Binlerce uyanık da bu cahillikten faydalanıp sahte itibarlar edinip, saygınlık avcılığı yapıyorlar.
Tuttukları dünyalık....
onun bunun namusuna ilișmeleri de cabası.
(https://www.hunturk.net/forum/rsm/2-cinci-hoca-ciplak-kadin-1600690234.png)
İşin daha da vahim tarafı bunların vakıf adı altında, kurumsal çalışan, Fethullahçılar gibi Türk düşmanı ciddi kamu bürokrasinin içine girmiş olmaları ya da girme çabaları malum...
İnsanların itibarsızlaştırılması siyasal İslamcı zihniyetin klasik yöntemlerinden birisidir. İtibarsızlaştırılan kişi cemaat ve tarikat yöneticilerini uluhiyet vasfında görerek, kendini hiç, onları ise; ruhani, Tanrısal görevi olan erişilmez kişiler olarak görmektedir.
İşte buna dair Menzil Tarikatının çarpıcı bir uygulaması.
Siyasal İslamcıların pençesine düşen insanlığın içler acısı hali...
İşin içine 'para' denen güç (zaafiyet) girince, işler ve niyetler maalesef ki tam tersine dönebiliyor.
Siyasal İslamcıların pençesine düşen herkes; yaptıklarıyla sevap işlediğini ve bu sevaplar karşılığında cennete gideceğini sanan, zavallı ve çaresiz kimselerdir.
Menzil cemaatinin merkezinin bulunduğu Kahta'daki köye giden bir yurttaş, müritlerin "şeyh"in tabağından kalan artıkları yemek için birbiriyle yarıştıklarını anlattı.
“Kadınlardan biri, tepsinin içerisinde şeyhin yiyip, artık bıraktığı tabağı gezdiriyordu. Bütün kadınlar bu artıktan bir parmak alabilmek için yarışıyordu. Bunun şifa olacağına inanıyorlardı. Dualarla parmaklarını ağızlarına götürüyorlardı"
İçişleri Bakanı olarak söylüyorum:
Herhangi bir inanç grubunun, devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri, başlı başına yeni bir istismar alanıdır ve doğru değildir.
Yalandır.
Provokasyondur.
Bazı bakanlıklarda, belediyelerde tarikat mensupları köşe kapmaca oynamaya başladılar.
Peygamberler istişare ve şûra yapmakla emrolundu da bu yeni tür şeyhler istişare ve şûra da yapmaz.
Haşa kimi Allah’la görüşüyor, kimi Peygamberle, kimi 3’ler, 7’ler, 40’larla. Levhi mahfuzu okumuş gelmişler, kime ne soracaklar.
Biri bu iddiada, öteki de buna inanıyor. Al birini vur ötekine.”
Tarikatlar dine davette, kendi dergahlarına değil, insanları Allah’a, Resulüne ve kitabına, camiye çağıracaklardır.
İnsanlıktan çıkmayı din sananların topluma dayatmaya çalıştıkları şey din değil, din ambalajıyla tuzaklanmış sapkın ideolojilerdir
Ben, yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeğe tenezzül etmeyecek kadar milli şuur ve gurura malik bir Türküm.
Dini inancı da içine almış olan millî ülkü, insanları sürükleyen, güçlendiren ve asilleştiren bir duygu ve düşüncedir.
Bugünün kaba maddeciliği arasında Türk ülküsü sararmış, biraz küllenmiş gibi görünüyor.
Maddecilik hastalığı geçtiği zaman, o yine parlayacaktır. Onun için Türk ülküsüne sarılmaya mecburuz.
Bütün Doğu milletlerini yendiği halde yalnız Türklerle başa çıkamayan Batı'nın içine sinmiş düşmanlığı ve hıncı karşısında, bizim silahımız, Türk ülküsüdür.
Türk Milletinin son asırda başına musallat edilmiş en büyük bela siyasal İslamcılık denen ve bizzat İslamiyeti, Kur'anı ve peygamberi sömüren, istismar eden ve kişi, toplum ve bütün beşeriyet nezdinde itibarsızlaştıran bu haçlı batı projesidir.
Size göre cemaat yada tarikat olmamalı mı?
Yada din üzerinden istismar etmeden, tarikat veya cemaat olamaz mı?
Tarikatlar istismar edilegeldiği için çoğu zaman ''barikat'' durumunda olabiliyorlar.
