Türkçü Turancı Otağ
GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: motun yabgu - 11 Şubat 2012
-
EMİN ÇÖLAŞAN: KİM YALAN SÖYLÜYOR KİM!
10 Şubat 2012
SEVGİLİ okuyucularım, Silivri’de tutuklu iki gazeteci arkadaşımızın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Türkiye ile ilgili bazı Wikileaks belgelerini açıklayan kitabı olay yarattı. Burada bir kez daha anımsatayım, dünyanın her yerindeki ABD büyükelçilikleri tarafından Washington’a geçilen gizli belgeler, günün birinde birileri tarafından bilgisayar sisteminden ele geçirildi ve ABD’nin bütün gizli yazışmaları ortaya saçıldı.
Bunlardan binlercesi de Türkiye ile ilgili.
Kitapta açıklanan bir belgeye ben de birkaç gün önce burada değinmiştim.
2008 yılında üst düzey polis yetkilileri, Ankara’daki ABD büyükelçiliğine gidip onlara brifing veriyor. Özeti şöyle:
“Ergenekon terör örgütü çok tehlikelidir. Bunlar ABD karşıtıdır. Biz onları yakalıyoruz ama işin ucunun nereye varacağını şu anda bilemiyoruz.”
Gizli belgelerde yer alan iddialara göre polisler büyükelçiliğe gelip her şeyi anlatıyorlar.
Üstelik anlatmakla da yetinmeyip bazı görsel malzemeleri ABD ajanlarına sunuyorlar.
Bu da yetmiyor, başka konulara giriyorlar.
“Deniz Baykal rüşvet almıştır…
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın kızının ‘cinsel aktiviteleri’ işte karşınızda…”
***
Bu rezalet kamuoyuna yansıyınca, bizim hükümeti aldı bir telaş! Eyvah, şimdi ne yapacaklardı! İşin şakası yoktu çünkü bu hususlar Ankara’daki ABD büyükelçiliği tarafından Washington’a kripto ile geçilmişti.
İfade ilginçti:
“Polisler bu sunumu sadece bize yaptıklarını bildirdiler!”
Demek ki AKP iktidarı Türkiye’yi bir sömürge olarak görüyor, Emniyet yetkililerini yabancı büyükelçiliklere gönderip onlara brifing verdiriyordu.
Büyükelçilik ise, bir gün bu belgelerin Wikileaks adı altında ortaya saçılacağını elbette bilemezdi.
Bizim hükümet yetkilileri bunları okuyunca panikledi. Şimdi birbiri ardına açıklamalar yapılmaya başlandı:
“Belgeler yalandır. Türk polisi Amerikalılara brifing vermemiştir. Bu konuda hukuk yollarına başvuracağız…”
***
Gördüğünüz gibi, durum fazlasıyla kritik! Ortada kocaman bir yalan var ama sahibi (!) belli değil.
Şimdi, olasılıkları değerlendirelim.
1- Emniyet yetkilileri bu konuda ABD büyükelçiğine gidip çeşitli zamanlarda brifing verdiler. Resmi yolla gönderilmişlerdi. Orada Ergenekon’dan, Deniz Baykal’ın rüşvet (!) yediğinden, Büyükanıt’ın saygın kızının cinsel yaşamından söz ettiler ve bazı iddialarını fotoğraf gibi görsel sunumlarla da desteklediler. ABD büyükelçiliği de bunları olduğu gibi Washington’a geçti. Bunların günün birinde açığa çıkacağını elbette bilmiyorlardı.
2- Bazı Emniyet yetkilileri durumdan vazife çıkardılar, ABD büyükelçiliğine kendiliklerinden gidip sunum yaptılar. Amirlerinin haberi yoktu…Ya da onlara ‘Siz gidin ama resmi yoldan olmasın, bizim haberimiz yok haaa!’ denilmişti.
3- ABD büyükelçisi, FBI ve CIA ajanları, ortada böyle bir brifing olmadığı halde Washington’a yalan yazdılar. Masa başında kendiliklerinden ürettikleri ve bizim gazetecilik dilinde ‘asparagas’ dediğimiz hayali haberleri Washington’a resmi yollarla iletmekten hiç utanmadılar.
Şimdi, bunların hangisi doğru olabilir? Sondan başlayalım!
Bence üçüncü olasılık doğru olamaz.
İşin doğrusu birinci veya ikinci olasılık olabilir. Ancak ikinci biraz zayıf kaçıyor!..Bazı polislerin oralara kendiliğinden gidip böylesine işgüzarlık yapması pek mümkün değil.
Dolayısıyla, benim kafamda birinci olasılık ön plana çıkıyor.
Bu durumda hükümete düşen çok önemli bir görev var:
Madem polislerin oraya gittiği inkar ediliyor, o halde İçişleri Bakanlığının, Ankara’daki ABD büyükelçiliğini derhal mahkemeye vermesi gerekir!
Kölenin, sahibini mahkemeye vermesini benzer ama başka çaresi yoktur!
***
Ancak, bunları yazarken çok önemli bir gerçeği daha ıskalamadan sizlere aktarmam gerekiyor. Türk polisinin ABD büyükelçiliğine çeşitli zamanlarda Ergenekon brifingleri verdiği ilk kez şimdi belgelenmedi. Bunu yandaş Taraf gazetesi de manşetinden defalarca –Wikileaks belgelerine dayanarak- açıklamıştı.
O zaman hükümetten hiçbir tepki, ya da yalanlama gelmemişti.
İşte size örnekler:
Taraf’ın 19 Mart 2011 tarihli manşeti:
“Wikileaks belgelerinde Ergenekon. Sabancı’yı Veli Küçük öldürttü. Emniyet, ABD’li yetkililere verdiği brifingde Küçük’ü böyle anlattı.
