Türkçü Turancı Otağ
GENEL KONULAR OTAĞI => SORU-CEVAP => Konuyu başlatan: o.öcal - 18 Şubat 2013
-
Hun Türk otağının değerli üyeleri. Doğru mu yaptım yanlış mı yaptım bilemiyorum ama hala gergin durumdayım. Daha önce gördüğüm ama nedense bu güne kadar çok da dikkat etmediğim bir durumla ilgili sabahtan beri bir tartışma içerisindeyim kendi kendime.
Durum şöyle: Rus fesbukunda 'Azerbaycan- Yahudi dostluğu' adlı bir grup. Paylaşımlarını inceledim resmen Azerbaycan Türkleri ile İsrail yahudilerinin dostluğunu savunuyorlar ve doğrultuda seminerler falan faaliyette bulunuyorlar.
Üyelerine bakıyorum arkadaşlarım var çokça içlerinde. Profil resimlerinde Bozkurt Türk bayrağı gibi değerlerimizi kullananlar var.
Daha sonra Amerikan fesbukda da varlar mı diye baktım, burada da 'Türk- yahudi dostluğu adıyla bir grupları var. Paylaşımlarına baktım benzer değerlerimizi kullanıyorlar ayrıca Atatürk'le ilgili paylaşımları var.
Bayrağımızdaki yıldız yerine yahudilerin simgesi olan yıldızı da koyacak kadar pervasızlar. Bunları görünce paylaştım ve sordum bu durum neyin nesi diye ama ses gelmedi. Tekrar paylaşım az da olsa sert yazınca birisi ses verdi ve biraz tartıştık. Karabağ savaşında İsrallilerin Azerbaycan saflarında savaştığından falan bahsetti.
Rus febukunda epey tartıştım sonunda Azerbaycan'dan birisi Arapların Perslerle dostluğuna vurgu yaparak İsrail Türk dostluğunun gerçekleştirilmeye çalışıldığını söyledi.
Anladığım kadarıyla İran'a düşmanlıkları Güney Azerbaycan Konusu. Ayrıca Azerbaycan İle İsrail devletleri arasındaki gelişmeler.
Bunlar bizim milli değerlerimizi kullanıyorlar. Sorum şu: Sizler böyle bir durumu nasıl karşılıyorsunuz? Bu tür gelişmelerle ilgili detaylı bilginiz varsa paylaşın bilgilenelim.
-
Ağabey esenlikler, benzer konu;
Emre 17 yaşında genç! bilinçli, efendi sağlam bir kardeşimizdir Azerbaycan sayfasında bir bozukkanlı ile Tartışmasını gördüm bizde olduğu gibi Azerbaycanda'da bozuk zihniyetli çok, Emre çok güzel fikir tartışması yaptı Azerbaycan toprağını ve Türklüğü savundu Helal Emre bey sana! zamanın oldukca otağın konularını incele, istediğin konularda fikir beyan et! katılımcı ve paylaşımcı olmanı bekleriz Aslan Kardeşim.
Hassasiyetinizde çok haklısınız. Bahsettiğiniz konu allanıp pullanıp bir şekilde içimize (milliyetçi gruplara) eninde sonunda girecek gibi.
Konunun grup çalışması ile analiz ve sonucunun çıkartılmasında fayda var.
Ancak;
Benim de Azerbaycanlı kandaşlar içinde aynı bizde olduğu gibi etki ajanı misyonerlerin etkisinde kalan ve sapkın fikirlerin milletinin kurtarıcısı olduğunu sanan kuş beyinlilere zaafım var.( :kahkaha01:)Çünkü takarım kafama. Stres ve gerginlik sağlık durumum açısından tehlikeli olduğu için, (bir hata olduğunu bile bile) görmemezlikten geliyorum.
TTK.
-
Zaten bizi üzen tarafı Milliyetçi olanların yada öyle görünenlerin de destek vermesi.
http://www.facebook.com/turkishjewishfriendship
http://www.ydh.com.tr/HD406_israilden-buyuk-azerbaycan-ideali-destegi.html
http://salamnews.com.tr/tr/news/read/51423/hocali-soykirimi-israilde-de-anilacak-ndash-milletvekilinbsp/
http://www.abna.ir/data.asp?lang=10&Id=345379
http://library.aliyev-heritage.org/tk/2349624.html
http://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=9976
http://www.habervaktim.com/haber/251362/azeri-yahudi-mavi-marmaradan-rahatsiz-oldu.html
Tartıştığımız Azerbaycanlı
Atatürk heykelinin önünde bozkurt işaretiyle fotoğraf çektirmiş ve şöyle demiş:
''Bu heykelin önünde duran Türk!
Hürmetle eğil!...
O, milletini kurtaran, Cumhuriyet kuran, aleme yeni bir tarih yaratan Atatürk!!!''
Ve başka bir Atatürk heykeli önünde aynı bozkurt işareti resmi var ve şöyle demiş:
''Türküz!
Türkçüyüz!
Atatürkçüyüz!
O hemişe qelbimizde yaşayır...''
-
Çamuru fırına koymakla nasıl demir olmazsa, Yahudiden de bize ve hatta hiçbir millete dost olmaz. Samimiyetle savunulan bir durum varsa bu dangalaklıktan başka bir şey değildir. Eğer çıkar amaçlı bir birliktelik peşindelerse, siyaseten sonuçları ayrıca değerlendirilebilir. Başlık bile pek soğuk, Türk-Yahudi dostluğu!
Söylediğim gibi Arap ve İranlılara karşı, özellikle İranlı yılanlara karşı bir ittifak ise, siyaseten artı ve eksileri ayrıca konuşulmalı bence.
-
Domuzdan post Yahudiden Hiristiyandan dost olmaz . Iranin Ermenilere yakinligi , Israilin Pers Ermeni düsmanligi Azerbaycanli Türk kardeslerimizi Israilin kucagina itmemelidir . Yahudinin bastigi yerde ot bitmez . AKP iktidarida yahudiye usaklik yaparak Türkiyeyi isgal etti . Simdi ise mecliste Türklügün kökünün kurutulmasi tartisiliyor . Feysbuktaki bu sayfalarin Siyonist propagandasi oldugunu düsünüyorum . Sayfada bircok sözde Türk soylunun "bende yahudi olmak istiyorum" diyerek görüs belirtmesi bunun oyun oldugunu kanitliyor . Türk irkinin Türk´ten baska kimsenin dostluguna ihtiyaci yoktur . Ermeni Pers Arab ne kadar düsmanimizsa Yahudide o kadar düsmanimizdir . T.T.K.
-
Ya Karabağ'da savaştık, yıllardır Hocalı katliamını kınadık, Güney Azerbaycan'ın özgürlüğünü savunduk ama yahudi kadar yaranamadık.
http://ru.salamnews.org/ru/news/read/53139/azerbaydanskaya-molodej-moskvi-provela-meropriyatie-v-svyazi-s-23-y-godovshinoy-yanvarskoy-tragedii-v-baku/
http://lidertv.com/az/news/6/166912.html
http://www.vestikavkaza.ru/news/V-Izraile-khotyat-Spravedlivosti-dlya-KHodzhaly.html
-
Zilli Görüş ve nurişlerin yahudi, siyon, ziyon gibi kavramları dilimize pelesenk etmelerinin altındaki gerçek için, bu duruma düşülmenin bir aracı olabilir diyebiliriz.
TTK.
-
Türk-yahudi dostluğu mümkündür: çünki İsrael erməni soyqırımını gəbul etməyir. Nə gədər soyqırım məsələsi ermənilər və ərəblər tərəfindən Knesseta qoyulsada, yahudilər tərəfindən rədd edilir. Bir də yaddan çıxartmaq lazım deyil ki, Osmanlı dövləti Avropa yahudilərini gəbul edib, onları xilas etmişdir.
-
Bu soydaslarimizin ya kafalari karisik veya yukarda Motun Yabgu ve YALNIZKURTKARAGÜLLE kandaslarimizin belirttigi gibi etki ajanlarinin veyahut yahudi misyonerlerinin belli maskeler altinda kendi probagandalarini yapma durumu var ortada.
