Gönderen Konu: 12 EYLÜL 1980 İHTİLALİ ve BİR NESLİN YOK EDİLİŞİ  (Okunma sayısı 51965 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TeknikTürk

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 214
Bir yanlış anlaşılma olmuş,silmenize gerek yok.Saygınız için teşekkür ederim.

Çevrimdışı 4_hilal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
rahmetli Kurumahmutoglu bir Türkiye Cumhuriyeti askeri tarafindan, hücrede namaz kilarken dipcik darbeleriyle sehit ediliyorsa, ben bunda art niyet ararim.
darbe ve sonrasi muammalarla doludur velhasil. Devletimizde Türk iradesini yansitmayan seyler herdaim oluyordu, bugün bile oluyor, o gúnlerdede okkali bir sekilde oldu.

Cuntanin Türk olduguna bile süphelerim var. 11 eylúle kadar herkes anarsiyle korkarak yasarken, 12 eylúl hersey güllúk gülistanlik bir hale gelmistir.
Bicak bile birseyi bu kadar hizli kesemezken, bu ihtilal bunu nasil basarmistir?
cevabi basittir bunun, ayni bugün dogu ve gúney doguda yapilmakta oldugu gibi, devletimiz zaaf icindeymis gibi gösterilmistir, sonrada güya darbeyle düzelmistir hersey.

Bu kahpe oyunu Türk evladi er gec görür, aha bakin ben görüyorum.
TTK

Çevrimdışı acun_34

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 60
12 eylül 1980 öncesi çıkarılamayan terörle mücadele yasaları Ordu gücü ile uygulamaya konulduğu için terör anında sinivermiştir.
O günlerde terörün karmaşık yapısı yani tek yönlü olmayan yapısından dolayı olayların bitivermesi çok doğaldır.
O tarihte ben de güneydoğuda bir sınır karakol komutanı idim.
TÜRK ASKERİNİN hiç bir kişiyi dipçiklediğini görmedim.
Münferit bir olay oldu ise de emir ve hiyerarşi komuta kademesi altında gereken adli kovuşturmanın yapıldığına kendi adıma eminim.

TÜRK ASKERİ ard niyet aratacak şekilde hareket etmez.

Terörün bugünkü şekline bakılacak olursa bu bir kürt isyanıdır.
Diyarbakır,Hakkari de olanlar bölgesel özellik taşımaktadır.
Diğer şehirlerde yerleşik soysuzlar da destek gösterileri yapmaktadır.

Bugün doğu ve güneydoğuda Türk Ordusu ne yapmaktadır ki rahatsız olalım?
Tarlada çalışmakta olan bir kürt köylüsünün yanından geçip gidiliyor,
kahpe kürt toprağın altına sakladığı silahı çıkarıp Askerimizin sırtına ateş ediyor.

Diyarbakır da olan biteni hepimiz biliyoruz.
Diyarbakır belediye reisi şerefsizi bile hala görevinde kalabiliyor.
Adi herif alenen bölücülük yapıyor da iktidar sesini çıkarabiliyor mu?
Bugünkü demokratik yapımız gereği Ordu tek yanlı olarak ne yapabilir?
Arkasında sivil siyasi güç var mı?
Türk ordusu Hakkari de ..
Olanları da biliyoruz.pkk tarafından hazırlandığı alenen bilinen bir tuzak bomba olayını Ordumuza yamamaya çalışıyorlar.
Genel Kurmay Başkanımızı bile olayın içine bulaştırıp Ordumuza da çamur atmaya çalışıp yerel adli makamları bile etki altında bırakmaya çalışıyorlar.
AB soysuzları bile onlardan yana .
İstedikleri nedir ?
Abd haritasının uygulanması DOĞU VE GÜNEYDOĞUNUN kürtlere terkedilerek adeta sevres antlaşmasına geri dönülmesinden başka bir şey midir?
Bu durumda MİSAK-ı MİLLİ sınırlarımız içinde kalan bölgelerimizde görevini yapmakta olan ORDUMUZDAN ancak kürt şerefsizlerinin rahatsız olmaları son derece doğaldır !
Şu an için Ordumuzdan başka güvenilir bir kurum var mıdır?
Ordumuzdan ancak yarası olan gocunur !