FBI talep etti, polis çok şey anlattı…
Anayasa Mahkemesi üyeleri sırada. Brifingi Washington’a rapor eden belgede ‘Türk polisi Ankara’daki FBI temsilcisine
Ergenekon soruşturmasının Anayasa Mahkemesi hakimleri ile birkaç muvazzaf generali de kapana kıstırabileceğini söyledi’ yazıyor”
Şimdi dikkat ediniz, polis bu brifingi Kasım 2008’de vermiş…Ve sonrasında olanları düşünün.
Acaba Ankara’daki ABD büyükelçiliği müneccim mi! Onlar gaipten haber mi almışlar ki, sonradan olacakları bilmişler!
O halde yukarıda sorduğum soruyu bir kez daha sorayım: Hükümet niçin o zaman yalanlama yapmamıştı?
***
İşin çok önemli bir boyutu daha var. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Tayyip’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına 26 Eylül 2011 günü bir soru önergesi verdi. Önergede Türk polisinin, çeşitli zamanlarda ABD büyükelçiliğine brifing verip vermediği soruluyor, “Polis, yaptığı bu bilgilendirme için siyasi iktidardan talimat almış mıdır” deniliyordu.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, içinde yorum olduğu gerekçesiyle bu önergeyi işleme koymadı ve iade etti!
Önerge, içindeki yorum bölümü (!) silinerek, Kart tarafından yeniden verildi ve Meclis Başkanlığı tarafından 2 Ocak 2012 günü Tayyip’e iletildi.…
Ve Tayyip bu önergeye yine yanıt vermedi. Önerge 30 Ocak günü Meclis Başkanlığı tarafından işlemden kaldırıldı.
Oysa Tayyip çok rahat yanıt verebilir ve milletin vekiline “Polisleri oraya biz göndermedik (!)” diyebilirdi. Acaba niçin suskun kaldı? Atilla Kart dünkü basın toplantısında şöyle dedi:
“Bir başbakan böylesine somut bir suçlamaya niçin cevap veremez? Kendisine diyoruz ki hamaset ve demagoji yapmayı, gündem değiştirmeyi bırak da, devletin kurumlarının muhbirlik yapmasına neden göz yumuyorsun? Yüksek mahkeme başkanlarının ve Emniyet yetkililerinin yabancı ülkeler nezdinde muhbirlik yaptığı bir ülkede yaşıyoruz…”
Görüyorsunuz, gerçekler artık ortada. Yukarıda saydığım üç olasılık içerisinde, birincisinin doğru olduğu anlaşılıyor.
O halde hem özetin özeti, hem de acı gerçek şöyle:
Türk polisi, ABD’li diplomatlara ve Ankara’daki FBI ajanlarına “Minik kuş” olarak çalışmış.
Yani Türkiye sömürge mi? Yok canım, değil!
Biz kerameti kömürden menkul AKP iktidarindan önce yari bagimsiz oldugumuzu zanneder megerse kendimizi kandirirmisiz ! Emin Cölasanin bu yazisi icte ve dista tam bir ABD sömürgesi oldugumuzun tastikli belgesi gibi . Kendi genelkurmay baskanimizin kizinin mahremiyetini röntgenleyip kameraya cektikten sonrada ABD kücük elciligine servis edermisiz . Iste ahvali perisanimizin kisa özeti . Söz sizde sayin andalarim .
-
Salt Abd düşmanlığı, bu tip eski tüfek Komünistlerde genetik bir hastalık gibi.
Hem Türkçü bir sitede bu adama sanki Türkçü ideolog muamelesi yapmak anlamsız.
Bugün dünyanın aldığı hale, gittiği yöne bakacak olursak, Türkiye'nin Abd ile müttefik olması, kalması gerek.
Asya'da yükselen Kızıl çin belası, Gezegen'in ve daha özel olarak Uygurların geleceğini tehdit ediyorken, 50 sene öncesinden kalma bir "anti-Abd" tutumu mantıksız kalıyor.
Türkistan'daki bağımsız Türk devletlerini "Halk Kurtuluş Ordusu" isgal edecek, siz burada yine Abd karşıtlığı yapacaksınız.
Komünist filan mısınız?
Hem siz bu makaleyi bu sitede paylaşıyorsunuz... Güzel.
Ama ayni makaleyi Sosyalist Forum'da da bulabilirdik.
Bugünkü dünya konjonktüründe, niye Abd karşıtı olalım ki?
-
Salt Abd düşmanlığı, bu tip eski tüfek Komünistlerde genetik bir hastalık gibi.
Hem Türkçü bir sitede bu adama sanki Türkçü ideolog muamelesi yapmak anlamsız.
Bugün dünyanın aldığı hale, gittiği yöne bakacak olursak, Türkiye'nin Abd ile müttefik olması, kalması gerek.
Asya'da yükselen Kızıl çin belası, Gezegen'in ve daha özel olarak Uygurların geleceğini tehdit ediyorken, 50 sene öncesinden kalma bir "anti-Abd" tutumu mantıksız kalıyor.
Türkistan'daki bağımsız Türk devletlerini "Halk Kurtuluş Ordusu" isgal edecek, siz burada yine Abd karşıtlığı yapacaksınız.
Komünist filan mısınız?
Hem siz bu makaleyi bu sitede paylaşıyorsunuz... Güzel.
Ama ayni makaleyi Sosyalist Forum'da da bulabilirdik.
Bugünkü dünya konjonktüründe, niye Abd karşıtı olalım ki?
Bu nasil söz irktas Paylasimin koministlikle ne alakasi var ? Türkiyenin parcalanmis haritalarinin ABD askeri okullarinda duvarlari süslediginden bihabermisin ?
Lozan anlasmasini tanimiyan tek devletin ABD oldugunu mutlaka biliyor olmalisin . Türkiyedeki ABD karsitliginin tarafli tarafsiz yüzde 80 lerde oldugunuda bilmen lazim .
Bütün bunlara ragmen bizi tarihten silmek icin elinden geleni yapan , terör yuvasi kandile bile girmemize karsi cikan ABD yi niye destekliyelim ?