Aklın yolu birdir, değerli Anda.
Dediğiniz gibi, barikat, olmuş durumdalar.
Aklın yolu birdir, değerli Anda.
Dediğiniz gibi, barikat, olmuş durumdalar.
Kesinlikle haklısınız... Konuyu daha bir ileri boyuta taşıma adına, bizlere göre tarikat, cemaat vs. Türklüğümüz'e nasıl bir zarar vermekte?
Toplumsal yapıyı ayakta tutan sosyal yapıştırıcılardan birisi de dindir. Hayatımızdaki kültürel değerler, dinsel değerlerle ilişkilidir. Bu nedenle din kurumu; toplumsal ve bireysel olarak birçok işlevi görür.
Din, manevi gücünün yanı sıra, ciddi bir, stratejik güce de sahiptir.
Dini terk eder ya da kayıtsız kalırsanız, sosyal ve kişisel alanda oldukça etkili olan bu güçle başkaları ilgilenir ve size karşı kullanır. Yanınızda olması gereken bir gücü karşınıza almış olursunuz.
Laikliği yeterince özümseyemeyen bir takım kişi ve kuruluşların, bilerek ya da bilmeyerek, laiklik adı altında dinsizleştirmecilik yaptıkları bir gerçektir.
Çarpık ideolojilerini dinleştiren ya da kutsal dinimizi sapkın yorumlarla ideoloji haline getiren birçok mahfil bu olumsuzluğu istismar ederek siyasal dincilik/İslamcılık adını verdiğimiz yapılanmayı güçlendirmektedir.
İnsanlıktan çıkmayı din sananların topluma dayatmaya çalıştıkları şey din değil, din ambalajıyla tuzaklanmış sapkın ideolojilerdir
Adına siyasal İslamcılık dediğimiz şeyin asıl amacı Türk Milletini Milli Ülküsünden uzaklaştırarak emperyalistlerin kolayca yutacağı bir lokma haline getirmektir.
Lakin, konumuzda tarikat ve cemaatlerin verebileceği zararların bir de siyasi uzantısı mevcuttur.
Siyasetin verdiği zararı da dile getirmemiz icap edecektir.
Ayrıca, 15 Temmuz ihanetini de besleyen, büyüten, önümüze servis eden; yine ''siyaset!''
Günümüzdeki dini cemaatleşmeler ve tarikat örgütlenmeleri geçmiş dönemlerdeki geleneksel sınırlarında kalarak insanların ahlaki gelişimine, deruni dindarlığına katkı sağlayıcı bir çizgide hizmet üretse, toplumda engin bir hoşgörünün yerleşmesine öncülük etse, toplumun sosyal bağını güçlendirici roller alsa hem meşruiyetlerini perçinlemiş, hem de dine ve topluma hizmet etmiş olurdu ama üzülerek görüyoruz ki öyle olmadı. Yani tarikat ve dini cemaatleşme günümüzde Müslümanların dindarlığını güzelleştirme çabasından ekonomik çıkar ilişkisine, siyaset projesine, sosyal örgütlenme modeline dönüştü. Kendilerinden menkul kutsal makam ve otoriteler ihdas edildi, nev-zuhur kutsallıklar ve onun üzerinden dünyevi projeler ortaya çıktı. Bu gelişme de, hem tasavvufa hem İslam'ın o güzel dindarlık modeline büyük zarar verdi.
Yani tarikat ve dinî cemaatleşme günümüzde Müslümanların dindarlığını güzelleştirme çabasından ekonomik çıkar ilişkisine, siyaset projesine, sosyal örgütlenme modeline dönüştü.
Sonuç ya da alınacak ders!
Gücü insanların cehaleti üzerine kurulmuş toplumlara hiç bulaşma!
Sözkonusu Çamlıca camii için imam, müezzin, temizlikçi, bekçi, bahçıvan, teknik eleman vb. 147 kişilik kadro açılıp bunların atamaları da yapılarak, göreve başlatıldı.
Buraya kadar, tartışmalarıyla birlikte, işler bir şekilde yoluna konuldu.
Lâkin asıl sorun 60 bin cemaat kapasiteli camiinin cemaatinin olmayışıydı.
Evet bu hafta başında sabah namazında 147 görevlisi olan 60 bin cemaat kapasiteli Çamlıca camiinde sadece 35 (otuzbeş) kişilik bir cemaat vardı.