Mevcut iktidarlar sayesinde yine terör yasaları daraltılmış,Ordunun ,Güvenlik güçlerinin adeta elleri kolları bağlanmış hale getirilmiştir.
Bir polis timi  İstanbul da uğur mumcu semtinde bir olayla karşılaşıyor,ateş altında kalıyor AB uyum yasaları çerçevesinde silah kullanamıyor , telsizde silah kullanma yetkisi istiyor!
Düşünebiliyormusunuz?
kürt şerefsizi Polise öldürme amaçlı ateş açıyor, polis ateş açabilirmiyim diye izin istiyor.
Aksine davranan polis ya ceza alıyor ya da meslekten atılıyor.

Terör ; bu daraltılmış terörle mücadele yasası  sayesinde rahat bir ortam bulabiliyor.

Hep bu şekilde mi devam edecek ?
Göreceğiz !
Yakında kaçacak delik arayacaklar.
Türk Milleti ni Cumhuriyet Bayramını kutlarken gördük.
Türk Milleti ayağa kalkıyor.
Türkiye Türklerindir.

Tanrı Türk ' ü Korusun.

Çevrimdışı nil

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 144
   Kurtuluş Savaşımızdan beri istedikleri olmayan, Atatürk'e yenilenlerin kinleri hiç bitmemiştir.Halifeciler,saltanatçılar,mandacılar, şeriatçılar,koministler hiç boş durmamışlardır.Yeri geldikçe iç düşmanlar, dış düşmanlarla güç birliği yaparak da parçalamayı,bölmeyi yutmayı düşünmüşlerdir.83 yıldır yenilgilerinin acısını çıkarmaya çalışmaktadırlar.
   Bunların sonucu Türkiye' de bazı darbeler yapılmıştır.En sonuncusu da 12 Eylül 1980 de yapılmıştır.1980 öncesi kardeş kardeşe düşürülmüş, gençler sağ-sol kamplarına bölünmüştür.Tarih boyunca emperyalistlerin kullanmış olduğu kürtler talihe bakın ki koministleri kullanmışlardır.Koministler Türkiye babalarının malıymış gibi vatanımızı bölüp kürtlere vermeye taahhüt etmişlerdir.İçeride bağımsız ,dışarıda bağımlı federesyon kuracaklardı.12 Eylül sonrasında başımıza bela olan PKK terörünün temelleri bu tarihlerde atılmıştır.Ogünlerden bir de şimdiki aydın denilen
bir avuç satılık insanlar kaldı.Bunlar da halen 5 yıldızlı otel barlarında ,lobilerinde viski yudumlayarak hiç görmedikleri ,belki harita da yerini bile bulamayacakları  Zap Suyu hakkında ahkam keserler.
   Diğer tarafta koministler Allah yok dedikçe sağcılar Allah'a sahip çıktılar.Fettullah Gülen ve benzeri irticacıların temelleri de yine o tarihde atılmıştır.
   Sonuç 12 Eylül 1980 tarihinden önce sağ-sol vardı, şimdi PKK ve irtica var.O tarihlerde olmayan tek şey vardı. ATATÜRK yoktu ,Kurtuluş Savaşımız unutulmuştu ,sahip çıkılmayan adı anılmayan Atatürk'ümüz vardı.
   Kendi adıma bu konuya son verirken, yaşanmış hoş bir olayı sizlerle paylaşmak isterim.
   12 Eylül sonrası Kars'ta Terekemenin (Karapapak) biri ,hafif de alkollü aracı ile giderken askerler tarafından durdulur.Terekeme askerler daha bir şey sormadan, aracından iner ,ellerini havaya kaldırır

-Ne sağcıyam ,ne solcuyam

-Terekemeyem

-Türkem

-Direk Allah'a bağlıyam , der

Saygılarımla,
   

Çevrimdışı alper_bozkurd

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK

HABER - ANALİZ

12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 27 yıl geçti.

Darbe sırasındaki siyasi sorumlu zat ile darbe konseyinin başı da vicdanları rahat bir şekilde aramızda. Şapkasını alıp demokratik yönetimi ara rejimcilere teslim edip giden zat, şimdilerde birilerine siyasi akıl babalığı yaparken, birisi de çıkıp titreyen ellerini göğsüne götürerek ‘Vicdanım rahat. Bir sağ’dan bir sol'dan idam ediyorduk ki eşitlik sağlansın’ diyor.

