karşıtlar aleyhine kullanılmaktadır.

Suriye Muhaberatı da İran tarafından eğitiliyor.

Mut'a operasyonlarıyla İran'ı ve Suriye'yi ziyaret eden Ortadoğulu devlet adamları, siyasiler, istihbaratçılar ve bürokratlar tuzağa düştüyse önlerinde iki yol kalır.

Ya Şii jeopolitiğine ve talimatlarına ram olmak veya görüntülerin servisiyle prestijinin/istikbalinin yerle bir olmasını kabul etmek.

Mut'a eksenli bal tuzağı, en vurucu ve yıkıcı etkisini İslam ülkelerinde doğurur.
Zira bir İslam toplumunun önde gelenlerinin mut'a maceralarının servis edilmesi, zina açısından o kişinin manen idamıdır.

Türkiye de mut'a entrikasının azami sonuç doğurduğu bir toplum yapısına sahiptir. Adam gibi kontrespiyonaj yapmazsanız...

Başka istihbarat hamlelerine gerek bile kalmadan sadece Acem bal tuzağıyla, merkezi istihbaratınızdan devlet kademelerine kadar yüzlerce stratejik noktada, Acemler'e prangalı köstebekler peyda olur.

Ve ne olur biliyor musunuz?

Darbecilerden daha da vahşi bir şekilde bu ülkenin gövdesini kemirirler ve ülkenizi Acem şeytanlarına teslim ederler.

İsrail askeri istihbaratı SHABACK, Hamas ve El Fetih yöneticilerinin seks kasetlerini bile servis etmişti.

Dil öğrenmek ve eğitim gibi mazeretlerle İran ziyaretinde bulunan ve istikbal vadeden kişiler tespit edilip mut'a tezgâhına alınır. Ve arşive kaldırılmak üzere kayda geçilir.

İşadamları ve varlıklı kişilerin mut'a turları da kayıttadır.

Bugün İran'ın hararetle müdafiliğini yapanların geçmişlerine bakıldığında belirli sürelerle İran'da bulunmuş olması dikkat çekicidir.

Haber kaynağıma göre mut'ayla Acem tarafına çekilen Türk kamu görevlileri olduğu gibi, en kritik noktalara sızan ve sonradan angaje edilen VEVAK unsurları da var.

Türkiye'deki İran yanlısı STK, yayın, yazar, siyasi, dernek ve vakıfların çokluğu İran istihbaratına etkili manevra sahaları açıyor.

Merkezi istihbaratımıza ve bürokrasiye sızan/angaje edilen/uyandırılan Acem köstebekleri var ki o konuya henüz hiç temas etmedik.

Kaynak :Aktif Haber (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5ha3RpZmhhYmVyLmNvbS9pcmFuaW4tbXV0YS1hcnNpdmxlcmluZGUta2ltbGVyLXZhci04NjcyNDRoLmh0bQ==)
Başlık: Ynt: Başbakan Bu Soruların Cevabını Vermelidir!
Gönderen: Fatih - 13 Kasım 2014
Bunların ahlak anlayışları üstat dedikleri bunak Necip Fazıl'ın:
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!

Dizelerinde tarif ettiği durumun ta kendisidir.
Yahudi kaynaklarına göre Sodom ve Gomore bu günkü İsrail sınırları içerisinde kalan eski yerleşim yerleri olup bu şehirler içerisinde yaşayanların işledikleri günahlardan ötürü gökyüzünden yağan ateşle yok edilmiştir.

AKP si geçtiğimiz yıl; geçenlerde kızıltamuyu boylayan sübyancı sapık Hüseyin Üzmez'i cezadan kurtarmak için onüç yaşındaki kız çocuklarının evlenebilmelerinin yolunu açan bir kanun çıkartmış ve bu kanun kapsamında geberik sapık sübyancı Üzmez sessiz sedasız tahliye edilmiş, lakin tahliyesine karşı gösterilen şiddetli tepkiler sonunda foyalarının bütün milletce farkedileceğini anladıklarından sapıkbaşını yeniden cezaevine koymak zorunda kalmışlardı.
Bunların hal ve gidişi bizim oralarda söylenen:
"Bizim gelin bizden kaçar, başını örter kıçını açar..."
Halk deyiminde anlatılmak istenen çarpıklık ve sapkınlığa eştir.
Ne yazık ki yapılanlar din boyasıyla boyayınca görülmüyor veya görülmek istenmiyor.
Allah bunların öyle bir belasını verecek ki aynen kutsal kaynaklarda başlarına bela indirilmiş sapık kavimlerin hikayelerinin anlatıldığı gibi bunların sapıklıkları ve bu sapıklık nedeniyle uğradıkları belalar asırlarca ve hatta bin yıllarca ibret olsun diye anlatılacaktır.
Çünkü bunlar hem dine, hem peygambere, hem insanlığa ve hem de Yaradana karşı suç işlemektedirler...
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.