Gönderen Konu: UZUN HASAN  (Okunma sayısı 3063 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı OnTurk209

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 138
  • Ayak bastığmız en küçük taş parçasına kadar...
UZUN HASAN
« : 22 Haziran 2011 »
Uzun Hasan Akkoyunlu Devleti hükümdarlarındandır. Oğuzların Bayındır boyundan, Akkoyunlu Hanedanının kurucusu Kara Yülük Osman’ın torunu olup, babası Celâleddîn Ali Beydir. 1423 yılında Diyarbakır’da doğdu. Uzun Hasan’ın gençliği, Akkoyunlu emirî Hamza Bey ile Cihangir arasında vukû bulan savaşlarla geçti. Hamza Beyin vefâtından sonra, Akkoyunlu tahtına ağabeyi Cihangir geçti. Kardeşi Hasan Beyin büyük gayret ve yardımları sonucu iktidarı ele geçiren Cihangir, Ergani ve çevresini ona ikta olarak verdi. Cihangir Bey (1444-1463), 1455’te amcaları Şeyh Hasan ve Kasım’a karşı kardeşi Uzun Hasan’ı gönderdi. Uzun Hasan amcalarını mağlup etti. Erzincan valisi, Cihangir Beye isyan edince, Uzun Hasan onu da itaat altına aldı. 1452’de Karakoyunlular karşısında bozguna uğrayan Cihangir, Şah Cihan’ın hâkimiyeti altına düşünce, Hasan Bey, kuvvetleriyle bizzat harekete geçti. Erzincan ve Van Gölü çevresini yağmaladı. Malazgirt Hâkimi Kasım Beyin kuvvetlerini bozguna uğrattı. 1453’te ağabeyinin Diyarbakır’ı terk ettiğini haber alınca, süratle gelerek şehri ele geçirdi ve beyliğini îlân etti.

Uzun Hasan, Akkoyunlu tahtına sâhip olmasıyla, iktidarını kuvvetlendirme faaliyeti içine girdi. Cesur, tedbirli ve cömert olduğundan ordunun kendisine itaati tamdı. Akkoyunluların düşmanı Karakoyunlu Şah Cihan’ın, Erdebil’den hudut dışı ettiği Safevîlî Şeyh Cüneyd’i ülkesine dâvet etti. 1456’da, Diyarbakır’a gelen Şeyh Cüneyd’e, kızkardeşi Hatice Begüm’ü verip, evlendirdi. Uzun Hasan’ın, Şeyh Cüneyd ile münâsebeti ve hânedana akrabâ yapması Akkoyunluların, Türk ve İslâm âleminin aleyhine oldu. Akkoyunlu-Safevî münâsebeti önce gizli, Şah İsmâil’den sonra da aşikâr pek çok hâdiselere sebep oldu (Bkz. Safevîler). Anadolu çok zarar gördü. Trabzon Rum İmparatoru Kalo İonnas, Osmanlılara karşı ittifak teklif edince, kızı Katerina Despina’yı isteyip karşılığında 1458’de antlaşma imzâlandı. Katerina Despina, Akkoyunlulara gelin gelince, Uzun Hasan’ı, Osmanlılar aleyhine faaliyet içine soktu. Trabzon Rum İmparatorluğu, Uzun Hasan’ı İstanbul’un fethinden sonra, sürekli, Osmanlılar aleyhine kışkırttı. Trabzon Rum İmparatorluğunun, Osmanlılara ödeyecekleri otuz bin altından vazgeçilmesi için aracılık yaptı. Uzun Hasan, yeğeni Murad’ı İstanbul’a gönderdi. Osmanlı Sultanı Fâtih’ten, Trabzon Rum İmparatorluğu vergisinin affedilmesinden başka, Katerina Despina’ya çeyiz olarak verilmiş olan Kayseri bölgesini ve önceki hediyeleri istedi. Fâtih, vergi işini bölgeye gelerek bizzat halledeceğini bildirdi. Fâtih, Uzun Hasan ve müttefiki Trabzon Rum İmparatorluğu ile Gürcülere karşı 1461’de harekete geçti. Uzun Hasan’ın, 1459’da zaptettiği Koyulhisar’ı aldı. Akkoyunlu ordusu Erzincan’daki Munzur Dağlarında Osmanlılara yenildi. Uzun Hasan, annesini Fâtih’e gönderip, antlaşma sağlandı. Fâtih, 1461’de Trabzon’u fethedip, bölgedeki Rum hâkimiyetine son verdi. Uzun Hasan, Akkoyunluların batısındaki devamlı genişleyen Osmanlılara karşı, bölgedeki hâkimiyetini kuvvetlendirme siyâsetini tâkip etti. Mısır Memlûklarından Harput’u alıp, Gürcistan’a akın harekâtı yaptırdı. Âzerbaycan ve Irak’a hâkim Karakoyunlular hükümdarı Cihan Şahı, 1467’de yenerek, öldürttü. Karakoyunluların müttefiki Şeybânîlerden Ebû Saîd’in saldırısını, 1469 başında bertaraf etti. Ebû Saîd’i öldürttü. Karakoyunlu Devletine son verip, ülkelerine hâkim oldu. Anadolu beyliklerinden Karamanlıları, Osmanlılara karşı kışkırttı. Avrupa devletlerinden Venediklilerden, Osmanlılara karşı kullanılmak üzere malzeme ve yardımcı kuvvet istedi. Venedik, Papalık, Cenova ve Karamanlılarla ittifak yaptı. Fâtih, Uzun Hasan’ın faaliyetlerini dikkatle tâkip ediyordu. Uzun Hasan’a karşı harekete geçip, hazırlıklarını tamamladı. Uzun Hasan ve Papa, Fâtih’in hazırlıkları üzerine, Venediklilerden top, teknik malzeme ve cephâne yardımıyla Almanya, Fransa ve İspanya’yı, Osmanlılara karşı harekete geçirdiler. Hıristiyan donanması, Uzun Hasan’a yardım için Akdeniz sâhiline çıkarma yaptı. 1473 Mart ayında sefere çıkan Osmanlı ordusu, Ağustos ayında Akkoyunlu topraklarına girdi. Bayburt’tan Tercan’a geldi. Uzun Hasan ordusuyla, Fâtih’in ordusu, 11 Ağustos 1473 târihinde, Otlukbeli’nde karşılaştı. Uzun Hasan, zekî, cesur bir kumandan olmasına rağmen, Fâtih ve Osmanlı ordusunun ateşli silâhlardaki teknik üstünlük ve stratejisine karşı duramadı. Akkoyunlu ordusu bozulunca, Uzun Hasan, muhârebe meydanından kaçtı (Bkz. Otlukbeli Meydan Muhârebesi). Uzun Hasan Tebriz’e gelip, ordusunu tekrar toparlamaya başladı. Osmanlıların devamlı genişleyip, bölgede hâkimiyetini artırması üzerine başşehrini Diyarbakır’dan Tebriz’e naklettirdi. Otlukbeli yenilgisinden sonra, Gürcistan vâlileri, Uzun Hasan’a itaatsız olmaya başladılar. 1477 sonbaharında, âsi vâlileri itaat altına almak için Gürcistan Seferine çıktı. Tiflis’e harpsiz girdi. Bölgedeki prenslikleri tekrar itâat altına aldı. 1477 yılı sonunda Gürcistan’da hastalanıp, Tebriz’e geldi. 1478 yılı başında hastalığı artıp, 7 Ocak gecesi, Tebriz’de vefât etti. Kendi yaptırdığı Nasriyye Medresesi avlusuna defnedildi. Uzun Hasan’dan sonra oğlu Halil, Akkoyunlu hükümdarı oldu.

