Duygu birliği, söylem ve eylem birliğinin yeşerdiği iklimdir.
Uluğ Bilge ATSIZ diyor ki:
Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir.
Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri birleşenler ölsede bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.
Türk Milliyetçilerinin milli duyarlılıkları istismar edilerek, kandırıldıkları dönemler geride kaldı.
Aldıkları terbiye ve davaya sadakatleri nedeniyle yönetim kadrolarının yanlış eylem ve söylemleri karşısında, sırf yakıştıramadıkları, üzerlerine konduramadıkları için, bir dönem bocalamış olsalar bile, o dönem de geçti.
Zira hiç bir siyasi gerekçe, hiç bir politik mazeret, orta yerde yığılmış yanlışlar ve hatta ihanetler yığınını kamufle edemiyor.
Milletin aklıyla alay edercesine, yanlış politikaları, bir bildikleri vardır, sihirli formülüyle izaha kalkma kurnazlıkları da iş görmüyor.
Türk Milliyetçiliğinin inandığı ve iman ettiği tek şey; Türk Milletinin ve Devletinin varlığı, dirliği, birliği ve geleceğinin güvende olmasıdır.
Türk Milliyetçiliği; sağ-sol kavramlarının içinde ya da karşısında konumlandırılan, sığ bir siyasi görüş değildir.
Türk Milliyetçiliği, hiç bir yabancı kaynaktan beslenmeyen, hayatiyetini Türklüğe ait değerlerden alan, siyaset ve partiler üstü bir ülküdür.
Kimse, Türk Milliyetçiliğini, siyasetin kirli kulvarında, politika mezesi yapma yetki ve selahiyetine sahip degildir.
Türk Milletinin ve devletinin dününü, bugününü ve binlerce yıl sonrasına uzanan geleceğini kuşatan bir aidiyet, sahiplik ve sorumluluk duygusudur, Türk Milliyetçiliği.
Türklerin İslamlığı seçmeden önceki inanç sisteminde, şimdiki gibi, altından şarap ırmakları akan, hurili, gılmanlı cennet vaatleri yoktu, ama o zamanın Türk Milliyetçileri; yurt için, millet için, töre için, devletin varlığı, budunun dirliği için canlarını seve seve feda ediyorlardı.
Zira Türk Milliyetçiliği;
Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,
Varsın cihanda olmayagörsün mezârımız..
Özverisiyle, isimsiz mezarlarada, anılmadan, vatan toprağına karışmak şuuruna erebilmektir.
Onun içindir ki Türk için vatan; bir toprak parçası olmanın ötesinde, milli hatıraları, sinesinde saklayan kutsal bir hazinedir.
Bu kadar temiz ve ulvi bir ülküyü ve bu ülkünün; özverili ve içten mensuplarını, neidiğü belirsiz, karanlık, şüpheli ve hatta ihanet kokan çirkef siyasetlerin dolgu malzemesi yapmaya hiç kimsenin ne hakkı, ne de yetkisi vardır!
Buna tevessül etmek bile, en hafif tabirle, haddini bilmezliktir.
Milletimizin binlerce yıllık birikimi olan bütün maddi ve manevi değerlerini, hayasızca talan eden; amacı, zihniyeti, niyeti Türk Milletine düşmanlık etmek olduğu ayyuka çıkmış, Türk Milletinden intikam almaya yemin etmiş, devşirmeden devşirme kişi ve kuruluşları, anlamsız bir teslimiyetle, körü körüne destekleyenlerin temsil ettikleri şeyin adı, her şey olabilir, ama asla, Türk Milliyetçiliği olamaz!
Türk Milliyetçilerine, kavalla güdülen koyun muamelesi yapmak, hiç bir dini veya beşeri hukukun tarif etmediği kadar büyük bir günah, bühtan ve çirkinliktir.
Gerçek hainler ihanetlerini, herkesi hain ilan ederek gizlerler.
Bu tecrübeyle sabit sosyolojik bir gerçektir.
Lâkin mızrak çuvala sığmıyor!
Güneş balçıkla sıvanmıyor!
Pisliklerin üstü örtülse bile kokusunun yayılmasına mani olunamıyor.
Henüz tam olarak şaşkınlığı üzerinden atmamış olsa bile milletimiz; başına örülen çorabın farkına varmış, kendi kaderine el koyma iradesini göstermiştir.
Başta emekli amirallerimiz olmak üzere bu oyunu bozan, bu gidişata karşı; eliyle, diliyle, kalemiyle mücadele eden herkes, gerçek birer, kahramandır.
Bu gerçeği, günü birlik politikalar yaparak kaçak güreşenler, kendi fikir zevzekliklerinde patinaj çekenler, kalbi katran karası münafıklar, Allah ile aldatan müşrikler, kokmaz bulaşmaz, tavşan yürekli bananeciler ve benzerleri görmese de, duymasa da, inkar etse de, bu gerçeğe; Türklüğün derin vicdanı, tarih ve Tanrı tanıktır!
Ve tarih, yüz yıl önce Kutlu Türk Başbuğu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve Milli Mücadele kahramanlarınca gerçekleştirilen mucizenin benzerini gerçekleştirecek olan Türk çocuklarının yeni kahramanlık destanlarını yazmak üzere tertemiz bir sayfa açmıştır.
Bu onurlu kıyama el, omuz ve gönül verenlere selam olsun!
Sözümüzü Atsız Bey'in mısralarıyla bitirmiş olalım.
Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere!
Ey rütbesi çalınanlar! Selam sizlere!
Kardeş yahut arkadaştır diye evleri,
Ocakları dağıtılan ülkü devleri,
Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur tarih sizi elbet alkışlar!
Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!