Anlaş o ki, doğal olarak, cemaati olmayan Çamlıca camisinin görevlileri bile işlerine devam etmiyor, ya da, iyimser bir yaklaşımla, namazlarda cemaate dahil olmuyorlar.
Gösteriş için yapılan bu camii siyasal İslamcı zihniyetin kokuşmuşluğunun canlı göstergesidir.
Bir dönemi mabetsiz şehir diye eleştirenler şimdi kendileri, cemaatsiz mabetler inşaa ederek aynı duruma düşmüşlerdir.
Bu canlı bir ara "Polemik Değil, Diyalog" diye bir kitap çıkarmıştı. Eski fettoşçulardan çok var...
Erbakan'nın 90'lı yıllardaki Doğu illerinde kürtlere söylemlerini unutmamak gerek.
Bu gün yaşadığımız, siyasal İslamcı zihniyetin bütün uygulamalarının kaynağı Erbakan denen Kızıl Tamu odununa dayanmaktadır.
Bunların hepsinin esin kaynağı, ağulu mantar ocağı konumundaki, Erbakan geberiğidir.
Sadece boynoz kulağı geçmiştir, o kadar.
Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK.
KARANLIĞA KURBAN VERİLEN BİR GENÇ DAHA
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara, Elazığ'da bir binanın 7. katından atlayarak yaşamına son verdi. Enes Kara, olaydan önce çektiği videoda ise kaldığı yurtta baskılara maruz kaldığını ve psikolojik olarak yorulduğunu söyledi. Üniversite yetkililerinden alınan bilgilere göre de, Enes Kara'nın son 1 aydan bu yana birçok dersine girmediği ve içine kapanık olduğu da kaydedildi.
"KENDİME SADECE 3 SAAT AYIRABİLİYORUM"
Enes Kara çektiği videoda, ailesinin zoruyla yurtta kaldığını söyleyerek, "Hiç kalmak istemememe ve bunu aileme defalarca söylemiş olmama rağmen bu yurtta kalmaya devam ediyorum. Defalarca söyledim ama beni burada kalmaya zorladılar" ifadelerini kullandı. Yurtta kendisine sadece 3 saat ayırabildiğini söyleyen Enes Kara, şöyle devam etti: "3 saat gibi bir şey kalıyor ve kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum. Çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum. Özgür hissetmiyorum kendimi 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan."
Enes Kara'nın intiharından sonra Nurcu babasının konuşması günümüzde Tarikat ve Cemaatlerin insan beynini nasıl hipnotize ettiğini net açıklıyor:
"Sürekli telefonla oynuyordu. İçine kapanık birisiydi. Fazla konuşmazdı. Çevresiyle falan da konuşmazdı.
Videosunu izledim. Kaldığı yer güzel insanların kaldığı yer. Talebelerin kaldığı yer. Orada kalmasını tavsiye ettim. Devlet yurdunda başvuru yapmadık. Durumumuz iyi. Manevi olarak ahiretine faydası olsun istedim. Ben 25 yıldır Risale-i Nur okuyorum. Bir zararını görmedim. Ben bu Cemaatin 25 yıldır içindeyim. Kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu. Sürekli arkadaşlarıyla iletişim halindeydik. Birkaç ay kalır sonra alışır dedim.
Cenazeyi aldık şu an dönüyoruz Hatay’a. Biz kimseden şikayetçi değiliz. Olaydan sonra durumunu daha iyi anladık."
(haber-alıntı)
KISACA:
Oğlu intihar eden bir baba değil de sanki sıradan bir olaydan bahseden insan psikolojisindeki baba tam bir zombi profili çizmekte.
Vakıf Yurtlarında tecavüz olaylarından sonra Vakıf Yurtlarında intiharların başlamasıyla artık mızrak çuvala sığmamaya başladı.
Adil ÖZTÜRK
SİYASAL İSLAMIN ZOMBİLERİ
Bağnaz ve Yobaz Zihniyetler
Siyasilerin demeçleri ise Siyasal İslam’ın içine düştüğü Çıkmazı Göstermekte:
Büyük Birlik Partisi (BBP) MKYK Üyesi Ahmet Namık Akdoğan, cemaat yurdunda yaşamına son veren Enes Kara'nın vefatıyla ilgili olarak "Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız" ifadelerini kullandı.
Diyanet-Sen başkanı ve yargıtay imamı Mehmet Ali Güldemir, alkollü araç kullanırken, yakalanmış...