Yahudilerin, Karabag savasinda Türklere yardim ettikleri hikayesi koskocaman bir yalandir. Yine Yahudi lobisinin ermeni soykirimini tanimamasi gibi bir durum yoktur ortada, zira bunu demoklesin kilici gibi kendi emelleri icin sürekli olarak Türkiye´ye karsi kullanmaktadirlar (örn: ABD, Arjantin Yahudi lobisi)
Yalniz söyle bir durum da olabilir, belki gercekten Azerbaycan Türkleri ile fikir alisverisinde bulunulan bu sayfalardaki yahudiler soy olarak yahudi degilde Musevi Karay Türklerinden olabilirler, bu ihtimal dahilindedir. Gecenlerde kendisi Israil´li bir Karay Türk´ü olan sahsin sayfasini görmüstüm, böyleleride var.
Her ne olursa olsun bunlarla siki fiki olmaya gelmez...
-
Eveeeeet bir Azerbaycanlı kardeşimiz daha konu hakkında görüşlerini bildirmişler. Azerbaycan Türkçüleri arasında Türk- Yahudi, veya Azerbaycan Türkü - Yahudi dostluğunu destekleyen çok sayıda soydaşımızın olması ne yazık ki bizlere ters gelse de önümüzde duran önemli bir gerçektir. Rus fesbukundan sonra Amerikan fesbukunda tartıştığım ve ilk iletilerimde kendilerinden bahsettiğim Azerbaycan Türkü kardeşimizle yüz yüze beş saate yakın bir süre görüşme fırsatım oldu.
Dostluk sebebinin nedeni üzerindeki görüşmelerimiz bir acı gerçeği gözler önüne o kadar net seriyordu ki eğer bir Azerbaycan Türkü olsa idim ben de bu dostluğa evet diyenlerden olurdum.
Kısaca anlatmaya çalışayım. Hani bizde bir söz vardır: 'Denize düşen yılana sarılır' Tam da bu gibi durumlar için söylenmiş biz söz.
Kuzey Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra Elçibey dönemindeki ( Bu arkadaşımız Elçibey'e başbuğ diyecek kadar Elçibey taraftarıdır aynı zamanda) ermenilerle ilgili olayların gelişmesinde yaralıları taşımak için hani Türkiye'den bir helikopter isteme durumları olmuştu. Türkiye bir helikopteri vermemişti. Bu olayı unutmaları mümkün değil. Ve o savaşta Azerbaycan Türkleri adına orada bulunan iki yahudi pilotun Azerbaycan Türkü için ölmesi de ayrı bir konu.
Bir diğer önemli husus şu anki Azerbaycan yönetiminin Türklük düşmanı oluşu ve baskıcı bir politika izlemesi. Türkiye'nin mağdur edilen Azerbaycanlı Türkçülere sahip çıkmaması ve artı olarak yurt dışına çıkmak zorunda kalan GAMOH lideri gibi Türkçülerin Türkiye'de bazı Türkçülerce batı ajanı gibi algılanması.(kendi ifadelerine göre kesinlikle batı ajanı olmadıklarını ve çaresizlikten ötürü bazı batı ülkelerine gittiklerini ifade etmişlerdir. Kendileri de bir müddet İsveç'te bir kampta kalmak zorunda kalmıştır.)
Güney Azerbaycan konusunda da yine Türkiye'nin herhangi bir hazırlık içinde olmaması ve oradaki Türklerin bağımsızlığı için bir çaba verilmediğini dolayısıyla bu konuda Türkiye'den ümitsiz olduklarını ifade etmişlerdir.
İsrail'in iki pilotunun Karabağ savaşında ölmesi, Azerbaycan'ı ilk tanıyan ülkelerden olması, Azerbaycan'a yatırımlar yapması, yine İsrail'in Rus düşmanı olması, İran düşmanı olması ve İran'ın parçalanmasını istediği dolayısıyla Kuzey Azerbaycan'ın bağımsız olabileceğini düşünmeleri.
İsrail'in Azerbaycan lehine Hocalı soykırımı ile ilgili tutumu ve İran'ın ermeni yakınlığı da bu konuda etkili oluyor.
Elbette çekinceleri de var. Irak Türkmenlerinde olduğu gibi Güney Azerbaycan Türklerinin de hazırlıksız olmaları dolayısıyla farslar tarafından katliama uğrama, toprak kaybetme gibi endişeleri mevcut. Yine şu anki Azerbaycan yönetiminin de Güney Azerbaycan için bağımsızlık planının olmaması da Rus yanlısı olan yönetim düşmanlığı düşmanlığını devlet düşmanlığı düzeyine getirmiş durumdadır.
İşin özü bizden umduklarını bulamama neticesinde İsrail ile stratejik ilişkiler olayına dayanıyor.
Türklük davası adına okulundan atılan ve yurt dışında yaşamak, girecek okul bulabilirse okumak zorunda kalan bu kişinin hislerini şu şiiri çok güzel anlatıyor.
Yine dalmışım sessiz,
Derin-derin düşlere.
Yine yuvarlanmışım
Çıkılmaz çöküşlere...
* * * *
Ben bir yeşil ağacım,
Düşler kötü sarmaşık,
Hayatım darmadağın,
Hayallerim karmaşık...
* * * *
Atılmış bir durumda
Bakışlardan yitmişim,
Bozkırın ortasında
Saksaul tek bitmişim...
* * * *
Göğsüme ağır gelir
Uzak yurdun havası,
Savaşmak zor, bitmiyor
Özgürlüğün davası...
* * * *
Soylu bir Türk oğluyum,
Türklük özgürlük demek.
Türk olmak bu dünyaca
Omuzunda yük demek...
* * * *
Nerde kırıldı şansın
Beni saran kolları?
Hey gitsem de bitmiyor,
Özgürlüğün yolları...
* * * *
Yürüdüm hiç durmadan
Sandım ki, kurtulmuşum,
Dönüp geriye baktım
Meğer unutulmuşum...
* * * *
Yaşamak gönüllerde,
Yaddaşlarda kalmaktır,
Gerçek ölüm sadece
Sessiz unutulmaktır...
* * * *
Boş-boş hayaller kurup
Kendimi hiç unutmam,
Unutup öldürdüler,
Ölsem bile unutmam!...
* * * *
Bu yuvarlak dünyanın
Bitmez olan derti ne?
Dalgalar hep çarpıyor
Kayaların sertine...
* * * *
İçimde imreniş var
İngilize, almana,
Mutluca yaşıyorlar
Hükmederek her yana...
* * * *
Özgürlükle beraber
Hasret yangısı vardır,
Öz yurdunda bey olup
Yaşayan bahtiyardır...
* * * *
Hayata anlam katar
Tiranlarla savaşmak,
Zafer çalıp mutluca
Özgürlüğe kavuşmak...
* * * *
Dinlediğim Türküler
Üzgün notlarla dolu,
Kör olmuş, arıyorum
Yurduma giden yolu...
* * * *
Bir başka şair ise şöyle sesleniyor:
DİNLƏ BİZİ, TÜRKİYƏ!
Çıxart qulağındakı o pambığı, Türkiyəm!
Dinlə mənim sözümü.
Dinlə ki, yalnız sənə mən dikmişəm gözümü.
Çünkü dili, dini bir,
Qanı bir qardaşımsan.
Ət dırnaqdan ayrılmaz-
Canı bir qardaşımsan.
Illərlə əsarətdə
Türklük qürurum oldun,
Mənim düşünən beynim,
Milli şüurum oldu.
Bəs, indi nə dəyişdi?
Kimlər girdi araya?
Kim səni uzaq saldı
doğma qohum qaraya?
Haradan qaynaqlanır
Qardaşa yad baxışın?
Sən axı, səndən axan
Araz kimi, Kür kimi
Su daşıyan çay idin
Türklüyün Xəzərinə.
Nə oldu ki, dəyişdi
ənənəvi axışın?
Bizə bəxş elədiyin
Güvəncin üzərinə
Çoxdandır, qar ələnib.
Bir heyrət içindəyəm,
Yayın cırhacırında
Nə tez sənə qış gəlib?