ABD karsitligini sadece komunistlerinmi yaptigini saniyorsun Eger öyleyse dünyadan haberin yok demektir .
Türkcü olarak ABD taraftarligi yapan ikinci insan olarak seni tanidim Okuduklarima inanamadim . Sen istersen düsüncelerini bir gözden gecir . Yenicag gazetesini okumani tavsiye ederim Belki bilgilenmende yardimci olur .
-
Senin için rahat olsun Anda. Bugünkü yeni denklemde, Abd artık Türkiye'yi bölmeye kalkmaz, kalkamaz. Türkiye bölünürse, yeni kurulacak Kıro devleti, pek çok nedenden ötürü (ilkide pkk'nın komünist bir parti olması) Abd'den yana olmayacak. Kendini rus-çin tarafında konumlandıracak.
Abd'nin Fransa veya İsrail gibi dostları Türkiye'yi hâlâ parçalamak istiyor. Alman istihbaratıda bu yönde, Türkiye'yi öldürmek için hamleler yapıyor (Kürtlerden çok onlar Aleviler üzerine plan yapıyor).
Abd'nin kendisi için Türkiye bugün için önemli, önümüzdeki 5-10 sene içinde çok daha önemli, bir nevi can simidi olacak. Türkiye giderse, küresel anlamda, Abd'nin çıkarları ölümcül bir darbe alır.
Tüm bu sebeplerden ötürü, anti-Abd tutum bana göre bugün için gereksiz.
Hem Uyguristan Turan'dır (Çin), Tataristan'da Turan'dır (Rusya); ama Ohio Turan değil (Abd).
Lozan, 2. dünya savaşı, ... bunlar geride kaldı.
Geçmişin tozlu sayfalarında.
Sèvres anlaşmasıda yok.
Ama uyanık olmazsan, adamı Sèvres'den beter ederler.
-
Salt Abd düşmanlığı, bu tip eski tüfek Komünistlerde genetik bir hastalık gibi.
Hem Türkçü bir sitede bu adama sanki Türkçü ideolog muamelesi yapmak anlamsız.
ABD ye kimin ne niyetle düşman olduğundan ziyade ABD'nin Türklüğe ne kadar dost(!) veya düşman olduğuna bakmak gerekir.
Kimsenin kimseyi Türkçü ideoloğ yaptığı filan da yok!
Bugün dünyanın aldığı hale, gittiği yöne bakacak olursak, Türkiye'nin Abd ile müttefik olması, kalması gerek.
Türkiye ABD ile müttefik filan değil. Müttefik demek iki denk gücün eşit şartlarda ve aynı çıkarlar doğrultusunda birlikte hareket etmesi demektir. Bu tanıma göre Türkiyeyi ABD nin müttefiki olarak görmek mümkün mü? Türkiyeyle ABD arasındaki ilişki efendi-köle, hükümran-uydu, sömürgeci-sömürge eksen ve doğrultusunda işlemektedir.
Türkiyenin ABD karşısında kaldığı ezik ve aşağılık durumu savunmayı Türkçülüğün neresine koyuyorsunuz anlamak mümkün değil?
Asya'da yükselen Kızıl çin belası, Gezegen'in ve daha özel olarak Uygurların geleceğini tehdit ediyorken, 50 sene öncesinden kalma bir "anti-Abd" tutumu mantıksız kalıyor.
Türkistan'daki bağımsız Türk devletlerini "Halk Kurtuluş Ordusu" isgal edecek, siz burada yine Abd karşıtlığı yapacaksınız.
Yani biz ABD ye karşı çıkınca Çin ve Rusya'ya evet mi demiş oluyoruz?
İnsan köle ruhlu olunca aynen bu mantık doğrultusunda düşünüp, hareket eder!!!
Türk Milleti ve devleti illaki bir belaya teslim olmaya mahkum mudur?
Bu mantığın 1919 öncesinden farkı nedir?
Bizim fikrimizin rehber ve önderi Gazi Başbuğ Atatürk; kara, kızıl, yeşil bütün emperyalistlere, mandacılığa kısacası Türk'ün onur, şeref ve hürriyetini gölgeleyen her düşünceye "bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek karşı çıkmıştır.
Senin mantığının mandacılıktan farkı nedir ki? Sonuçta manda varsa bu Çin olsa ne olur, Rusya olsa ne olur, ABD olsa ne olur? Manda mandadır. Yani Çin ve Rus manda ve sömürgesine karşı ABD manda ve sömürgesi daha mı makbul ve muteberdir? Bunu mu demek istiyorsun?
Bu mantığı ayaklarımızın altına alıp çiğniyoruz. Tıpkı önder ve rehberimiz Gazi Başbuğ Atatürk'ün yaptığı gibi...
Komünist filan mısınız?
Ağzını toplayacak ve laf ağzından çıkmadan önce kırk kere tartıp öyle laf edeceksin tamam mı aslanım?
Bu uyarıyı dilerim dikkate alırsın!
Hem siz bu makaleyi bu sitede paylaşıyorsunuz... Güzel.
Ama ayni makaleyi Sosyalist Forum'da da bulabilirdik.
Bize ne elin sosyalist forumlarından. Demek ki sen ayağı yarım pabuçlu mahalle karıları gibi forum forum geziyorsun ki her bir yerden haberdarsın.
Bizi sadece Türk Milleti ve devleti ilgilendirir ve bu ilginin esasını Türkçülük oluşturur.
Galiba sen bizi selvi söğüt gibi her karşılaştığı fikrin etkisinde kalan, kendin gibi, yanar-döner birisi sanıyorsun???
Bu sanı senin yanılgını değil aptallığını, bönlüğünü ortaya koyar!
Şu otağın hangi yerinde ararsan ara, hatta cımbızla ayıkla; bakalım bizi, Türkçülük dışında, birileri ve bir yerlerle benzeştirecek en küçük bir bulguya rastlayabilecek misin?
Bu ifadelerin, bizim nazarımızda, senin Türkçülüğü anlayamadığının ve hatta kim bilir benseyemediğinin göstergesinden başka bir anlam taşımıyor!
