Defalarca ve defalarca, gerek kendi bünyemizde, gerek ise Türkçü olmayan, fakat kendini bazen milliyetçi olarak nitelendiren ulusalcı güruh içinden Osmanlı'ya karşı beslenen ağır bir husumete hem gerçek hayatta konuştuğum insanlarda, hem de internet üzerinden konuştuğum insanlarda şahit oldum. Ben şahsen bu denli bir husumete anlam verememekteyim, ve Osmanlı'nın iyisi ve kötüsü ile Türk'ün olduğu kanaatindeyim. Osmanlı'nın başarıları ile övünmeli, hatalarından ders çıkarmalı iken, Türkçüler arasından bile böyle Osmanlı düşmanlığına neden devamlı şahit olmaktayım? Atsız Ata'mızın nice makalesini okumuşumdur, ama onda böyle bir düşmanlığa rastlamadım. Bu durumda Türkçü camia içinde bunu neden görmekteyiz?
Defalarca ve defalarca, gerek kendi bünyemizde, gerek ise Türkçü olmayan, fakat kendini bazen milliyetçi olarak nitelendiren ulusalcı güruh içinden Osmanlı'ya karşı beslenen ağır bir husumete hem gerçek hayatta konuştuğum insanlarda, hem de internet üzerinden konuştuğum insanlarda şahit oldum. Ben şahsen bu denli bir husumete anlam verememekteyim, ve Osmanlı'nın iyisi ve kötüsü ile Türk'ün olduğu kanaatindeyim. Osmanlı'nın başarıları ile övünmeli, hatalarından ders çıkarmalı iken, Türkçüler arasından bile böyle Osmanlı düşmanlığına neden devamlı şahit olmaktayım? Atsız Ata'mızın nice makalesini okumuşumdur, ama onda böyle bir düşmanlığa rastlamadım. Bu durumda Türkçü camia içinde bunu neden görmekteyiz?
Yavuz Sultan Selim’in, halifeliği zorla da olsa aldıktan sonra, yönetim ile Türk ulusu arasındaki anlayış ve ideoloji ayrılığı açık şekilde çelişmiştir. Yönetime dayalı şeriatçı anlayış üst yönetime egemen olur iken, Anadolu’da yaygın olan Alevilik sayesinde Türk dili kendini koruma olanağı bulmuştur. Yönetimin Anadolu’yu dil unsuru aracılığıyla Araplaştırmasına ve Acemleştirmesine karşı olan bu halk, yok edilmek istenmiştir.
Bu nedenle Anadolu’da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 40.000 kadardır. Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk halkından koptuğunun açık bir kanıtıdır. (Çetin Yetkin, Türk Halkı, S.161)
Yavuz Sultan Selim’in 40.000 bin Türkmen ‘i kesmiştir. Osmanlı devleti Türkleri teker teker kılıçtan geçirdiği halde nasıl olurda Osmanlı devleti ‘nin Türk soyundan geldiğini söylerler. (Türkoloji uzmanı Cahun’dan aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s.308.)
“Padişahım, bu Türkler at sırtında gezen bedevilerdir, çiğ et yemektedirler ve katilleri vaciptir” ( Hafız Hamdi Çelebi’nin fetvası )
Karaman Devleti yıkıldıktan sonra Osmanlılar tarafından, Enderun paşaları, ki bunların hepsi Balkanlıdır, Türk yoktur; 50 bin kadar Karamanlıyı katletmiştir ve hatta oradaki Karamanlı hocalar sormuştur, “ Bre efendiler “ demişler, “ nedir bu mezalmin şeyi?” “Biz intikam alıyoruz” demiş ( Prof. Dr. İsmet Taşdelen )
Yavuz Sultan Selim, Yedi yaşından yukarı, yetmiş yaşından küçük yoksul 40 bin Anadolu insanını önce deftere kaydettiriyor ve bunları yalnızca bir kuşku üzerine katlettiriyor. Uzunçarşılı Hoca “Ne yapsaydı Yavuz, katletmese miydi” diyerek tarihe de not düştürüyor.
‘’Leş ve baş ile dolmuştu ordu yeri
Az bulunur çok eşyalar ele girdi
Kesti Türkmen boyunu Rum Padişahı
Kederlere düşen Uzun(Hasan) haddin bildi.’’
(Hoca Saadettin Efendi Tacü’t-Tevarih/ 3. cilt s. 133, adlı kitabında Otlukbeli Savaşı’nı anlatıyor.)
İsmet Miroğlu, Kemah Sancağı, Erzincan Kazası; diğeri de Harput Sancağı, 1521 yılında bu sancaklarda ve Anadolu’nun her tarafında bir arazi sayımı yapılmıştır. İsmet Miroğlu’nun kitabında, köylerin yüzde 74’ü boştur ve tek tek, isim isim o günkü isimlerini koymuş, bugünkü isimleri koymuş. Ve İsmet Miroğlu yorum yapıyor, diyor ki “ Bunlar Yavuz’un Çaldıran Seferinde (1514) ya da 15 Çaldıran Seferine giderken kıydığı, yok ettiği köyler ya da Çaldırana giden Yavuz’dan korkarak dağlara kaçan insanların köyleridir. Nitekim 1560’taki sayımda köylerde insanlar yaşamaya başlamıştır” diyor.
Hırvat asıllı Kuyucu Murat Paşa, 8 yaşında masun bir çocuğu, sebepsiz yere boynunu kırdırtarak öldürtüp, kuyuya atmıştır. Aman dileyen insanlara Kuyucu’nun yanıtı ise “Vurun şu pis Türkün başını” olmuştur. (Türk Halk Hareketleri ve Devrimleri ve Osmanlı Tarihçisi, Naima)
Merzifon Amerikan Koleji Direktörü;Whit;1918 yılında ABD Senatosuna gönderdiği mektupta şunları söylüyordu."Hristiyanlığın en büyük düşmanı,müslümanlıktır.Müslümanların da en güçlüsü Türk lerdir.Burada ki Türk Devletini yıkmak için;Ermeni ve Rum dostlarımıza sahip çıkmalıyız.Hristiyanlık için çok kan feda ettiler ve İslama karşı mücadelede öldüler.Unutmayalım ki,kutsal görevimiz(buraya dikkat)sona erinceye kadar,daha pek çok kan dökülecektir."