Dost ağır söyləsə də
Bağırmaq istəyirəm
Sənə ürək sözünü!
Ərəbin nefti tutmuş
Bəlkə görən gözünü
O üzdən mi görmürsən,
Çindən Təbrizə qədər
Yurdum qana bələnib?
Çiyində baş qalmayıb,
Yığılıb leş leş üstə,
Cəsədlər təpələnib.
Sən isə səhralarda
Ədalət axtarırsan.
Səni sən edən türklük
Qıyma –qıyma doğranır,
Tikə-tikə kəsilir
Bəs, sən hara baxırsan?
Unutma, geçmişini.
Yada açdığın qucaq,
Ya da qaçdığın qucaq
Bir gün yenə bəlalar
gətirəcək başına.
Kömək üçün baxanda
Öz doğma qardaşına,
Görəcəksən, keçdiyin
Körpülər külə dönüb.
Turküstan xarabaya,
Elin yad elə dönüb.
Olmayacaq o zaman
Sığınmağa yerin də.
Tülkülər oturacaq
Bozqurdların yerində.
Sanma, məni dindirən
Sinəmdəki ağrıdır,
Qəlbimdəki yükdür.
Mənim dərdim nədir ki?
Sənin dərdin böyükdür.
Mən zillətdə olsam da,
Sən qəflət içindəsən.
Əsarətə can atan
Cəhalət içindəsən.
Unutma, qardaş, bunu!
Belə yazmış Yaradan
Həyat adlı Qanunu.
Hər şey qəflətlə başlar.
Qəflət zaman içində
Ağır zillətə dönər.
Zillətdə olduğunu
anlayan toplum ancaq
Bir gün millətə dönər.
Mən fərqində zillətin,
Sənsə yoldan xəbərsiz
Yürüyürük bu yolu.
Nə qədər çətin olsa da
Fərqindəlik qəflətdən,
Qardaş, qat-qat zərərsiz.
Heç öz sinənə döymə,
Özün özünü öymə.
Böyük millət olmanın
Məşəqqətli yolunda
Sən bir addım daldasan.
Sənə ürəyim yanır,
Nə gündə, nə haldasan?
Amma darıxma, qardaş,
Qolumdakı zənciri
Dişimlə gəmirərək
Qurtulacam zillətdən
Səni də qurtaracam
Getdikcə süründüyün
Amansız əsarətdən.
Heyder Oguz
Türkiye Azerbaycan yada diğer Türk yurtlarına ağabeylik yapmadığı için bize ters gelen duruşları olacaktır mutlaka.
-
Türkiye Azerbaycan yada diğer Türk yurtlarına ağabeylik yapmadığı için bize ters gelen duruşları olacaktır mutlaka.
(Ben konuyu yeteri kadar kavradım. Sağol ağabey.)
Nokta, imza, TTK.
-
Bir hususa daha değineyim kısaca. Gerek Güney gerek Kuzey Azebaycan'dan öz yurduna sığmayıp başka ülkelere sığınan Azerbaycanlıları bir Ahmet Kaya gibi değerlendirelim, yoksa Araz Elses gibi, Almanya'ya ve ya başka ülkelere kaçan 12 Eylül mağduru milliyetçiler gibi mi değerlendirelim bu da çok önemli.
-
Teşekkürler Ayhan başkanım. Biz tabi ki bir İsrail dostu olamayız. Konuyu irdeliyoruz sadece. Soydaşlarımızın bu konuda haklılık payı nedir ne değildir ona bakıyoruz.
Ayrıca Türkiye Türkçüleri olarak önümüzde duran sorunlardan birsinin de esir yurtlar olduğunu bildiğimizden eksikliğimiz nedir, yapmamız gerekenler nelerdir bunlardan da haberdar olmuş oluyoruz en azından. Şu an ölüm kalım savaşı veren Suriye Türkmenlerine karşı sorumluluğumuzu yerine getirebiliyor muyuz bunları düşünmek lazım ayrıca.
-
Teşekkürler Ayhan başkanım. Biz tabi ki bir İsrail dostu olamayız. Konuyu irdeliyoruz sadece. Soydaşlarımızın bu konuda haklılık payı nedir ne değildir ona bakıyoruz.
Ayrıca Türkiye Türkçüleri olarak önümüzde duran sorunlardan birsinin de esir yurtlar olduğunu bildiğimizden eksikliğimiz nedir, yapmamız gerekenler nelerdir bunlardan da haberdar olmuş oluyoruz en azından. Şu an ölüm kalım savaşı veren Suriye Türkmenlerine karşı sorumluluğumuzu yerine getirebiliyor muyuz bunları düşünmek lazım ayrıca.
Haklısınız yoksa "Türkçüyüz, Turancıyız" söylemi havada süs kabağından başka bir anlam ifade etmez.. (Bizim burada da ayrıca o süs kabağına susak derler. ;D )
TTK.
-
Israil'in bize dostlugunun (!) bir resmidir, Türk bayragina saldiran Israil'li bir asker !
Yahudi ve Arap ayni Irk'in ürünüdür, ikiside semitik irktandir. Din disinda birbirlerinden farki yoktur, bize ne yahudi'den ne de arap'tan dost olmaz. Basbakan'imiz arap yalakaliginda o kadar ileri gitti ki sonunda arap milliyetcileri bile dayanamayip bizi bize birakin kendi isinize bakin demek zorunda kaldilar. Tayyip Erdogan'in icinden geldigi hareket iki olusuma düsmanca bakmistir birisi yahudiler digeri de Suriye'deki Nusayriler. Akp bugün kime düsman Israil'e ve Essad'in Suriye'sine. Bir yandan Akp mezhep yobazligi yapip Suriye düsmanligi yapar, diger yandan bazi odaklar mezhep yobazligi yapip Suriye'ye destek cikarlar hepsinin cani cehenneme !
Türkler; Dogu Türkistan'da Türkmenelin'de can verirken memleket kimlerin elinde kimlerin dilinde.
-
Atsiz Ata yillar öncesinden oglu Yagmur'un sahsinda Türk Milletine yazdigi vasiyetinde "Yahudiler her milletin ortak düsmanidir" diye uyarmis ve noktayi koymus.
Arap-Yahudi ihtilafinda suursuzca körü körüne Israili destekleyenler sanirim arap denilen serefsiz milletin yaptigi hainliklerden dolayi "düsmanimin düsmani dostumdur" mantigi ile hissi davranip Israil denilen terörist devleti destekliyorlar ve bunun bir getirisi olarak gercekleri göremiyorlar. pkk'ya her alanda en büyük destegi Israil denilen terörist devlet vermistir. Yine her alanda ermeni meselesinin, k.rt meselesinin en büyük kasiyicisi Israil denilen terörist devlet olmustur.
Bir cogu bilmez, Türk ordusuna karsi Ingilizlerle isbirligi yapip Sina'da, Filistin'de onlar adina casusluk yapip onbinlerce Türk evladinin sehit olmasina yahudi gizli örgütleri sebep olmustur. Hakeza Osmanli'daki yahudi bankerler, Osmanli'yi asiri borclandirip ordusunun iasesini, techizatini karsilayamaz duruma gelmesine sebep olmuslardir, kisacasi hem askeri hem de ekonomik yönden cökmesine sebep olmuslardir. Yine Kuzey Irak'taki kiroistan denilen devletin kurulmasina ön ayak olup bu yönde en büyük destegi verenler Israil denilen terörist devlet ve yahudi kuruluslaridir.
Rumlarla, Ermenistan'la, Yunanistan'la askeri isbirligi dahil her alanda antlasmalar yapmalari Türkiye'ye nasil baktiklarini göstermektedir. Kisacasi yahudilerin bize karsi yaptiklari serefsizliklerini saysak bitmez...
Hic tasvip etmedigim Mavi Marmara olayi aslinda gizliden gizliye her iki ülke arasinda var olan bir kavganin patlama noktasiydi.
Mavi Marmara olayi ile basliyan kavganin icinde bana göre yukarda saydigim sebeplerde vardi...
Bende ayni sekilde ne bedevilerle isimiz olsun diyorum ne de cifitlarla...Yesin birbirini iki soysuz semitik irk...