Uzun Hasan, büyük bir devlet adamı ve kumandan olmasına rağmen, Osmanlı Sultanı Fâtih ile mücâdeleye kalkışması tâlihsizliğidir. Lakâbı Nusreddîn Ebû Nasr’dır. İlmî, dînî, sosyal ve devlet teşkilâtıyla alâkalı mîmârî eserler yaptırdı. Tebriz’de Nasriyye Medresesini yaptırıp, bakımı için vakıflar kurdu. Nasriyye Medresesinin yanında câmi, bir de hastâne yaptırdı. Hastâne çok geniş olup, binden fazla hastaya hizmet verirdi. Hastânenin bitişiğindeki mutfakta, fakir ve kimsesizlere yemek verilirdi. Tebriz’de meşhur Heşt-Behişt Sarayının inşâsını başlattı. Fırat’ın kolu üzerinde Taşköprü’yü yaptırdı. Uzun Hasan, ilim ve âlimleri sevdiğinden, Akkoyunlu ülkesinde pek çok meşhur âlim bulunurdu. Meşhur astronom Ali Kuşçu, Uzun Hasan’ın sarayında olup, büyük itibâr görürdü. Fâtih’e elçi olarak gönderilen Ali Kuşçu, daha sonra tekrar gelerek İstanbul’da ilim öğretmeye, talebe yetiştirmeye devam etmiştir. Uzun Hasan’ın sarayında Ali Kuşçu’dan başka, Mevlânâ Mahmûd Şârihi, Şirâzi Mehmed Münşî ve fıkıh âlimi İmâm Ali de bulunurdu. Uzun Hasan’ın hükümdarlığı zamânında, büyük İslâm âlimi, edib ve Kadı Celâleddîn-i Muhammed Devânî, çok kitap yazıp, bunlardan Ahlak-ı Celâli pek meşhurdur. Uzun Hasan’ın târihçisi Mevlânâ Ebû Bekr-i Zihrani, Kitab-ı Diyarbekriyye de denen Târih-i Selâtin-i Türkmen adlı eserini yazdı. Fazlullah Ruzbehan, Târih-i Alemârâyı Emînî’yi, Uzun Hasan’ın oğlu Yâkub için yazdı.

Uzun Hasan, Akkoyunlu Devlet teşkilâtını Osmanlılar usûlünde tertipleyip, kuvvetlendirdi. Akkoyunlu Devletini, İslâm, Oğuz boy töresi ve Osmanlı-Timurlu-Fars karakterinde teşkilâtlandırdı.
GEÇMİŞLERİN GECESİNDEN IŞIK ALIRIZ...