12 eylül öncesi Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin İnan fırtınası vardı. Türkiye üzerinde oyun oynayan ve Amerika ile süper devlet olma yarışında Türkiye’de hakimiyet sağlamayı amaçlayan Sovyet Rusya gençliğimizden önemli bir kısmını ‘Devrimci’ adı altında Marksist-Leninist grubunu KGB vasıtasıyla koordine etmeyi başarmıştı.

Ve bu sözde devrimcilerin yakalarına ‘Komünizme’ hizmet ettiğini gizlemek için de Atatürk’ün Kocatepe ye çıkış rozetini taktırmıştı. Deniz Gezmiş bu akımın en gözde lideriydi. Sözle sistemin değişmesini istemişti. Gün geldi Deniz gezmiş ve arkadaşları asıldı. Suçları; devlet düzenini silahlı örgütle değiştirmeye çalışmaktı. Gezmiş’i ve arkadaşlarını astıran aynı devlet;  şimdi 35 bin insanımızın ölümüne ve ülkenin alt-üst olmasına sebebiyet veren terörist başı-bebeklerin katili Öcal’an ve yandaşlarını besleyip, meclislere sokuyor. Bu mantığa baktığımız da Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu vampirlerin yanında sütten çıkmış ak kaşıktır.

Çok iyi hatırlıyorum, Alparslan Türkeş ile  MHP’nin Bahçelievler'deki merkezinde rahmetli Kemal Fedai Coşkuner le yaptığımız sohbette, her gün sol örgütler tarafından onlarca ülkücü öldürülmesine rağmen,Türkeş;  Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesine karşı olduğunu rahatlıkla ifade ediyordu. Ve aynı Türkeş, 1979 yıllarının ortalarında siyasi yönetimdeki çatlaklar yüzünden terörün ivme kazandığını, tek çarenin ise fazla gencin ölümünü engellemek için ordunun yönetime el koymasını sık sık istemekteydi.

Ve 12 eylül 1980 sabahı ordu yönetime el koydu.
Ülkücüler’in, Akıncıların ve solcuların hepsi toplanıp cezaevlerine atılırken, siyasi patronlar tatil köyü sayılacak mekanlara eşleri ile birlikte gönderilmişti. İşte gençlikte o zaman  uyanış başladı.
Çünkü; onlar ister suçlu ister suçsuz olsunlar, anadan doğma ağır işkencelere tabi tutulurken, onları darbeden önce taraftar olarak ileri süren siyasi patronlar belikli askerle anlaşmış ve kendilerini tatile çıkartmışlardı.

Askeri yönetim o dönemde ek bir genelge yayınlayarak örgüt ve örgüt mensubu yakalayan polislere de para primi vereceğini bildirince olanlar olmuştu. Herkes toplanıyordu ve işkencelerde sözde itiraflar imzalattırılıyordu. Öyle bir hal almıştı ki hali hazırdaki cezaevlerinde yer yoktu.Prefabrik cezaevleri inşa edilip gençler içine sokuluyordu, hem de hayvan misali.

Bir yatakta 6 kişi yatmaktaydı.

Suçsuz-günahsız yıllarca yatıp mahkemelerden beraat eden binlerce genç oldu.
Cezaevlerinde, işkencelerde ölenler, sakat kalanlar oldu. Şimdi darbeciler yargılansın diyenler her ne hikmetse o dönemde cezaevlerinde yatıp ta yargılanmaları sonucu beraat edenlerin haklarının bir şekilde iadesini istemiyorlar.

Kenan Evren, TV’lere çıkıp elleri titreyerek ve övünerek vicdanının rahat olduğu ve o dönemlerde eşitliği sağlamak için bir sağ’dan bir sol'dan idam ettiklerini rahatça söylüyor. Şimdi sormak lazım Evren’e; “Yaşı daha henüz reşit olmamış gencin yaşını büyüttürüp, idam ettirmek hangi vicdanda var? Olmayan vicdan rahat olur mu?”

Ülkenin kalkınmasında onlarca yıl zamanlar durdurulduğu gibi binlerce gencin yılları heba oldu. Şimdi bu yılların hesabı kesinlikle iade edilmeli ve küskünler devleti ile barıştırılmalıdır.

DARBE ÜLKÜCÜLERİ KURTARDI

12 Eylül askeri darbesinden önceki çatışma döneminde ülkücüler ve Sol örgütler güç gösterisi için kurtarılmış bölgeler elde etme çabasındaydı. Sol örgütler de 49 fraksiyon vardı ama hepsinin hedefinde ülkücüler vardı. Yine sol örgütler bankalar ve kuyumcular soymakta , önemli iş adamlarından yüklü haraçlar almaktaydılar. Bu yüzden ağır silah bakımından ve savunma açısından ülkücülerden çok çok üstte idiler.