Kisacasi üc kurus menfaati icin süte su katan cifit'tan asla bize dost olmaz, olmayacagi gibi yilan gibi sokan bir millettir yahudiler !
-
Ya bırakın bu sloganları,
bence işin aslı şu: İran yıllardır Filistin'i destekleyerek ve İsrail karşıtlığı yaparak prestijini yükseltti. Şimdi de nükleer güce sahip bir ülke olmak istiyor. İsrail ise kendisini tehlikede hissediyor. Bu yüzden de İran'ı vurmayı düşünüyor. Azerbaycan Türkleri ile Farsların düşmanlığından faydalanmak istiyor. İsrail'in Türkiye'den özür dileme hikayesi de bu planın bir parçası. İsrail, aynı zamanda İran'ın Türkiye ile Türk ırkına olan düşmanlığını da biliyor, bundan faydalanmak istiyor. Bu gerçeği ancak embesiller göremez. Yoksa siyasette sonsuz dostluklar olmaz. Bunu anlayamayacak kadar olgunlaşamadı mı Türk ırkı hala.
"TÜRK IRKI" sözünü kullanmaktan da çekinmiyorum, çünkü öyle bir ırk var. Allah'ın verdiğini kuldan niye gizleyelim. Bu gerçeği görmezlikten gelmek dürüstlüğe yakışır mı?
-
Arkadaşlar konunun seyri mi değişiyor ben mi yanlış anlıyorum okuduklarımı? Türkiye'deki Türkçülerin bir İsrail dostluğu yok. Konu Azerbaycan Türkçüleri ile ilgili. Kanımız kemiğimiz etimiz bir olan Türkçüler bunlar. Bu soydaşlarımızın çıkar amaçlı da olsa böyle bir dostluğa evet demelerinde Bizim ülkemizin ne gibi eksikleri oldu yada oluyor ki böyle bir dostluğa sıcak bakıyorlar konuya bu açıdan bakarsak sanırım olayı daha güzel irdeleriz. Yoksa bizimle hiç bir alakası yok mu? Bunlar kandırılmış insanlar mıdır? Azerbaycan Türkçüleri üzerindeki Rus yanlısı Azerbaycan yönetiminin baskısının etkisi var mıdır? Açıyı biraz genişletelim isterseniz.
-
Hun Türk otağının değerli üyeleri. Doğru mu yaptım yanlış mı yaptım bilemiyorum ama hala gergin durumdayım. Daha önce gördüğüm ama nedense bu güne kadar çok da dikkat etmediğim bir durumla ilgili sabahtan beri bir tartışma içerisindeyim kendi kendime.
Durum şöyle: Rus fesbukunda 'Azerbaycan- Yahudi dostluğu' adlı bir grup. Paylaşımlarını inceledim resmen Azerbaycan Türkleri ile İsrail yahudilerinin dostluğunu savunuyorlar ve doğrultuda seminerler falan faaliyette bulunuyorlar.
Üyelerine bakıyorum arkadaşlarım var çokça içlerinde. Profil resimlerinde Bozkurt Türk bayrağı gibi değerlerimizi kullananlar var.
Daha sonra Amerikan fesbukda da varlar mı diye baktım, burada da 'Türk- yahudi dostluğu adıyla bir grupları var. Paylaşımlarına baktım benzer değerlerimizi kullanıyorlar ayrıca Atatürk'le ilgili paylaşımları var.
Bayrağımızdaki yıldız yerine yahudilerin simgesi olan yıldızı da koyacak kadar pervasızlar. Bunları görünce paylaştım ve sordum bu durum neyin nesi diye ama ses gelmedi. Tekrar paylaşım az da olsa sert yazınca birisi ses verdi ve biraz tartıştık. Karabağ savaşında İsrallilerin Azerbaycan saflarında savaştığından falan bahsetti.
Rus febukunda epey tartıştım sonunda Azerbaycan'dan birisi Arapların Perslerle dostluğuna vurgu yaparak İsrail Türk dostluğunun gerçekleştirilmeye çalışıldığını söyledi.
Anladığım kadarıyla İran'a düşmanlıkları Güney Azerbaycan Konusu. Ayrıca Azerbaycan İle İsrail devletleri arasındaki gelişmeler.
Bunlar bizim milli değerlerimizi kullanıyorlar. Sorum şu: Sizler böyle bir durumu nasıl karşılıyorsunuz? Bu tür gelişmelerle ilgili detaylı bilginiz varsa paylaşın bilgilenelim.
Atsız Ata'nın çıfıt ehline karşı tutumu bellidir. Atsız Ata çıfıtlar hakkındaki tutumunu rüyasında görmemiştir. O da kendinden önce yaşamış olan Türklerin çıfıtlara olan tutumundan örnek almıştır.
Osmanlı çıfıtları buraya en iyi bildikleri iş olan para işleri ve hekimlik için getirmiştir.
Osmanlı kimsenin kara kaşı kara gözüne İspanya'dan buraya getirip yerleştirmemiştir.
Bugün ise çıfıtların bize zerre kadar faydaları yoktur. Bundan dolayı bir dostluktan da söz edilemez. Kardeşlikten hiç bahsedilemez.
-
Sayın giray-han Atsız Ata böyle demiş diyerek konuyu kestirip atmak biraz konuyu irdelemeye uzak kalmak anlamına gelmiyor mu? Evet Atsız Ata öyle demiş ama bugün ortada bir gerçek var. Gerçeği görmezden gelmek veya bu gerçeğin temsilcilerini topyekun yok saymak, reddetmek olumsuz da olsa bazı gelişmeleri görmemizi engellemez mi?
Anlaşılmadı ise daha açık yazayım. Türkçü düşünceye sahip olanları İsrail'İn kucağına iten sebepler nelerdir? Türkiye Türkçüleri olarak olumsuz bulduğumuz bu konuda bizler neler yapabiliriz? Bu gelişme çok uzaklarda değil hemen yanı başımızda.
Türkçülük, sınırlarla dar alana hapsedilecek bir düşünce olmadığına göre bizi ilgilendirmesi gerekir diye düşünmüştüm ama verilen yanıtlara bakıyorum da ister istemez bir hayal kırıklığına uğradığımı hissediyorum.
-
Degerli Osman Öcal Agabey,
Gerci giray-han kandasimiza hitaben yazmissiniz lakin sahsimda Atsiz Ata'nin yahudilerle ilgili uyarisini yazdigim icin bir kac cümle ile aciklama geregi hisettim.
Simdi neden Atsiz'in yahudilerle ilgili vasiyetini bu baslik altinda tekrar gündeme getirdik sorusunun cevabi aslinda konunun icerigi ile cok yakindan alakalidir. Atsiz Ata sanki bugünleri görmüs ve yahudilerle ilgili o ikazini ileriye dönük olarakta Türk Milliyetcilerine hatta bütün Türklere yapmistir...
Yukarda da yazdim, Yahudilerle "düsmanimin düsmani dostumdur" mantigi ile yakinlik kuran Türkcülerin ya bu milletin ne menem bir sey oldugundan haberleri yok veya bunlarin Türkcülükle uzaktan yakindan alakalari yok. Konuya bahis olan sayfalarda yazan kisilerin ben Türkcü olduklarina inanmiyorum, hatta o sayfalardaki bircogunun Türk olduguna bile inanmiyorum. Sayet yazanlarin cogu veya bazilari Türk ise bunlarin büyük ölcüde mankurtlasmis suursuz budalalar oldugu da su götürmez bir gercektir. Bir Türkcü asla yahudi ile yakinlik dostluk kurmaz, kuramaz !
Gök Bilge Atsiz tee o zamanlardan noktayi koymus agabey, bunun daha tartisilacak bir tarafi yoktur.
-
KaraTekin kandaşım Atsız Ata haklı elbette. İsrail yahudisinden dost falan olmaz. Yalnız İsrail'den medet bekleyenlerin ya da dostluk kuranların durumları farklı. İlk etapta ben de sizin gibi düşündüm ve tartıştık net ortamında. Düşüncemde bir değişiklik yok, hala sizler gibi düşünüyorum. Ama şunu da belirtmek istiyorum ki bahsi geçen gençler mankurt falan değiller. Rus yanlısı yönetim altında inleyen ve çıkış noktası arayan gençler. Ben öyle gördüm. Haklılar mı derseniz ben de değil. Çaresizlik çaresizlik...