Bilmem anlatabildim mi?
Bugünkü dünya konjonktüründe, niye Abd karşıtı olalım ki?
Niye olmayalım?
Sömürülmek, uydulaşmak, sömürgeleşmek, köleleşmek çok mu hoşuna gidiyor?
Şu anda Türk Milletine ve devletine karşı en sinsi düşmanlığı dost ve müttefik görünümündeki haçlı batı ve haçlı batının gayr-i meşru çocuğu ABD yapmıyor mu?
Haçlı batı ve ABD ye karşı çıkmak Rusya ve Çini onaylamak demek değildir herhalde?
Önce kafalarınızı hür ve bağımsız fikirlerle donatınki Gazi Başbuğ Atatürk'ü anlayabilesiniz.
"Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Gazi Başbuğ Atatürk'ü anladığınız gün Türk Milliyetçiliğinin, yani Türkçülüğün ruh ve manasını anlamış ve kavramış olursunuz?
Bu ruh ve manadan yoksun kişilere-ki sen de onlardan birisi olduğunu göstermiş oldun- ne kadar yazsak ve anlatsak da yine anlamayacak, anlayamayacaksınız!!!
TTK.
-
Ben kendi fikrimi açıkladım.
Nedenleriyle.
Bence Türkiye devleti özgür; yani politikalarını kendi belirliyor; isterse Abd'ye yüz çevirir, Rusya ile ortam yapmayı deneyebilir. Ama ben yinede Abd ile ittifak daha iyi diyorum. Bu sebepten ittifak olur olursa, kölelik olmaz.
Peki sizce Türkiye ne yapmalı?
Mesela Nato'dan çıkmalı mı?
Gökte uçan kuş yere düşünce, bu da batılı emperyalistlerin yüzünden mi oluyor?
-
Bence Türkiye devleti özgür; yani politikalarını kendi belirliyor; isterse Abd'ye yüz çevirir,
Senin bu anlayışın karşısında özgürlükten ne anladığımız sorusu ortaya çıkıyor.
Eğer özgürlükten anladığınız şey ABD'nin belirlediği çerçeve ve çizdiği yörüngede hareket etmekse eğer, peki Türkiyenin gözle görüş mesafesindeki, yani sınırın bir kaç kilometre ötesindeki, bölücü şer yuvalara dokunamaması hangi özgürlük çerçevesi içerisinde tarifini buluyor?
Türkiye ABD'ye rağmen politika belirliyor demek istiyorsunuz öyle mi?
Türkiye tarihin hiç bir döneminde bu günkü kadar bir devletin uydusu olmamıştır. AKP hükümetleri eliyle yürütülen politikaların Damat Ferit hükümetlerininkinden zerre kadar farkı yoktur.
Türkiye elbetteki ABD'ye de AB'ye de ve bütün emperyalist ve sömürgeci güçlere yüz çevirebilir, rest çekebilir, karşı güç olarak bile dikilebilir. Ama bu anlayış ve gidişle değil tabii ki. Türkiye'nin bunları yapabilmesi için 1945 den beri terkettiği milli politikalarına yeniden dönmesi lazımdır.
Yani mesele milli ve bağımsız düşünme meselesidir.
TTK.
-
Aslinda Sayin Baskanim söylenecek her seyi söylemis . Tabiki idrak sorunu omayanlar icin. Sen hür ve bagimsiz oldgumuzda israr etmeye devam ediyorsun . Güya Natonun en güclü ikinci ordusuyuz . Madem öyle . Uluslarasi anlasmalara göre sicak takip hakkimiz oldugu halde terör üssü kandile harekat yapmamizi ABD degilse kim engelliyor ? Ayni sartlarda Israilin iki askeri icin lübnani bombalayip kan gölüne cevirip yüzlerce filistinlinin öldürülmesine ses cikarmayan ABD degilmi ?
Kibris rum kesimi Türkiyenin onayi olmadan hicbir uluslararasi anlasmaya imza atamaz . Öyle oldugu halde ABD petrl platformu noble ile akdenizde petrol aramiyormu ? Aramaya engel olmak icin Yasal hakkkimizi kullanip gemilerimizi gönderdigimizde Derhal gemilerinizi cekin Kibrisli rumlari tehdit etmekten vaz gecin diyerek bizi tehdit eden ABD ye. Bizde boynumuzu büküp emrini yerine getirmiyormuyuz ? Bumu bagimsizlik ?
Bagimsiz devletin hükümeti uydurma Ergenekon masallariyla CIA nin listeledigi generallerini hapishanelere doldururmu ? :
ABD disisleri bakanligi büyük orta dogu projesi geregi Türkiye dahil 22 devletin sinirlarinin degisecegini avaz avaz bagirirken senin kulaklarin sagirmiydi ? Daha ne demesini bekliyordun ?
-
MİT’in uyguladığı politika ve sonuç!
Halen terör örgütü ile işbirliği gibi ağır suçlamalarla hakkında yakalama kararı bulunan eski Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Emre Taner, 80’inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla 2007’de bir mesaj yayınlamıştı..
Biz o zaman “MİT müsteşarı, BOP eş başkanının emrinde değil mi?” başlığı altında Taner’in üç önermesi üzerinde durmuştuk..
***
Taner, “Türkiye, kendisini olayların akışına bırakma ya da ‘bekle-gör-tavır al’ taktiği ile sınırlama lüksüne sahip değildir. Yalnız savunma pozisyonunda olmak kabul edilemez” diyordu.
Biz de soruyorduk:
“Doğru ama Türkiye ne yapacak? Kendi stratejisi var mı? Türkiye’nin Başbakanı, ABD, İngiltere ve İsrail’in ortak stratejisi olan Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin eş başkanlığına atandığını iftiharla anlatıyor!
Taner, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya’da, Başbakan’ın emriyle bu projenin istihbarat görevlerini mi yapacak, yoksa direnecek mi?