Her gün onlarca ülkücü genç bu önemli üstünlükle vuruluyor, öldürülüyordu.
Ülkücülerde ise savunma araçları son derece azdı. Öyle bir noktaya gelinmişti ki, ülkücülerin yatağı Bahçelievler'de  MHP genel merkezi ile Gençlik kolları genel merkezi güpegündüz bombalanmış, kurşunlanmış ve ölümlere sebebiyet verilmişti...

Açıkça söylemek gerekirse ülkücüler yürek bakımından sol örgütlere korku salmıştı ama sol örgütlerin ağır silah üstünlüğü onları yok etme noktasına getirmişti. Elbette ki ihtilalde ülkücüler, sol örgütlerle aynı kefeye konulmuş, işkenceler görmüş, vatan haini tanımlaması ile yargılanmışlardı.

Yani sol örgütler karşısında devletten hiçbir ayrıcalık görmemişlerdi.

Ama şurası da gerçek ki, askeri darbenin olması ülkücülerin daha fazla ölmesini tamamen engellemiştir.

cafesiyaset.com (özel)

 
TÜRK TÜRK'Ü TANRI SADECE TÜRK'Ü KORUSUN!!!

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Kahpe Eylülleri Unutmayız unutturmayız.Bir gün Öcümüzü alıcağız..

Çevrimdışı Deli

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 253


      FİKRİ ARIKAN

         1952-27.03.1982 Çorum'un Alaca kazasından olup 30 yaşındaydı.Ailece Ankara'nın Türközü- Bademlidere semtinde oturuyorlardı.Ankara'da cereyan eden bir takım olaylara karıştığı iddiasıyla tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevine kaptılmıştı.Yargılandığı 12 Elül mahkemelerinde " idam " cezasına çarptırıldı.27 Mart günü sabahın ilk saatlerinde Mamak Cezaevin'de kaldığı ölüm hücresinden çıkarılarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevin'de asılarak şehit edildi. Cenazesi Ankara Karşıyaka mezarlığına defnedildi.





    MUSTAFA PEHLİVANOĞLU

  03.03.1958 - 07.10.1980 Aslen Bilecek'in Bozüyük ilçesinden olup ailece Ankara Dikmen semtinde oturuyorlardı.22 yaşındaydı.Ülkücülük suçundan cezaevine girmiş ve idamla mahkum edilmişti.Mamak Askeri Cezaevinde yatarken bir fısatını bularak kaçmayı başardıysa da kısa bir müddet sonra tekrar yakalndı.12 Eylül Cuntası tarafından idam edilmesi için verilen emir , Ankara Merkez Kapalı Cezaevin'de yerine getirildi ve sabahın eken saatlerinde asılmak suretiyle şehit edildi.Cenazesi Ankara Karşıyaka mezarlığındadır.




CEVDET KARAKAŞ

 04.06.1981 Elazıg doğumlu olup 12 yaşındaydı.Ailesi ile birlikte Almanya'da bulunuyorken ,Türkiye'ye vatanına dönmüştü.Elazıg'da cereyan eden bir olaya adı karıştığı için tutuklandı ve 12 Eylül Mahkemelerinde yargılanarak idam cezasına çarptırıldı.2 Haziran günü , 12 Eylül cuntası tarafından cezası onaylanarak Resmi  Gazete'de yayınlandı.4 Haziran günü sabahın erken saatlerinde Elazıg Kapalı Cezaevinde asılarak şehit edildi.Cenazesi , Elazıg Asri Mezarlığı'na defnedildi.




CENGİZ BAKTEMUR

  02.05.1982 Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Polat köyünden olup 20 yaşındaydı.Ailece , Doğanşehr'de Yeni Belediye Garjı^'nın yakınlarında oturuyorlardı.Liseyi yeni bitirmişti.Doğanşehir'de meydana gelen bir olaya adı karıştığı için tutuklanıp cezaevine kapatıldı ve 12 Eylül Mahkemelerinde yargılanbarak idam cezasına mahkum edildi.2 Maayıs günü sabahın erken saatlerinde Elazıg Kapalı Cezaevine asılarak şehit edildi. Cenazesi , Doğanşehir ezarlığı'na defnedildi.