-
Sayın giray-han Atsız Ata böyle demiş diyerek konuyu kestirip atmak biraz konuyu irdelemeye uzak kalmak anlamına gelmiyor mu? Evet Atsız Ata öyle demiş ama bugün ortada bir gerçek var. Gerçeği görmezden gelmek veya bu gerçeğin temsilcilerini topyekun yok saymak, reddetmek olumsuz da olsa bazı gelişmeleri görmemizi engellemez mi?
Anlaşılmadı ise daha açık yazayım. Türkçü düşünceye sahip olanları İsrail'İn kucağına iten sebepler nelerdir? Türkiye Türkçüleri olarak olumsuz bulduğumuz bu konuda bizler neler yapabiliriz? Bu gelişme çok uzaklarda değil hemen yanı başımızda.
Türkçülük, sınırlarla dar alana hapsedilecek bir düşünce olmadığına göre bizi ilgilendirmesi gerekir diye düşünmüştüm ama verilen yanıtlara bakıyorum da ister istemez bir hayal kırıklığına uğradığımı hissediyorum.
Türkçü düşünceye sahip olan birisi İsrail'in kucağına oturmaz, oturamaz. Oturuyorsa şayet, bu o kimsenin cehaletinden kaynaklanan bir durumdur. Buna karşı en iyi ilaç ise bilgidir. Bir Türkçü'nün İsrail'e karşı olan tutumu bir ümmetçi kadar düşmanca olmasa da, dostane hiç bir zaman olamaz.
Çıfıtlara karşı dostane bir tutum göstermenin akıla mantığa sığar bir tarafı da yoktur. Çünki çıfıtlar şu ana dek bize zerre yardımı dokunmamış bir millet olarak, bugün devletleri var iken de yardımları yoktur.
Gerçi bu ülke ile ihracat ve ithalatımız vardır, ama bu sanki Çin ile iktisadi ilişkilerden dolayı dost olduğumuz gibi bir sonuç çıkarmakla benzerdir. Ama Çinliden farklı olarak, çıfıt daha hala bugün içimizde gezen sinsi bir düşmandır. Selanikli Sabetay Zevi'nin evlatları daha hala bugün aramızdadır. Bunlar yeri geldiğinde vatansever geçinen, yeri geldiğinde de Türk düşmanı olan tipten insanlardır. Halide Edip Adıvar gibileri, Yeni Turan diye kitaplar yazıp, Amerikancılıkla ün salmışlardır. Bu kimseler vaktinde ordumuzun bünyesinde bile bulunmuşlardır. Hepsini tespit etmek elbette mümkün değildir. Ama yüce Başbuğ Atatürk'ü bir yahudi dönmesi diye kendi kaynaklarında gösterip, oradan buradan ün çalmaya çalışan çıfıtlarla elbette bir dostluk bünyesinde birleşmek mümkün değildir.
Bu tür düşüncelerde olan kandaşlarımız var ise, yanlış yolda olduklarını kendilerine anlatmak gerekir.
Ama şöyle de bir şey vardır ki, çıfıt ehli, bir çok yönden de örnek alınacak tavırlar sergilemektedir. Soylarını korumaları, dünyanın neresinde olursa olsun, birbirlerini tutmaları, ve türlü zahmetlere katlanıp, yıllar boyu dağınık yaşadıktan sonra bir ülke kurmaları, bize köpek çıfıt'ın yapabilceklerini gösterdikten sonra, biz yüce Türklerin niye bunları yapamadığı konusunda aklımıza soru işaretleri getirmelidir.
Çıfıtlar aynı anda ibretliktir. Çünki yıllar boyunca diğer milletlerin boyunduruğu altında yaşamış, ikinci dünya savaşı esnasında kırılmış, ama bir şekilde tekrar küllerinden doğmuşlardır. Büyük imparatorlukların mirasçısı, fevkalade bir maziye ve şuura sahip olan Türk'ün bunu yapamayışı asıl bizi uğraştıran şey olmalıdır.
Ama yine de hiç bir şekilde Atsız Ata'nın "bütün milletlerin ortak düşmanı" olarak adlandırdığı bu ırk ile gereğinden fazla muhatap olmamak en doğrusudur.
-
Bence Yahudilerin en önemli başarıları; başkalarına ait değerleri ustaca kendilerinin gibi gösterebilmeleridir. Hatta bu konuda o kadar uzmandırlar ki başka milletlerin büyük kahramanlarını, bilim, sanat ve düşün adamlarını da gizli Yahudiler olarak lanse etmekte ve bunda da oldukça başarılı olmaktadırlar. Yahudiler bu tür davranışlarla farkında oldukları kendi aşağılık kişiliklerini tatmin ederken diğer milletlere de "büyük kişiler ancak Yahudilerden çıkar" o halde "Yahudiler büyük bir millettir" iletisini vermektedirler.
İllaki Yahudilerin bir özelliği ve başarısından söz etmek gerekirse; manipülasyonda, dezenformasyonda, kara propaganda da ve insanlığı hayasızca sömürmede üzerlerine yoktur.
İnsanlığın ortak düşmanları olan bu asalaklardan dünyayı temizlemek sanırım Tanrı'ya en büyük ibadet ve insanlığa yapılacak en büyük hizmet olurdu.
TTK.
-
Bence Yahudilerin en önemli başarıları; başkalarına ait değerleri ustaca kendilerinin gibi gösterebilmeleridir. Hatta bu konuda o kadar uzmandırlar ki başka milletlerin büyük kahramanlarını, bilim, sanat ve düşün adamlarını da gizli Yahudiler olarak lanse etmekte ve bunda da oldukça başarılı olmaktadırlar. Yahudiler bu tür davranışlarla farkında oldukları kendi aşağılık kişiliklerini tatmin ederken diğer milletlere de "büyük kişiler ancak Yahudilerden çıkar" o halde "Yahudiler büyük bir millettir" iletisini vermektedirler.
İllaki Yahudilerin bir özelliği ve başarısından söz etmek gerekirse; manipülasyonda, dezenformasyonda, kara propaganda da ve insanlığı hayasızca sömürmede üzerlerine yoktur.
İnsanlığın ortak düşmanları olan bu asalaklardan dünyayı temizlemek sanırım Tanrı'ya en büyük ibadet ve insanlığa yapılacak en büyük hizmet olurdu.
TTK.
Onun da zamanı gelecektir kandaşım. Ama bu işi bizden önce büyük ihtimalle araplar gerçekleştirecektir. Araplar bile bir yerden sonra köşeye sıkışmış kedi gibi sıkıştıranın üzerine atlayan tiplerdendir. Malum, şu ana kadar bir fare gibi o köşeden bu köşeye kaçmayı başardılar. Ama İsrail'in artık kaçacak köşesi kalmadı. Sırtı denize dönük.
-
Konu ile ilgili TurkTarixi (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cHM6Ly93d3cuZmFjZWJvb2suY29tL1R1cmtUYXJpeGk=) sayfasından ilginç bir makale.
OXUYUN. MARAQLI FAKTLAR VAR.
Azərbaycanla yəhudilərin ilk əlaqəsi nə vaxt yaranmışdır? Azərbaycan tədqiqatçısı Məhəmmədhəsən Vəlili (Baharlı) hələ 1921-ci ildə Bakıda nəşr olunmuş “Azərbaycan. Coğrafi-təbii, etnoqrafik və iqtisadi mülahizat” adlı kitabında bu suala belə cavab vermişdir: “Azərbaycan yəhudiləri, Assuri padşahları tərəfindən əsir edilmiş, əvvəl Assuriyada və sonra Midiyada sakin edilmiş qədim yəhudilərin övladlarındandırlar. Buradan yəhudilər Assuri hökmranlığının süqutundan sonra, Salmanasar şahın zamanında (720 il İsadan qabaq və 1342 il hicrəti – Mühəmmədiyədən irəli), indiki Azərbaycana, Gürcüstana və Dağıstana köçmüşdülər”. Azərbaycanda yəhudi diasporunun təşəkkülünün Əhəmənilər dövrü ilə əlaqələndirilməsi barədə də fikirlər vardır. Hər bir halda, Azərbaycanda yaranmış yəhudi diasporunun dünya üzrə meydana gəlmiş ilk diasporalardan olması aydın olur. Azərbaycanda bu etnos daha çox “cuhud”, yaxud “yəhudi” adlandırılır.