ABD Türk kamuoyunu ikna etmek için bazı gazete genel yayın yönetmenleri ve köşe yazarlarına, bir Türk tarihçisini kullanarak Osmanlıcılık dersi verdirdi. AKP hükümeti, federasyonun yasal alt yapısını da bir-iki eksiğiyle tamamladı. Özal dönemindeki gibi bir Türk-Kürt federasyonu mu tasarlanıyor? Irak’ın kuzeyinde kurulan devlet bir Kürt devleti midir, yoksa İsrail’in uzantısı mıdır? Bu devlet himaye altına alınırsa Türkiye, İsrail ile ortak devlet mi kurmuş olacaktır? Bu arada İsrail ile birlikte Doğu Akdeniz Birliği kuracağını 2002 seçim bildirgesi ile açıklayan bir partimiz de vardır! Büyük İsrail, Türkiye ile birlikte mi kurulacak? Bu projeler hakkında MİT ne düşünüyor?”
***
Taner, “Bulunduğumuz dönem, gelecekte birçok ulus devlet ve milletin hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başladığı süreci anlatacaktır. Bu devletler günümüz teknolojik devriminin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük ölçüde yitireceklerdir” diyordu.
Biz de soruyorduk: “Şu ana kadar tarih maratonunu kaybedenler, ulus devletler değil, federasyonlar oldu! Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gibi! Irak ise bir ulus devlet değildi? Iraklı diye bir millet yoktu ki ulus devlet dağılmış olsun! Çin, Rusya, Hindistan, Türkiye, İtalya, Almanya, Fransa, İran gibi devletler mi dağılacak?”
***
Taner, “Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekten sağlam politikalar üretebilmek ve uygulayabilmek için ulusal güvenlik ve ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek ve uygun vasıtalar ile karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir” diyordu.
Biz de “Türkiye’nin ulus devlet yapısına en büyük tehdit devletin kendi kurumlarını yöneten kişilerden gelmektedir. Federasyon tartışması ve ‘Türk dediğin nedir ki?’ lafları ile ulus devlet yapısını sarsmaya başlayan Turgut Özal, bu ülkenin Cumhurbaşkanı idi. Ulus devletin temeli olan Türk kimliğini değiştirmeye çalışan Tayyip Erdoğan, halen Başbakandır ve Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanmaktadır.
Türkiye’yi etnik ve dini ayırımlarla bölmek isteyen Avrupa Birliği’ne giriş, devlet politikası olarak ilan edilmiştir!
MİT müsteşarı, bankalarını, madenlerini, haberleşme ve enerji sistemlerini Rio Tinto ve Citibank’a ve İngiliz İstihbarat Servisi MI6’ya devreden, en büyük müttefiki olan ABD’nin subayları tarafından NATO seminerinde parçalanmış haritaları gösterilen bir ülkenin nasıl kusursuz dış politika izleyeceğini ve caydırıcı bir askeri yapılanmayı geliştireceğini de açıklayabilir mi?” diye soruyorduk.
***
Bugün geldiğimiz noktada ise devleti ele geçiren iktidar ve yandaşları, açıkça ulus devletin Anayasal, kültürel dayanaklarını ve Atatürk’ü yerden yere vuruyor. Bizzat Başbakan tarafından Dersim tartışması, Menemen’deki yobaz ayaklanmasına bile sahip çıkılması gibi toplumsal psikanaliz yöntemleri ile insanların milli kimlikten soğutulması planı uygulanıyor.
Şimdi biraz da sayenizde getirildiğimiz nokta nedir Sayın Taner?
_________________________________
Oku bakalim Türkistan Ordusu irktas . Arslan bulut komunist filanda degil . Her kesimin begendigi bir yazar . Bir makalesinde kürtleri Türklüge yamalamak icin onlarin oguzlarin kürtmen boyundan oldugunu sacmaladigi gerekcesiyle nazarimda itibarini yitirmisti . Her seye ragmen ekledigim makalesi sana bir fikir verir . Yenicag gazetesinden alintidir.
-
Ben her zaman bu şekilde düşünmedim. Mesela 4-5 sene önce, Abd konusunda (Süleymaniye, çuval, ..) sizin gibi düşünüyordum. Hatta Türkiye Rusya'ya yaklaşsın diyordum. Gelişmeler farklı yönde oldu.
Ekonomik kriz çıkmasaydı, Abd için Afganistan ve Irak harekatları kayıpsız ve 100% başarılı geçseydi, Çin son 3-4 senedir dramatik bir biçimde yükselmeseydi.... Abd Türkiye'yi parçalamak yoluna gidebilirdi.
Ama bugün Irak'tan çekilen, turuncu devrimle ele geçen Gürcistan'ı Rusya'ya karşı Türkiye'ye teslim etmiş, Uzak Asya'ya giden bir Abd var. Bugün Türkiye'nin bölünmesi Rusya'ya yarar diye düşünüyorum. AB ülkeleri farklı, onlar Türk düşmanı.
Tüm bu sebeplerden dolayı, Türkiye Abd ile hareket etmeli diye düşünüyorum.
Rusya'dan Türkiye'ye hayır gelmez. AB ülkeleride öyle, Türkiye'yi yok ederler fırsat bulsalar.
Araplardan hayır yok. Hindistan'dan da öyle. Farsiler zaten olmaz.
-
Üçoklu Börü Kam anda engin bilgilere dayanan güzel ve doyurucu açıklamalarınız için çok teşekkür ederim
.