Alpaslan Kuytul'un kurucusu olduğu Furkan Vakfı'nın tutuklu olan sekiz üyesinin serbest bırakılması için geçen cumartesi günü Adana'da düzenlediği eyleme, polisin sert müdahalesi, siyaset gündemine de damgasını vurdu. Başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere iktidar, polisin "orantısız güç" kullandığın kabul ederken, MHP Lider Devlet Bahçeli, eyleme müdahale eden polisleri "tertemiz alınlarından öptüğünü" söyledi. Muhalefet partileri ise "orantısız güç" kullanımı nedeniyle iktidara sert tepki gösterdi.
2018 yılında OHAL kararnamesi ile kapatılan Furkan Vakfı üyeleri, geçen cumartesi günü bir süredir tutuklu olan ve henüz haklarında iddianame hazırlanmayan sekiz üyesinin serbest bırakılması için Adana'da yürüyüş düzenledi.
Polis, 'izinsiz' gösteri yaptıkları gerekçesiyle vakıf üyelerine, coplu, biber gazlı müdahalede bulundu. Vakfın Kurucusu Kuytul da bu eylem sırasında gözaltına alındı.
KAYNAK (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cHM6Ly93d3cuY3VtaHVyaXlldC5jb20udHIvdHVya2l5ZS9mdXJrYW4tdmFrZmktZXlsZW1pbmUtbXVkYWhhbGUtaWt0aWRhci12ZS1tdWhhbGVmZXQtbmFzaWwtdHV0dW0tYWxkaS0xOTE4NTM5)
Muhammet Esed, ya da gerçek adıyla Leopolde Weiss adlı Avusturya Yahudisi mühtedisi milliyetçiliği karalama ve köreltmekle kalmayıp işi bir adım daha ileri götürerek:
Hükümetler şeriatın omuzlarına yüklediği amaçları gerçekleştirdiği müddetçe bütün vatandaşların ona bağlı kalması konusunda mutlak hak sahibi olur ve halk üzerinde kolaylıkla ve zorlukla, hoşa giden veya gitmeyen her konuda itaat istemeye hakkı vardır. Müslüman’a düşen şer’i hükümetle bir ve beraber olmak, onu devamlı desteklemek, ona yardımcı olmak ve bu birlik uğruna tüm fayda, zevk ve dünya mallarını ve gerektiğinde hayatlarını feda edebilmektir.
Allah ve Resulü adına insanları yöneten ve şeriatın emirlerini yerine getiren hükümet, halkın ve devletin selameti böyle bir uygulamayı gerektirecek olursa, kişilerin hayatları ve malları dâhil olmak üzere, halkın sahip olduğu her şeye el koyabilir.
Siyasal İslamcılığın Beslendiği Kaynaklar! (https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=3874.msg26429#msg26429)
İLAHİYATÇI PROF. DR. GÜNER AKÇA, ACABA KUR'AN'DA NELER YOK DEYİP ARAŞTIRMIŞ, BİLELİM İSTEMIŞ VE YAYINLAMIŞ.
ÇOK ENTERESAN ve ÇOK EZBER BOZAN DURUMLAR VAR.
Buyurun birlikte okuyalım ve öğrenelim Kur'an-ı Kerim'in hakikatlerini.
Doğru bildiğimiz yanlışlar, veya yanlış bildiğimiz doğrular...
Gökbörü'nün izinde Tanrı Türk'ü Korusun!
1 - Tüm Şefaat sadece Allah'a aittir. Şefaat ya Resullulah, ya Ali, ya Geylani, ya Gavs vs. yok.
2 - Mehdinin geleceği yok...
3 - Kabir hayatı, kabir azabı yok...
4 - Miraç yok.
5 - Kadercilik yok...
6 - Recm cezası yok.
7 - Hac ayları 4 aydır, dileyen 2 günde dileyen daha fazla günde işini bitirir ve döner. 10 günlük hac süresi yok.
8 - Hac’da şeytan taşlama, hacer-ül esved taşına el yüz sürme yok.
9 - Mezhepler yok.
10 - Altın/İpek erkeğe haramdır, yok.
11 - Bir şeyhe veya tarikata bağlanma yok.
12 - Kıyamet alametleri yok.
13 - Erkek/Kadın sünnet olmak yok.
14 - Hayızlı/lohusa kadınlara ibadet yasağı yok.