Uzun tarixi inkişaf nəticəsində Azərbaycan yəhudilərinin tərkibində müəyyən dəyişikliklər baş vermişdir. Ən qədim yəhudi qruplarından biri dağ yəhudiləridir. Onlar ilk vaxtlar dağlıq ərazilərdə yerləşdiklərinə görə belə adlandırılmışlar.
Dağ yəhudilərinin Azərbaycanda məskunlaşması xaricdən köçürülmələr və daxili yerdəyişmələr nəticəsində baş vermişdir. İlk köçürülmələr Sasani dövlətilə (III-VII əsrlər) əlaqələndirilir. Sasanilər Xəzərsahili bölgələrin müdafiəsini təşkil etmək üçün imperiyanın müxtəlif yerlərindən buraya əhali köçürmüşdür. Onların içərisində yəhudilər də var idi. Bu proses Ərəb Xilafəti (VII-IX əsrlər), monqollar (XIII-XIV əsrlər) və sonrakı dövrlərdə də davam etmişdir. XIII əsrdə Şirvana səyahət etmiş Rubruk burada yəhudilər olduğunu qeyd etmişdir. Mərkəzi və yerli hakimiyyətlərin bir-birini əvəz etməsinin yəhudilərin də vəziyyətinə təsiri olmuşdur. İkinci böyük dalğa kimi Səfəvi (1501-1736) hökmdarı Şah Abbasın dövrü (1587-1629) ayrılır. Dağ yəhudilərinin daxili məskunlaşmasında əsas dəyişikliklər Səfəvi dövlətinin varlığına son qoyaraq hakimiyyəti ələ alan Nadir Şah Əfşarın dövründə (1736-1747) baş vermişdir. Nadirin zamanında yəhudilər Çıraqqalada da yaşayırdılar. Cuhudlar və Cuhudkənd adlı kəndlər də əvvəllər burada yəhudilərin məskunlaşdığını bildirir.
Nadirin hücumları zamanı dağ yəhudilərinin Qudyal çayın sol sahilində yerləşən qəsəbəsi dağıdılmışdır.
1747-ci ildə Nadir şahın öldürülməsi ilə Əfşarlar dövləti parçalanmış, xanlıqlar yaranmışdır. Yeni yaranmış Quba xanlığının banisi olan Hüseynqulu xan (1747-1758) yəhudilərin əvvəlki yerlərindən nisbətən aşağıda məskunlaşmasına icazə vermişdir. Beləliklə, burada Yəhudi qəsəbəsi yaranır. Hüseynqulu xanın oğlu Fətəli xanın dövründə (1758-1789) Quba xanlığına əhali köçürülmələri davam etmişdir. Cənubi Azərbaycandan və Gilandan köçürülən əhali içərisində də yəhudilər var idi. Bu köçürülmələr nəticəsində Quba ilə birgə, digər ərazilərdə də yeni dağ yəhudi məskənləri yaranırdı.
XIX əsrin əvvəllərində Azərbaycanın şimalında Rusiya imperiyasının işğalları başladı, 1804-1813 və 1826-1828-ci illər rus-İran müharibələri nəticəsində Azərbaycan torpaqları bölüşdürüldü. Bundan sonra dağ yəhudilərinin məskunlaşdığı Şimali Azərbaycan torpaqları Rusiya imperiyasının tərkibinə qatıldı. Dağ yəhudilərinin vəziyyəti Rusiya imperiyasının onlara münasibəti ilə müəyyən edilməyə başladı.
Avropada yəhudi əhalisinin çox olduğu yerlərdən biri Polşa idi. Lakin II Yekaterina dövründə (1762-1796) həyata keçirilən bölüşdürmələr zamanı (1772, 1793, 1795) Polşanın yəhudilər yaşayan ərazisinin bir qismi Rusiyaya keçdi. Rusiya imperiyasında yəhudilərə qarşı məhdudlaşdırıcı tədbirlər həyata keçirildi. 1791-ci ildə “oturaqlıq hüdudları” («черты оседлости») haqqında qanun (müəyyən olunmuş hüdudlardan kənarda yəhudilərin yaşaması qadağan olunurdu) qəbul edildi. Bu qanun yeni işğal edilmiş Azərbaycan torpaqlarında tətbiq edilmədi. Bununla bərabər, imperiyanın yəhudilərə qarşı siyasətinin başlıca prinsipləri burada da əksini tapırdı. Azərbaycan yəhudilərinə münasibətdə də həqarətli “jidlər” ifadəsi tətbiq edilir, yaxud onların etnik mənsubiyyəti təhrif edilərək tatlaşdırılırdı və s.
Rusiya işğalından sonra Azərbaycanda yəhudilərin məskunlaşma arealında müəyyən dəyişikliklər oldu. Yəhudilər, əsasən, Qubanın Kulqat, Şəkinin Vartaşen (Müasir Oğuz), Şirvanın Şamaxı şəhərində, Mücü və Mücü-Həftəran məskənlərində yaşayırdı. Bakının quberniya mərkəzinə çevrilməsi ilə əlaqədar (1859) Bakıda da dağ yəhudilərinin sayı artırdı.
Qafqaza aid ilk məlumat sorğu kitablarından birində (1823) göstərilirdi ki, Qubanın qarşısında yerləşən Kulqat kəndində məskunlaşan jidlər öz qanunlarına etiqad edir, dörd ravvin və dörd sinaqoqu vardır. Qafqaz Statistika Komitəsinin redaktoru 1870-ci ildə yazırdı ki, yəhudilər Bakı quberniyasında Şamaxı qəzasının Mücü kəndində yaşayırlar. Sayları 145 həyət və hər iki cinsdən 1065 nəfərdir. Quba qəzasında isə ayrıca sloboda olan Kulqatda məskunlaşmışlar, onların sayı hər iki cinsdən 4390 nəfərdir. Bakı hərbi qubernatorunun 1869-cu il hesabatına görə, quberniyada onların sayı hər iki cinsdən 6046 nəfər (1848-ci ildə 6163 nəfər) idi. Redaktor digər bir məlumata əsasən, Qubada 10 ravvin, 10 sinaqoq və 20 məktəblə 952 ev, 3 ravvin, 1 sinaqoq və 2 məktəblə Mücü kəndində 145 həyət olduğunu qeyd edir. XIX əsrin sonlarında Qubadan və Yəhudi slobodasından Bakıya xeyli adam köçmüşdür. Həmin dövrdə Şəki qəzasının Vartaşen kəndində də əhalinin müəyyən hissəsini yəhudilər təşkil edirdi.
XX əsrin əvvəllərində Rusiya imperiyasında baş verən siyasi hadisələr (1905-1907-ci illər inqilabı, 1917-ci il fevral inqilabı və s.) dağ yəhudilərinin də say dinamikasına təsir göstərdi. Azərbaycan Xalq Cümhuriyyəti dövründə Azərbaycan yəhudilərinin konsolidasiyası sahəsində müəyyən addımlar atıldı. Azərbaycanda sovet hakimiyyətinin qurulmasından sonra 1926-cı ildə aparılan Ümumittifaq əhali siyahıyaalmasına görə Azərbaycanda 10270 dağ yəhudisi (4999 kişi və 5271 qadın) qeydə alınmışdır.
