Türk diline çok büyük önem veren Başbuğ Atatürk:
Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin milli ve zengin olması, milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil bilinçle işlensin.
Sözleriyle dilin milli duyguyla olan bağına vurgu yapmaktadır.
Yine Başbuğ Atatürk:
Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir
Sözleriyle de Türk dilini Türklüğün özü, mayası ve esası olarak tarif etmektedir.
İnsanın kullandığı dil ve bu dilin içindeki kelimeler düşünce ve idrak örgüsünü oluşturan sayısız bağların birer parçası durumundadır.
Kullandığımız kelimelerin bilinçaltında oluşturduğu etki, doğal olarak, düşünce örgümüzü ve hareket biçimimizi de şekillendirmektedir.
Kullanılan kelimeler kişinin dimağında kelimenin ait olduğu dile ve millete ait başka değerleri de birlikte taşımaktadır.
Yabancı kelimeler, düşünce ve ifade biçimimizde o sözcüğün ait olduğu milletin diğer kültür etkilerini de yansıtmaktadır. Bunun farkına bile varamıyoruz. Çünkü bu yapılanma bilinçaltımızda gelişmektedir.
Öte yandan kullanılan bir yabancı kelime o kelimenin ait olduğu dilin başka kelimeleriyle de ilintili olduğundan o bir tek yabancı kelime nedeniyle başka yabancı kelimelerin anlamları ve çağrışımları da zihnimizde ve bilinçaltımızda yer tutmaktadır.
Çünkü dil, canlı hücrelerinin birbirleriyle bağlantılı olduğu gibi, kelimeleri ve bu kelimelerin yüklü olduğu manalarıyla birbirine bağlıdır. Yani dil canlılık özelliklerine sahiptir.
Yediğimiz besinler veya kullandığımız ilaçlar bedenimizi nasıl etkiliyorsa kullandığımız dil de aynı şekilde düşünce ve hislerimizi etkilemekte, şekillendirmektedir.
Tonyukuk Beğ’in de değindiği gibi, yeni kullanılmaya başlanan öz Türkçe bir kelime ilk başlarda yadırgansa da kullanımı yaygınlaştıkça taşıdığı mana daha da zenginleşip düşünce örgüsü içindeki yerini alarak dilin yapı taşlarından birisi durumuna gelmektedir.
Gençlik dönemlerimizde mesele yerine sorun, tecrübe yerine deneyim, imkân yerine olanak gibi kelimeler günlük yazı ve konuşma dilimize girmeye başlamış; bu konu, hemen her konuda olduğu gibi, siyasilerin kavga malzemesi haline bile getirilmişti.
Hatta hiç unutmam,
“Meseleler oldu sorun,
Dedenin dilinden anlamaz torun” sözleriyle işi alay konusu bile yapmışlardı.
O zamanlar yadırganan sorun, deneyim, olanak gibi daha binlerce kelime bu gün çok geniş manalar yüklü olarak rahatlıkla ve yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.
Bu gün düne göre geç, yarına göre erkendir.
Öyleyse dilimizi yabancı kelimelerden arındırmak ve sadeleştirmek için hiç zaman kaybetmeden işi koyulmalıyız.
Bu gün düne göre geç, yarına göre erkendir.
Ağzımızda, anamızın ak sütü gibi temiz ve helâl, Türkçemiz olsun!TTK