15 - Kuran’ı anlamadan sevap için okumak yok.
16 - Ölüye Kuran okumak, sevap transferi yapmak yok.
17 - Bir insandan Tevbe almak vermek, rabıta yapmak, dönmek, kafa sallamak yok.
18 - İnfakta/zekatta kırkta bir yok. Malın biriktikçe ihtiyacından fazlasını imanın/samimiyetin/takvan oranında verirsin.
19 - Erkeğin kişisel üstünlüğü, kadının erkeğe itaati yok. Sorgusuz itaat Allahadır.
20 - Evliya (Allah dostu), keramet sahibi yok.
21 - Mevlid yok.
22 - Salavat yok.
23 - Sünnet namaz zorunluluğu yok.
24 - Arapça dua etmek ve Arapça namaz kılma zorunluluğu yok.
25 - Muska/Büyü/Nazar yok.
26 - Cuma namazı sadece erkeklere farzdır diye birşey yok. İman eden her erkek ve kadına farzdır.
27 - Kölelik/Cariyeliği teşvik yok.
28 - Kadının uğursuzluğu, cenazeden uzak tutulması, sadece erkeğin cenaze namazı (duası) kılması yok. Cenaze namazı cenaze duasıdır.
29 - Kaza namazı yok.
30 - Haremlik/Selamlık şartı yok.
31 - Kadının sesi haramdır yok.
32 - Kutsal günler/Kandiller yok. Sadece Kadir gecesi özeldir.
33 - Bazı ayetleri veya duaları belli sayıda okuyup üflemek ve bundan murad beklemek yok.
34 - Sırat Köprüsü yok.
35 - Kuranın saydığı haram yiyecekler. dışında kalan yiyecekler kültürel, tercihler ve alışkanlıklar ile ilgili meselelerdir. Kafaya göre haram koymak yok.
36 - Erkeğin kadını dövme yetkisi yok.
37 - Dua ederken el açmak, âmin demek zorunluluğu yok.
38 - Teravih namazı yok!
49 - Sağ el / Sağ ayak saçmalığı yok.
40 - Hem askerde veya savaşta ölenin şehit olması gibi birşey yok.
41 - Boşanma yetkisinin yalnızca erkeğe ait olması yok.
42 - Ölüye telkin ve ıskat yok.
43 - Takva kıyafeti (sakal, cübbe, sarık vs.) yok.
44 - Sorgulamadan bir fikre, bir şahsa tabii olmak yok.
45 - Kuranın tüm emir ve yasakları farzdır. Sadece 32 veya 52 farz yok.
46 - Kuranda 6236 ayet var, 6666 ayet yok.
47 - Çocuk yaşta evlilik yok.
48 - Namus/zinada kadın erkek farkı yok.
49 - 61 gün oruç tutma cezası yok.
50 - Türbede dilek dilemek yok.
51 - Tasavvuf, gavs, kutup, şeyh, seyyidlik İslamda yeri yok.
52 - Kuran anlaşılması zor bir kitaptır, yok.
53 - Deve idrarı içen ve iç diyen bir resul yok.
54 - Resul ve Nebi var, Peygamber kelimesi ise kuranda yok.
55 - Kuran okumak için abdest şartı yok.
56 - Sakala jilet vurmak haramdır diye bişey yok.
57 - Cehennemde yanıp çıkma yok.
58 - Din değiştirenin (Mürtedin), namaz kılmayanın, içki içenin, zina yapanın öldürülmesi diye bişey yok.
59 - Sakalı şerif, nalı şerif, hırkayı şerif, Kabak, hurma, zemzem, tesbih, seccade vs. kutsaldır diye bişey yok.
60 - Sevap kazanmak için kertenkele, kara köpek vs hayvanları öldürmek yok. Uğursuz hayvan yok.
61 - İslami bir isim koymadan ve sünnet olmadan müslüman olamazsın diye bişey yok.
62 - Hadisler kesin peygamber sözüdür diye bişey yok.
63 - Hadis, Fıkıh kitaplarında kuran dışında hükümler vardır diye bişey yok...
İLAHİYATÇI PROF. DR. GÜNER AKÇA, ACABA KUR'AN'DA NELER YOK DEYİP ARAŞTIRMIŞ, BİLELİM İSTEMIŞ VE YAYINLAMIŞ.
ÇOK ENTERESAN ve ÇOK EZBER BOZAN DURUMLAR VAR.
Buyurun birlikte okuyalım ve öğrenelim Kur'an-ı Kerim'in hakikatlerini.
Doğru bildiğimiz yanlışlar, veya yanlış bildiğimiz doğrular...
Gökbörü'nün izinde Tanrı Türk'ü Korusun!
1 - Tüm Şefaat sadece Allah'a aittir. Şefaat ya Resullulah, ya Ali, ya Geylani, ya Gavs vs. yok.
2 - Mehdinin geleceği yok...
3 - Kabir hayatı, kabir azabı yok...
4 - Miraç yok.
5 - Kadercilik yok...
6 - Recm cezası yok.
7 - Hac ayları 4 aydır, dileyen 2 günde dileyen daha fazla günde işini bitirir ve döner. 10 günlük hac süresi yok.
8 - Hac’da şeytan taşlama, hacer-ül esved taşına el yüz sürme yok.
9 - Mezhepler yok.
10 - Altın/İpek erkeğe haramdır, yok.
11 - Bir şeyhe veya tarikata bağlanma yok.
12 - Kıyamet alametleri yok.
13 - Erkek/Kadın sünnet olmak yok.
14 - Hayızlı/lohusa kadınlara ibadet yasağı yok.
15 - Kuran’ı anlamadan sevap için okumak yok.
16 - Ölüye Kuran okumak, sevap transferi yapmak yok.
17 - Bir insandan Tevbe almak vermek, rabıta yapmak, dönmek, kafa sallamak yok.
18 - İnfakta/zekatta kırkta bir yok. Malın biriktikçe ihtiyacından fazlasını imanın/samimiyetin/takvan oranında verirsin.
19 - Erkeğin kişisel üstünlüğü, kadının erkeğe itaati yok. Sorgusuz itaat Allahadır.
20 - Evliya (Allah dostu), keramet sahibi yok.
21 - Mevlid yok.
22 - Salavat yok.
23 - Sünnet namaz zorunluluğu yok.
24 - Arapça dua etmek ve Arapça namaz kılma zorunluluğu yok.
25 - Muska/Büyü/Nazar yok.
26 - Cuma namazı sadece erkeklere farzdır diye birşey yok. İman eden her erkek ve kadına farzdır.
27 - Kölelik/Cariyeliği teşvik yok.
28 - Kadının uğursuzluğu, cenazeden uzak tutulması, sadece erkeğin cenaze namazı (duası) kılması yok. Cenaze namazı cenaze duasıdır.
29 - Kaza namazı yok.
30 - Haremlik/Selamlık şartı yok.
31 - Kadının sesi haramdır yok.
32 - Kutsal günler/Kandiller yok. Sadece Kadir gecesi özeldir.
33 - Bazı ayetleri veya duaları belli sayıda okuyup üflemek ve bundan murad beklemek yok.
34 - Sırat Köprüsü yok.
35 - Kuranın saydığı haram yiyecekler. dışında kalan yiyecekler kültürel, tercihler ve alışkanlıklar ile ilgili meselelerdir. Kafaya göre haram koymak yok.
36 - Erkeğin kadını dövme yetkisi yok.
37 - Dua ederken el açmak, âmin demek zorunluluğu yok.
38 - Teravih namazı yok!
49 - Sağ el / Sağ ayak saçmalığı yok.
40 - Hem askerde veya savaşta ölenin şehit olması gibi birşey yok.
41 - Boşanma yetkisinin yalnızca erkeğe ait olması yok.
42 - Ölüye telkin ve ıskat yok.
43 - Takva kıyafeti (sakal, cübbe, sarık vs.) yok.
44 - Sorgulamadan bir fikre, bir şahsa tabii olmak yok.
45 - Kuranın tüm emir ve yasakları farzdır. Sadece 32 veya 52 farz yok.
46 - Kuranda 6236 ayet var, 6666 ayet yok.
47 - Çocuk yaşta evlilik yok.
48 - Namus/zinada kadın erkek farkı yok.
49 - 61 gün oruç tutma cezası yok.
50 - Türbede dilek dilemek yok.
51 - Tasavvuf, gavs, kutup, şeyh, seyyidlik İslamda yeri yok.
52 - Kuran anlaşılması zor bir kitaptır, yok.
53 - Deve idrarı içen ve iç diyen bir resul yok.
54 - Resul ve Nebi var, Peygamber kelimesi ise kuranda yok.
55 - Kuran okumak için abdest şartı yok.
56 - Sakala jilet vurmak haramdır diye bişey yok.
57 - Cehennemde yanıp çıkma yok.
58 - Din değiştirenin (Mürtedin), namaz kılmayanın, içki içenin, zina yapanın öldürülmesi diye bişey yok.
59 - Sakalı şerif, nalı şerif, hırkayı şerif, Kabak, hurma, zemzem, tesbih, seccade vs. kutsaldır diye bişey yok.
60 - Sevap kazanmak için kertenkele, kara köpek vs hayvanları öldürmek yok. Uğursuz hayvan yok.
61 - İslami bir isim koymadan ve sünnet olmadan müslüman olamazsın diye bişey yok.
62 - Hadisler kesin peygamber sözüdür diye bişey yok.
63 - Hadis, Fıkıh kitaplarında kuran dışında hükümler vardır diye bişey yok...
(https://hunturk.net/forum/rsm/3190-20231130113251-1701333324.jpg)
Gerçek din ve ilim adamı Prof. Dr. Mehmet Okuyan hocaya kulak verelim.
KURAN'DA VAR OLDUĞU SANILAN
YOKLAR DİZELGESİ
1- Tüm Şefaat sadece Allaha aittir. Şefaat ya Resullulah, ya Ali, ya Geylani, ya Gavs vs. yok
2- Mehdinin geleceği yok
3- Kabir hayatı, kabir azabı yok
4- Miraç yok.
5- Kadercilik yok
6- Recm cezası yok
7- Hac ayları 4 aydır, dileyen 2 günde dileyen daha fazla günde işini bitirir ve döner. 10 günlük hac süresi yok
8- Hac’da şeytan taşlama, hacerül esved taşına el yüz sürme yok
9- Mezhepler yok
10- Altın/İpek erkeğe haramdır, yok
11- Bir şeyhe veya tarikata bağlanma yok
12- Kıyamet alametleri yok
13- Erkek/Kadın sünnet olmak yok
14- Hayızlı/lohusa kadınlara ibadet yasağı yok
15- Kuran’ı anlamadan sevap için okumak yok
16- Ölüye Kuran okumak, sevap transferi yapmak yok
17- Bir insandan Tevbe almak vermek, rabıta yapmak, dönmek, kafa sallamak yok
18- İnfakta/zekâtta kırkta bir yok. Malın biriktikçe ihtiyacından fazlasını imanın/samimiyetin/takvan oranında verirsin
19- Erkeğin kişisel üstünlüğü, kadının erkeğe itaati yok.
Sorgusuz itaat yalnızca Allah’adır.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.
Al birini vur ötekine dedirtecek 2 ilahiyatçı müsveddesini buraya paylaşıp, sonrasında da bu yazı ve görüşlerin, sadece fitneye sebep olacağını bilmenizi isterim.
İslam aleminin maskarası olmuş şarlatanlarla İslam'a yürümek ise amacınız, o zaman diyeceğimiz bir şey olmayacaktır.
Nerede kaybediyoruz bir bakalım;
* ALMANYA- 70000 (yetmiş bin) sağlık kuruluşu ve 8000 (sekiz bin) kilise,
* FRANSA- 60000 (altmış bin) sağlık kuruluşu ve 9000 (dokuz bin) kilise,
* TÜRKİYE- 7000 (yedi bin) sağlık kuruluşu ve 85000 (seksen beş bin) cami.
Dünyadaki müslüman sayısının yüzde altısı Türkiye'de iken,cami sayısının yüzde 65’i bu ülkede...
Diyanetin bütçesi 12 milyar tl.
Sağlık bakanlığının 2.7 milyar tl.
Doktor sayısı 107 bin
İmam sayısı 275 bin
Hastahane sayısı 1.250
Cami sayısı 85.000
Doktor açığı 105 Bin
İmam fazlası 115 Bin
Her yıl mezun olan doktor sayısı 9 bin
Her yıl mezun olan imam sayısı 60 bin
Değerlendirmeyi sağduyunuza bırakıyorum.
Yukarıdaki yazı sosyal medya ve diğer sanal ağellerinden derlenmiştir.
Nu mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana....
Saygılarımla.
Çağrıbey.
Başlığa bir kaç malzeme ekleyecektim. Devletin nasıl yönetildiğine dair bir uygulama örneği. Alıştığımız şeyler yani.
