Şiir » Nihal Atsız Şiirleri
Atsız Ata nın ŞiirleriNe ümitlerle gelip dünyaya En güzel ismi takındın: Afşın! Böyle erken bırakıp gitme neden? Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın? Kaldı senden bize bir gamlı seda... Bir vedadır o seda, sade veda... 15 yaşında uçmağa varan AFŞIN, NİHÂL ATSIZ'ın yeğeni, NEJDET SANÇAR'ın oğludur. Yeğeninin cenaze törenine katılmak üzere trenle İstanbul'dan Ankara'ya giden NİHÂL ATSIZ, yolculuk esnasında bu şiiri yazmıştır. Mekanı Tanrı Dağı ol
Devam..Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim: Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim. Dünya denen mezellete dalsın her isteyen; Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim. Herkese bir özleyişle yaşar... Ben de öylece Altaylar'ın ve Tanrıdağ'ın çevresindeyim. Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim. Artık veda zamanına pek fazla kalmadı; Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim
Devam..Gönlümde yazdığım bu son ağıta Nazire yaparak coşan dalgalar! Hastası olup da geç vakit hekim Arayanlar gibi koşan dalgalar! Sizin de elbette var ki bir sızınız, Bundan mı geliyor korkunç hızınız? Beni de beraber alır mısınız Kederle kabarıp şişen dalgalar? Sizinle paylaşsak bu korkunç gamı; Bitmiyor bu sonsuz ecel akyamı. Bilmem ki bundan mı titriyor gemi Ey dalgakıranı aşan dalgalar? Hey Atsız! Çöküyor eski bir direk.
Devam..Aşkınla senin bunca gönül etmede nale... Uğrunda akan gözyaşımız oldu şelale. Onmaz kara sevdamızı kan söndürecektir... O füsunkar ve güzel gözleri her kalbi deşen Öyle bir nazlı kızın aşkına düştüm ben ki... Ey bir eşi bulunmaz fedakar,mert arkadaş! Kıskandırdın bizi sen,bak ölümün ne kadar şanlı! Arkadaşımızın mert ve şan dolu göğsünde Şehitliğin nişanı kızıl bir gül açıldı....
Devam..Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı, Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı. Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı, Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı... Ağaçların dalları saygılarla eğildi, İçimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi, Böceklerin sesleri birdenbire kesildi, Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı... Ayın on dördü gökte yavaşça yükselince, Bir bağlama başladı önceden ince ince ... Birdenbire gürleşip kemençeye karıştı,
Devam..Mestim bugün aşkınla ay yüzlü güzel konçuy, Gönlümde esip çınla, ay yüzlü güzel konçuy. Şevkinle serab ettin, aşkınla harab ettin, Payında türab ettin,ay yüzlü güzel konçuy. Sensiz yaşamak boştur, birlikte ölüm hoştur, Coştum, daha çok coştur, ay yüzlü konçuy. Sevginle geçip serden, bildim yaralar nerden; Eyvah kara gözlerden, ay yüzlü güzel konçuy. Zulmetteki mahımsın, gönlümdeki ahımsın, Ömrümde günahımsın, ay yüzlü güzel konçuy.
Devam..Bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir; Ne yaşarken dünya uçmağına inmektir. Şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir. Bahtiyarlık: Ömründe bir kere sevinmektir. Bir karanlık geceye akıyorken bu varlık Bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık? Mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık Nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir. Dört hecelik söz olan �bahtiyarlık�... O bir sır... Bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır. Bi
Devam..Yalnızım, ne kadar aranıp dursam Baş ucumda seni bulamıyorum. Güneşten vazgeçip susuz olsam da Seninle olmadan olamıyorum. Şu yollar bilmem ki dağ mı, ova mı? Gitsem bulur muyum kendi yuva mı? Kuş! Yolun nereye? Bizim eve mi? Sen götür, ben haber salamıyorum. Her gece orda bir yaslanan mı var? Sessizce kirpiği ıslanan mı var? Uzaktan bana bir seslenen mi var? Ne diyor? Sesini alamıyorum. Acaba yaşlı mı kara gözlerin? İçimde bir
Devam..Türk duygusu her Türkçüye en tatlı kımızdır; Türk ülküsü candan da aziz bayrağımızdır. Bayrak ki onun gölgesi Bozkurtları toplar; Bayrak ki bütün kaybedilen yurtları toplar. Nerden geliyor? Tanrıkut'un ordularından! Lakin bize bir beyt okuyor kutlu yarından: Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez! Atsız yere düşmekle bu bayrak yere inmez!..
Devam..Pınar başına geldi Bir elinde güğümü; Çattı yay kaşlarını Görünce güldüğümü, Bağlamıştı gönlümü Saçlarının düğümü. Bilmiyordum bu örgü Acaba bir büğü mü? Sordum: Nerdedir yerin? Nedir senin değerin? Yedi kıral vurulmuş, Ne bu ceylan gözlerin? Hangisine varırsın Bu yedi ünlü erin? Şöyle dedi bakarak Göklere derin derin: Kıralların taçları Beni bağlar büğü mü? Orduları açamaz Gönlümdeki düğümü. Saraylarda sü
Devam..Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt! Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı; İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt, Yabancıdan geri alır kutlu toprağı... Küçük kuşlar bize hergün şöylece çiler: Ey ölümle el sıkışan ihtilalciler! Size der ki gökten inen kutsi elçiler! Siz buldunuz ebediyet denen kaynağı... Biz, mezarsız ölüp giden genç atsızlarız; Yaramızı suyla yıkar, otla sararız; Kimsemiz yok, fakat gönüllerde biz varız, Bize şefkat s
Devam..Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir; Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir. Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından Koşar adım gitmeli onların arkasından. Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından İleriye atılmak ve sonra dönmemektir. Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık... Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık. Adsız sansız olsa da, en büyük kahra
Devam..Yine akımda bugün sen varsın, Yine derdinle hayalim hasta. Bürüsün kalbimi derdin sarsın; Bir ümit var bu tükenmez yasta. Bir yaram var! Ona merhem vurman, Bir hayaldir ki gönülden taşıyor. Ayırırken bizi yollar ve zaman, Sana kalbim daha çok yaklaşıyor. Nerde bilmem o geçen günlerimiz? Artık onlar yeniden gelmeyecek. Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz, O öten kuş, o güzel pembe çiçek? Göklerin ziyneti mes�ut kuşlar Ötüşür
Devam..Bir mahşere binlerce kader tutsağı gelmiş, Titrek ve metin cümle adımlar ona doğru... Gitmekte bütün kafile, meçhula yönemiş, Nerden gelerek hangi karanlık sona doğru? Her şey kopuyor istemeden kendi yerinden; Herkes geliyor, sonra da herkes gidecektir, Milyonlar asır geçse de arzın üzerinden Bir kere giden bir daha ses vermeyecektir. Meçhul kaderin çizdiği yoldan gideceksin; Bilmem ki bu meçhulleri hep Tanrı mı yazmış? Öyleyse bırak, ruh bütün
Devam..Bir anda uzun yıllar aşar hâtıralarla; İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla, Mâzideki kanlar, düşünüşler ve sadâlar İnsan denilen fertleri birbirine bağlar! Geçmişle bütün bağları çözmek ne ağırdır, Hayvanların ancak, dünü, mâzisi sağırdır. Mâziyi unutsak bile mâzi kökümüzdür, En tatlı gülen yüz bize mâzideki yüzdür. Geçmişte yatar şanlı zaferler, nice haklar! Tuğrul Beğ'i, Alp Arslan'ı mâzi bize saklar! Mâzideki bir şanlı fasıldı
Devam..Çekildi mi kılıçlar Türk'ün gönlü hoşlanır Kağanlığı kurmaya Yeni baştan başlanır Gözler ayda güneşte İlteriş Kağan başta Yazlar geçer savaşta Ötüken'de kışlanır İçelim kımızları Yosma Gök Türk kızları Esritirken bizleri Yavuzlar yavaşlanır
Devam..Akıttılar yine kara toprak üstüne Kahraman Macarlar şanlı Turan kanını! Yazdılar yeniden Tarihe en şerefli, Yiğitlik Destanını! Yurt için ölümdür, en güzeli ölümün, Ölümler yaşatır bir ırkın vahtanını. Arpad'ın Milleti elbet öldürülemez, Verse de bin canını! Bataklık Milleti Moskof sürülerine! Gösterdi Macarlar Turanlılık şanını! Binlerce öldüler... Ölmek yenilmek değil, Yüceltmektir Şanını!
Devam..Ey saçları "alagarson" kesik hanım kız! Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız! Bacağımla alay etme pek topla diye. Bir sorsana o topallık nerden hediye ? Sen Şişli'de dansederken her gece, gündüz Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık; Siz salonda dansederken bizler savaştık. Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız, Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız! Olan işler dimağını azıcık yorsun! Biliyorum
Devam..Yetmiş gün bir öksüz gibi yaşadın; Annenin gittiği günü unutma! Senin için kendini harcayan kadın, Unutulmaz oğlum, onu unutma... Mezarı olursa koy bir kaç çiçek, Babanın rüyası olunca gerçek. İstersen dünyada her şeyden el çek; Bayrağı, ırkını, dünü unutma! Anneni konuştur getirip dile; Anlatsın nasıldı çektiğim çile. Gurbette tükenip dönmesem bile Unutma oğlum hiç, beni unutma!
Devam..Erlik günü geldiğinde Yiğitlere şan görünür. Yığın yığın harcanmağa Nice yüz bin can görünür. Kopunca bir büyük savaş Er tez gider, korkak yavaş. Yüreksize akçayla aş, Erlere meydan görünür. Bir gün olur yılda, ayda Birleşiriz hep Altay�da. Güz ayında, kurultayda Başı börklü han görünür. Atsız der ki: Ne var canda? Yatarız taze çimende. Rus�un adı her geçende Gözlerime kan görünür.
Devam..