Azərbaycanın etnoxəritəsində rast gəlinən digər yəhudi qrupları karaimlər və krımçaklardır. Karaimlər mənşə etibarı ilə xəzərlərlə bağlıdır. Xəzər xaqanlığı ilə (VII əsrin ortaları – X əsrin sonları) Azərbaycan arasında sıx münasibətlər olmuşdur. Xəzər xaqanlığı dağıldıqdan sonra xəzərlərin bir hissəsi Krımda qalmışdır. Krımçaklar da Krımın orta əsr yəhudi əhalisidir. Həm karaimlər, həm də krımçaklar Türk dil qruplarında danışırdılar. Karaimlər və krımçakların Azərbaycana gəlməsi Krım xanlığının Azərbaycana yürüşləri, Rusiya işğalından sonra isə Krımla Azərbaycan arasındakı əlaqələr zamanı baş vermişdir. 1926-cı il Ümumittifaq əhali siyahıyaalması zamanı az miqdarda krımçak (2 nəfər) və karaim (18 nəfər) qeydə alınmışdır.
Xronoloji cəhətdən Azərbaycanda məskunlaşan növbəti yəhudi qrupu laxluxlar olmuşdur. Laxluxların Azərbaycana gəlməsi 1826-1828-ci illər rus-İran müharibəsi və sonra həyata keçirilən köçürmələrlə bağlı olmuşdur.
Dağ yəhudilərindən sonra Azərbaycan yəhudiləri içərisində başlıca yeri Avropa yəhudiləri – aşkenazlar tutmuşdur. Aşkenazların əsas coğrafi mənbələrini Rusiyanın “oturaqlıq hüdudları”ndan və Avropa ölkələrindən gələn yəhudilər təşkil etmişdir. İlk aşkenazların gəlişini XIX əsrin 30-cu illərində imperiyanın sektantları köçürmə siyasətilə əlaqələndirmək olar. Sonrakı axınlar Bakının ticarət və sənaye mərkəzinə çevrilməsilə genişlənmişdir. Bakı şəhərinin ümumi əhalisi ilə birgə, burada yəhudilərin də sayı artmışdır. 1926-cı il Ümumittifaq əhali siyahıyaalmasının nəticələrinə görə Azərbaycanda 20578 yəhudi (10048 kişi, 10530 qadın), əsas etibarı ilə aşkenaz qeydə alınmışdır.
Azərbaycan yəhudiləri içərisində sefardların da olması məlumdur. Sefardlar ilk orta əsrlərdə İspaniyada məskunlaşmış yəhudilərin nəslindən idilər. Sefardların Bakıya gəlişi də burada ticarət və sənayenin inkişafı ilə bağlı olmuşdur.
Gürcüstan yəhudilərinin formalaşması tarixi dağ yəhudilərinin gəlişi ilə eyni dövrə aid edilir. Onlar gürcü dilində danışır, Gürcüstan şəhər və kəndlərində xüsusi məhəllələrdə yaşayır, başlıca olaraq ticarətlə məşğul olurdular. Gürcüstan yəhudiləri XIX əsrin sonları –XX əsrin əvvəllərində Bakıya gəlmişdir. 1926-cı il Ümumittifaq əhali siyahıya alması zamanı Azərbaycanda 427 nəfər (210 kişi, 217 qadın) Gürcüstan yəhudisi var idi.
Azərbaycanda az miqdarda olsa da, Orta-Asiya (Buxara) yəhudilərinə də təsadüf olunmuşdur. Onların da Azərbaycanda görünməsi Bakıda ticarət və sənayenin inkişafı ilə bağlı olmuşdur. 1926-cı il Ümumittifaq əhali siyahıyalmasına görə, 48 Orta Asiya yəhudisi (31 kişi, 17 qadın) qeydə alınmışdır.
1930-cu illərin sonlarında SSRİ-də milli münasibətlər sahəsində etnosların “birləşdirilməsi” prosesi baş verir. Azərbaycan yəhudi qrupları da “ixtisar” olunur. SSRİ-nin dağılması ərəfəsində‚1989-cu ildə keçirilən sonuncu əhali siyahıyaalmasına görə, Azərbaycanda 30 594 yəhudi qeydə alınmışdır ki‚onlardan 5 404 nəfəri dağ yəhudisi idi. Hazırda Azərbaycan yəhudiləri – dağ yəhudiləri, aşkenazlar və Gürcüstan yəhudiləri icmaları ilə təmsil olunur.
Azərbaycanda yəhudilərə və yəhudilərin Azərbaycana münasibətləri
Bu baxımdan az və ya çox dərəcədə faktların olduğu təxminən son üç yüz ilə qədərki dövr aydın nəticələr çıxarmağa imkan verir. Burada müəyyən dövrlərə də ayırmaq mümkündür: Nadir şahın öldürülməsi və xanlıqlar dövrü (1747 – XIX əsrin əvvəlləri). Qubalı Hüseynqulu xan və onun oğlu Fətəli xanın əhali siyasəti nəticəsində dağ yəhudiləri yenidən təşkil olundu, sabit məskən (Kulqat – Yəhudi slobodası – Qırmızı qəsəbə) əldə etdi (Yəqin ki, Qırmızı qəsəbənin tarixi adının – Yəhudi slobodasının bərpa olunması daha doğru olardı).
Rusiya imperiyasının işğalları və müstəmləkə dövrü (XIX əsrin əvvəlləri – 1917-ci il oktyabr). Bu dövrdə yəhudilərə münasibət çar Rusiyasının baxışı ilə müəyyən edilir. Yəhudilərə qarşı “oturaqlıq hüdudları” tətbiq edilməsə də, onlara qarşı məhdudlaşdırıcı münasibətlər davam edir. Lakin Azərbaycanda, nəinki Rusiyanın qərbində baş verən yəhudi qırğınları (Kişinyov (1903), Odessa (1905), Belostok (1906) və b.) olmadı, əksinə, yəhudilərin iqtisadi və dini-mədəni inkişafı üçün müəyyən şərait yarandı.
Azərbaycanda istiqlaliyyət uğrunda mübarizə dövrü (1917-ci il oktyabr – 1918-ci il may). Yəhudilər Azərbaycanın istiqlaliyyətinin əldə edilməsində iştirak etdilər. 1918-ci ilin martında ermənilərin azərbaycanlılara qarşı qırğınlarında, xüsusilə, Quba qırğınları zamanı (1918-ci il aprel-may) azərbaycanlılarla birlikdə olmuş, ciddi itkilərə məruz qalmışdılar.
Azərbaycan Xalq Cümhuriyyəti dövrü (1918-1920-ci illər). Bu dövr Azərbaycan yəhudilərinin tarixində çox mühüm yer tutur. Azərbaycan parlamentinin təsisi haqqında qanuna görə, Yəhudi Milli Şurasına qanunverici orqanda bir yer ayrıldı. Hökumətdə yəhudilərə nazir, nazir müavinləri və digər vəzifələr verildi. Yəhudi Milli Şurası bütün yəhudilərin orqanı kimi tanındı və s.
Azərbaycan SSR dövrü (1920-1991). Bu dövrdə yəhudilərə münasibət SSRİ-nin siyasi kursu əsasında həyata keçirilirdi, lakin Azərbaycanda yəhudilərə münasibətdə formalaşmış tarixi ənənə bəzi müsbət istisnalarla müşayiət edilirdi.
Rusiyada bolşevik hakimiyyəti qurulan dövrdə (1917-ci il oktyabr) yəhudilər siyasi rəhbərlikdə həlledici mövqe tutmuşdular. Rusiya Kommunist (bolşeviklər) Partiyası Mərkəzi Komitəsinin üçdə biri yəhudilər idi. 1917-ci il 26 oktyabrda seçilmiş Ümumrusiya Mərkəzi İcraiyyə Komitəsi Rəyasət Heyətinin altı bolşevik üzvündən dördünü yəhudilər təşkil edirdi. Bu isə “yəhudi inqilabı”, “yəhudi nüfuzu” («еврейские засилье») kimi fikirlər yaratmışdı. Nəticədə yuxarı partiya orqanlarında antiyəhudi birliyi meydana gəlmişdir. Bir tərəfdən Azərbaycanda sovet hakimiyyətinin qələbəsinin belə bir dövrə təsadüf etməsi, digər tərəfdən Azərbaycanda siyasi rəhbərlikdə erməni-rus güruhunun möhkəmlənməsi yəhudilər üçün maneə oldu. Əslində, Azərbaycan yəhudiləri, xüsusilə, elita yaranmış siyasi vəziyyətdən düzgün nəticə çıxartdı. Azərbaycan yəhudiləri siyasi hakimiyyətdə möhkəmlənməkdən daha çox iqtisadi və sosial-mədəni həyatda üstünlüyə nail olmağa çalışdı. Bu xətt Azərbaycan yəhudilərini daha kəskin sarsıntılardan, demək olar ki, xilas edə bildi. 1970-ci illərdə yəhudilərin SSRİ-dən köçməsinə icazə verilməsi zamanı Azərbaycan SSR-dən də bir neçə min yəhudi getmişdir.
