Silaha sarılacağız ama kime karşı ?

Silaha sarılacağız ama kime karşı ?

1960 yılında Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs Cumhuriyet''i arasında imzalanan Garanti Antlaşması''nın 1.maddesine göre; Kıbrıs Cumhuriyet''inin tümü veya bir parçası herhangi bir başka devletle siyasî yada ekonomik birliğe katılamaz.


1960 tarihli Kıbrıs Anayasası''nın 50.maddesine göre de; Türk tarafının onayı alınmadan Kıbrıs Cumhuriyet''inin herhangi bir uluslararası örgüte üye olması mümkün değildir.

Anayasa''ya ve Garanti Antlaşması''na göre mümkün değildir ama, Batı''nın hâlâ "Kıbrıs Cumhuriyet''i" olarak tanıdığı devlet, Türkiye Cumhuriyet''inin onayı alınmadığı hâlde uluslararası, hatta uluslarüstü bir örgüt olan Avrupa Birliği''ne girmiştir! Peki nasıl olmuştur bu iş? Türkiye''yi temsil etmek iddiasında bulunanlar, Türk Milleti''nin çıkarlarını savunmaktan aciz oldukları için, tanımadığımız ve hâtta devlet yerine bile koymadığımız rum kesimi bile hakkımızda söz sahibi yapılmış, milletlerarası münasebetler de resmen racon kesmeye başlamıştır.

Şu tafraya bakın Allah aşkına.

Devam..
Hüküm

Hüküm

Tarihin hiçbir sayfasında böyle bir pişkinliğe, böyle bir arsızlığa, böyle bir küstahlık ve böyle bir alçaklığa rastlayamazsınız!

Böyle bir şerefsizliğe de rastlayamazsınız!

Çete Müdüriyeti'nde istihdam edilen Kofi Annan zencisi, tiksinen bakışlarını üzerinde dolaştırmaktan zevk duyan hangi beyaz efendisinden tâlimat aldıysa; sen kalk, hiç istenmediğin hâlde taaa Amerika'dan Kıbrıs'a gel, rum tarafının "işte benim liderim" diye seçtiği o kaatille sayın Denktaş'ı buluştur ve Denktaş'ın ülkesinde Denktaş'ı yok farzederek de ki:

- Plânın kabulü için 30 Mart'ta referanduma gidin! Bu adamın plân diye önümüze koyduğu paçavranın, rumların eski lideri Yorgo Vasiliu'dan aldığı rüşvet karşılığında, İngiltere'nin Kıbrıs Temsilcisi David Hannay ve rum savcı Markides tarafından yazıldığını geçen gün açıklamıştık!

Sayın Denktaş ise ilk günden beri Annan zencisinin imzasıyla dayatılan bu tuzak plânının ABD ve İngiltere tarafından hazırlandığını söyleyip duruyor.

Fakat kulak veren yok ki adama. 

Devam..
İMHA PLANI

İMHA PLANI

ARŞİV: İlk yayım ~~ 2005

İsviçre macerasından sonra belli oldu ki artık Annan plânı demek imha plânı demek. Bu bir sürek avıdır. Bütün haklarımızı teker teker kurşuna dizecekler. İlk kurşun Avrupa mahkemelerinden gelecek. Pamuk ipliğine bağlı sözde deregasyonlar birincil hukuk haline getirilemediği için Rumların kuzeye dönüşüne ve eski mallarına sahip çıkmasına ilişkin sözde kısıtlamalar Avrupa mahkemeleri tarafından teker teker iptal edilecek.

Ondan sonrası fırtına. Ondan sonrası göç, işsizlik, çadır hayatına talim, eğer gelirse kızılay yardımlarına yeniden muhtaç olma, 19 Temmuz 1974 tarihine dönüş.

Oyunun son perdesi 24 Nisan tarihinde sahneye konacak. Bu da ya hep ya hiç demektir, ya herru ya merru, olmak ya da olmamak.

Ankara'daki AK Parti iktidarı Kıbrıs Türk halkına karşı tarihin yazmadığı bir ihanet icra etmiş, bizi feci şekilde aldatmış bulunmaktadır. Olmazsa olmazlarımız var dediler, hiçbiri olmadı. Deregasyonlar birincil hukuk olacak, aksi halde bu iş biter dediler, gerçekten de bitirdiler, fakat olmazsa olmazları kabul ettirerek değil, teslim olarak bitirdiler. Abdullah Gül'ün dünkü sözleri hâlâ kulaklarımda çınlamakta:

Devam..
Sayfalar o>>