Merhaba, bazı cümleler hakkında yazmak istedim
Okumuşlar kolay mankurtlaştırılabilirken halk aynı kolaylıkla ve kısa zamanda mankurtlaştırılamaz.
Kültür kodları halkı kendi değerleriyle ayakta tutarken, aydın ya da yöneticiler gerek arayış içinde olmaları, yeni değerlere kontrolsüz biçimde açık olmaları ve bireysel çıkarlarını toplumsal çıkarların önünde tutmaları onları mankurtlaştırma sürecine sokar ya da bu süreci hızlandırır.
Bu isnad için yazacağım basit:
Kişinin ne okuduğu daha önemli.
Eğer Mankurt diye tabir edilen Türkler, müslüman Türklerin yazdıklarını okusalardı Türk kalırlardı.
Bunun yanında insan okuduğunu zekası, bilgisi ile tenkid edip daha iyiye, doğruya ermek için çaba göstermez ise elbette cahil kalır.
1990lar-2000lerin başlarında kitap okumak solcu işi görülür, okuyanlar hep solcu olarak görülürdü.
Maalesef kitap okuyan insanların yüzde doksanı açıkça moskova sevdalı kendilerini sosyalist, komünist sanan solculardı.
Sanan diyorum çünkü daha komünizmi, sosyalizmi Sovyet odaklı, sovyet rusya eğitimli kişilerin kitaplarından okuyup sovyet rejimini sosyalizm sanıyolardı. Halkların ve Milletlerin kardeşliği ülkemize bölücülüğü böyle yerleşti.
Kitap okuyanların arkadaş ortamları tabiatıyla sol ortamlar olmaya mahkumdu.
Hamd olsun artık solda olmayan müellifler çoğaldı.
Soracağım soru basit:
1940-90 arasında kaç tane Türkçü yazar vardı?
Ve müelliflerin kitapları kitapçılar hep solcu olduklarından kitapevlerinde satılmıyordu.
Satılıyor muyudu? Hayır.
Ve şu anda dahi kitapevlerine giderseniz Türkçülükle, islamla ilgili kitapların ancak raf ücreti ödenebilirse kitapçılara girebildiğini görürsünüz
Mesela İzmir'de dini kitap evleri dışında Kuran satan kitapçı yok. Dr kitapevlerinde ise zaten tarikatlerin ve astroloji dininin bölümü var
Kitap okuyan mankurtlaşmaya yatkındır demek kitap okursan Türklükten çıkabilirsin, cahil insanlar ise Türk kalacaktır yani Türkler cahil kalmalıdır demektir.
Ben tersini yazıyorum:
Türkler yeterince kitap okumadıklarından ve okuyanlara düşmanlık güden tarikatlerin bu tür sözlerine kandıklarından düşünceleri hep yalancıların güdümünde kaldı ve okuyup güzel konuşan kişilerin yalanlarına inanıp milli kimliğini kaybetme yoluna girdi.
Batılılar Amerika’yı işgal ettiklerinde (keşif değil, işgal!) onlar gibi silahlanmamış ve daha da önemlisi aç gözlü, barbar davranışlara sahip olmayan yerli halkı sistemli biçimde katletmişlerdi
Kızılderililer, Avrupa istilasından önce de Abd varken de kendi aralarında savaşıp birbirlerini katletmiş halklar topluluğudur.
Bu yüzden nüfusları azdı.
Güney Amerikalıların ise tanrılarına kurban olarak insanları öldürme töresini bir iki değil onbinlerce öldürme töresini de hepimiz biliyoruz.
Ama ispanyollar Güney Amerikada katliamı gerçekten yaptı.
Elbette savaşlarda katliam yapılır. İsrail'in çocuk ve kadınları öldürerek Arapların bir sonraki nesilinin savaşma imkanını ortadan kaldırma maksadını görüyoruz.
Bir dönem boyunca “çocuk kitapları nasıl olmalı ki, hem çocuklara okuma yazmayı sevdirebilelim, hem de okuyanlar üretken iyi birer insan/yurttaş olarak yetişsin” sorusuna yanıt arıyoruz. ....
Hikâye şöyle: Anne tavşan yavru tavşanla ormandaki evlerinde mutlu bir şekilde yaşardı.
Hayvanları konuşturup hikayeleri hayvanlara anlattırmak yaşatmak Avrupa töresidir. Türklerde insanlar hikayelerin kahramanlarıdır. Açın divanı lügati Türkü, eski mesnevileri, hatta Selçuklu zamanında yazılmış olan Saltukname, Danişmendname gibi Türk hikayelerini insanlar konuşuyor.
Diğer hususlarda ise son derece haklısınız. Ve Her Türk'ün okuyup ibret alması gereken, üzerinde düşünüp hıfzetmesi gereken cümleler, paragraflar yazmışsınız.