Arkadaş Türkiye özgür devlet diyor: Atatürk'den sonra ülkemiz hiç bir zaman özgür zihniyet tarafından yönetilmedi eğer yönetilmiş olsaydı bugün çok farklı durumda olurduk gelişmek için her türlü yeraltı kaynagı insan gücü coğrafi konum herşey fazlası ile var neden kullanamadık sizce? açık bir örnek verelim ABD 10 bin km uzaktan geliyor ülkeleri sudan sebeblerle altüst ediyor milyonlarca insanı öldürüyor hiç kimseyede hesap vermiyor.Biz ne yapıyoruz 30 yıldır yanıbaşımızdaki boşluk, yol geçen hanı olan bir kaç dağı, kampı ele geçirip yok edemiyoruz neden!!!? (bu dağların kampların önemini anlamak için bir şehit cenazesinde bulunup Ananın acısını hissetmek yeterli)
buralardaki 3-5 çapulcuyu ele geçirecek gücümüzmü yok? var kanımıza canımıza her gün kasteden teröre meşru bir sebebten dolayı müdahale edememek özgür olmakmı? yoksa uşaklıkmı? kendisi binlerce km ilerden gelsin her haltı karıştırsın ben yıllardır derin yaram olan kamplara müdahale edemiyecem! bumu özgürlük yerin dibine girsin böyle bağımsızlık buna özgürlük diyorsanız
2008 deki teskere alındıgında akıl mantık var aylar önce müdahale kararı alıyorlar uçan kuşa duyurduktan sonra operasyona gidiyorlar oralarda teröristmi kalır itmi kalır kimi kandırıyorlar, kışın dondurucu soğugunda 5 gün operasyon yapıldı Abd yi sanki alttan iğneyle dürtüyormuşsun gibi sürekli kıvrandı dönün vazgeçin v.s şeylerle direktif verdi bizim özgür yöneticilerimiz elini masaya vurup yukarda söylediğimiz gerekçeleri haykıramadı neden? yapamazlar o makamda bulunma tutunma sebebleri abd de ondan.
Ne müttefigi! ne dostu! ne özgürlügü! düpedüz kölelik, uşaklık.
-
ABD, Türkiye'nin 1 numaralı düşmanıdır!
ABD kurulduğu günden beri Yahudi-Mason takımının kontrolündeki bir ülkedir.
ABD, SSCB ile İkinci Dünya Savaşı'nda müttefikti.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, Batı Avrupa Amerika'nın eline geçti. Soğuk Savaş bir bakıma "danışıklı dövüştü"!
Sovyet tehdidi nedeniyle Türkiye, Yunanistan, İran, Tayland gibi ülkeler ABD ile müttefik olmak zorunda kaldı! (Bu ülkeler ABD'yi müttefik olarak görüyordu ama ABD onları "müttefik" olarak görüyor muydu?)
ABD, Türkiye'deki askeri darbelerin arkasındaydı. Türkiye'deki dinciliği, Kürtçülüğü, Masonları, liberalizmi her zaman ABD desteklemiştir. "Görünüşte ABD'ye karşı olan" aşırı solu da gerçekte ABD besliyordu. ABD, kendi çıkarlarına hizmet eden "sahte" bir milliyetçilik akımını da yaratmıştır!
ABD, her zaman Atatürk'e ve gerçek Türk milliyetçilerine karşı olmuştur!
ABD, gerçek milliyetçilere karşı sahte solcu-sahte ulusalcı-sahte Atatürkçü kesimi de yaratmıştır!
_________________________________________
Sevr, Lozan, İkinci Dünya Savaşı... hiçbirşey geçmişte kalmamıştır!
Bunlar, ABD tarafından yaratılan "tarih bilinci olmayan" insanların söylemleridir!
-
ABD, Türkiye'nin 1 numaralı düşmanıdır!
ABD kurulduğu günden beri Yahudi-Mason takımının kontrolündeki bir ülkedir.
ABD, SSCB ile İkinci Dünya Savaşı'nda müttefikti.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, Batı Avrupa Amerika'nın eline geçti. Soğuk Savaş bir bakıma "danışıklı dövüştü"!
Sovyet tehdidi nedeniyle Türkiye, Yunanistan, İran, Tayland gibi ülkeler ABD ile müttefik olmak zorunda kaldı! (Bu ülkeler ABD'yi müttefik olarak görüyordu ama ABD onları "müttefik" olarak görüyor muydu?)
ABD, Türkiye'deki askeri darbelerin arkasındaydı. Türkiye'deki dinciliği, Kürtçülüğü, Masonları, liberalizmi her zaman ABD desteklemiştir. "Görünüşte ABD'ye karşı olan" aşırı solu da gerçekte ABD besliyordu. ABD, kendi çıkarlarına hizmet eden "sahte" bir milliyetçilik akımını da yaratmıştır!
ABD, her zaman Atatürk'e ve gerçek Türk milliyetçilerine karşı olmuştur!
ABD, gerçek milliyetçilere karşı sahte solcu-sahte ulusalcı-sahte Atatürkçü kesimi de yaratmıştır!
_________________________________________
Sevr, Lozan, İkinci Dünya Savaşı... hiçbirşey geçmişte kalmamıştır!
Bunlar, ABD tarafından yaratılan "tarih bilinci olmayan" insanların söylemleridir!
Her Türkcünün altina imza atmasi gereken bir yazi . Diger yandan Suriyenin isgalini mesru göstermekle tam bir tezat teskil ediyor .
-
1970/1971'den beri mevcut Suriye Rejimini de bir sorgulayın!
Esed ailesinin yaptıkları gerçekte ABD-İsrail'in işine geldi mi, gelmedi mi?
______________________________________
Mısır ve Tunus için de aynı şeyi mi düşünüyorsunuz? "Halk ayaklanması" olmadı mı? (Batı, elbette oluşan durumdan yararlanmak isteyecektir!)
Libya'da NATO harekatı olduğunu biliyorum... Fakat Kaddafi, "Bingazi halkını son kişiye kadar boğazlayacağız!" diye açıklamalar yapmıştı! (Kim, kimi boğazladı gördük!)