Müstəqil Azərbaycan Respublikası dövrü (1991-ci ildən). Azərbaycan yəhudiləri müstəqillik uğrunda mübarizədə, istiqlaliyyətin əldə edilməsi və möhkəmləndirilməsində Azərbaycan xalqı ilə birlikdə olmuşdur. Təsadüfi deyildir ki, 1990-cı il 20 yanvar faciəsinin şəhidləri, Azərbaycanın ərazi bütövlüyü uğrunda Qarabağ müharibəsinin qəhrəmanları sırasında yəhudilərin də övladları vardır. Azərbaycan yəhudiləri Respublikanın həyatının bütün sahələrində hərtərəfli təmsil olunur, Azərbaycanın dünya yəhudiliyi və İsrail dövləti ilə dostluq münasibətlərinin inkişafında mühüm rol oynayır. Azərbaycan dövlətinin yəhudilərə münasibətdə tarixən formalaşmış xeyirxah siyasəti də uğurla davam etdirilir. 2500 ildən çox yaşı olan Azərbaycan yəhudi diasporasının həyatiliyi bu vəhdətin sayəsində mümkün olmuşdur.
Benim burada dikkatimi çeken; "dağ yahudileri" tanımlaması ve "1990-cı il 20 yanvar faciəsinin şəhidləri, Azərbaycanın ərazi bütövlüyü uğrunda Qarabağ müharibəsinin qəhrəmanları sırasında yəhudilərin də övladları vardır." denmesi.
Buradan şunu çıkartıyorum; büyük İsrail projesi mezopotamya'yı değil kafkasları da içine alıyor. Karadeniz-Hazar Denizi ve Akdeniz-Basra körfezi arasındaki bölgede ateş hiç sönmeyecek.
TTK.
-
Başkanım sizin dikkatinizi çeken kısmı, bilmem size söylemiş miydim. Sizce malum olan görüştüğümüz o Azerbaycanlı şahıs bu konuya temas etmiş ve Türkiye YARALILARIMIZI TAŞIMAK İÇİN bir helikopter vermezken o savaşta Azerbaycan adına iki İsrail pilotunun öldüğünden bahsetmişti. SİZİN DÜŞÜNCENİZ DE YABANA ATILIR DEĞİL ELBETTE.
-
Azərbaycanda İsrail yanlısı fikriyyatın yaranmasının bir neçə nədənləri var. Məsələn, Azərbaycanın İranla olan barışmaz münasibətləri. İranla münasibətlər hər nə qədər zaman-zaman yumşadılmışsa da, əlbəttə əsla dostluq və hətta neytral səviyyədə olmayacaq, çünki İran Azərbaycan adını daşıyan bağımsız bir dövlətin olmasını əsla qəbul etməyəcək, çünki İranın öz içində Azərbaycan adını daşıyan və bağımsız Azərbaycanla eyni bir məmləkət olan vilayətlər var. Bu səbəbdən Azərbaycanın İranla ilişkiləri hər zaman gərgin olaraq qalacaqdır, eynən İsrailin İranla münasibətləri kimi və bunu həm İsrail, həm İran, həm də Azərbaycan yönətimi anlamaqdadır. Burada bir növ "düşmənimim düşməni dostumdur" prinsipi özü özlüyündən İsrail və Azərbaycanı yaxınlaşdırmaqdadır.
Digər bir yandan müsəlman dənizində bir adacıq halında olan İsrail Türkiyə ilə də ilişkilərini pozduqdan sonra Orta Doğu bölgəsində mütləq yeni müttəfiq aramalı idi ki, buna ən təbii namizəd İslami olmayan yönətimə sahib və İranla gərgin ilişkiləri olan Azərbaycan ola bilərdi. Azərbaycan-İsrail ilişkilərinin yaxınlaşmasında Amerikanın da maraqları var. Azərbaycan neftinin (petrol) böyük bir qismi İsrailə ixrac edilir ki, bu da İsrailin enerji təhlükəsizliyi üçün önəmli bir faktordur.
Başqa bir məsələ, İlham Əliyevin kürəkəninin (damat) yəhudi olmasıdır. İlham Əliyevin yəhudi kürəkəni (damat) Rusiya vətəndaşı olan Azərbaycan əsilli bir milyarderin oğludur.
Yəni, sözün qısası, Azərbaycanın xarici siyasəti könüllü istəyin təcəssümü deyil, mövcud vəziyyətin yaratdığı qaçınılmaz bir gerçəklikdir. Burada Azərbaycanın seçim haqqı çox məhduddur (kısıtlı). Acı da olsa, durum bundan ibarətdir.
-
Sonuçta yahudiler her milletin gizli düşmanı değil mi neyi tartışıyoruz ki biz hepimiz Kürş :turan:ad gibi hazırız G.Azerbaycan'ın bağımsızlık davası için :asker: :asker: bizim yahudilere filan ihtiyacımız yok onlar üstün Türk kanını taşımıyorlar... Türk'ün dostu bellidir :turan:
-
Atsız Ataya saygısızlık olarak görülmesin fakat Atsız 1975 yılnda vefat ettiğinde henüz Azerbaycan bağımsız bir devlet değildi, Karabağ savaşı yaşanmamıştı ve İran-İsrail-AZERBAYCAN ilişkileri muhtemelen(yaşım yetmiyor) bu şekilde değildi. Azerbaycanlı kandaşlarımızın siyonist olmadığını, bu sempatinin nedeninin bahsedildiği gibi Türkiye'nin bile Azerbaycan'a yardım etmezken Yahudilerin yardım etmiş olmasının olduğunu düşünüyorum.
-
Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur. :turan:
-
Ben Azerbaycan için canımı verebilirim, bilirim ki birçok Azerbaycanlı Türk'te Türkiye için canını verir.
Azerbaycan 10 ile 20 bin arası vatandaş verdi israil'e, hala da vermekte.
Lakin bazı tarihi durumlar hala yaşanmakta ve yaşatılmaktadır.
-Azerbaycan kesinlikle Türkiye himayesi gibi, bir nevi bizim ağabeyliğimizi kabul etmiyor, etmedi, etmeyecek.
Bu ciddi temel bir sorun aramızdaki.
-Azerbaycan Akkonyunlu/Safevi mirasçısı kabul ediyor kendini, biz ise Osmanlı'nın mirasçısı konumundayız...
yani onların gözünde kesinlikle öyleyiz.
Osmanlı Tebriz gibi bazı kentleri kendi himayesinde tutabilmesine rağmen zaman zaman, yine de biz Osmanlı ve Azerbaycan Türk'leri Safevi'dir.
Bunu kolay kolay kaldırıp değiştiremiyoruz, korkarım değiştiremeyeceğiz de.
Benim gözümde Safevi temeli bozuk, ancak şeyh Cüneyd dönemi Türkleşmiş bir ailenin uzantısıdır.
Bir Azerbaycan Türk'ünün gözünde ise, ben türlü hatalara imza atan, yabancı hanımlarla hanedanlığı bozmuş olan,
Türklüğü ezmiş olan bir Osmanlıyım.
Birde aramızda Taçlı Begüm hatun gibi bir namus meselesi var, sanki benim ne etkim olduysa olaya, veya onların.
Selçuklular için bir anıt heykel dikildiydi geçen sene birtane daha Azerbaycan'da, diye hatırlıyorum.
Bizim en güzel ortak kök paydamız Selçuklular, bunu öne daha çok çıkarmak gerek.