   

        ALİ BÜLENT ORKAN

           13. 08. 1982 Samsunludu.25 yaşında olup ailece Ankara'nın Etlik Aşşağı Eğlence semtinde oturyorlardı.İncirli Lisesinin gece bölümünde okuyordu.1980 öncesinde meydana gelen bazı olaylara sebebiyle yargılandığı 12 Eylül mahkemelerinde İdam cezasına çarptırıldı.Kapatıldığı Mamak Askeri Cezaevinnin ölüm hücresinden sabaha karşı alınarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevin'nin infaz bahçesinde asılarak şehit edildi.Cenazesi , Ankara Karşıyaka Asri Mezarlığına denedildi.




   AHMET KERSE

      1958. 30.01.1983 Gazientep'in Oğuzeli İlçesine bağlı Gürsu köyündendi. Gaziantep Eğitim enstitüsünde okuyordu.1980 yılı Şubat yaında polisler tarafından Kilis'te yakalanarak gözaltına alınıp bir ay süreyle işkence yapıldı. Çıkarıldığı 12 Eylül mahkemelerinde 8 Temmuz 1981 tarihinde idam cezasına mahkum edildi.25 yaşındyken , tutuklu bulunduğu Gaziantep Cezaevin'nin infaz bahçesinde sabaha karşı asılarak şehit edildi.Cenazesi köyünde toprağa verildi.

       


            SELÇUK DURACIK

         1960-05.06.1983 Yuğoslavya göçmeni bir ailenin çocuğu olup 23 yaşındaydı. Ailece , Manisa'nın Turgutlı ilçesinde oturyor , seyyr satıcılık yapıyordu. Daha önce de bir kaç defa Ülkücülük suçundan cezaevine girmişti. Polisler tarafından arandığını öğrenince kendiliğinden giderek emniyete teslim olmuş fakat , yargılandığı " 12 Eylül Adaleti (!) " dağıtan İzmir 2, Nolu Askeri Mahkemesi tarafından idam cezasına çarptırılmıştı.3 Haziran günü idam edildiğine dair haberler radyoda yayınlanırken İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde işkence ile yeni ifadeler, alınmaya çalışılıyordu. İki gün sonra Buca Kapalı Cezaevin'de sabaha karşoı asılarak şehit edildi. Cenazesi İzmir - Bornova, Hacılarkırı Mezarlığı'na defnedildi.
 

       

            HALİL ESENDAĞ

           1961 -05.06. 1983 Manisa'nın Saruhanlı kazasına bağlı Gözlet köyündendi. 22 yaşında olup evliydi. Bi takım olaylara kaıştığı iddiasıyla polisler tarafından yakalndı.Tutuklandıktan kısa bir süre sonra , 12 Eylül mahkemeleri tarafından idama mahkum edildi. 3 Haziran tarihinde , hakkındaki idam cezasının sabaha karşı infaz edildiğine dair radyo ve TV'den yayın yapılmasına rağmen , polisler tarafından cezaevine alınıp Emniyet Müdürlüğü'ne götüldü.Burada " itiraf etmek için iki gün boyunca akıl almaz işkenceler yapıldı ve 5 Haziran günü Buca Cezaevi'ne geri getirilip , sabahın ilk  saatlerinde asılarak şehit edildi. Cenazesi İzmir- Bornova Hacılarkırı Mezarlığı'na defnedildi..

                 
               UNUTMADIK SİZLERİ...



NE AMERİKA , NE RUSYA , NE ÇİN ,
HERŞEY MİLLİYETÇİ TÜRKİYE İÇİN ...

Çevrimdışı Deli

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 253
      Teşekkürler Alper_ Bozkurt kandaşım...
NE AMERİKA , NE RUSYA , NE ÇİN ,
HERŞEY MİLLİYETÇİ TÜRKİYE İÇİN ...

Çevrimdışı gurturk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 330
Mekanları cennet olsun.

Çevrimdışı alper_bozkurd

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44
Her sabah kalktığımda intikam ateşi yüreğimde yanıyor. Bir gün evet birgün,elbet bu intikam alınacak, 5000 şehidin hesabı sorulacaktır. İşte o gün Türk'ün gazabından kimse onları koruyamayacaktır.
Türk Türk'ü Tanrı Türk'ü Korusun!!!
TÜRK TÜRK'Ü TANRI SADECE TÜRK'Ü KORUSUN!!!