-
Yazı müttefiklikten değilde efendi-köle ilişkisinden bahsetmiş,ki akahpe düşünülürse sömürge olmamız gayet mantıklı.Görünüşte Türklük için en büyük somut düşmanlar Rusya ve Çin gibi duruyor.İlk akla gelen Rusya-Çin-İran gibi Türklüğe eziyet eden bir doğu paktının varlığı ,ama bir kaç gün önce otağda farklı fikirler içeren bir yazı da vardı.Amerika'nın ekonomik ilişkiler sebebiyle açıkça Çin karşıtı olamayacağı,Rusya'nın ise Çin'den bir Doğu Sibirya işgali beklediği üzerine.
Şahsi fikrim biz güçlü olmadığımız zaman (daha ayrıntılı ifade edeyim bilim ve teknolojide hüküm sahibi olmadığımız,ekonomimizin yeterince güçlü ve bağımsız olmadığı zaman) ABD ya da herhangi bir devletle ne gerçek anlamda müttefik olmamız ya da o devlete karşı durmamız (az sayıda insanımızın kısa bir süreliğine bir kaç marka satın almamasıyla Fransa'ya ciddi bir ekonomik darbe vuramamız gibi) mümkün değil.Bilim ve teknolojide ilerlemediğimiz,yerli üretimimizin yeterli olmadığı taktirde dış politikada etkin olma fikri beş parasız bir şarapçının mankenlerle birlikte olma hayallerinden farklı olmaz kanaatimce.
-
biz güçlü olmadığımız zaman (daha ayrıntılı ifade edeyim bilim ve teknolojide hüküm sahibi olmadığımız,ekonomimizin yeterince güçlü ve bağımsız olmadığı zaman)
Peki, Türkiye'yi sürekli olarak kim baltaladı?
Türkiye'nin kaymağını yiyen Amerikancı kesim olmasın? :wink:
-
Amerikan'ın eli bağlı Çin'e. Bunu Amerikalılarda söylüyor ve rahatsızlar.
Çin, Abd'nin borcunu elinde tutuyor; üstelik son senelerde Abd'de fabrikalar kapanıyor, Çin'e gidiyorlar.
Sadece sanayi (çelik üreten) fabrikalarla sınırlı değil; elektronik materyal üreten, stratejik öneme sahip fabrikalarda gidiyor.
Yahudi sermaye, Abd'yi terkediyor. Batan gemiden kaçıyorlar.
http://www.youtube.com/watch?v=fj0YTzzM_1k
-
Geçen bir yerde Hunkurt Tien Andanın güzel bir tesbiti vardı paylaşalım dedim
Türkiye ile İran’ı böyle savaştıracaklar” başlığı ile ABD ile İsrail’in kurduğu tezgaha dikkat çekmiş ve Malatya Kürecik’teki Füze Kalkanı tesislerinin Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getireceğini dillendirmiştik.Üzgünüz ama öngörümüzde haklı çıktık!İran önceki gün kendilerine herhangi bir saldırı yapılırsa NATO’nun Türkiye’deki Füze Kalkanı Tesislerini hedef alacaklarını söyledi.Evet İran ilk hedef olarak İsrail’i değil Malatya’daki Füze Kalkanını seçiyor?
Niye mi?
Bu tesisin İsrail adına güvenlik şemsiyesi işlevini görmesi ya da ona zırh olması sebebiyle!
Malatya-Kürecik’teki bu tesisle İran tabiri caizse kilitleniyor ve baştan eli-kolu bağlanıyor!
Düşünün İran kendini savunma adına İsrail’e elindeki Şahap füzelerini fırlattığı an Malatya’da inşa edilen radar bunu hemen görecek ve bu bilgiyi koordinatları ile beraber anında ABD dolayısı ile de İsrail’e verecek!
Bilgiyi Türkiye üzerinden alacak olan İsrail de Şahap füzelerini hedefine varmadan Patriot füzeleri ile havada imha edecek ve İran’ın bütün füze sistemi bu şekilde Malatya’daki Füze Kalkanı üssü sebebiyle etkisiz hale gelecek!
İşte İran bu sebeple ilk saldırı hedefi olarak Malatya-Kürecik’teki radarı hedef aldığını açıklıyor!
Allah korusun böyle bir şey Türkiye’ye saldırı olarak değerlendirilecek ve 400 yıldır yani Kasr-i Şirin’den beri savaşmayan Müslüman İran ile Müslüman Türkiye karşılıklı olarak bir anda savaş pozisyonuna geçecek!
Tam bu noktada soralım peki ama niye?
Türkiye İran ve hatta Suriye ile hangi kutsal gerekçe ya da çıkarı için böylesi risklere giriyor?
Füze kalkanı İsrail’in güvenliği içindir dediğimizde hayır öyle değil diyen AKP güruhu İran’ın bu ültimatomu sonrasında ne diyecek doğrusu merak ediyorum!
Öyle ya füze kalkanı İsrail’e kalkan değilse İran bu kadar niye hiddetlenir ve Türkiye’yi açıktan hedef alır?
Füze Kalkanından şikayet eden sadece İran değil, Rusya Devlet Başkanı Medyetev’de ülkesinin Güney sınırına Türkiye’yi hedef alacak şekilde füze rampalarını yerleştiriyor.
Durum bu ise tekrar tekrar soruyoruz Türkiye önemli ticari ilişlere sahip olduğu iki önemli komşusu ve enerji partnerlerini neyin karşılığında hedef alıp İsrail’e uşaklık yapıyor?
O İsrail ki Başbakanımızın ifadesi ile 9 vatandaşımızı öldüren terörist devlet değil mi?
HUNKURT ANDA
-
Ama bugün Irak'tan çekilen, turuncu devrimle ele geçen Gürcistan'ı Rusya'ya karşı Türkiye'ye teslim etmiş, Uzak Asya'ya giden bir Abd var. Bugün Türkiye'nin bölünmesi Rusya'ya yarar diye düşünüyorum. AB ülkeleri farklı, onlar Türk düşmanı.
