Yahu bu Ülkenin temel bir sorunu ve hassasiyeti var... Milletin inancına itikatına ameline dokunduğunuz an karşı hareketler devreye giriyor ve fişiniz çekiliyor... Bunu geçmiş dönemlerde de yaşamadı mı bu Millet?.. Bugün yine aynı senaryo ile karşı karşıya değil miyiz Tanrı aşkına!.. 
Milletin can damarına basıp karşı refleks olarak Din kisvesi ile palazlanan Türklük düşmanlarına zemin yaratmanın alemi nedir Tanrı aşkına!..
Karşınızda düşman dahi varsa ve fikri bir çatışma içindeyseniz, kendinizi doğru tanımlamalarla ifade ederek çatışacaksınız... Kaldı ki Türkçü bir Otağ'da Türk'ün inanç ritüeli olan namazla alay ederek  bilmem ne yaptılar şeklinde ifade cahilliğin delilidir... Tanrısız bir p... olsam bile buna müsaade edecek, bu gibi en küçük söyleme yeltenene kapı açacak değilim... 
Bir yahudinin yanında çalışan arkadaşım anlatıyor... Adam cuma günü öğlen vaktinde bütün makina ve tezgahları kapatacaksınız, camiye giden gidecek gitmeyen çalışmayacak diye emir verdi diyor... Bunun tahlilini size bırakıyorum...
İki farklı şiirimden iki kıtayı Alevilik ve Bektaşi kültürüne bakış açıma delil olsun diye sunuyorum... 
Varlığına imân edip kor gönlüme işledim
 Tanrı dedim Tanrı'm dedim gece boyu düşledim
 Gayri semâh olsun adı bu mûteber dönüşün
 Kırk'ı kırk yaran makam da ne Pîrleri hoşladım
 Aşk içinde aşk'a eren Mirac'ı istemez yâr
 Evvel âhir konaklanır kiracı istemez yâr!
 
Arıyorum dört nala ruhum nasıl gemlensin
 Köze koy bu semâhı yolum sende demlensin
 Mürşîd postunu sarıp göçtüğünde yaylaya
 Gel Pîr Sultan obalar varlığınla şenlensin
 
Mızrabın saplanıyor ve bir bam teli koynum,
 Bir Hızır'a kurbandır bir Zülfikâr'a boynum!