Eğitim sistemimiz berbat. Baskıcı ve sıkıcı. Dil, güzel sanatlar ve spora gereken önem verilmiyor. Okullarda, uygulamalı bilim yok denecek kadar az. Böyle olunca tembel ve eğitimden soğuyan jenerasyon yetiştiriyoruz. Çocuklar her yıl okulda mutlaka bir spor yapmalı, bir görsel sanatla uğraşmalı.
Cehalet; kişinin kendisi dışında silinemeyecek, yıkılamayacak bir put haline gelmiştir.
Farkına varan kurtulur; varamayan, batakta kalmaya devam eder.
"Beşiktaş’ta ışıklı ve sesli uyarı işaretiyle (çakar) geçiş üstünlüğü hakkını usulsüz biçimde kullanarak emniyet şeridi ihlali yapan ve bu görüntüleri sosyal medya üzerinden paylaşılan araç tespit edildi.
Aracın üzerindeki trafikte geçiş üstünlüğü hakkı (çakar) iptal edildi. Araç sürücüsüne yaptığı ihlaller sebebiyle: Işıklı ve sesli uyarı işaretini Takılacağı Yerlerin Dışında Kullanmak, Emniyet Şeridi İhlali Yapmak, Geçiş Üstünlüğü Hakkını Gereksiz Kullanmak, Seyir Halinde Cep Telefonu Kullanmak, Emniyet Kemeri Kullanmamak ve Standart Dışı Plaka Takmak nedeniyle 155 bin 401 TL idari para cezası uygulanmıştır."
KASABALI MİLLİYETÇİLER
Cumhuriyet gazetesindeki "Milliyetçilik" yazı dizisinde İlber Ortaylı diyor ki:
"Milliyetçilik, Nihal Atsız, Orhan Şaik gibi lâik yapılı, dinle tarikatla ilgisi olmayan adamların elinden çıkıyor, İslamcıların arasına kaymaya başlıyor. Yani kasabalılaşıyor.
Bugünkü Türk milliyetçiliği fevkalade kasabalı milliyetçiliktir.
Albay Türkeş de daha başka kaynaktan gelmesine rağmen realiteyi kabul etti. Bunlar normal gelişmeler gibi görülüyor fakat Türk milliyetçiliği kasabaya mahkum oldu. O bakımdan bugün için gelişmesi mümkün değil.
Bu kadar beyinsiz, asalak olamaz diyorsun ama 10 Kasım da yine mal gibi ortaya çıkıyorlar. Kıçında bir ton b*k olan, kendini daha ifade edemeyen, ayın sonunu nasıl gelecek diye düşüneceğine geldiğimiz noktalar da çokta yabancı değil. 10 yılda bir tekrar ediyor artık. Tekrarlarda çok sık ama bunların kafaları basmıyor.
Bu kadar beyinsiz, asalak olamaz diyorsun ama 10 Kasım da yine mal gibi ortaya çıkıyorlar. Kıçında bir ton b*k olan, kendini daha ifade edemeyen, ayın sonunu nasıl gelecek diye düşüneceğine geldiğimiz noktalar da çokta yabancı değil. 10 yılda bir tekrar ediyor artık. Tekrarlarda çok sık ama bunların kafaları basmıyor.
Olmayan kafa neyi basacak ki değerli Hun Türk Bey.
Yok işte.
Vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut?
Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla.
Çağrıbey
Fakat bu duruma manevi olarak bakacak olursak, her ferdin dinden uzak yaşaması, faize, fuhuşa, koğu, gıybet ve sahtekarlığa, cinayet, esrar, eroin, kokaine vs. varıncaya kadar zirveleri zorlamıyor muyuz?
O vakit; “Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11) ile toplum olarak bu açıdan da batakta olduğumuzu görmemiz gerekecek.
her ferdin dinden uzak yaşaması, faize, fuhuşa, koğu, gıybet ve sahtekarlığa, cinayet, esrar, eroin, kokaine vs. varıncaya kadar zirveleri zorlamıyor muyuz?
Bu gerçek ışığında;
124 bin camiisi, 28 bin Kur'an kursu, 5 bin İmam Hatip okulu, 250 bin din görevlisi olan bir ülkede, (bu sayılara tarikat ve cemaat yapılanmaları dâhil değildir) aynadan yansıyan sûretimiz nedir?
Madde, şekil ve ambalaj tamam da; rûh, mânâ ve öz ne durumda?