Niye Türkiyenin parcalanmasi Rusyanin isine yariyormusta ABD nin isine yaramiyormus ? Her iki hiristiyan sömürgeci devletin isinede yaramadigindan nasil bu kadar emin olabilirsin ? Ermeni soykirim masali iftirasinda Rusya ile ABD tam mutabakat icinde Bu Sevr hayallerinin gerceklesmesi icin ittifak yaptiklari anlamina gelmezmi ? En azindan fikir birligi sagladiklari bir ortak noktalari var. Perde gerisinden Rusya ile ABD nin gizli müttefiklik yapmadiklarindan nasil emin olacagiz ? Osmanlinin parcalanma sürecinde itilaf devletleri adi altinda Rusya Ingiltere Fransa ABD yokmuydu ? Tarih niye yeniden tekerrür etmesin ?
Herhangi bir sebepten Türkiyenin saldiriya ugramasi durumunda Natonun yardimimiza gelecegi ham hayalden baska bir sey degildir. Nato önce kendini savunsun . Savunabilse zaten Nato genel sekreteri Andres Fogh Rasmussen bir avuc talibana karsi savasmasi icin Rusyadan muharip güc istermiydi ? Düsünebiliyormusun anli sanli Nato (!) Rusyadan yardim dileniyor ve Rusya bunu red ediyor . Aslinda Rusya bu teklifi kabul edecekte müslüman devletlerle ticari siyasi iliskilerini tehlikeye atmasindan cekindigi icin kabul etmiyor .
-
ABD ve Rus Çarlığı I.Dünya Savaşı'nda müttefikti.
ABD ve SSCB II.Dünya Savaşı'nda müttefikti.
Soğuk Savaş sırasında Dünya'yı birlikte paylaştılar... SSCB'nin uyguladığı bütün politikalar "gerçekte" ABD'nin işine geliyordu!
Yeltsin döneminde Rusya, yeniden ABD'nin dostu oldu. O dönemde Rusya dibe vurmuştu. Putin toparladı.
Rus-Amerikan rekabeti biraz "tiyatrodur"! (Elbette her konuda anlaşmıyorlar... Çeçen Savaşı'nda olduğu gibi... Fakat Dudayev'i kim satmıştı? Amerikalılar ve Rusların ortak olduğu noktalar, rakip oldukları konulardan daha fazla!)
______________________________________
Her iki taraf; Ermenileri, Kürtleri, Rumları ve Yunanistan'ı destekliyor...
Her ikisi de Türk Düşmanıdır!
-
Rasmussen, Rusya'nın asker? desteğini almak için Moskova'ya geldi (http://www.rusya.ru/UserFiles/images/e5124b1db54d4e2dba758d0f48e1cbb3.jpg) NATO yardım almadan Afganistan'da başarı elde edemeyeceğini fiilen kabul etti. Rusya Devlet Başkanı ve Başbakanı ile görüşen NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Afganistan için helikopter, yakıt ve pilot istedi. Dmitri Medvedev, bu taleplerin ele alınacağını belirtirken; Vladimir Putin, Rusya ile NATO'nun güçlerinin birleştirmesinin iyi sonuçlar verebileceğine dair duyduğu güveni ifade etti.
NATO yardım almadan Afganistan’da başarı elde edemeyeceğini fiilen kabul etti. Rusya Devlet Başkanı ve Başbakanı ile görüşen NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Afganistan için helikopter, yakıt ve pilot istedi. Dmitri Medvedev, bu taleplerin ele alınacağını belirtirken; Vladimir Putin, Rusya ile NATO’nun güçlerinin birleştirmesinin iyi sonuçlar verebileceğine dair duyduğu güveni ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptıkları toplantıyı tamamlayan NATO Genel Sekreteri, Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ile görüşmek üzere Kremlin’de bulundu. Basına kapalı bir biçimde gerçekleşen görüşmeler ardından gazetecilere açıklamada bulunan Rasmussen, Afganistan’daki operasyon için Rusya’dan yardım olarak helikopter, yakıt ve pilot istediklerini, ayrıca Afganistan polisinin eğitimi konusunda da destek beklediklerini ifade etti.
-
ABD'nin Türk Devletine karşı güttüğü düşmanlığı göstermesi ve ne denli alçak bir devlet ve millet(!) olduğunun daha iyi anlaşılması için Otağımızın ;
Türk Oğlu, Türk Kızı Bunları Unutma, Unutturma! Dostunu ve Düşmanını İyi Belle! (https://www.hunturk.net/forum/turk-oglu-turk-kizi-bunlari-unutma-unutturma-dostunu-ve-dusmanini-iyi-belle-3866.html)
adlı başlığında yer alan:
ABD, Atatürk ölünce ne yaptı? (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=3866.msg26378#msg26378)
adlı konuyu bir kez daha gözden geçirmekte fayda var.
Aynı şekilde haçlı batının Türk Devletine olan hınç ve öfkesinin dışa yansımasına bir örnek olması bakımından yine Otağımızın :
Türk Oğlu, Türk Kızı Bunları Unutma, Unutturma! Dostunu ve Düşmanını İyi Belle! (https://www.hunturk.net/forum/turk-oglu-turk-kizi-bunlari-unutma-unutturma-dostunu-ve-dusmanini-iyi-belle-3866.html)
adlı başlığında yer alan:
Ankara'nın Başkent Olma Mücadelesi. (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=3866.msg26379#msg26379)
adlı konuya da bir kere daha göz atmakta fayda var!
Bütün Türklerin, özellikle de Türk Milletinin yegane teminatı olan Türkçülerin unutmamaları ve her daim bir zikir gibi tekrar ederek akıllarından ve dillerinden eksik etmemeleri gereken gerçek:
TÜRK'ÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR!!!
TTK.
-
Değerli ırktaşlarımın ellerine ve yüreklerine sağlık. Gereken her şeyi yazmışlar sağolsunlar. Ben de bu yazılanların özeti olacak şekilde bir cila çekeyim bari.
Ne kalleş AB, ne ABD,
Ne kızıl Rusya, ne de Çin
Herşey;
TÜRK TARAFINDAN
TÜK'E GÖRE
TÜRK İÇİN!!!
Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun.